Dünyanın düzeni değişiyor

0
694

Hamza Yalçın

Fidel Kastro Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra ABD emperyalizminin başlattığı saldırıyı durdurmak için Rusya ve Çin ittifakına ihtiyaç olduğunu söylüyordu. Çin-Rusya İttifakı kurulmuş bulunuyor. ABD artık dünyanın tek egemeni değil. Ancak ABD yöneticileri ortaya çıkmış olan çok kutuplu dünya gerçeğini kavrama çabasından uzak görünüyorlar. Dünyanın yeniden kurulduğu bu süreçten Türkiye derinden etkilenmektedir.

ABD emperyalistleri tüm dünyayı ABD imparatorluğuna dönüştürmek maksadıyla Afganistan’ı ve ardından Irak’ı işgal ederek çok kapsamlı bir saldırıya girişmişti. Fidel Kastro bu saldırının yaşanabilecek olan sonuçlarını görüyordu. Afganistan, Irak, Libya, Suriye, IŞİD ve kana susamış dincilik bu süreçte geliştiler. Milyonlarca insan öldü, ülkeler yakılıp yıkıldı. Türkiye’nin başına da dinci ve yağmacı bir iktidar getirildi. Süreç bilimsel ve teknolojik gelişmeleri ve ABD’yi arkasına alan uluslararası tekellerin insanlığı köleleştirmesine gidiyordu.

Trump’ın ardından 2020 Ocak’ta başa gelen Biden yönetimi NATO’yu canlandırmak, Avrupa ülkelerini ABD etrafında birleştirmek istiyordu. Bunu yapabildiler. Rusya’yı teslim almak istiyorlardı; yapamadılar. En önemlisi ise Çin’in gelişmesine önünü kesemediler. Bu durumda kazanımları uzun ömürlü olamayacaktır.

ABD emperyalistlerinin beyni görülen The National Intellegence Councel adlı kurum tarafından 2012’de yayınlanan rapor, dünya ekonomik gücünün 1750 yılından sonra ilk kez ABD ve Avrupa’dan doğuya doğru kaymakta olduğunu belirtmekteydi. ABD düşünce kuruluşları bu gidişle Çin’in 2030’larda ABD ekonomisini yakalayacağı ve hatta geçebileceğini belirttiler. Çeşitli ABD kurumları bu gerçeği kavramaya ve onu kabul etmeye çalışıyorlar. Fakat iktidarın merkezindekiler başka bir mantıkla davranıyorlar. Ukrayna’da 2014 Meydan Darbesi ve 24 Şubat 2022 Ukrayna Savaşı ABD’nin inadı yüzünden çıktı. Bugün Tayvan’da yaşanan krizin sebebi de aynıdır. ABD yeni bir dünya düzeni için diğer güçlerle masaya oturmak yerine hala tek başına dünyaya ayar vermeye çalışıyor.

İsveç ile Finlandiya’nın NATO’ya katılmasının NATO’ya ne kadar uzun süre canlılık kazandıracağı kuşkuludur. Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlar nedeniyle Almanya ekonomisi başta olmak üzere AB ekonomilerinin önemli kısmı gerileme yaşıyor. Macaristan Başbakanı Urban, “Yaptırımlarla kendi ayağımıza sıktığımızı düşünüyordum. Şimdi anladım ki aslında kendi ciğerlerimize sıkıyormuşuz” dedi. Putin’i devirmek istediler şimdiden Avrupa’da 2 lider birden, Johnson ve Draghi, değişti. Biden sürekli güç kaybediyor. Savaş kışkırtıcılığında başı çeken Polonya iktidar partisinin de seçmen desteğini kaybetmekte olduğu görülüyor. Önümüzdeki yıllarda, ABD’nin savaş politikalarına uysalca boyun eğen AB hükümetlerine karşı muhalefetin yükselmesi sürpriz olmayacaktır.

Ukrayna savaşı AB ülkelerinin ABD’ye ne denli bağımlı olduğunu gösterdi. Rusya ve Çin’le ekonomik ilişkiler bu ülkelerdeki sermayenin işine geldiği halde ABD Avrupa hükümetlerini kendi kutuplaştırma politikalarına çekmeyi başardı. Bu durum Avrupa’da Gladyo örgütünün tasfiye edildiği düşüncesinin doğruluğu konusunda tereddüt yarattı. Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı kazanmakta olduğu netleştikçe bu ülkelerin ABD’ye bağımlılığını sorgulaması beklenir. Avrupa’yı ABD’ye bağımlı tutan Gladyo örgütünün dağılması iyi olacaktır.

