Haftanın özeti

0
1243

Bu haftaki özetimize Türkiye’den ve dünyadan seçtiğimiz bazı gelişmelere yer vererek sonuçlar çıkarmaya çalışacağız.

Türkiye yine zamlarla haftaya başladı. Geçen hafta benzine gelen zammın ardından, bu hafta da doğalgaza yüzde 46, 82 oranında zam yapıldı. Zamlar nedeniyle ay sonunu nasıl getireceğini kara kara düşünen vatandaşa ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’den “dahiyane” bir öneri geldi. Bakan Dönmez, vatandaşa evi daha az ısıtın dedi. Hatırlanacağı üzere kısa zaman önce de Emine Erdoğan halka “porsiyonları küçültün” önerisinde bulunmuştu. Ülkemizin varını yoğunu Beşli Çete adı verilen yandaş kapitalistlere, Saray’a ve iktidar yanlısı vakıflara peşkeş çeken AKP’nin; sıra vatandaşa gelince “az yiyin”, “az ısının” önerisinde bulunarak halkı açlığa ve soğuğa mahkum etmektedir. Bu çaresizlikten kurtulmanın tek yolu ise yoksulluğa karşı birlikte mücadele etmektir.

Halk yoksullukla boğuşurken, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) çete lideriyle samimi pozlar vermeye devam ediyor. AKP’nin ortağı Devlet Bahçeli; yağma, yaralama gibi adi suçlardan 66 yıl mahkum olan Kürşat Yılmaz ile hatıra fotoğrafı çektirdi. Bahçeli bir konuşmasında ise birçok suça karışmış Yılmaz’ı “kahraman” diye adlandırmıştı. Onlarca hasta tutsak, gazeteci, devrimci, öğrenci sudan sebeplerle hapishanelerde tutsak tutulurken; Yılmaz gibi çete liderinin tek tek serbest bırakılıyor olması, MHP’nin yargıdaki gücünün giderek arttığı iddialarını güçlendirmektedir. Bilindiği üzere bir başka çete lideri olan Alattin Çakıcı da geçen sene serbest bırakılmıştı. Çakıcı, serbest bırakıldıktan bir süre sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit etmişti. Bunlar Türkiye’nin kriminal işlerle ilgili olarak uluslararası listeye alınmasını destekleyen gelişmelere eklendi.

Ülkedeki bir başka önemli gelişme ise Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hafta içinde yapılan açıklama oldu. Emniyet, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlığıyla ilgili sosyal medyada yorum yapan 30 kişi hakkında yasal işlem başlattığını duyurdu. Muhalefete karşı her türlü hakaret ve cinsiyetçi küfürler karşısında sessiz kalan Emniyet’in, Erdoğan’ın sağlığı konusunda duyduğu hassasiyet ise dikkat çekti. Belirtmeye gerek yok ki Erdoğan’ın sağlığı üzerinde yoğunlaşan muhalefet aslında bir çaresizliğin ürünüdür.

Çete lideri Sedat Peker’in yeniden tartışmaya açtığı siyaset-çete ilişkisi, bu hafta Eski MİT yöneticisi Mehmet Eymür’ün açıklamasıyla devam etti. Eymür, Ağar’ın da sanıklar arasında olduğu ‘faili meçhul’ bırakılan 18 cinayetle ilgili konuştu. Eymür, Mehmet Ağar’ı da işaret ederek 18 kişinin devlet görevlileri tarafından öldürüldüğünü söyledi. Bu açıklamanın dikkat çeken bir başka önemli özelliği ise, Susurluk kazasının yıldönümünden bir gün sonra yapılmış olmasıydı. Devlet-mafya-polis ilişkisini net şekilde ortaya koyan Susurluk kazası, 3 Kasım 1996 yılında gerçekleşti. Kaza yapan arabanın içinde o dönemin DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Bucak, Polis Okulu müdürü Hüseyin Kocadağ ve Abdullah Çatlı vardı. AKP öncesine dayanan bu kirli işler aynı zamanda AKP’nin iktidara gelmesinin yolunu açmıştır. Mehmet Eymür’ün açıklamaları medyada tartışılmaya devam etmektedir.

AKP-Cemaat iktidarı, ele geçirdiği kirli devlet cihazını çok daha derinlemesine kirli işlere bulaştırdı. Cemaat ile AKP birbirine düştükten sonra tüm cihaz AKP’nin elindedir. Bugünlerde ön planda görünen MHP aslında malzeme durumdadır.

