2022 umut ve mücadele yılı 

0
827

Kimse moralini bozmasın; 2022 yılı halkımızın ve insanlığın AKP’den kurtulması imkanlarının arttığı bir yıl olacaktır. 2022 yılı dünyada sermayenin aşırı baskı ve sömürüsü anlamına gelen yeni-liberalizme karşı işçilerin, emekçilerin ve halkların direniş olanaklarının da arttığı bir yıl olacaktır. 

Gidişi görmek amacıyla önce geçtiğimiz yılın bazı gelişmelerini gözden geçirelim. 

Dünyada yaşanan gelişmeler 

Batılı emperyalistlerin çevrecilik oynamaya devam ettiği geçtiğimiz yıl global ısınmayla ilişkilendirilen su baskınları ve orman yangınları dikkat çekti. Almanya ve Belçika’da yağışlar sonucu oluşan su baskınları; Türkiye, Yunanistan, İtalya, Fransa ve Cezayir’de ise orman yangınları iklim sorunu konusundaki endişeleri artırdı. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde de ülke tarihinin en büyük ikinci yangını çıktı. Bu olaylar dünyada iklim ve çevre konusundaki duyarlılığı artırırken Batılı emperyalistler yaşananları, fonladıkları medya ve STK’lar vasıtasıyla, Çin’e ve Rusya’ya karşı kampanyaya dönüştürmeye çalıştılar.

2020 yılında yapılan seçim sonuçlarını kabul etmeyen Trump, 2021 yılı başında ABD Kongre binasını bastırdı. Darbe girişimi, desteksiz kaldığı için başarıya ulaşamadı fakat ABD toplumunun ülkede iç savaş tehlikesi yaratacak denli kutuplaşmış durumda olduğu gözlendi.

Almanya seçimleri (26 Eylül 2021), ABD’nin AB üzerindeki inisiyatifinin güçlenmesiyle sonuçlandı. ABD yanlısı Yeşiller yeni hükümette Dışişleri Bakanlığı’nı aldı. Yeni hükümet, Rusya’dan Baltık Denizi üzerinden Almanya ve Avrupa’ya doğalgaz taşıyacak Kuzey Akım 2 Hattı’nı çalıştırmıyor. ABD; müttefiki AB ülkelerinin Rusya ile yakınlaşmasını önlemek amacıyla var gücüyle Ukrayna’da gerginliği kışkırtıyor.

Sovyetler Birliği’nin dağıldığı ilanının 30’uncu yıldönümünde (25 Aralık) Moskova’daki ABD Büyükelçiliği binasının cephesine ışıklı projeksiyonda şu mesaj yansıtıldı: “Sam Amca, Mutlu Noeller! 30 yıl önce harika bir hediye aldın. 25 Aralık 1991’de. Fakat artık hediye olmayacak. Büyük Rusya yeniden doğuyor.”

Biden ve Avrupalı ortakları Rusya’yı kuşatacak şekilde NATO’yu genişletme çabalarını sürdürürken Rusya bu çabalara seri ve güçlü bir şekilde karşılık vermektedir. Batı yanlılarının 2004 yılındaki renkli devrimleri Gürcistan’ın bölünmesiyle sonuçlandı. Rusya’nın kışkırtması ve doğrudan müdahalesiyle Abhazya ve Güney Osetya Gürcistan’dan ayrıldılar (2008). Batı yanlılarının Ukrayna’da 2013 yılında başlatıp ve 2014 Şubat ayında tamamladıkları “renkli devrim”e karşılık olarak Rusya, Kırım’ı işgal etti. Sonra Ukrayna’nın Rus nüfusu yoğunluklu doğu bölgesini Ukrayna’dan koparmaya başladı. Batı ile yakınlaşan Ermenistan hükümeti bu tutumunun bedelini 2021 yılında Karabağ’da ağır darbe yiyerek ödedi. Rusya göz yummuş olmasaydı Azerbaycan Ermenilere karşı askeri başarıyı kazanamazdı. Batılı güçlerin yıkmak istediği Belarus hükümeti Rusya’ya yanaştı ve Batılı güçlere karşı birlikte sıkı bir ittifak oluşturdular. 2022 başında Kazakistan’da gelişen Batı destekli ayaklanma Rusya’nın Kazakistan üzerinde ağırlık koymasıyla sonuçlandı. Rusya sıkıştırılıyor ama aynı zamanda da gerçekten toparlanıyor. 