Ukrayna savaşı dünya ekonomik krizini artırdı. Pandemi öncesinde ekonomilerde zaten durgunlaşma gözlenmekteydi. Pandemi dünyada zenginlerle yoksullar, zengin ülkelerle yoksul ülkeler arasındaki gelir eşitsizliğini artırdı. İşçiler üzerindeki sermaye baskısı ve egemenliği arttı. Ukrayna savaşı gidişi kötüleştirdi. Gerçek ücretler geriliyor, hayat pahalılaşıyor ve işçilerin grev hakları kısıtlanıyor. ABD öncülüğündeki Batılı ülkeler çıkışı emekçilerin hak ve özgürlüklerini geriletmekte, ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını körüklemekte görüyorlar. Sosyal politikalara ağırlık vermek iddiasıyla başa gelen Biden yönetimi dış politikadaki saldırgan tutumu yüzünden başarısızlığa uğradı. ABD’de darbeci Trump zihniyetinin iktidarı alma şansı artıyor.

Türkiye’de AKP iktidarı sıkışan ekonomik duruma ve azalan oy desteğine rağmen daha uzun yıllar iktidarda kalacakmış havası vermektedir. Erdoğan’ın Ukrayna savaşını kendi iktidarını perçinlemek için kullanmakta başarılı olduğu görülüyor. AKP iktidarı Ukrayna ile Rusya taraflarını İstanbul’da bir araya getirmeyi, Ukrayna tahılının Karadeniz’den çıkışına aracılık etmeyi başardı. AKP Türkiyesi NATO ülkesi olmakla birlikte aynı zamanda Rusya ve hatta İran ile ilişkilerini bozmamaya önem vermektedir. Bu da iktidarın manevra olanaklarını artırıyor.

Girişte sürecin Türkiye’yi derinden etkilediğini belirtmiştik. Hatırlanacağı üzere AKP-Cemaat ikilisi, ABD’nin imparatorluk düzeni kurma planınına hizmet etsinler, diye işbaşına getirildiler. ABD bu amaçla Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adında bir tertip hazırlamış Erdoğan’a da BOP Eş Başkanlığı verilmişti. BOP’un temel dayanaklarından biri olarak geliştirilen “Ilımlı İslam” anlayışı Müslüman nüfusun yaşadığı Ortadoğu, Asya ve Afrika coğrafyasını ABD’nin rakiplerine düşman etmeyi amaçlamaktaydı. CIA bu amaçla dünyanın çeşitli ülkelerindeki Fethullahçı okulları destekliyordu. İslamı kullanarak Orta Asya ve Çin’i karıştırmak istiyorlardı. O sırada ordu ABD’nin Ilımlı İslamına kuşkuyla bakıyor ve ABD’yi Rusya ve Çin’in oluşturduğu Şanghay İttifakı ile dengelemek istiyordu. Ordu BOP’un bir diğer ayağı olan Ortadoğu’da Amerikancı Kürt çözümüne de kuşkuyla bakıyordu. Erdoğan ABD’nin Kürt çözümünü de gerçekleştirme sözü vermişti. Ancak ABD destekli dinci ittifak ordudaki ulusalcıları tasfiye edip orduyu ve devleti ele geçirdikten sonra birbirine girdi. AKP Cemaati tasfiye edince Batılıların gözünde anti-demokratik duruma düştü. Batılıların gözünden düşen Erdoğan iktidarda kalabilmek için bu sefer kendisi Rusya’ya ve Şangay Ittifakı’na yanaşmak zorunda kaldı.

Odak Dergisi olarak bu süreçte Türkiye’nin ABD ve Batı ekseni dışına çıkmasının olanaksız olmadığını yazmıştık. Ordu, polis ve tüm devlet Erdoğan’ın ve AKP’nin kontrolünde olduğu için ABD’nin çeşitli devlet kurumlarını birbirine karşı kullanması çok zordur. Cemaatler ve tarikatlar devlet içinde yuvalanmaktadırlar fakat bu yapılanmaların iktidarı tehdit eden boyutlara ulaşması halinde Erdoğan onları laik kesimin de desteğiyle kolayca budayabilir. Türkiye’nin ekonomik bakımdan Batı’ya aşırı derecede bağımlı olması çok önemlidir fakat Erdoğan Türkiye’yi BRICS ülkeleri topluluğuna (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) sokarak Batılı güçleri ekonomik olarak dengeleyebilir. NATO Türkiye’yi Batı’ya bağımlı tutmaktadır fakat Erdoğan Rusya ile geliştireceği ilişkilerle NATO’yu dengeleyebilir. Dolayısıyla dün Avrasyacı generallerin başaramadıklarını bugün Erdoğan başarabilir. Her şeyden önce Avrasyacı generallerin Erdoğan gibi şahsi bir mecburiyetleri yoktu. Ayrıca Erdoğan onlar gibi tereddütlü ve çekingen değildir. AKP iktidarının NATO ile Avrasya blokunu dengeleyerek Türkiye’ye sağlayacağı bağımsızlık, kokuşmuş ve istikrarsız bir dinci rejim olabilir.

