Almanya’da Dayanışma

0
1966

Türkiye‘de Gezi Parkı öncülüğünde başlayan direniş Avrupa medyasında da büyük yankı buldu. Almanya‘daki demokratik kurumlar Taksim direnişiyle başlayan ve birçok ile sıçrayan direnişe ses olma ve Türkiye halkıyla dayanışma amacıyla birçok yerde basın açıklaması düzenledi.
ULM ( 03.06.13)

göksel abiAlmanya’nın Ulm kentinden de Türkiye’deki direnişçilere destek amacı ile bir basın açıklaması düzenlendi. Demokratik Güç Birliği Platformu’nun düzenlediği basın açıklamasına yaklaşık 200 kişi katılırken çevredeki Alman halkının da desteği gözle görülür bir şekilde farkedildi. Her kurumun kendi dövizleriyle katıldığı eylem; ‘Her yer Taksim, her yer direniş’, ‘Tayyip istifa’ sloganları ile saat 18.00’da başladı. Platform adına bir basın açıklaması okundu. Açıklamada Akp iktidarının eylemcilere uyguladığı polis terörü, faşist baskı teşhir edilirken, Türkiye halkının direnişi, zulme boyun eğmeyen tavrı büyük bir coşku ile selamlandı. Daha sonra ‘Gün Gelecek Devran Dönecek Katiller Halka Hesap Verecek’’, ‘‘Kahrolsun Faşizm’’, “Her Yer Taksim – Her Yer Direniş sloganlarıyla eylem sona erdi.

GÜNZBURG (08.06.13)

Gezi Parkı eylemine destek amacı ile Almanya’nın Günzburg kentinde 8 Haziran günü saat 14.00’da yüzlerce kişinin katılımıyla bir miting yapıldı. Bavyera Alevi Dernekleri ve Ulm Demokratik Güç Birliği’nin ortak düzenlediği mitingde yapılan konuşmalarda polisin tavrı sert bir dille kınanırken hükümetin derhal istifa etmesi ve şiddetin durdurulması istendi. Ayrıca konuşmalarda demokratik güçlerin birlikteliğinin önemi vurgulanarak AKP iktidarının kendinden olmayanı yok sayıp her geçen gün baskılarını

ve faşist tutumunu daha da arttırdığından bahsedildi. Sivas anmasının yapılacağı salonun önünde düzenlenen mitingde sıklıkla “Her Yer Taksim“, “Her Yer Direniş“, “Faşizme Karşı Omuz Omuza“ sloganları ile Gezi Parkı direnişine de selam yollandı. Çekilen halaylarla miting sona erdirildi.

almanyaMadımak Olayı olarak da bilinen Sivas Katliamı, 2 Temmuz 1993 Cuma günü Sivas’ta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilmiş olan Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nin yakılması ve 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının bazılarının yanarak bazılarının ise dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan acı ve utanç duyulacak olay olarak tarihe geçmiştir.

Yapılan mitingin ardından saat 18.00’da Bavyera Alevi Dernekleri’nin düzenlediği salon anmasına geçildi. Program iki bölümden oluşurken ilk bölümde konuşmacılara yer verildi. Almaya Alevi Federasyonu‘nun sekreteri, gençlik ve kadın kollarından temsilciler konuşma yaptıktan sonra Günzburg Belediye Başkanı da bir konuşma yaptı. Yapılan konuşmalarda ‘Katliamları unutmadık ve unutturmayacağız‘ mesajı verildi. Ayrıca anmaya Hasret Gültekin‘in eşi Yeter Gültekin ve Sivas davasının avukatı Şenal SARIHAN‘da konuşmacı olarak katıldı. Yeter Gültekin, Sivas katliamından bu yana Sivas’ta canlarını kaybeden ailelerin nasıl direndiklerini ve matem tutmak yerine mücadeleye devam ettiklerini vurguladı. Avukat Şenal Sarıhan ise 93“ten bu güne kadar davanın gelinen durumunu aktararak devletin nasıl katillerden yana olduğunu ve hala katillerinin yakalanmadığını belirtti. Programın ikinci bölümünde ise Sivas şehitlerinin demokrat ve devrimci kişilikleri şiirsel dille ve söylenen türkülerle aktarıldı.

