Aydınlık ve Öcalan’ın Sorgu Görüntüleri

1
2189

Biz Kürt ulusal hareketindeki fedakarlığı; mücadeleye, örgüte ve liderlerine bağlılığı taktir ettik.

Ama Kürt ulusal hareketi reel sosyalizmin yıkılmasından sonra yenilenme adına milliyetçiliğe saplandı. Bu süreçte onun reel sosyalizm döneminden kalma bütün olumsuz yanları derinleşti ve buralara vardı. Görülüyor ki silahlı mücadele ve özgürlük söylemleri özgürleşmek için yetmiyor.

Türkiye solu olarak kendimizi bu tarz ilişkilerden kesinlikle arındırmalıyız.

Kaset yayınlama furyasında Aydınlık altta kalmayarak tuttu Öcalan’ın 1999 yılındaki sorgu kayıtlarından bölümler yayınladı. İlgili videoların Aydınlık’a Cemaat tarafından iletildiği iddia ediliyor. Sorguyu yapan zamanın albayı Atilla Uğur şu an Ergenekon davasından hapis yatıyor.

İşçi Partisi bir yandan Kürt dostu geçiniyor diğer yandan Türkiye Gladyosu’nu savunuyor.

İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, Emekli Albay Atilla Uğurlu’nun 1999 yılında Apo’yu sorguda dize getirdiğini iddia ediyor. Hükümet onu niye içeri attı, diye de şikayette bulunuyor. Kendileri Apo’yu sorguda dize getirdiğini iddia ettikleri Atilla Uğurlu’yu, İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi yapmışlar.

Sorgu kayıtları elbette Öcalan’ı itibarsızlaştırmak için yayınlanmış. Onları Cemaat mi sızdırdı yoksa başkası mı bilemiyoruz. BDP, Sırrı Süreyya Önder ve başkaları kasetlerin montaj olduğunu iddia ediyorlar. Nagehan Alçı 9 Şubat tarihli Milliyet’teki yazısında Öcalan kasetlerinin Cemaat tarafından İP’ne servis edildiğini iddia etti. Ancak görüntüler Öcalan’ın savunmalarıyla önemli paralellikler içeriyor.

zete-öcalan-sorgu-980x500

Öcalan kitabında ve demeçlerinde “Ben özgürlükçüyüm, devlete karşıyım” derken sorgucuya “Kürtleri bir mimar gibi devlete bağlama sözü” veriyor. Hızını alamıyor Oligarşinin sorgucusuna ”Birlikte dünyayı yönetebiliriz” anlamına gelecek şeyler söylüyor. Bu ifadeler onun mahkeme savunmalarındaki çelişkileriyle bağdaşıyor.

Emin Çölaşan’ın yazdığına bakılırsa BDP kasetlerin montaj olduğunu söylerken İP ise kasetlerin tamamını onlara vermeyi teklif etmiş. Ancak BDP kasetleri istememiş. Videolar, izleyenlerde ”Adam teslim olmuş” imajı veriyor. Öcalan’ın sorguda teslim olduğu iddiasına katılmıyoruz. Görüntülerde sorgucunun karşısında tesbih çeken ve adeta evindeymiş gibi rahat tavırlı bir Öcalan gördük. Bunu Öcalan’ın yakalandıktan sonra sorgucularla ittifaka girmiş olması şeklinde yorumladık. Aynı ittifak mahkemede de devam etmişti. Öcalan orada devletin PKK ile birleşmesi halinde Türkiye’nin uluslararası etki alanının nasıl genişleyeceğini anlatıyordu. Sorguda, oligarşiye dünyayı yönetme olanağı vaadetmesi mahkemedeki savunmalarıyla uyumlu görünüyor.

Bunlara bakıp da Öcalan teslim oldu demek kolay değil. Bunlar pekala ittifak ilişkisi olarak görülebilirler. Fakat birileri Öcalan’ı özgürlükçü göstermeye kalkarsa o zaman onun sorgudaki tutumunu ağır eleştiriye hedef haline getirir. Çünkü Öcalan örgütsel çıkarlar için devlete işbirliği teklifi yapıyor. Kürt halkını ”bir mimar gibi devlete bağlayacağını” söylüyor. Ama bu ifade onun “devlete karşıyım” şeklindeki anarşizm iddialarını tümüyle ortadan kaldırıyor. Öcalan bir anarşist değil, iktidarını ön plana alan milliyetçi bir liderdir.(*) O, güç oluşturmak ve iktidar elde etmek için 28 Şubat generalleriyle de Özal ile de Gülen’le de Erdoğan’la da, herkesle ittifaka girebilir. Bir yandan Türkiye soluna ”Kemalist” ve ”MİT” derken diğer yandan ”Mustafa Kemal Kürt isyanlarını bastırırken haklıydı”, diyebilir; MİT Başkanı Hakan Fidan’a sahip çıkmalıyız, diyebilir. O, Erdoğan’ı iktidara kendisinin getirdiğini ileri sürebilir, Gülen’i en iyi kendisinin anladığını ileri sürebilir. Çünkü örgütü ve kitle onu sorgulayamayacak şekilde eğitilmişlerdir. Kürt ulusal hareketinin manipülasyona dayanan eğitimi kadrolara ve halka biat bilinci vermektedir. Öcalan sorgucuya kitlenin Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta, Kafkasya’da ve Avrupa’da hazır olduğunu söylerken örgütün yönlendirebileceği yığınlar yaratmış olduğunu ifade ediyor. Bu, çok önemlidir.