CHP’nin Irak ve Suriye tezkeresine hayır demesi, AKP’nin Suriye’ye yönelik olası savaş tehdidi bu hafta da tartışılan konular arasındaydı. CHP’nin ‘hayır’, İyi Parti’nin ‘evet’ oyu kullanması; Millet İttifak’ında çatlaklar mı oluşuyor iddialarını da tartışmaya açtı. Bütün bu tartışmalardan yola çıkarak Demokrasi Okulu’nun bu haftaki tartışma konusu Suriye’ye olası bir saldırının söz konusu olup olmayacağı idi. Tartışmaya gazeteci Musa Özuğurlu ve Bereket Kar da katılarak, bölgeye dair bilgilerini ve gözlemlerini aktardılar.

Gelelim dünyadaki gelişmelere…

Geçtiğimiz haftanın önemli konularından biri de Roma’da yapılan G-20 zirvesi olmuştu. Türkiye G-20 Zirvesi’ne muhtemelen son olarak katıldı çünkü Türkiye ekonomisinin artık dünya sıralamasında 21. sıraya düştüğü biliniyor. Bu düşüşün süreceği tahmin edilmektedir. Bu hafta ise gündem G-20 Zirvesi’nden sonra İskoçya’nın Glasgow şehrinde başlayan ve iki hafta sürecek olan iklim değişikliği toplantısı (COP26) oldu. 200’e yakın ülkenin katıldığı toplantıda en dikkat çeken kısım Erdoğan’ın güvenlik protokolü standartlarının karşılanmamasını ilerek sürerek, toplantıya katılmaması oldu. Erdoğan toplantıya katılmazken, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in toplantıya katılacağı belirtildi. Erdoğan’ın zirveye katılmamasının esas sebebinin zirveye muhalif belediye başkanlarının davet edilmesi olduğu düşünülüyor.

Zirvede en çok Çin, Hindistan ve Rusya devlet başkanlarının toplantıya katılmamaları ve bu ülkelerin iklim değişikliğiyle mücade etmek için kararlaştırılan bazı tahhütleri onaylamamaları konuşuldu. ABD’nin başını çektiği bazı devletler, Çin ve Rusya’ya karşı ahkam keserken; kendi iç siyasetlerinde çevre karşıtı politikaları nasıl destekledikleri de bilinen bir gerçek. Çok önemli bir sorun olan çevre ve iklim sorunu esas olarak ilerici insanlığın yani sol güçlerin sahip çıkması gereken bir sorundur. Aksi halde kapitalist ülkeler bu sorunu istismar ederek dünyayı felakete götürmeye devam edeceklerdir.

Bir başka önemli gelişme ise Türkiye’nin Ukranya’ya sattığı silahlı insansız hava uçakları (SİHA) ve Rusya’nın bu yöndeki açıklamaları oldu. Ukranya, geçtiğimiz günlerde Rusya yanlısı ayrılıkçılara karşı Türkiye’den aldığı SİHA’ları kullanması; Türkiye ile Rusya arasında gerilime sebep olmuştu. Diplomatik bir şekilde Türkiye’nin Ukrayna’ya SİHA satmasını eleştiren Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, bu tutumun ülkenin doğusundaki durumu istikrarsızlaştırabileceğini söyledi. Türkiye ve Rusya arasında SİHA sorunu tam çözülmemiş olacak ki Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’de üretilmiş ancak Ukrayna’nın kullandığı uçaklardan dolayı Türkiye’nin suçlanamayacağını belirtti. ADB ile ilişkileri pek iyi gitmeyen AKP iktidarının, bölgedeki güç dengesi açısından Rusya ile ilişkileri bozmamak niyetinde olduğu görülüyor. Ancak AKP rejimi ABD’nin Rusya’yı Karedeniz’den de kuşatma ve çökertme planlarının aktif bir parçası durumundadır. AKP; ABD yanlısı rolünü Libya’da ve Suriye’de de devam ettiriyor.

Dün Cemaat’in bugün Sedat Peker’in ifşaatlarının Saray iktidarını yıkacağını ve özgürlük getireceğini bekleyenler yanılgı içinde bulunuyorlar. Erdoğan’ın sağlığı ile ilgili rivayetlere umut bağlamak çaresizliğe bütünüyle teslim olmaktır. Seçim günü oy kullanarak diktatörlüğü sandığa gömeceğiz, iddiası da ilerici güçleri temelsiz beklentilere sokuyor. Seçimler önemsiz değildir ama haklarımıza ve özgürlüklerimize doğrudan sahip çıkma mücadelemiz en önemlisidir. Gelişmeleri halkın lehine çevirmek aydınları, işçileri, öğrencileri, kadınları, emeklileriyle sol güçlerin elindedir. Ne mutlu ki bunu anlayan ve mücadelenin bilincinde olan insanların sayısı artıyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.