Rusya Erdoğan’ın Esad’la barışmasını istemektedir. Takip edenler hatırlayacaktır; Odak Dergisi’nde Erdoğan’ın Suriye politikasının saçmalığını sorgularken bunun aslında Erdoğan’a iktidarda kalma meşruiyeti sağladığını yazdık. Muhalefet başa gelince Suriye devleti ile barışacağını söylüyordu. Bu taktirde ABD’nin Suriye’deki varlığı ve planlarını çok zora girecekti. ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey AKP iktidarının Suriye’de kendilerine sunduğu eşsiz desteği ifade etmişti. Erdoğan Rusya ile ilişkilerini geliştirmeye devam ederse, güçlü bir olasılık görünmemekle birlikte, Suriye devleti ile de barışabilir. O zaman Suriye yoluyla genişleyen ticaret sayesinde Türkiye’deki mevcut ekonomik sistem hayli rahatlayacaktır. Bilindiği gibi Rusya-Çin ekseni, işbirliği yaptıkları ülkelerin siyasal sistemiyle ilgilenmemektedir. Bununla birlikte Erdoğan’ın Suriye’yle barışması dinci gericiliği sınırlayan etki yaratacaktır.

Bu gelişme Kürt hareketini hem Suriye’de hem de Türkiye’de önemli ölçüde etkileyecektir.

Batılı ülkeler Erdoğan’a karşı burjuva muhalefeti destekleyebilirler fakat burjuva muhalefetİn bugünkü şartlar altında Batı’dan destek alarak iktidara gelme olanakları güçlü değildir. Erdoğan dünyada artan gerilimi kullanabiliyor. Devrimci hareketler hesaplarını önümüzdeki seçimlerde Erdoğan’ın iktidardan düşmesi değil iktidarda kalması ihtimaline göre yapmalıdır. AKP’nin güçlü bir iktidar kurma potansiyelinin zayıf olması Türkiye’de devrimci mücadelenin gelişmesine olanak sağlamaktadır. Türkiye’de mücadele eden sol mutlaka gelişir.

ABD emperyalistleri güç sarhoşluğundan kurtulamadıkları için sürekli kayba uğruyorlar. Rusya, Çin ve İran’ın içinde olduğu 10 ülke bu ayın ortalarında ABD’nin arka bahçesi Latin Amerika’da (Venezuela) tatbikat yapacaklar. Bu dünya halkları lehine bir gelişmedir. Diğer yandan Rusya’nın Ukrayna’da Batılı güçlere karşı direnişi bütün haklı gerekçelerine ve NATO saldırganlığını durdurma işlevine rağmen, Rusya emperyalist bir yayılma eğilimi taşımaktadır. Rusya’nın Suriye’de ABD’nin saldırılarının önünü kesmesi de ezilen insanlığın lehine oldu. ABD’nin rakibi olarak gelişen Çin’in kendine göre bazı iddiaları ve tarzı bulunuyor. Fakat Çin egemenleri, sınıfsız topluma giden bir sosyalizm değil propagandaya dayanan bürokratik bir egemenlik sistemi geliştirmektedirler. Ücretli emek sömürüsüne dayanan dünya sistemi devam ediyor. ABD emperyalizminin demokrasi ve insan hakları adına dinciliği ve milliyetçiliği kışkırtıp halkları birbirine boğazlatarak yürüttüğü saldırının başarısızlığa uğraması ise çok önemli bir gelişmedir.

Batı’nın demokrasi ve insan hakları propagandası Irak’ın işgaliyle ve Ebu Gureyb işkence merkeziyle bir ölçüde teşhir olmuştu. Trump’ın darbe teşebbüsü ve Ukrayna’daki savaş, Batı efsanesine yeni bir darbe vurdu. Sürecin devamında Batı’nın gerici yüzünün daha çok açığa çıkmasına tanık olacağız. Bu da özgürlük amaçlı mücadelelerin emperyalizmden bağımsızlaşmasına yardımcı olacaktır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.