Gazeteci Musa Özuğurlu ile söyleşi: Suriye’ye askeri harekat mümkün mü? Kürtler ile Esad arasında diyalog ne durumda? AKP’nin Suriye ile temas olasılığı ne kadar gerçekçi?

0
530

Suriye’deki gelişmeler, Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Bir yandan Türkiye’nin Suriye’ye askeri harekat planları konuşulurken, öte yandan bölge “Sezar Yasaları” ile ekonomik olarak ablukaya alınmış durumda. Ortadoğu uzmanı gazeteci Musa Özuğurlu’ya Suriye hakkında sorular sorduk. Bir askeri harekat olasılığı nedir, rafa kalmış olmasının sebepleri nelerdir? Kürt güçleri ile Suriye arasında diyalog ne durumda? AKP’nin Esad ile teması mümkün mü? Özuğurlu’nun Odak’a verdiği cevapları yayınlıyoruz…

ODAK: Türkiye’nin Suriye’de dördüncü bir askeri hareket planı şimdilik rafa kalkmış gibi duruyor. Kürtlerin kontrolündeki bölgeleri hedefleyen bir operasyonun gerçekleşememiş olmasında ne gibi faktörler etkili oldu?

Musa Özuğurlu: İç ve dış etkenler başlığı altında birkaç neden sıralanabilir. Türkiye ağır bir ekonomik kriz yaşıyor ve Suriye topraklarında yapılacak bir harekatın maliyeti hükümet açısından çok ağır olabilirdi. Sadece maddi açıdan değil, verilecek kayıplar kamuoyunda zaten desteği en aza inmiş olan harekata olan tepkiyi arttırabilir, ekonomik açıdan zor günler yaşanırken halk ülke dışındaki bir harekatı daha fazla sorgulayabilir, bütün bunlar muhalefete daha da puan kazandıracak ve zaten zayıflamış olan iktidarı daha da sarsacaktı. Burada iktidarın böyle bir harekatı siyasal olarak kendi lehine çevirmeye çalışacağından da bahsedilebilir ancak şartlar eskisi gibi değil. Yani bundan 1 yıl önce olsaydı iktidar yaptığı hamleler ile siyaseti domine edebiliyordu ancak rüzgar artık iktidardan yana esmiyor ve daha önce yaptığı her şeyi kendi lehine çevirme imkanına sahipken artık tam tersi bir durum söz konusu. Elbette iktidarın yine de böyle bir hamleyi deneme düşüncesi vardı, yani riske girebilirdi ancak dış şartlar buna izin vermedi.

ABD zaten bozuk olan ilişkiler nedeniyle Türkiye’ye eskisi gibi “anlayışla” yaklaşmıyor. Hatta daha da ötesi tahammül göstermiyor. Bu durumda Türkiye’nin ABD’nin bölgedeki yeni ve gelecek vaat eden müttefikine karşı bir hamlede bulunması Beyaz Saray’ı fazlasıyla rahatsız edecekti. ABD Türkiye’ye bunun mesajını çok net bir şekilde verdi. Diğer yandan aynı ABD için Fırat’ın doğusu daha önemli çünkü sahada olduğu yer burası. Bu durumda Türkiye Fırat’ın batısına, yani Tel Rifat ve Münbiç tarafına operasyon yapabilir miydi? Bu arada da Rusya faktörü devreye giriyor. Rusya halihazırdaki konumuna ses çıkartmamak ile birlikte Türkiye’nin daha fazla ilerlemesini istemiyor, tam tersi aslında Türkiye’nin Suriye topraklarını terk etmek zamanının geldiğini düşünüyor – ki bunu defalarca belli etti. Rusya diğer yandan Kürtlerin Şam ile ortak bir zeminde buluşması için çaba sarf ediyor ve bunun yolunun da askeri değil diplomatik olduğunu düşünüyor. Bu nedenle Türkiye’nin herhangi bir askeri harekatına izin vermesi kendi siyasal çabalarına zarar verebilirdi. Diğer yandan Suriye yönetimi de Türkiye’nin daha fazla ilerlemesi bir yana artık çıkması gerektiği vurgusunu defalarca yaptı ve Türkiye’nin yeni bir harekatı, Şam’ın da hiç istemediği bir adım. Tabii Türkiye ile Şam (ve Rusya) arasında Kürtlerin daha fazla baskılanması için anlaşma olur ve sınırlı bir şekilde bir operasyona izin verilir senaryosunu da unutmamak lazım. Ancak anlaşılan o ki şu ana kadar bu senaryoyu kolaylayacak adımlar atılmadı ve Türkiye’nin iç şartları da göz önüne alındığında operasyon yapma olasılığı şimdilik yok gibi.

ODAK: Suriye’de Kürtler ile Esad yönetimi arasında bir diyalogun geliştirilmesi için çağrılar yapılıyor. Böyle bir olasılığın yakın zamanda hayata geçmesi mümkün mü? Esad yönetimi ile Kürtler arasında kalıcı bir çözüm için her iki tarafın ne tür tavizler vermesi beklenmeli? Olası bir anlaşmanın Türkiye’ye etkileri neler olur?

Musa Özuğurlu: Görüşmeler sürüyor ve Rusya da çaba harcıyor ancak şu ana kadar ilerleme sağlanabilmiş değil. 3 önemli başlık var: Birincisi Kürtlerin siyasal statüsü, ikincisi ABD’nin varlığı ve üçüncüsü SDG’nin 50 bin kişilik olduğu belirtilen YPG silahlı yapılanmasının geleceği.