ABD ve Batılı güçler özellikle Latin Amerika’da çarpıcı yenilgiler yaşadılar. Ekim 2020 tarihinde yapılan seçimleri devrik Eva Morales’in partisinden yurtsever demokratik güçler kazanmıştı. Peru’da 2021 yılı Haziran ayında yapılan devlet başkanlığı seçimini solcu aday Castillo kazandı. Kasım 2021’de yapılan seçimleri Sandinistler açık farkla kazandılar. Gene Kasım ayında Venezuela’da yapılan bölgesel ve yerel seçimleri ABD karşıtı Maduro kazandı. Honduras’ta 28 Kasım’da düzenlenen devlet başkanlığı seçimlerini ve genel seçimleri sol parti adayı Xiomara Castro kazandı. Sol güçler, aralık ayında yapılan Şili başkanlık seçimlerinde de başarı sağladılar. Brezilya’da bu yıl ekim ayında yapılacak seçimlerde de solcu aday Lula’nın devlet başkanlığını faşist Bolsonaro’dan alması bekleniyor. Latin Amerika ülkelerinin halkları yeni-liberalizmden net bir kopuş sağlayamamış olsalar bile, Latin Amerika’daki yurtsever ve halkçı geleneğin ayakta olduğu görülüyor. 

Latin Amerika’da Çin-ABD rekabetinde Çin’in yanında yer alma eğilimi de gelişiyor. Batılılar Çin’i sabote etmek için Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Tayvan ve Hong Kong sorunlarını kullanırken, Tayvan’ı bağımsız devlet olmaya teşvik ediyor. Nikaragua yönetimi ise Çin’den yana tavır aldığını açıkça ortaya koydu. Bu tutumun Honduras ve başka Latin Amerika ülkelerine de yansıması beklenebilir. 

2021 yılı boyunca ABD’nin uzaydaki ve diğer alanlardaki başarıları ve ekonomisindeki bazı iyileşmelere rağmen Rusya ve Çin bloku aleyhine güç kaybetmekte olduğu nettir. Dünya ekonomisinin ağırlığı Asya-Pasifik’e kaymaya, Çin ise dünya çapında güçlenmeye devam ediyor. ABD ve müttefiklerinin Rusya’yı kuşatıp teslim alma çabaları, Rusya ile Çin arasındaki ittifakı kuvvetlendirdi. 

Bu süreç ABD’nin savaş çıkarma eğilimini körüklüyor. 

Geride bıraktığımız yılda halkların soldan yana tutumlarında gelişmeler Latin Amerika dışında da yaşandı. Rusya seçimlerinde Komünist Parti güçlendi, solun oyları toplamda yüzde 26 civarına çıktı. Norveç seçimlerinde komünistler ve sol, gelişme sağladılar. Avusturya’nın ikinci büyük şehri Graz’da seçimleri Komünist aday kazandı. Danimarka yerel seçimlerinde sol ittifak, Kopenhag’da sosyal demokratların yüz yıldan fazla süren liderliğini geride bırakarak birinci duruma geldi. Almanya seçimlerinde sosyal demokratlar birinci oldular. Berlin halkı kiraların aşırı artışını önlemek için toplu konutların devletleştirilmesi yönünde oy kullandı. 

Suriye’de işgalcilere karşı yürütülen savaşta kazanılan başarılar da dünya ilerici güçlerinin başarılarıdır.  

Bazı olumsuz gelişmelere de değinelim. Batılı güçlerin demokrasi getirmek adına Afganistan’a, Irak’a ve Libya’ya müdahaleleri nedeniyle, bu ülkelerdeki ilerici dinamikler imha edildi. ABD Afganistan’ı 20 yıl işgal altında tuttuktan sonra 2021 Ağustos ayında Taliban’a teslim etti. Taliban ülkede kendisini istemeyen ama öz gücüne dayanarak direnemeyecek bir halk buldu.

Diğer yandan, Irak ve Libya yıkıldıktan ve Suriye nefes alamayacak duruma getirildikten sonra, İsrail’in Ortadoğu, Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz ve Kafkaslar’daki etkisi olağanüstü artmıştı. Bu süreç 2020 yılında yapılan İbrahim Anlaşmaları’yla belgelendi. İsrail ordusunun geçtiğimiz yıl Mayıs ayında Gazze Şeridi’nde giriştiği katliam, Hamas’ın güçlenmesiyle sonuçlandı. Filistin davasını savunan tutarlı bir örgütün gelişememesi İsrail’in işine yarıyor. 

