Bu hafta da eğitimi gericileştirme yolunda adımlar atıldı. Bursa Osmangazi’de bulunan Mithatpaşa Ortaokulu Müdürü Haydar Akın’ın öğretmenlere, kızlarla erkeklerin aynı sırada oturmaması yolunda talimat gönderdiği ortaya çıktı. Çağdışı haremlik-selamlık uygulaması küçük yaşlara indiriliyor.
AKP ülkeyi bir yandan yandaş tarikatların çiftliğine çevirirken diğer yandan ise kendisine muhalif tarikatlara göz açtırmıyor. Furkan Vakfı taraftarları gösteri eylemi yaptıkları gerekçesiyle polis tarafından dövüldü. Başörtülü polis kadınların, Furkan Vakfı taraftarı kara çarşaflı kadınlara nasıl öfkeyle şiddet uyguladığı sahneler basına yansıdı.
Boğaziçi Üniversitesi ikinci kayyum rektörü Naci İnci’nin kendisini protesto ettikleri gerekçesiyle tutuklattığı öğrencilerden Perit Özen ve Berke Gök’ün davası, İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme hakimi, davada usül hatası yapıldığını söyleyen Avukat Ömer Kavili’nin güvenlik tarafından salondan çıkarılmasına karar verdi. Avukat kararın yazılı tebliğ edilmesini isteyince hakim ve savcı salonu terk etti ve güvenlikle Avukat Kavili arasında arbede çıktı. CHP milletvekilleri de duruşmaya ilgi gösterdiler.
AKP yargısı Gezi Direnişi’nin sorumlusu ilan edilen Osman Kavala’nın hapiste tutulmasına devam kararı verdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi davayı 22 Nisan’a erteledi.
İşçi haberleriyle devam ediyoruz. Burjuvazinin sömürü ve tahakkümü altındaki işçi sınıfı sadece düşük ücretlere, sendikasızlığa ve kötü çalışma koşullarına değil aynı zamanda kitlesel işsizliğe de maruz bırakılır. 24 Mart’ta yayınlanan DİSK araştırmasına göre Türkiye’de gerçek işsiz sayısı 2021 yılında salgın öncesine göre (2019) 1,4 milyon arttı. Araştırmaya göre 63,7 milyon olan çalışabilir nüfusun yalnızca 19,7 milyonu kayıtlı ve tam gün çalışıyor durumdadır. Kayıtlı ve tam gün çalışma kadınlarda yüzde 16,7 iken bu oran gençlerde yüzde 43; genç kadınlarda ise yüzde 54’tür.
Baskı ve sömürü varsa direniş de vardır. Türkiye’de işçi sınıfının ayaklarındaki işsizlik zincirine rağmen işçi eylemleri her zaman olduğu gibi bu hafta da sürdü. Bunlardan bir kaç örnek verelim:
- “İnşaat işçisi köle değildir” diyerek eyleme geçen Finans Merkezi şantiyesinde Yıldızlar Grup’un taşeron firması olan KMK mekanik bünyesinde çalışan işçilerin eylemi başarıyla sonuçlandı. İşçiler Dev Yapı İş ve İnşaat İş’e bağlıdır.
- DİSK/Genel-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Çiğli Belediyesinde devam eden TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler eyleme geçerek Çiğli Belediye binası önüne grev kararı astılar.
- Farplas ve Pas South işçileri hakları için direnmeye devam ediyorlar.
- Çankaya Belediyesi işçisi Yasin Keskin’in keyfi işten çıkarmalara karşı direnişi 25 günü aştı. Yasin Keskin, “Keyfi işten atılmaların önüne geçmek ve başka bir işçi arkadaşımın bu şekilde işten atılmaması için direniyorum. İş kanunlarına uyulması ve iş güvencemiz olan sendikal haklarımız patrona peşkeş çekilmesin diye direniyorum” diyor.
