Fatma Ergün Yazdı: Türkiye’de üniversite okuyamamak: Hayaldi gerçek oldu!

0
2136

Fatma Ergün

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2017 yılı aile istatistikleri verilerinde Türkiye nüfusunun yüzde 21.9’unun yoksulluk sınırının altında yaşadığı yazıyordu. Yoksulluk sınırı altında yaşayan ailelerin ise azımsanmayacak bir kısmının üniversite okuyan veya ona hazırlanan bir veya birkaç çocuğu olduğu aktarılıyordu.

Diğer taraftan, devletin istatistik kurumunun kendi açıkladığı veriler dillendirilmezken; ülkemizin dünya standartlarına göre gelişmekte olan ülkeler arasında olduğu (!) iktidar ve ona yandaş medya tarafından sık sık tekrarlanmakta, kendi tuttukları istatistiki veriler dahi görmezden gelinmekteydi.

Yoksulluk sınırının altında olmalarına rağmen çocuklarını üniversiteye gönderen veya göndermek isteyen; maddi durumlarına isyan eden insanlar da gün gün gazetelerde önümüze çıkıyor. Yaşadığı maddi sıkıntılardan ötürü gittikleri üniversitede sıkıntılar çeken öğrencilerin sorunları, ne yazık ki saymakla bitmiyor. Bunlardan bazılarını barınma sorunu, ulaşım sorunu, yemek sorunu gibi sıralayabiliriz…

İktidarın “gelişmekte olan ülke” olarak nitelediği ülkemizin üniversitelerinin bina, atölye, laboratuvar gibi sorunları; buralarda kullanılan malzemelerin yetersizliği sorunları da cabası. Eğer gerçekten ülkemizin kalkınması, gelişmesi ve refahın artması istenilse idi, kendisini geliştirmiş bir gençliğe ihtiyaç duyulurdu ki bu da işte tüm bu sorunların çözümünü gerektirmektedir. Bu açıdan dahi, aradaki çelişki gün gibi açıkta durmaktadır.

Örneğin barınma sorunlarını ele alacak olursak hemen hemen her şehirde üniversite bulunmasına karşın yeterli yurt kapasitesinin olmayışını hemen örnek verebiliriz. Ev sahiplerinin bizleri öğrenci olduğumuz için “sömürülecek insan” gözüyle görmelerini de buna ekleyebiliriz. Bu ikisi dışında özel yurtlara mecbur bırakıldığımız durumda ise; oradaki kalma koşullarının hem çok pahalı hem de verilen paraya göre standartların altında olduğunu hemen görebiliriz.

Bunlarla birlikte eğer küçük bir şehirde okuyorsanız ve kaldığınız yurttaki odanızda birkaç kişiyle (genellikle dört ya da altı kişilik oluyor odalar) kalıyorsanız da ayrı sorunlar yaşarsınız… Kişisel farklılıklar, anlaşmazlıklar hemen açığa çıkar. Hele ki iktidar yanlısı değilseniz, hemen baskıyla karşılaşırsınız. Bugün bu koşulları ile yurtlar, neredeyse cezaevi şartlarına yakınlaşmıştır desek pek abartmış olmayız.

Öğrenciler eğer bu ülkenin geleceği olarak görülecek ise, onlara daha iyi bir yurt ortamı sağlanmalıdır. Yurda yerleşemeyen ve evde kalmak durumunda olan öğrenciler de çok büyük maddi sorunlar ile karşılaşmaktadır. Ayrıca ifade ettiğim gibi küçük şehirlerde, ev sahipleri öğrencilere pek ev vermek de istememektedir. Bulunan öğrenci evlerinin ise kira ve giderleri fahiş durumdadır.

Tüm bu maddi-manevi sorunlardan ötürü öğrenciler sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere yeterli kaynak ayıramamakta, zaman yaratamamaktadır. Bugün üniversitede bulunan sosyal tesisler, spor salonları, yüzme havuzları gibi yerler dahi rant kapısı olarak düşünülerek, özel firmalara işletmeleri için verilmiştir.

Yani, mevcut durumda kaliteli eğitim almak ve iyi koşullarda üniversite okumak mümkün değildir. Yeterli düzeyde eğitim alamayan üniversite öğrencileri de, tüm bu sorunları ile karşılaşır karşılaşmaz, sorunlarının farkına varır varmaz bunalıma girmektedir. Bugün üniversiteyi bitiren öğrencilerin dahi ne yapacağı, nerede çalışacağı garantisi yoktur. Yani gelecek kaygısı da, öğrenciler için ekstra bir sorun haline gelmektedir ki bu belki de sorunlarının en büyüğüdür.

Ülkemizin üniversite mezunu işsizler ülkesi olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. 2017 Kasım ayı verilerine göre üniversite mezunlarının yüzde 38.7’sinin işsiz olduğu da yine çok önemli bir gerçekliği sayısal olarak doğrulamaktadır. Üniversite mezunu bir çok kişinin, bitirdiği bölüm dışı çalıştığı durumunu da gözden kaçırmamak gerekmektedir. Yukarıda verilen yüzdenin içine dahil bile edilmemektedir bu insanlar. Onların da edilmesi durumunda, çıkacak rakamı artık siz düşünün!

Yaşadığımız bu sorunlar, aslında çok kolay çözülebilir. Fakat sağlıklı bir nesil geliştirilmek istenmediği için eğitim en sorunlu yer haline getirilmeye çalışılmaktadır. Aslında yukarıda sıraladığımız bütün bu sorunların giderilmesi acilen gerekmektedir. Örnek verecek olursak, yalnızca diyanet işlerine ayrılan bütçenin bir kısmı dahi ülkemiz üniversitelerine, yurtlarına ayrılsa; belki bugün bu satırları yazma zorunluluğu dahi duymayacaktık.

Sorunlarımızı tartışmalı, sorunlarımızın üzerine gitmeliyiz… Beraber olup, yan yana gelip, ortak sorunlarımızın çözümünün de ortak olduğunu kavramalıyız. Birlikten kuvvet doğar. Bu ülkenin gençleri olarak; ülkemiz sorunlarına karşı duyarlı olmalı, sorunlarımızı aşmak için mücadele etmeliyiz.

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.