Söz konusu kötü gelişmelere karşın hem Irak hem de Suriye’de, işgalci ABD güçlerine karşı anti-emperyalist silahlı saldırıların gelişiyor olmasıyla, işgalci ABD’nin Suriye’den de çekilip gitmek zorunda kalma olasılığı güçlenmektedir. 

2022 yılında küresel ısınmanın artacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bu da çevre yanlısı eylemleri geliştirecektir. Bu eylemler bir yandan gezegenimize sahip çıkma bilincini geliştirirken diğer yandan uluslararası sermaye bu eylemleri sistemin destekçisi durumuna getirme çabalarına devam edecektir. 2020 yılında mutlak yoksulluğun ortadan kaldırıldığını ilan eden Çin devleti, 2047 yılına kadar Çin’i sosyal refah devletine dönüştürme hedefini koydu. Çin yöneticileri buna “Çin tipi sosyalizm” adını veriyor. Çin’in koronaya karşı mücadeledeki titizliğinin de ortaya koymuş olduğu gibi; sağlık, eğitim, çevre, sosyal refah ve bilimsel-teknik gelişmelerde sağlayacağı başarılar dünyada Batı karşıtı, anti-emperyalist ve halkçı gelişmeleri körükleyebilir. Bu gelişmeler Batılı ülkelerdeki işçi hareketini de etkileyebilir. 2022 yılında ABD ve AB arasındaki çelişkiler de gelişebilir ki, bu da dünyada ezilenlerin mücadelesi lehine yeni olanaklar yaratır. 

Türkiye 

2021 yılı AKP iktidarının içeride ve dışarıda alabildiğine yıprandığı bir yıl oldu. Ekonomik durumun kötüleşmesi halkın geçim durumuna yansıdı. Mesela asgari ücret yıl sonunda yüzde 50 yükseltildiği halde bir yıl öncesine göre 100 dolardan fazla gerileyerek 274 dolar oldu. Yılın başında yaşanan döviz spekülasyonları ile işçiler ve halk daha da yoksullaştırıldılar. İşsiz sayısı 8 milyonu aştı.

AKP yıl boyunca uluslararası ittifaklarını kaybetmeye devam etti. Tunus’ta AKP çizgisindeki Nahda Hareketi lideri Başbakan Gannuşi’nin Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından görevden alınması, AKP’nin dinci emellerini zorlaştıran yeni bir gelişmeydi. İslamcılar gene 2021’de Fas’ta ağır bir seçim yenilgisi aldılar. Mısır (2013) ve Sudan’da (2019) dinci iktidarlar darbeyle devrilmişlerdi. ABD bir yandan Erdoğan’ın zor durumundan yararlanmaya çalışırken diğer yandan da Erdoğan sonrasını kurtarmanın yollarını düşünüyor.

Zayıflayan AKP iktidarı Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Mavi Vatan adını verdiği kara sularına bile sahip çıkamazken gene de Libya’da, Suriye’de, Ukrayna’da vb. yerlerde saldırgan tutumlarını 2021 yılı boyunca sürdürmeye devam etti. Dışarıda yalnız kalan AKP; yıllardır kavgalı olduğu BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail liderleriyle barışmak amacıyla onların peşlerinden koşmaya başladı.

Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü, Türkiye’yi ‘kara para aklama’ ve ‘terörizmin finansmanı’ ile mücadele konusunda ‘yeterince çaba göstermeyen’ ülkelerin bulunduğu ‘gri liste’ye aldı. Bu durum AKP iktidarının ekonomiyi kara para yoluyla finanse etme olanaklarını daraltıyor. İktidar yabancı sermayeyi çekmek için Türkiye’nin varını-yoğunu satıyor gene olmuyor. Türk lirasının değeri bu amaçla düşürüldükçe Türkiye’nin borç faiz ödemeleri ve yabancı sermayeye dolar cinsinden ödemeleri dayanılmaz şekilde artıyor. İthalata bağımlı Türkiye ekonomisi, üretimi sürdürmekte giderek daha çok zorlanıyor. 

2021 yılında AKP’nin çeteleri bile ona baş kaldırmaya başladı. Sedat Peker’in itirafları AKP rejiminin pisliklerinin ve rejim içindeki çelişkilerin ortaya saçılmasına sebep oldu. Suriye’de AKP’nin maaşa bağladığı dinci çeteler bile maaşları dolar cinsinden eridi, diye itiraz ediyorlar. 