- Dev Yapı-İş İnşaat-İş ve İSİG Meclisi’nden işçiler, Finans Merkezi şantiyesinde iş cinayetinde hayatını kaybeden işçi arkadaşları Fikret Öztürk için basın açıklaması gerçekleştirdiler.
- Avcılar’da bulunan Salcomp Xiaomi fabrika işçileri, işten atılmaları ve kendilerine sahip çıkmayan Türk Metal Sendikası’nı protesto etmek amacıyla basın açıklaması gerçekleştirdiler.
Direnişler Türkiye’de en önemli direniş potansiyelinin işçi sınıfında olduğunu ve devrimcilerin işçi sınıfı saflarında çalışması gerektiğini göstermektedir.
Geride bıraktığımız haftada Türkiye’de ve Avrupa’da coşkulu Newroz kutlama eylemleri gerçekleştirildi. “Halk et kuyruğuna giriyor” gerekçesiyle ete aşırı zam yapılması nedeniyle bazı lokantalar döner satmaya son verirken, yurdun çeşitli merkezlerinde hayat pahalılığına karşı eylemler sürdü.
Dışarıda ise gündem Ukrayna Savaşı’ydı. Ukrayna’da Ruslar ve Ukraynalılar birbirini öldürürken, bu savaşı hazırlayan ABD Başkanı Biden Avrupa ile Rusya’nın arasını açmak maksadıyla bir toplantıdan ötekine koşuyor. Biden dün NATO, G7 ve AB toplantılarına katılmak amacıyla Brüksel’deydi. Bir süredir Biden’ın en kullanışlı aracı olan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski de AB ülkeleri yöneticilerini İnternet yoluyla Biden’ın yaptırımlarına uymaya çağırdı ve AB halklarını Biden’ın arkasında birleştirmek için mücadele etti. Rusya Ukrayna’da ele geçirdiği laboratuvarlarda biyolojik silah üretildiğinin belgelerini vereceğini söylerken ABD ve NATO ise Rusya’nın Ukrayna’da biyolojik silah kullanabileceği iddiasını ileri sürüyor. Bu haberler bize Suriye’deki Batılı yalanları hatırlatıyor. ABD’nin Ukrayna’da kurduğu gizli biyolojik silah laboratuvarları, Biden’ın oğlunun Ukrayna’daki ticari işleri arasında gösterilmektedir.
Avrupa halklarına dünyanın en kötü yaratığı olarak taktim edilen Putin’in bazı Arap ülkelerinde ve dünyanın başka yerlerinde kahraman olarak görülmesi dikkat çekti. Bu da Batılı emperyalistlerin sömürülen ülke halklarının nasıl nefretini kazanıyor olduklarını göstermektedir. Ukrayna’nın bombalanması karşısında çıkarılan yaygara ile Irak’ın bombalanması karşısındaki sessizlik karşılaştırılıyor.
Batılı emperyalistlere karşı tepkilerin özellikle Ortadoğu’da ve Latin Amerika ülkelerinde yeni biçimler alması mümkündür. Putin’in Rusya’ya kötü davranan ülkelere gaz satışını ruble üzerinden yapacakları açıklaması da dünyanın ezilen ülkelerinde sempati yaratıyor. Rusya’yı alt etmekle kafayı bozmuş olan ABD emperyalizminin Ukrayna’yı silahlandırarak savaşın yıkıcılığını artırması tüm dünyayı çok daha kapsamlı bir savaş tehlikesi ve ağır ekonomik zorluklarla yüz yüze getirecektir.
ABD ve NATO ile Rusya arasında Ukrayna üzerinde gelişen çatışma Erdoğan’a içeride ve dışarıda durumunu sağlamlaştırma fırsatları yarattı. Erdoğan’nın hem ABD-AB’nin hem de Rusya’nın kendisine muhtaç olduğu bu şartlarda HDP’yi de kapatabileceği düşünülüyor. Bu kritik dönemde Türkiye solunun halk arasında dayanışma çalışmaları temelinde örgütlenme ve birleşme çabaları çok büyük önem kazanmaktadır.