Siyasal statü dedik ancak aslında baştan tanımlama farkı var Şam ile SDG arasında. Zira Şam siyasal değil idari ya da kültürel kimlikten / statü üzerinden yapıyor pazarlıkları. Yani en fazla verebileceğinin “idari özerklik” olduğu mesajını veriyor. Kürt cenahı ise daha fazlasını, yani siyasal özerklik istiyor. Bu aşılamaz bir durum gibi duruyor. Şam adem-i merkeziyetçilikten yana ve Cumhurbaşkanı Beşşar Esad bunu daha önce dile getirdi ancak bu teklif Kürtler tarafından yeterli görülmedi.

Amerikan varlığı da Şam’ı kızdıran en önemli etkenlerden birisi. Şam Kürtlere “ABD’yi bırakın daha rahat diyalog kurarız” mesajı veriyor Kürtler ise daha önceki deneyimlerinden yola çıkarak ABD garantisinin kalkması durumunda Şam’ın eski reflekslerine geri döneceğini, kendilerine tekrar baskı yapacağını düşünüyor. Şam’ın “önce ABD’yi bırakın” şartına karşılık Kürtler de “önce haklarımızı verin, sonra bırakalım” şartını öne sürüyor. Bu nedenle ABD’nin varlığı iki taraf arasında ciddi bir sorun olmayı sürdürüyor.

Üçüncü sorun ise YPG’nin ne olacağı konusu. ABD’nin bugüne kadar yüzlerce tır dolusu silah yardımı yaptığı YPG, Şam’a kabul ettirilmeye çalışılan “bölgesel yönetime” bağlı bir birlik olarak kalmak istiyor ancak Şam bunu kabul etmiyor ve YPG’nin dağılarak Suriye ordusu içinde eritilmesini istiyor. Kürt cenahı bu teklifi kabul etmiş değil. Silahlı güçlerinin dağıtılması durumunda Şam’ın kendilerine karşı bir harekat yapabileceği korkusunu yaşıyorlar. Bu da iki taraf arasında bugüne kadar aşılamayan konulardan biri.

Bu üç başlığa baktığımız zaman neredeyse hiç ilerleme olmadığını söyleyebiliriz. Ancak iki taraftan biri bu konularda taviz verirse ilerleme olabilir. Bu durum da ABD ve Rusya’nın da tutumuna bağlı.

ODAK: AKP iktidarı son süreçte BAE ve Mısır gibi arasının pek iyi olmadığı ülkelerle yeniden temas kurdu. Ayrıca, Erdoğan geçtiğimiz haftalarda İsrail ile de yeniden bir temasın mümkün olabileceğini belirtti. Bölgede yaşanan bu gelişmelerin bir parçası olarak AKP’nin Esad yönetimi ile bir temas kurabileceği yorumları yapılıyor. Bu olasılık sizce ne kadar gerçekçi?

Musa Özuğurlu: Şartlara bağlı olarak gerçekçi bir olasılık denilebilir. Şartlar sadece Suriye ve Türkiye arasındaki ilişkiler ile ilgili değil. Ortadoğu’da yeni bir hava (diplomatik ilişkiler, görüşmeler vs.) var ve bunun bir parçası olarak Suriye ile ilişkiler yeniden canlanıyor. Elbette bu sürece de dikkatli yaklaşmak lazım kesin hüküm belirtmeden. Sadece BAE’nin Suriye ile aleni ilişki başlatması yeterli değil çünkü. Suudi Arabistan gibi ülkelerin de ne yapacağına bakmak lazım. Hava ve açıklamalar olumsuz değil ancak örneğin İran – Suudi Arabistan görüşmeleri, İran – P5+1 ülkeleri nükleer görüşmeleri nereye gidecek bakmak lazım. Suudi Arabistan da İran’a karşı tutumunu buna göre belirleyecektir ve tabii İran’ın ciddi varlığına izin veren Suriye – Suudi Arabistan ilişkilerini de etkileyecektir. Ancak dediğimiz gibi hava olumlu ve Türkiye bunun dışında kalamaz. Yani hem ekonomik açıdan hem de siyasal açıdan Türkiye’nin Ortadoğu’da pozisyon tazelemesi gerekiyor ki Suriye de bu hamlenin başlıklarından biri. Türkiye istemese de böyle olmak zorunda yukarıda özetlemeye çalıştığım dengeler nedeniyle. Diğer yandan Suriye de aslında sınırların artık normale dönmesini istiyor çünkü ABD’nin yaptırımları nedeniyle çok ağır bir ekonomik bunalım yaşıyor. Türkiye ile ilişkilerin başlaması en azından sınırları rahatlatacaktır. Ancak Türkiye’nin elinde “Milli Ordu” gibi sorunlar var ve bunların bir şekilde Suriye hükümetine dönmesi yani silah bırakıp normal hayatlarına dönmeleri ya da savaşmaları gerekiyor. Suriye yönetimi bu unsurlar ile savaşmaya hazır ancak halen Türkiye’nin itirazları nedeni ile İdlib ve diğer bölgelere operasyon başlatmadı. Bu da iki ülke arasındaki (Rusya arabuluculuğunda) pazarlık konularından biri.

Kısaca Türkiye – Suriye görüşmeleri halen istihbari düzeyde sürüyor ancak ilerleme sağlanmış değil. Eğer yukarıda özetlemeye çalıştığımız başlıklar ile ilgili tavizler verilirse sınırların açılması çok kolay. İlişkiler zaten önce bu düzeyde başlar daha sonra alt düzeyde diplomatik ilişkiler gerçekleşebilir.

Odak: Teşekkür ederiz…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.