Atatürk’ü anlayarak anmak

0
410

Emre Kongar

Değerli okurlarım, Atatürk’e en büyük kötülüğü 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri yapmıştır.

12 Mart 1971 Darbesi, Atatürkçülük adına, “Sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı” diyerek İlhan Selçuk gibi Türkiye’de, Sosyalizm ile Atatürkçülük arasında bir köprü kurmaya çalışanları işkencelerle susturdu.

12 Eylül 1980 darbesi ise Atatürkçülük adına, General Rogers’ın sözüne güvenerek hem Kıbrıs konusunda Yunanistan’a karşı kullanabileceğimiz, elimizdeki NATO’ya dönüş kozunu çöpe attı  hem de Anayasa’ya zorunlu din derslerini sokarak, YÖK’ü kurarak, siyasal partileri kapatıp cemaatlerle işbirliği yaparak, üniversiteleri ilkokul derekesine indirerek, Demokratik Rejimi Siyasal İslamın kucağına bıraktı.

***

“Kenanizm” Ali Sirmen’in harika bir icadıdır:

Sirmen bu terimi, Atatürkçülüğü yozlaştırıp kendi Neoemperyalist baskılarını meşrulaştırmak için kullanan darbecilerin lideri Kenan Evren’e gönderme yaparak üretmiştir.

“Kenanizm”, Atatürk ve arkadaşlarının hedeflediği Demokratik Cumhuriyete, “Kemalizm”e karşı olan, “Amerikancı Ilımlı İslam”a dayalı baskıcı bir rejim kurmak için kullanılan yöntemleri ifade eden “ideolojik bir modeli” ifade eder!

***

Ekonomik kökenli sınıfsal gelişme, siyasal ve hukuksal kökenli Atatürk Devrimlerini aynı hızda izleyemediği için Türkiye bugünlere geldi…

Altyapısal gelişme, üstyapı devrimlerini aynı hızda izleyemedi:

Sermaye ve işçi sınıfları, Demokrasiyi kurmak ve geliştirmek için gerekli olan güce, bilince erişemeden Çok Partili Düzen’e geçildi…

Demokrasinin kurulması ve geliştirilmesi, CHP’nin toprak reformuna karşı çıkan, toprak ağalarının temsilcisi olan, “Dörtlü Takrir” sahibi Menderes ve arkadaşlarından beklendi:

Türkiye, 1923 yılında Cumhuriyetin ilanı ve 1926 yılında Medeni Kanun’un kabulü ile simgelenen bir dizi devrimle “Laik Cumhuriyete” geçmişti ama bunu destekleyecek ve koruyacak bir sınıfsal yapıdan mahrumdu.

Ne yazık ki çağdaş sermaye ve işçi sınflarının gelişmesi Cumhuriyetin ve Medeni Kanun’un, devrim yasalarının kabulü kadar hızlı olamadı…

Feodal yapı egemenken Çok Partili Düzen’e geçilince, toplum, toprak ağalarını temsil eden demagojik liderlerin elinde “Atatürk Devrimlerinden” yani çağdaş demokrasi hedefinden uzaklaştı.

***

1961 Anayasası da aynı sorunla karşılaştı:

Türkiye Cumhuriyeti’ne çağ atlatan, onu çağdaş “Demokratik, Laik ve Sosyal bir Hukuk Devleti” yapan 1961 Anayasası, arkasında yeterli toplumsal ve ekonomik sınıfsal güç bulunmadığı için, Antikomünist, Neoemperyalist küresel ve yerel rüzgârların etkisiyle hacamat edildi:

İşte “Kenanizm”, bu hacamat operasyonunun darbeci askerler tarafından, utanmadan, Atatürkçülük, “Kemalizm” adına yapılmasına, Sirmen’in taktığı isimdir!

Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç’ın “Sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı” sloganıyla doruk noktasına ulaşan Antikomünist, Neoemperyalist “Kenanizm” ilk olarak 12 Mart 1971 darbesiyle ortaya çıktı:

“Atatürkçü”, “Kemalist” olduklarını iddia eden Tağmaç ve arkadaşları, 1961 Anayasası’nı, “Atatürkçüyüz diye diye Atatürkçülüğü tepeleyerek”, ordu eliyle iğdiş etti.

Bu yetmedi, 12 Eylül 1980 askeri darbesi, 12 Mart’ın yok edemediği her türlü demokratik ve sol birikimi, din-tarım toplumunun kalıntıları olan cemaatlerle işbirliği halinde, “Atatürkçü Düşünce Sistemi” adını taktıkları faşist uygulamalarla, ezdi geçti, ülkeyi bugünlere getirdi; örneğin zorunlu din derslerini Anayasaya, utanmadan Atatürkçülük adına, soktu!

(Emre Kongar’ın yukarıdaki yazısı 10 Kasım 2022’de Cumhuriyet’te yayımlanmıştır)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.