Paris’te Gezi Parkı’na Destek Eylemleri

fransa27 Mayıs 2013 günü Taksim’deki Gezi Parkının Asker Ocağı Caddesi’ne bakan duvarın 3 metre-lik kısmı Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında yıkıldı. 4-5 ağaç da yerlerinden söküldü. Uzun süredir parkın yıkılmasına karşı etkinlik ve bilgilendirmeler yapan Taksim Dayanışma grubu eyleme başladı, 40-50 kişilik grup çadır kurup parkta sabahladı. 28-29 Mayıs tarihlerinde polis ve zabıta eylemcilere gaz ve copla saldırdı. Ancak polisin her saldırısı kitleyi azaltma yerine daha da çoğalmasına yol açtı. Özelikle 30 mayıs günü yapılan müdahale olayların başlamasına bir milat oldu. 30 Mayıs sabahı saat 05.00 de yapılan müdahale çok sert oldu. Ancak eylemciler meydanı terke etmedi ve oturma eylemine geçtiler. Saatler ilerledikçe destekte artmaya başladı.

Ertesi gün yani 31 Mayıs Direnişin Taksim’in ve İstanbul’un dışına çıktığı gün oldu. Polis var gücü ile saldırdı. Kitle direnişe geçti. Kısa sürede on binler alanlara döküldü. Aksam olduğunda ülkenin bir çok yerinde insanlar sokağa dökülmüş ve « AKP İstifa, Her yer Taksim Her yer Direniş » sloganlarını haykırıyordu. İstanbul Anadolu yakasındaki halk önce Kadıköy’e aktı. Ardından Taksim ile dayanışmak için yürüyüşe  geçti. 1 Haziran günü Boğaz Köprüsün de çekilen fotoğraf hafızalardan hiçbir zaman silinmeyecek. Onbinlerce insan yaya olarak köprüden geçiyordu. Kitle Besiktaş’a kadar sorunsuz ilerledi. Ancak burada müdahale başladı. Buna karşın Taksim ve Gezi Parkı polis tarafından sabah saatlerinde zorla boşaltılırken akşam saatlerinde zorlan eylemciler tarafından geri alındı. 15 Haziran tarihine kadar bu bölge kurtarılmış bölge imajı veriyordu.

İnsanlar sürekli alana geliyor ve buradaki dayanışmanın içinde yer alıyorlardı. Gündüz işe, okula gidenler akşam olduğunda soluğu alanda almaya başladılar. Alanda yaşamı idame edecek bütün olanaklar kurulmaya başlandı, hastahaneden kütüphaneye, markete vb. Ve buralarda herşey ücretsiz olarak karşılanıyordu. Taksim Komünü kurulmuştu.

Taksim ile başlayan olaylar Taksim’de durulsa da ülkenini dörtbir yanında ve Taksimin yanıbaşlarında devam ediyordu. Türkiye tarihinde eşi görülmemiş bir toplumsal direniş yaşanıyordu. Toplumun herkesiminden ve her sınıfından insanlar kol kola girmiş « Faşizme Karşı Omuz Omuza » sloganlarını haykırıyordu. Kulüp taraftarları da alanlara indi. Özelikle Çarsı grubu çok büyük rol oynadı. Bundan dolayı ileri gelenleri gözaltına alındı ve tutuklandı. Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı ve Galatasaraylısı kolkola girmiş polis ile çatışıyordu. Yan yana gelmesi zor olan Kürt Ulusalcıları ile Türk Ulusalcıları bile polis saldırısında birbirlerini koruyordu. Erdoğan’ın « başortülü insanlarım tartaklanıp hakaret görüyor » demesine karşın başörtülülerde alandaydı ve polise karşı onlarda çatışıyor ve« başörtümü daha fazla kullanma » diyorlardı.

Olayların gelişmesi dünyada büyük yankı buldu. Türkiyeliler yaşadıkları yerlerde sokaklara inip dayanışma da bulundular. Paris’de bulunan biz Odak okurları da tepkilerimizi ilk günden beri alanlara inerek gösterdik. Diğer Demokratik Kitle Örgütleri ile birleşip Taksim Direnişi İle Dayanışma Platformu kuruldu. İlk eylem 1 Haziran günü Eifel Kulesinin karşısında bulunan Trocadero meydanında yapıldı. Bir gün önceden internet ve telefon üzerinden yapılan çağrı ile yaklaşık 500 kişi alanda toplandı. « Faşizme Karşı Omuz Omuza, Heryer Taksim Heryer Direniş » ve Türkiye deki baskıları anlatan ve iktidarı hedef alan Fransızca sloganlar atıldı, pankartlara yazıldı. Bizim platfor-mun dışında Gezi Kolektifi adında yurtdışında okuyan ögrencilerin kurduğu grupta alanda yer aldı.

4 Haziran günü ise Fransız solununda destek verdiği, birçok Türkiyeli kurum ile birlikte Paris Les Halles Meydanında yaklaşık 2000 kişinin katıldığı bir miting yapıldı. Sloganlar atıldı, marşlar söylendi. Fransızca ve Türkçe bildiri okundu. Farklı grupların renkli gösterileri yapıldı. Davul zurna eşliğinde Direniş Halayları çekildi.

