23 Nisanlar’da çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakalım!

0
1062

Seda Şanlıer

“Güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz…

                        Nazım Hikmet”

Her yıl 23 Nisan gününü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutluyoruz. 23 Nisan’ın Türkiye’de ulusal bayram olarak kutlanmasının en önemli sebebi, 1920 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıdır. Ayrıca bugün, saltanatın ve halifeliğin kaldırılması yolunda atılmış çok önemli demokratik bir kazanımdır.

1920 yılından yedi yıl sonra yani 1927 yılında, 23 Nisan hem Ulusal Egemenlik Bayramı hem de Çocuk Bayramı olarak kabul edilmiştir. Bu yazıda 23 Nisan’ın en çok bu yönüne yani Çocuk Bayramı yönüne değineceğim.

Kurtuluş Savaşı yılları. Onlarca çocuk, savaşta ailelerini kaybederek yetim kalmıştı. Pek çoğu yokluk ve yoksulluk içindeydi. Himaye-i Etfal Cemiyeti -bugünkü adıyla Çocuk Esirgeme Kurumu- annesiz ve babasız kalan bu çocuklar için 23 Nisan 1923 yılında kurumun adıyla pul bastırdı. Amaç bu pullar aracılığyla çocuklara gelir elde etmekti. Bağış kampanyasını desteklemek için de 23 Nisan 1924 günü Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde bir yazı yayımlandı. Yazıda “23 Nisan çocuk günüdür” denilerek, bugünde çocuklara destek sunulması istenmişti. Hatta yazıda bir kısım esnafın o gün elde edeceği geliri çocuklara bağışlayacakları belirtilmişti. Bütün bu çabalardan sonra 23 Nisan, 1927 yılından itibaren Ulusal Egemenlik Bayramı yanında Çocuk Bayramı olarak da kutlanmaya başladı. (1)

 Çocuklara armağan edilen o günlerden bugüne neler değişti?

1924 yılında ülkedeki bütün medreseler kapatılarak, eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. 97 yıl sonra AKP iktidarı istediği “dindar nesli” yetiştirmek için ülkeyi kuran kursu “cennetine” çevirdi. 19 yıl içinde kuran kurslarının sayısı yüzde 400 arttı. 2002 yılında 3 bin 699 olan kuran kursu sayısı, 2021 yılı itibarıyla 19 bine yaklaştı. Diyanet İşleri Bakanlığı’nca “Din ve değerler” adı altında ders alan dört-altı yaş aralığındaki çocuk sayısı yarım milyona ulaştı. (2)

1926 yılında eğitim parasız olurken, 1927 yılında ise ortaokulda karma eğitime geçildi. Savaştan yeni çıkmış bir ülkede ve o koşullarda yapılan bu ilerici reform, 92 yıl sonra AKP tarafından tartışılmaya açıldı.  2019 yılında G20 Zirvesi sebebiyle Japonya’ya giden Erdoğan’a, Mukogawa Kadın Üniversitesi Fahri Doktora ünvanı verdi. Katıldığı bu törende karma eğitimle ilgili konuşan Erdoğan, şunları söylemişti: “Japonya’daki 800 üniversitenin 80 tanesi kadın üniversitesi. Sadece kızlardan oluşan üniversite. Bu üniversite şahsıma fahri doktora verdi. Kreşten alıp ilk-orta-lise-üniversite olmak üzere farklı bir yapıyı oluşturmuş durumdalar. Bütün bunlarla beraber bu alanda atılan adımın bizler için önem arz ettiğini şu anda YÖK başkanına hatırlatıyorum. Çalışmanı buna göre yap. Çok önemli bir şey. Türkiye’de benzer bir adımı atmalı. Lise yıllarında ülkemizde kız ve erkek liseleri vardı. Sonra karıştırdılar. Şimdi yeniden bunları toparlama dönemine girmiş bulunuyoruz.” AKP, kadın-erkek ayrımcılığını desteklemek için Japonya’dan bu çarptırılmış örneği aldı.

1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile çocuğun korunması devlet güvencesi altına alındı. Kadınlar ve çocuklar için önemli olan bu kanun, bugün AKP yandaşlarının hedefi oldu. Hatırlanacağı üzere Ali Edizer isimli AKP’li doktor, “Esra Erol’a bizi götüren yolun başı, İsviçre Medeni Kanununun kabul edilmesidir.” sözlerini kullanmıştı. (3)  Esra Erol, AKP’ye yakınlığı ile bilinen ATV’de yozlaşmış bir evlilik programı yapıyordu. AKP’ye göre yozlaşma, demokratik özgürlükler nedeniyle olmaktaydı.  

Kısaca özetlersek, 23 Nisan eşit ve özgür bir toplumu çocuklarımıza bırakmanın umuduydu. Bugün ise çocuklar, biat kültürü ve kadın-erkek ayrımcılığı ile yetiştiriliyor. ‘Egemenlik milletindir’ iddiası da yerini tek adam anlayışına bıraktı. Çocuklar yabancı ülkelere gitmenin hayallerini kuruyor. Türkiye’de çocuk işçi sayısı iki milyona ulaştı. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) Şubat ayı raporuna göre, iş cinayetlerinde yaşamını kaybeden 138 işçiden dördü çocuktu. Küresel cinsiyet eşitsizliği endeksinde Türkiye, 153 ülke arasından 130’uncu sırada.(4) Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı ‘2020 yılı Denetim Raporu’nda ise 86 bin 121 öğrencinin okula gidemediği belirtiliyor. Adalet Bakanlığı’nın adli istatistik verileri ise kan dondurucu türden.  2019 yılında açılan davaların yüzde 46,3’ünü çocuklara yönelik cinsel istismar davaları oluşturuyor. 2 milyona yakın Suriyeli çocuğun bulunduğu Türkiye’de, sadece 686 bin 581’i eğitim alabiliyor.(5) Yaşadığımız bu karanlık süreçte, 23 Nisan daha çok önem kazanıyor. Görülüyor ki, 23 Nisan özgürlük mücadelesi anlamına geliyor.

Eşitliğe, özgürlüğe ve umuda dayalı demokratik bir ülke için mücadele etmek ne yazık ki çocuklarımıza düştü. Çocukların omuzlarındaki bu yükü hafifletmek için biz yetişkinlere büyük görevler düşüyor. En önemli görevimiz ise çocuklarımızla beraber mücadele etmektir.

Her şeye rağmen tüm çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarım.

Kaynaklar:

  1. http://pauegitimdergi.pau.edu.tr/Makaleler/854897718_10-23%20N%c4%b0SAN%20M%c4%b0LL%c3%8e%20HAK%c4%b0M%c4%b0YET%20VE%20%c3%87OCUK%20BAYRAMI.pdf
  2. https://www.birgun.net/haber/akp-doneminde-kuran-kursu-sayisi-yuzde-400-artti-18-yilda-15-bin-kuran-kursu-acildi-302884
  3. https://www.evrensel.net/haber/415685/medeni-kanun-ile-mucadele-ettigini-soyleyen-bashekim-yardimcisi-2-esi-alin-dedi
  4. https://www.unicefturk.org/yazi/kiz-ve-erkek-cocuklar-arasinda-esitlik
  5. https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.