Bugün Öcalan’ın Mahir’in bayrağını teslim ettiğini söylediği HDP bileşenleri artık Kürt ulusal hareketinin bağımlısı olmuş durumdalar. Öyle bağımlı olmuşlardır ki Kürt ulusal hareketi istemese bile onlar Kürt ulusal hareketinin zorla peşinden giderler. Onlar Kürt ulusal hareketine Özgürlük Hareketi diyorlar. Artçılığın adını ”enternasyonalizm” koydular. En ufak devrimci eleştiriyi ise ”şovenizm” diye algılamaktadırlar.

Öcalan onlara ”Mahir’in bayrağını size devrediyorum” dediğinde ”O bayrak sende değil ki bize veresin” diye itiraz edenine rastlamadık.

Sorgu kasetlerinden çıkarılabilecek en önemli ders, reel sosyalizmden arınmaktır. Çünkü Öcalan’ın örgüt ve eğitim anlayışı ne yazık ki biz Türkiye solunda da var. Bunlar reel sosyalizmden geliyor. Biz Kürt ulusal hareketindeki fedakarlığı; mücadeleye, örgüte ve liderlerine bağlılığı taktir ettik. Ama Kürt ulusal hareketi reel sosyalizmin yıkılmasından sonra yenilenme adına milliyetçiliğe saplandı. Bu süreçte onun reel sosyalizm döneminden kalma bütün olumsuz yanları derinleşti ve buralara vardı. Görülüyor ki silahlı mücadele ve özgürlük söylemleri özgürleşmek için yetmiyor. Türkiye solu olarak kendimizi bu tarz ilişkilerden kesinlikle arındırmalıyız.

Örgütsüz mücadele olmaz. Ama örgüt mücadelede araçtır. Güç durumuna gelmeksizin mücadeleyi geliştiremeyiz. Ama güç olmak, güç durumunda kalmak için şeytanla işbirliklerini çizgi haline getiremeyiz. Çünkü yanlış yoldan güç haline geldiğimizde özgürlükçü amaçlarımızdan uzaklaşmış ve egemenlik ilişkileri üreten bir güce dönüşmüş oluruz.

* Odak devrimci hareketin özgürlükçü amaçlarına ters düşen ve güç-iktidar olmayı başa alan mücadele araç ve yöntemlerini kesin olarak reddediyor.

02.03.2014

1 Yorum

  1. Arkadaşlar siz hemen hemen her meseleyi yanlış anlıyorsunuz. İlginç bir ahlakçılık üzerinden politika yapıyorsunuz. Varsın herkes kuyrukçu olsun siz olmayın da Mustafa Kemal haklıdır vurgusunun önüne; kendince, kendi durduğu yerden öneki getirilerek okunmalıdır. Hak kavramın işlevsizliğidir orada sözkonusu edilen. Orada yapılan kelimenin net ve brüt haliyle politikadır. Deniliyor ki merkezi devlet kendine engel oluşturan unsurlardan kurtulmak zorunda idi. Ama bu demek olmuyor ki bu gelişme savunuluyor. Kürt hareketi devletli olmayan karşı tarafın sözcüsü olarak sizin mental dünyanızı biliyoruz, birbirimizi biliriz diyor. Bizimle uzlaşmaz iseniz (koşullu önerme) biz isyanlarımıza devam edeceğiz siz de haklı bastırma faaliyetlerinize devam edebilirsiniz deniyor. Aba altından sopa gösteriliyor. Kaypakkayayı ayırırsak, Türkiye Solu’nun Kemalizmle rabıtası da -doğrudan (9 Martçılar ve Yön ekolü) dolaylı (THKO ve THKP-C) – sır olmasa gerek. Ki Odak dergisi Mahir geleneği içinde bu konuda zamana karşı en yavaş ilerleyen gruplardan biri kanımca. Kaldı ki mesele salt Kemalizmi ideolojik olarak eleştirmek de değil. Burjuva devrimciliğini(küçük-orta-büyük) bir kategori olarak sorunsallaştırmak, karşına almak.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.