Sürecin ilerlemesi ile birlikte Paris’te yasayanlar olarak daha etkili birşeyler yapmak istiyorduk. Bu çerçevede Les Halles meydanında temsili Gezi Çadırı kurmak istedik ancak gerekli yasal işlemlerimiz kabul edilmedi ve sadece stant açmamıza izin verildi. 4 gün boyunca bu alanda stant açıldı. Bu süre boyunca Direnişçilerin yaptıkları müzikler çalındı, halaylar çekildi, Türkçe ve Fransızca slogan atıldı ve yine iki dilde bildiri dağıtıldı. Başbakanlığa gönderilmek üzere polisin halka yaptığı şiddeti protesto eden imzalar toplandı.

Standın bittiği 15 Haziran akşamı Taksime saldırı haberini alınca tekrar harekete geçtik. 16 Haziran günü Fransız Komünist Partisi ile ortak olarak Villejuifte ortak bir etkinlik yapıldı Platform olarak.

Ardından akşam saatlerinde Paris Belediyesinin önünde bir miting  yapıldı. Bir günlük duyuru ile 500’un üzerinde katılım oldu. Saatlerce bekleme yeterli olmadı. İnsanlar evlerine gitmek istemiyor ve Türkiye deki saldırı haberlerini aldıkça birşeyler yapmak istiyordu. Anında yapılan bir oylama ile yürüyüş yapma kararı alındı ve çoğunluk korsan yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca da katılımlar oldu. Paris’in en işlek ve turistik yerlerinden geçen ve yaklaşık 1 saat süren yürüyüşümüz herhangi bir engel ile karşılaşmadan sona erdi.

Ancak yapılanları yeterli bulmuyorduk. Türkiye deki yoldaşlarımızı ve halkımızı düşündükçe birşeyler yapmak isteği bizi itiyordu. Ertesi günü yani 17 Haziran da Türkiye Büyük Elçiliği’ne yönelik bir yürüyüş kararı alındı. İş günü olduğu için katılım biraz düşük olmakla birlikte Elçilik önünde Polisin engellemelerine karşın bir gösteri yapıldı. Burada da sloganlarımızı haykırdık. AKP’nin ve Erdoğan’in katil olduğunu dile getiren Fransızca sloganlar atıldı ve yine bildiri dağıtıldı.

Türkiye deki gelişmeler devam ettikçe bizlerde burada tepki ve dayanışma eylemlerinde bulunmaya devam ediyoruz. 18 Mayıs sabahı yeni bir haber ile uyandık. Olayların biraz durulduğu bir anda devlet ‘’Cadı Avı’’ başlattı. Cadılar da her zamanki gibi solculardı. ESP, ODAK, Kaldiraç, Halk Cephesi, BDSP gibi birçok kurum hedef alındı. İnsanlar evleri basılarak gözaltına alındı. Yaklaşık 100 kişi operasyonlar sonucu gözaltına alındı ve birçoğu tutuklandı. Bunun üzerine tepkimizi göstermek için hemen bir duyuru yaptık ve Türkiyelilerin yoğun yaşadığı Strasbourg Saint Denis’de Platform olarak bir basın açıklaması yapıldı.

Eylemleri Paris’in banliyölerinde de yapma kararı çerçevesinde 19 Haziran akşamı Villier le Belle Garında yoğun yağmura rağmen toplanıp protesto eylemi organize edildi.

Fransız ve Türkiyeli DKÖ ile ortaklaşa 22 Haziran tarihinde de bir yürüyüş organize edildi. Republique Meydanında başlayıp Bastille Meydanında son bulan yürüyüşe 1000’in üzerinde katılım oldu.

24 Haziran Pazartesi günü ise burada dergi yayına hazırlanırken yapılan son eylem Paris’in Melun banliyösünde yapıldı.

Buradaki eylemler Türkiye deki süreç devam ettiği sürece farklı şekillerde devam edecek.

HER YER TAKSİM HER YER DİRENİŞ

ODAK/Paris

SEN NE GÜZELSİN EY KAVGAMIZIN ŞEHRİ!

Gezi Parkı´nda çevreci bir duyarlılıkla başlayan ve polisin vahşi şiddeti ile siyasi bir harekete dönüşen olaylar sadece ülke içinde değil ülke dışında da büyük yankı buldu.

