Küba devrimi sosyalizme büyük saygınlık kazandırdı ve “yeni-insan” ilişkilerinin güçlü örneği oldu

0
1712

İnan Kaloğulları

Küba devrimi 61 yıl boyunca yarattığı devrimci örnek ile ezilen insanlara umut oldu. Sosyalizmin gözden düştüğü en zorlu zamanlarda sosyalizme büyük prestij kazandırdı ve emperyalizm karşısında sınıfsız ve sömürüsüz dünya idealini tüm olanaksızlıklara rağmen savunmayı sürdürdü.

Sovyetler Birliği’nin çöküşü, dünya devrimci hareketlerinin gerileyişi, tek kutuplu dünya, ambargolar, sabotaj ve tecrit edilme politikalarına rağmen Küba, savrulmaya karşı direnme yolunu seçti. Kübalı liderler halkla birlikte karar vermeye ve zorluklar karşısında halkla birlikte çözümler üretmeye çok önem verdiler. Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle birlikte köşeye sıkıştığı düşünülen Küba’nın “özel dönem” olarak adlandırılan bu zorlu süreci halkla birlikte aşma çabaları çok önemli örneklerden biridir. 

Küba halkının bugün dünyayı etkileyen virüs salgını karşısında farklı ülkelere karşı gösterdiği dayanışma, devrimle birlikte filizlenen bu güçlü özelliklerin önemini bize yeniden hatırlatıyor. Küba halkının bu çabası, Che’nin veda mektubunda belirttiği, “Dünyanın başka ülkeleri benim mütevazı çabalarımın yardımını istiyor” sözünü dünyanın en ücra ve yoksul bölgelerine kadar taşıyor.

Küba, bugün küçük bir ada ülkesi olmasına rağmen bilim, sağlık ve eğitim alanında; kadın erkek eşitliği, çocuk hakları, özgürlük, eşitlik ve gelişmiş birçok başka insani özellik bakımından modern olduğu iddia edilen büyük emperyalist ülkelerden daha büyük saygıyla anılıyor. Geliştirdikleri insani özellikler ile özgürleşme idealini savunan insanlar tarafından gururla karşılanıyor.

Küba devrimine yön veren ve dünyadaki devrimci fikirlere büyük katkı sağlayan 26 Temmuz Hareketi’ni ve bu mücadele içinde ölümsüzleşen yürekli devrimcileri saygı ve sevgiyle anıyoruz.  

26 Temmuz Hareketi

“Eğer bir planınız ve inancınız varsa ne kadar küçük olduğunuzun önemi yoktur”

(Fidel Kastro)

Fidel Kastro ve arkadaşları Amerikan destekli Batista diktatörlüğünü devirmek için 26 Temmuz 1953 yılında Küba devrimi tarihine yön veren Moncada Kışlası baskınını gerçekleştirirler. Bin beşyüz askerin bulunduğu kışlaya 90 kişi ile girmeyi planlarlar ve halkın zamanla diktatörlüğe karşı sokaklara döküleceğini düşünürler. 26 Temmuz günü 120 direnişçi ile kalkıştıkları bu eylem başarıya ulaşamaz ve eylemcilerin yarısı orada hayatını kaybeder. 

Fidel, Raul Kastro ve sağ kalan arkadaşlarının bir kısmı yaralı olarak yakalanarak Batista rejimi tarafından yargılanırlar. Anılarında bir askeri subayın yardımı sonucu şans eseri sağ kaldığını belirten Fidel, yargılandığı bu davayı direnişlerinin haklılığını duyurdukları ve yargılamayı tersine çevirerek diktatörlüğü yargıladıkları davaya dönüştürürler. Fidel’in, “Beni mahkum edin sorun değil, tarih beni aklayacaktır” sözüyle biten ünlü savunması bir yandan başarısızlıkla sonuçlanan bu direnişi toparlarken diğer yandan ilerleyen yıllarda Küba devrimine öncülük edecek olan 26 Temmuz Hareketi’nin ilham kaynağı olur. Amerikan istihbarat kaynakları daha sonra Fidel Kastro’nun yakalandığı esnadan öldürülmemiş olmasının büyük bir hata olduğunu belirtmiştir.

Küba devrimine öncülük eden 26 Temmuz Hareketi, ismini Moncada Kışlasındaki bu direnişten almıştır. Halk baskısının yarattığı etki ile bir süre sonra Fidel Kastro ve arkadaşları serbest kalırlar ve mücadeleyi başka bir boyuta taşırlar. Kübalı direnişçilerin yolu sürgüne gönderildikleri Meksika’da Che ve Küba devrimine öncülük eden birçok devrimci ile kesişir. 