ABD ve Batılı ülkeler, zorlukları artan iktidarı hem Batı’ya göç akınını frenlemek hem de Suriye, Karadeniz, Ukrayna, Kafkasya ve Orta Asya’da saldırgan politikalarına alet etmek için kullanıyorlar. 

Toplumsal muhalefet ve sol

2021 yılında işçiler ülkenin çok çeşitli yerlerinde işçi, kadın, çevre ve öğrenci eylemleri gelişti. Sendikalı işçiler arasında özellikle sağlık emekçileri ve CHP’ye bağlı belediye işçilerinin eylemleri duyuldu. Yıl boyunca otomobil, tekstil, kargo vb. sektörlerde sendikasız işyeri ve fabrikalarda düşük ücrete, hak gasplarına, işten atmalara, sendikasızlaştırmaya karşı direnişler yaşandı. Geri dönüşüm işçilerinin, maden ve inşaat işçilerinin, motokuryelerin eylemleri oldu. Bazısı kısmi başarılarla sonuçlandı bu hareketlerin ama hemen hemen tamamı işçi sınıfının diğer kesimlerinin ve sendikaların dayanışmasından mahrum kaldı.

Geçtiğimiz yılda işçilerden sonra en çok eylem yapan kesim kadınlar oldu. Toplumda en çok ses çıkaran eylemler kadınlardan geldi. Kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin Erdoğan’ın kararıyla 2021 yılında kaldırılmasına ve kadın cinayetlerine karşı yaygın eylemler yaptılar. 8 Mart ve 25 Kasım’da kitlesel kadın eylemleri yapıldı. Kürt hareketi çevresindeki grupların büyük şehir merkezlerinde gelişen kadın eylemleriyle LGBTİ+ eylemlerinin eşgüdümüne damga vurdukları görüldü. 

Çevre eylemleri içinde de kadınların çok etkin oldukları görüldü. Çevrenin kar amacıyla yağmalanmasına karşı yurt çapında eylemlerin arasında en çok dikkat çekeni İkizdere direnişi oldu. Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgelerinde meydana gelen ve onlarca insanın canını kaybettiği seller ve orman yangınları sırasında ortaya çıkan halk dayanışması örnekleri de çevre eylemleri görülmelidir. 

Ocak ayında başlayan Boğaziçi üniversitesi eylemleri yıl boyunca sürdü. Yılın ikinci yarısında öğrencilerin barınma konulu eylemleri gündeme geldi. Bu eylemler sosyalist örgütlerin inisiyatifleriyle gelişti ve sosyalist örgütler eylemlerden güç aldılar. Ulaşım zammına karşı eylemler ve KYK yurtlarında yemek zamlarına karşı eylemler de dikkati çekti. Ancak sosyalist gençlik hareketi içinde birlik sağlanamadı. 

2021 yılında sosyalist güçler büyük şehirlerde “geçinemiyoruz” eylemlerine öncülük ettiler. 

Suriye’den gelen göçmenlerle yerli nüfus arasında zaman zaman çatışmalara ve cinayetlere varan gerginlikler ve bunların yanında emekçi dayanışması örnekleri yaşandı.

2021 yılında burjuva muhalefet partileri Mersin mitinginde ve İkizdere’de yaşandığı gibi seslerini yükselttiler. Bununla birlikte burjuva muhalefet partileri halkı esas olarak seçimi beklemeye ikna ederken iktidar yanlıları onları sürekli kışkırtıcılıkla ve dış güçlere çalışmakla suçladı. 

AKP emperyalist ülkeler arasındaki çelişkileri kendi lehine çevirme olanaklarını kaybetmektedir. Ekonomi Suriye’den gelen sığınmacılarla oluşan ucuz işgücüyle bile zor yürütülür hale geldi. Halkın dinci gericiliğe tepkileri artıyor. İstanbul yerel seçimleri, barolar seçimlerinin ve kamuoyu yoklamalarının da gösterdiği gibi iktidarın oy desteği düşmeye devam ediyor. Seçmen desteği artmakta olan Millet İttifakı, Erdoğan’a iktidarı paylaşması ve hatta devretmesi halinde yargıdan muaf tutulmayı teklif ediyor. Ancak eğer bu yoldan muhalefet partileri işbaşına gelirlerse AKP’nin daha ileriye sıçramak amacıyla bir adım geri çekilmesi sonucu bile doğurabilir. Çünkü devlet AKP’nin elindedir. Ekonomi bir enkaz durumundadır. Halk örgütsüzdür. Yeni iktidarın burjuvazinin daha ağır sömürü dayatmasına direnmesi zordur. İktidar ekonomik durumu düzeltemezse ve AKP rejimini tasfiye edemezse dincilik yeni bir meşruiyet ve güç kazanarak iktidara gelecektir.

