Haftanın Özeti

0
729

Haftanın özetinde Suriye’de iç savaşın 10’uncu yıldönümüne, korona sürecinde Batı ittifakında yaşanan çatlağa, muhalefete karşı saldırılara, Boğaziçi direnişine ve kadın cinayetlerine değineceğiz.

Geride bıraktığımız hafta, Suriye’de emperyalist güçler tarafından başlatılan savaşın 10’uncu yıldönümüydü. Savaşta yaklaşık 500 bin insan ölürken, 12 milyon insan ise yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Kadınlar IŞİD’li katil sürüleri tarafından toplu tecavüzlere maruz kaldı. UNICEF’in hafta içinde savaşa dair yayınladığı rapordaki rakamlar da savaşın bir başka yüzünü daha gösterdi. Buna göre Suriye’deki savaşta 12 bin çocuk ya yaşamını yitirmiş ya da sakatlanmış. Milyonlarca insan yoksullukla mücadele ediyor. Bunların hepsi 10 yıl içinde yaşanılan acının sadece bir parçası. Ortaya çıkan tablo bize bir kez daha şunu gösteriyor: Emperyalizmin Ortadoğu’da yarattığı ve yaratmak istediği kanlı savaşlara karşı ezilen halkların birleşmesi olmazsa olmazdır.

Batılı emperyalist ülkeler, şu sıralar kendi ülkelerinde basit bir aşılamayı bile becerememektedirler. ABD ve İngiltere’nin aşılamadaki bencilce tutumları nedeniyle Batı Avrupa ülkelerinin ileri gelenleri (Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya) Rusya aşısı Sputnik’e talip oldu. Rusya’nın Avrupa’daki aşı sektörüne dahil olması Amerika’nın yeni Devlet Başkanı Biden’ı bayağı rahatsız etmiş olmalı ki Putin ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. Biden demeç verdiği bir gazeteye Putin’in bir “katil” olduğunu ve Senato baskınında parmağının olduğunu belirtip “bedelini ödeyeceğini” ifade etti. Senato baskınıyla ilgili FBI’nın hazırladığı rapora göre, olaylarda Rusya’nın etkisi olduğu belirtilmiş fakat Rusya bu iddiayı reddetmişti. Biden’ın Putin’e karşı kullandığı bu sert dil, yukarıda belirttiğimiz gibi Batı Avrupa içinde Rusya’yla yakınlaşma eğilimlerinin önünü kesmeyi amaçlıyor olabilir. Biden yönetiminin önümüzdeki dönemde Rusya üzerindeki baskılarını arttıracağı görünüyor.

Türkiye’de ise AKP iktidarı tam gaz kalabalık kongrelerine devam ediyor. Bankanın önünde babasını beklediği için 15 yaşındaki çocuğa ceza kesen iktidar, Ankara’da gerçekleştirdiği AKP Gençlik Kolları 6’ncı Olağan Kongresi’nin “tıklım tıklım” olmasıyla övündü. AKP’nin korona kurallarının vatandaşa başka, kendilerine başka işlediği bir kez daha görüldü.

AKP sadece korona kurallarını değil, hukuku da “muhalefete başka kendilerine başka” işletmektedir. Sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşım nedeniyle HDP Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na verilen 2 yıl 6 aylık ceza, Yargıtay tarafından onanınca, Gergerlioğlu’nun milletvekilliği, hukuksal sürecin tamamlanması beklenmeden düşürüldü. Milletvekilliği düşürülen Gergerlioğlu ve diğer HDP milletvekilleri, Meclis Genel Kurulu’nda üç saat oturma eylemi yaptı. Gergerlioğlu’nun Meclis’teki eylemi devam ediyor. Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürüldüğü aynı gün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin HDP’nin kapatılması isteğiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. İddianame Yüksek Mahkeme’ye gönderildi. HDP’nin kapatılmasına yönelik açılan dava, Avrupa’da da gündem oldu. Özellikle hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı konusunda endişe duyduklarını ifade ettiler. Eğer muhalefet, AKP’ye karşı ortak değerler etrafında birleşip mücadele etmezse; HDP ile başlayan sürecin diğer muhalefet partilerine de sıçraması kaçınılmaz görünüyor. Muhalefete karşı fiziksel saldırıların merkezindeki örgüt MHP’nin 13’ncü Kurultayı’nda Merkez Yönetim Kurulu’na 12 Eylül öncesi dönemdeki cinayetlerde kilit rol oynamış isimler girdi. Bunlar arasında Savcı Doğan Öz’ün, Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul’un, Balgat Katliamının, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in ve Maraş Katliamının sorumluları İbrahim Çiftçi, Ünal Osmanağaoğlu, Şefkat Çetin gibi çok kötü isimlerin yer alması önümüzdeki dönem hakkında kaygıları artırmaktadır.

Muhalif her sesi baskı ile susturmaya çalışan iktidar, Boğaziçi Üniversitesi direnişinde de bu yönünü göstermişti. Direnişi bastırmak isteyen AKP, yargı eliyle “Kabe olayı” diye bilinen, bir Kabe resminin üzerinde LGBT bayrağının bulunmasını bahane ederek ikisi tutuklanmış yedi öğrenci hakkında “dini değelerleri aşağılama” suçlamasıyla dava açmıştı. Davanın ilk duruşması Çarşamba günü görüldü. Öğrencilerin arkadaşlarıyla gösterdiği dayanışma sonrasında tutsak iki öğrenci Doğu Demirtaş ve Selahattin Uğuzeş serbest bırakıldı. Boğaziçi Üniversitesi direnişinin bu başarısı; safını ezilenlerle, emekçilerle, öğrencilerle dayanışmadan yana tutanların en somut örneğidir. Bu güzel dayanışma örneklerini, biz sosyalistler, AKP faşizmine karşı her alanda geliştirmeliyiz.

Geçen hafta 8 Mart için kalabalıklar halinde sokağa çıkan kadınlar, erkek egemen kapitalist sistem eliyle eksilmeye devam ediyor. Burdur’da yaşayan 17 yaşındaki Gizem Canbulut, Eren Yıldız isimli bir erkek tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Cinsiyetler arası eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı dayanışmayı esas alan alternatif yeni insan ilişkileri geliştiremezsek; Şule Çet için adalet isteyen Pınar Gültekin’i, Pınar için adalet isteyen Gizem Canbulut’u, Gizem için adalet isteyen başka bir kadını kaybetmeye devam edeceğiz.

Dönem HDP’lilerden, CHP’lilerden, İyi Parti’lilere kadar rejimden baskı gören bütün güçlerin birleşmesini gerektiren bir dönemdir. Devrimcilerin birleşmesi bu güçlerin birleşmesinin yolunu açar. İlerici güçlerin örgütlenmesi de devrimci güçlerin ve muhalefetin birleşmesine olanaklar sağlayacaktır. Yaşadığımız bütün haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı tek çıkar yolumuz örgütlenmektir. Ezilenler olarak bir araya gelmeli, güçlerimizi AKP faşizmine karşı birleştirmeliyiz. Mücadeleye dair umudumuzu her daim diri tutmalı ve bulunduğumuz her alanda geliştirmeliyiz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.