Ülkedeki gelişmelere her daim ilgili olmuş duyarlı kesimlerin hareketlenmesi değil kastettiğimiz. Tıpkı ülkede olduğu gibi, Türkiyelilerin yaşadığı her yer Gezi oldu, Taksim oldu. Eskiden olayları ilgisizce takip eden, yine aşırı uçlar memleketi karıştırıyorlar diye düşünmeye alışmış kesimlerin de ezberini bozdu yaşananlar. İnsanlar kendiliğinden ve rica-minnete gerek kalmadan hareketlendiler. Polis şiddeti ve buna karşılık eylemcilerin muzip direnişçiliği tüm dünyada ezilenlerden yana olanların sempatisini topladı. Alman medyası hem Türkiye’deki gelişmeleri hem de Almanya’daki dayanışma eylemlerini objektif bir şekilde yansıtma gayretinde oldu.

Bulunduğumuz şehir olan Münster’de ilk adımımız Münster Üniversitesi Yabancı Öğrenciler Temsilciliği’nin her yıl yapılan Enternasyonal Şenliği’nde stant açmak oldu. 8 Haziran’da yapılan şenlikte dostlarımızla birlikte bildiri dağıtıp, imza topladık. Kurduğumuz çadırda sosyal medya üzerinden derlediğimiz kısa filmleri gösterdik. İlk kez karşılaştığımız Türk, Alman değişik uluslardan insanlar bizlere maillerini, telefonlarını veriyor ve bir şeyler yapılırsa haberdar edilmeyi ya da doğrudan birlikte iş yapmayı teklif ediyordu.

Bunun üzerine hemen bir dayanışma yürüyüşü için çalışmalara başladık. Herkese ulaşmaya çalıştık. Yürüyüşle ilgili 12 Haziranda yaptığımız toplantıya Yeşiller, Sol Parti, Sosyal Demokrat Parti, DKP ve MLPD olmak üzere Alman solunun tüm yelpazesi, Alman Sendikalar Birliği Bölge başkanı, Kürt Dernekleri Alevi Kültür Merkezi’nden temsilcilerin yanısıra onlarca da bağımsız aktivist katıldılar. O günden bu yana buradaki çalışmalar Solidar IST.MS (İstanbul-Münster dayanışma) isminde somutlaşan ortak irade ile ilerletilmeye çalışılıyor.

15 Haziran ‘Her Yer Taksim, Her Yer Direniş!’ Yürüyüşü

15 Haziran günü saat birde  çarşı girişindeki meydanlarından birisi olan Servatiiplatz’da toplandık. Burada yapılan kısa konuşmalardan sonra şehrin en işlek caddelerinde sloganlarımızı atarak, ara durağımız olan “Barış Meydanı’na” geldik. Burada da organizasyon adına ve partiler adına kısa konuşmalar yapıldı.

Konuşmalardan sonra alandan ayrılıp TC Konsolosluğu’na yürüyüşe geçildi. Konsolosluk önünde eylemlerde ölenler için saygı duruşunda bulunuldu ve konsolosluğa siyah çelenk bırakılarak eylem sona erdirildi. Yürüyüşe yarısını Almanların oluşturduğu yaklaşık 250 kişilik katılım oldu.

18 Haziran ‘Duran Adam’ Eylemi

hıdır abiGruptan bir arkadaşın çağrısı ve basına haber vermesi üzerine yaptığımız ‘Duran Adam’ eylemine yetmiş kişilik katılım oldu ve hem yerel televizyon hem de yerel gazeteler eylemin haberini verdiler. Tüm bu dönem boyunca yerel radyo kanalı Antenne Münster’in yaptığı röportajlar ve duyurularla etkinliklerimize destek verdiğini de belirtmek isterim.

22 Haziran ‘Köln Yürüyüşü’

Eylemlerin başından beri Almanya’nın irili ufaklı birçok şehrinde yüzlerce destek yürüyüşü, forum, miting vb. etkinlikler yapıldı. Ancak devletin Gezi Parkı’nı savaşvari bir şiddetle dağıtması devlete öfke, eylemcilere sempati ve dayanışma duygularını en üst noktaya çıkardı. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Köln’de merkezi bir etkinlik kararı ile çok isabetli bir adım attı. Sadece Aleviler değil, yüreği Gezi’den yana atan herkes trenler, otobüsler ve özel arabalarıyla Köln’e aktı. Alman basını katılımı 40 bin olarak veriyor, organizatörler ise 100 bin. Nicelik bir yana Gezi’yi Köln’e, Almanya’ya taşıyan bu etkinlik diktatörlük heveslilerine Almanya’dan indirilmiş bir tokat oldu. Bizler de Direnişçiler olarak dostlarımızla eylemde yerimizi aldık. Alandan aldığımız en net mesaj Gezi direnişinin her yeri demokratikleştirdiği ve örgütlemeye devam ettiğidir.

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.