Millet İttifakı’nı oluşturan bütün partiler sermayenin yeni-liberal politikalarını ve NATO’cu Batı egemenliğini sürdürmek yanlısıdırlar. HDP’nin politikaları ise Kürt ulusal hareketinin çıkarları tarafından belirlenmektedir. Kürt ulusal hareketinin çıkarlarıyla Türkiye ve Ortadoğu halklarının çıkarlarının her zaman bir olmadığı özellikle 1991 sonrası yıllar boyunca görülmüştür. 1991 öncesinde Batılı güçlerin sosyalist solu kendi çizgisine çekmeye çalışmasına karşı direnen Kürt ulusal hareketi, reel-sosyalizmin yıkılmasından sonra ne yazık ki tam tersi tutuma savrulmuştur. 

Sosyalist solun bağımsız temelde birliği ve kitleler içindeki örgütlülüğü çok önemlidir. 

Yeni yıla girişte dolar sert yükselişler ve inişler yaşarken arada AKP yanlısı spekülatörler vurgun üstüne vurgunlar yaptılar. Ellerindeki paraları pul olmasın diye dolara çevirenler, doların yükselişini fırsata çevirmek çabasıyla evini barkını satanlar varlıklarını gelişmelerin bilgisini edinebilen zenginlere kaptırdılar. İnsanlar üç-beş kuruş ucuza ekmek satın alabilmek için saatlerce kuyrukta bekliyor. Şehir merkezlerinde lokantaları, barları ve kafeteryaları dolduran orta sınıf bile artan hayat pahalılığından tedirgin. Sokaktaki yurttaşa mikrofon tutan YouTube gazetecilerinin etrafında miting gibi kalabalıklar oluşuyor. İnsanlar konuşmak ve duyulmak istiyorlar. Toplumda güçlü bir kutuplaşma eğilimi gelişiyor. Vatanı Saray’a itaat ve yağma düzeni bilen AKP yanlıları, adaletsizliklere itiraz eden insanları nankörlükle ve vatana ihanetle suçluyorlar. Geçim sorununun toplumsal patlamalara dönüşmesi ihtimali artıyor. 

Halk iktidara karşı öfke doluyken sol halkın mücadelesine yardımcı olacak ilgiden ve dinamizmden büyük ölçüde yoksundur. CHP ve İyi Parti’yi eleştiren sol güçlerin bir kısmı düpedüz onlardan daha pasif ve cesaretsiz durumdadır. Sosyalist kesimde sosyalizm adına örgütlü mücadeleye ve halka yabancı bireycilik, yani liberal teslimiyetçilik egemendir. Bu liberal eğilimler özellikle Batılı emperyalistlerin fonlarıyla desteklenmektedir. Söze ve yazıya gelince çok aktif görünen sosyalist solun geneli pratikte ise açıkça halkın gerisine düşmüş bulunuyor. İşte, dikkatleri mücadeleye değil de Sedat Peker videolarına, Cemaatçilerin dedikodularına, Erdoğan’ın sağlık durumuna vb. yoğunlaştıran liberal sol kesimlerin 2022 yılı hakkındaki çok karamsar değerlendirmeleri bu yüzdendir.

Gerçekte gidiş soldan yanadır. Dünyadaki gelişmelere yukarıda değindik. Bölgede bir süredir gerilemekte olan siyasal İslam, Türkiye’de de hızla düşüyor. Türk milliyetçiliği adına AKP’nin yanında yer alan MHP şovenizmi, AKP’den bile daha hızlı eriyor. Halkın dinci faşist iktidara karşı tepkileri sürekli gelişiyor. Uzun süredir işçiler, emekçiler ve ezilenler için görünür bir adres olmayan Türkiye solu muazzam bir tarihsel gelişme olanağına kavuşmuş bulunuyor. 2022 yılında en büyük ihtiyacımız, döneme uygun devrimci mücadele azmi ve cesaretidir. 

Odak Dergisi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.