Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi’ni (IPEF) duyuran Biden’ın hedefinde yine Çin vardı

0
425

Güney Kore’den sonra Japonya’ya geçen ABD Başkanı Joe Biden, ABD liderliğinde Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi’nin (IPEF) oluşturulduğunu duyurarak, “Yeni kuralları yazıyoruz” dedi. Yeni projenin önemine dikkat çeken Biden, “21. yüzyılın ekonomisinin geleceği büyük oranda Hint-Pasifik’te yazılacak” dedi.

Dünya gayrisafi milli hasılasının yüzde 40’ına tekabül eden IPEF’te ABD ve Japonya’nın yanı sıra Hindistan, Güney Kore, Avustralya, Endonezya, Tayland, Singapur, Malezya, Filipinler, Vietnam, Yeni Zelanda ve Brunei yer alıyor. 

Trans-Pasifik Ortaklığı için Kapsamlı ve Aşamalı Anlaşma’nın devamı olarak değerlendirilen IPEF, yüksek standartlarda ticaret, ekonomilerin dijitalleşmesi, tedarik zincirlerinin geliştirilmesi ve altyapı yatırımlarının kolaylaştırılmasını kapsıyor.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’a göre, IPEF, “Hint-Pasifik ekonomilerinin daha fazla entegrasyonuna, özellikle dijital ekonomi gibi yeni alanlarda standartlar ve kurallar belirlemeye ve ayrıca güvenli ve esnek tedarik zincirlerinin olmasını sağlamaya” odaklanıyor.

Biden, Asya ziyareti ile “Çin’e karşı koymaya odaklanmaya devam ettiğini göstermek” istedi.

New York Times’ın konuyla ilgili analizinde Joe Biden’ın, Asya’daki ticaret konusunda bir ikilemle karşı karşıya kaldığı, selefi Donald Trump’ın 2017’de ABD’de istihdamı azalttığı gerekçesiyle çıktığı Trans-Pasifik Ortaklığına geri dönemediği için yeni girişimleri gündeme getirdiğini yazdı.

Çin merkezli yayın yapan Global Times’ın konuyla ilgili makalesinde, IPEF’in başarısız olacağı ileri sürüldü. “ABD müttefikleri dışında, Singapur, Filipinler, Vietnam ve Malezya da dahil olmak üzere yalnızca bir avuç Güneydoğu Asya ülkesi katılmaya istekli olduğunu gösterdi. Reuters, bir Japon Maliye Bakanlığı yetkilisinin gümrük tarifeleri indirimleri gibi pratik teşviklerin olmaması nedeniyle birçok Güneydoğu Asya ülkesinin IPEF’e katılmayacağını söylediğini aktardı” ifadeleri kullanıldı.

Yazıda, Pakistan ziyaretinde konuyla ilgili konuşan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin “Çin’i tecrit etmeye çalışan herkesin eninde sonunda kendisini tecrit edilmiş bulacağı” sözlerine de yer verildi. Global Times’a konuşan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Liu Jiangyong’da IPEF’in Çin üzerinde büyük bir etkisi olmayacağını ileri sürerek, Asya-Pasifik bölgesinin bir arada var olan birden fazla bölgesel iş birliği sistemine sahip olduğunu ve IPEF’in ne mevcut iş birliği mekanizmalarını değiştirecek ne de orijinal bölgesel ekonomik iş birliğini durduracak bir ittifak olmadığını savundu.

Planın, ABD’nin ekonomik teşviklerinden yoksun olduğuna dikkat çeken Liu Jiangyong, “Bu tür bir plan son derece özel ve ideolojiktir ve ekonomik kalkınmanın kurallarına ve küreselleşme eğilimine aykırıdır” yorumu yaptı.

Biden’ın Asya turundaki ilk durağı Güney Kore olmuştu. Ülkenin yeni seçilen Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol ile yaptığı görüşmede ekonomik iş birliğinin yanı sıra büyük ortak askeri tatbikatları yeniden başlatmak, Güney Kore’nin askeri yeteneklerini artırmak ve bölgedeki herhangi bir çatışma durumda sorun yaratmaması için ekonomik olarak Çin’e bağımlılığı azaltmak gibi konular gündeme gelmişti.

Güney Kore ve Japonya, ABD’nin nükleer savaşa yönelik stratejik hazırlıklarında kilit unsur olan antibalistik füze sistemlerine ev sahipliği yapıyor. Her iki ülkede de ABD orta menzilli nükleer füzelerinin kendi bölgelerine yerleştirilmesiyle ilgili tartışmalar da sürüyor.

Tayvan’ı Çin’e karşı bir koz olarak kullanmayı sürdüren Biden, Japonya ziyaretinde Çin’i doğrudan hedef almaktan da kaçınmadı. Biden, Japonya’da düzenlediği basın toplantısında, Çin’in, Tayvan’ı işgal etmesi veya ele geçirmeye çalışması durumunda “Tayvan’ı savunmak için askeri olarak müdahil olmaya istekli misiniz?” sorusuna, “Evet. Bu bizim vermiş olduğumuz taahhüt” yanıtını verdi.

Biden’ın Tayvan ile ilgili açıklamasına tepki gösteren Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, “ABD, Çin halkının (Tayvan’la ilgili) egemenliğini ve toprak bütünlüğünü koruma kararlılığını hafife almamalıdır. Tayvan, Çin’in ayrılmaz bir parçasıdır ve Tayvan sorunu, tamamıyla Çin’in iç işidir, hiçbir dış müdahale kabul edilemez” ifadelerini kullandı. 

Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) 1949’da iktidarı ele geçirmesinin ardından Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintang) üyeleri, Tayvan’a yerleşerek Ada’da bağımsızlık ilan etmişti. Çin, Tayvan’ı kendi egemenlik alanı olarak görüyor ve ülkelerin Tayvan’la ilişki kurmasına karşı çıkıyor.

Güney Çin Denizi’ndeki deniz provokasyonlarını “seyir özgürlüğü” adı altında devam ettiren ABD, son olarak 10 Mayıs’ta Tayvan ile Çin ana karası arasındaki dar boğazdan geçmek üzere bir savaş gemisi göndermişti.

ABD’nin bölgedeki müttefiklerinden Avustralya’da geçtiğimiz hafta sonu yapılan seçimi kazanan İşçi Partisi Lideri Anthony Albanese’in ilk mesajları Çin ile ilişkilerde büyük değişiklik olmayacağına işaret etti. Yemin eder etmez Japonya yoluna çıkan Avustralya’nın yeni başbakanı Albanese, Reuters’a yaptığı açıklamada Avustralya’nın Çin ile son yıllarda soğuyan ilişkisinin “Zor bir ilişki olmaya devam edeceğini” söyledi. Ancak hükümetinin Avustralya’nın ulusal çıkarlarını sürdürmek için daha az agresif bir yaklaşım izleyeceğinin sinyalini verdi. Albanese, “Değişen Avustralya değil Çin’dir ve Avustralya her zaman değerlerimiz için ayağa kalkmalıdır ve bunu liderliğimdeki bir hükümetle yapacağız” ifadelerini kullandı. 

Avustralya hem IPEF’in hem de ABD’nin bölgede Hindistan, Japonya ve Avustralya ile oluşturduğu bir “güvenlik ittifakı” olan Dörtlü Güvenlik Diyaloğu’nun (Quad) da bir parçası. Bu dört ülkenin bugün yeni bir toplantıyla bir araya gelmeleri bekleniyor. 

Kaynak: Evrensel

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.