Direnişçiler Küba devrimine yol açacak mücadeleye hazırlanmaya başlarlar ve bunun için örgütlenirler. Kübalı eski askeri lider devrimci Alberto Bayo yardımıyla mücadeleye hazırlık için eğitilirler. Arjantili olarak anılan Ernesto Guevara, “arkadaş” anlamına gelen ve daha sonra sembolleşecek “Che” ismini mücadele arkadaşları tarafından burada alır.

Hazırlıklarını tamamlayan 26 Temmuz Hareketi üyeleri Kasım 1956 yılında devrimin sembolik teknesi olan Granma Gemisi ile Küba’ya ulaşmak için yola çıkarlar. Planlar arasında Küba’da olanların sürgündeki devrimcilerin Küba’ya ayak basmasıyla birlikte bir ayaklanma başlatma düşüncesi vardır fakat Santiago de Cuba, birkaç saatliğine hareketin kontrolüne girse de planları istenildiği gibi gitmez ve olanaksızlıklar nedeniyle ayaklanmayı devrime dönüştürecek biçimde sürdüremezler. 

Granma isimli teknede Fidel Kastro, Raul Kastro, Che Guevera, Camilo Cienfuegos gibi 82 direnişçi vardır. Küba kıyılarına ulaştıktan üç gün sonra yerleri tespit edilir ve saldırıya uğrarlar. 82 kişiyle başlattıkları mücadelede bu saldırı sonrasında 12 kişi hayatta kalır. Fidel ve mücadele arkadaşları bu başarısızlık karşısında da geriye çekilmezler, planlarına sadık kalırlar ve mücadeleye devam ederler.

Birbirinden kopmuş olan direnişçiler bir araya geldiğinde Fidel’in Raul Kastroya, “Ne kadar tüfek var sende? Beş. Bende de iki var, hepsi yedi yapar, artık bu savaşı kazanabiliriz” dediği belirtilir.

Uzun ve zorlu bir mücadelenin ardından 1 Ocak 1959 yılında, 26 Temmuz Hareketi’nin öncülük ettiği bu mücadele devrimle sonuçlanır. Savaşçılar Küba içlerine girerken halk tarafından büyük bir coşkuyla karşılanırlar.

Dünya devrimci hareketlerine ilham veren Küba devrimi başarıya ulaşır ve devrimin ayakta kalabilmesi için zorluklara karşı verilen direnişin daha uzun yıllara yayıldığı bir mücadele dönemi başlar. ABD emperyalizmi Latin Amerika ülkelerine örnek olan Küba devrimini boğmak için her türlü yolu dener. 

ABD tarafından Domuzlar Körfezi saldırısı düzenlenir fakat başarıya ulaşamaz. Che’nin, devrimi başka ülkelere yayma çabası sürekli izlenir ve Che vücudu parçalanacak biçimde CIA destekli çeteler tarafından Bolivya’da katledilir. Sabotajlar ve ambargolar Küba devrimini boğma konusunda başarılı olamaz. Küba kaynakları devrimi yok etmek için Fidel Kastro’ya karşı başarısız olan 638 suikast düzenlendiğini belirtiyor. 

Küba Devriminin başarısı neye dayanıyor?

Kübalı devrimciler anılarında halka güven duyduklarını ve onların mücadeleye katılma yeteneklerine her zaman inandıkları belirtiyorlar. Onlara inanan, güven duyan, alçakgönüllü ve sevgi dolu bir tutumla halkla bütünleşen bu devrimci ilişkide, halkın da Kübalı devrimcilerin ideolojik şekillenmesinde çok büyük etkisi olduğu belirtiliyor. Halkın önderlere duyduğu güven, önderlerin halka duyduğu bu güçlü güvene bir cevap niteliğindedir.

Fidel Kastro, anılarında halka ve devrime karşı her zaman sadık kaldıklarını ifade eder. 

Fidel’in, “Belirsizlikten bazı yararlar sağlayabilirdik; ama yalanlar, korkular, sahte yanılsamalar ve yalanlarla suç ortaklığı, hiçbir zaman devrimin silahları olmamıştır” sözü halka ve devrime nasıl yaklaşıldığını belirten önemli sözlerdir. 

Che Guevara da halkla diyaloğa ve güvene dayanan bu devrimci ilişkiyi mücadelenin ilk yıllarındaki anılarından şu şekilde açıklar: 

“Bu insanlarla ve sorunlarıyla her gün temas halinde olmanın sonucu, halkımızın hayatında tam bir değişim gerektiğine kesinlikle ikna olduk. Tarım reformu fikri berraklaştı. Halkla bütünleşme artık sadece bir kuram değildi, bizim özsel bir parçamız haline gelmek zorundaydı. Gerillalar ve köylüler ayrılmaz bir kütlenin potasında erimeye başladılar. Bu uzun süreçte, fikirlerin ne kadar gerçekleşeceğini ve bizim ne zaman köylülüğün bir parçası haline geleceğimizi hiç kimse kesin olarak söyleyemez. Bana gelince, Sierra’daki hastalarımla ilişki kendiliğinden verilmiş ve bir bakıma şiirsel bir karar iken bambaşka bir değere sahip ciddi bir değer haline geldi. Sierra’nın bu yoksul, eziyet çeken dost insanları devrimci ideolojimizin biçimlenmesine ne kadar büyük katkıda bulunduklarını hayal bile edemezler.” 

Birçok kaynak Küba devriminin halkı manipüle etme, nesneleştirme; onları sloganlarla ve propaganda araçlarıyla şartlandırma tutumundan uzak kaldığını belirtiyor. Halkla ilişkide devrimci diyaloğun, alçak gönüllülüğün ve sevginin daha kuvvetli olduğu belirtiliyor. Che’nin, savaşçıların ve halkın aynı potada eridiği yönündeki sözü ve Kübalı ezilenlerin bu hareketin ideolojik şekillenmesinde yarattığı etki üzerine olan düşünceleri, mücadele içinde halkla devrimciler arasındaki bu ilişkinin kuvvetli yanını vurgular. 

Devrimin ardından üniversite öğrencilerine yaptığı konuşmada Che, “Biz, halka bir araştırıcı ruhuyla, alçak gönüllülükle gitmeliyiz; halkın büyük bilgelik kaynağından feyz almalıyız” diyordu. 

Küba devrimi önderleri kişilikleri, halka yaklaşımı ve savundukları yöntemlerle devrimin ahlaki yapısının şekillenmesinde önemli bir etki yarattılar. Yurtseverlik duygularının çok güçlü olduğu belirtilen Küba halkının kölelikten kurtulmak için geçmişte verilen kurtuluş mücadelesine ve o mücadelenin liderlerine güçlü şekilde bağlı olduğu belirtiliyor. Küba’nın ulusal kahramanlarından Jose Marti’nin devrimin ahlaki şekillenmesinde büyük etkisi olduğu söyleniyor. Küba anayasasının önsözünde Jose Marti’nin, “Cumhuriyetimizin temel yasasının Kübalılara insan olmanın gerçek onurunun kazandırılması olmasını isterim” sözleri yer alıyor.

Che’nin, Fidel Kastro’nun ve Küba liderlerinin devrimci kuram ve devrimci kişilik yönünden devrimin ve Küba halkının şekillenmesinde çok büyük izleri var. Fidel, Che’nin yeni-insan örneği yaratmaya dönük verdiği mücadelenin devrim üzerinde yarattığı etkiyi belirtirken, “Che bir örnektir. Tartışma götürmez ahlaki bir güçtür” diyordu.

Küba halkı bugün emperyalizmin yaydığı bireyciliğe dayanan post modern insan ahlakından daha üstün özellikleri barındırıyor. Güçlü yurtsever duyguları, çalışkanlığı ve dayanışmacı özellikleriyle yeni-insan ilişkileri açısından incelenmesi gereken büyük bir insan birikimine aracılık ediyorlar. 

Küba devrimi gücünü yalnızca silahlardan değil; ezilen insanların kardeşliğine dair beslediği inançtan, halka duyulan güvenden, devrimci eleştiri ve devrimci diyalogdan aldı. Devrimi yalnızca iktidarı alma mücadelesi olarak değil, etkisini insan ilişkilerinde gösterecek bir özgürleşme aracı olarak gördüler. 

Kaynaklar:

  1. https://odakdergisi.com/iyi-ki-dogdu-fidel/
  2. http://www.kubadostluk.org/2-aralik-1956-devrimin-kubaya-ayak-bastigi-gun/
  3. https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCba_Devrimi
  4. Paulo Freire, “Ezilenlerin Pedagojisi”, 19. Baskı, İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2019
  5. https://odakdergisi.com/che-ve-devrimci-egitim/

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.