ÖĞRENCİ YURTLARI ÖLÜM YUVASI

0
1242

Nuray Ertaş

Offf, of,of! Konuya yönelik araştırma yaparken boğuldum, nefesim kesildi. 1500 yıl öncesinin yaşam tarzını topluma dayatmaya çalışan zebaniler doluşmuş her tarafa, ama her tarafa! Zehirlerini, pisliklerini aydınlığın üzerine boca edip her tarafı kirletiyorlar, yok ediyorlar.

Devlet yönettiğini iddia edenler bu pisliklere methiyeler düzmede, ayaklarının altına seksen milyonluk koskocaman topluluğu sermede birbirleriyle yarışıyor. Her taraf bunların irinleşmiş beyinleriyle kirlenmiş durumda. Tiplerinde meymenet yok, yüzlerinde meymenet yok, düşüncelerinde meymenet yok. Korku filmlerinden fırlamış canavar gibiler. Daha ana sınıflarından başlayarak gençliğe tebelleş olmuşlar, hangi kademede olursa olsun bırakmıyorlar peşlerini. İğrenç sakallarını sıvazlayarak cehennemi yaşatıyorlar çocuklara.
 
Niye bu kadar öfkelendim. Malum geçtiğimiz öğretim yılında üniversitelerde barınma sorunu nedeniyle bir çok şehirde öğrenci eylemleri olmuştu. Bu yıl koşullar çok daha zor. Artık eskinin orta gelir seviyesine sahip ailelerin bile geliri açlık seviyesinin altında kaldı. Üniversiteyi yeni kazanacak öğrencileri bu yıl çok çok daha zor koşullar bekliyor. Binlercesi sırf bu nedenle okul kaydı yaptıramayacak. Yaptırabilenler barınma sorununu çözemeyecek. Çözebilenler cemaat denilen zebani topluluğunun eline düşecek.

Konu hakkında bilgi derlerken Akdeniz Üniversitesi Elmalılı Hamdi Yazır Erkek Öğrenci Yurdu’nda yaşanan öğrenci “intiharları” çıktı karşıma. 40 günde üç intihar, o da basına yansıyan. “En az 10 intihar vakası var” diyen de var, “tüm yurtlarda benzerleri yaşanıyor, kapatıyorlar” diyen de. Detaylarına  aşağıda değinmeye çalışacağım.

Bütün bakanlıklardan daha yüksek bütçeye sahip olan, şeytanın ülkemizdeki temsilcisi Diyanet, hastanelerden sonra yurtlara da “manevi danışman” atamış. İlk uygulamasına pilot illerde başlanmış. Uygulamadan halk pek memnun kalmışmış. Bu yüzden birçok kuruma atamışlarmış. Hizmetiçi eğitim alanlar ek ücret karşılığında “manevi danışman” olarak görevlendiriliyormuş. Kendileri saraylarda yaşayan, her türlü lüksün dibini sıyıran bu zerzevat hastanede tedavi bekleyene, yetiştirme yurdunda sevgi bekleyene, cezaevinde adalet bekleyene, üniversitede bilim bekleyene maneviyat edebiyatı yapsın diye karanlık dehlizlerde yetiştirdikleri örümcek beyinlileri danışman olarak atıyormuş. 2021 de KYK yurtlarına 922 tane atamışlar.

Bunca zebaniye karşılık psikolog sayısı ise 52. Diğer kurumlara atananlar da eklenince sayı birkaç bine çıkıyor. Bu zebani sürüsü insanlara, sadece sabretmeyi ve şükretmeyi öğütlüyor, isyan etmenin çok büyük günah olduğunu korku filmi anlatır gibi anlatıyor.

“Devlet neden yurt yapmıyor” diye aklınıza bir soru gelirse onu da hemen yanıtlayalım. Artık devlet yok, sınırları belirlenmiş bu coğrafyayı ganimet gibi algılayan; talan ederek yok etmeye, içindekileri de köleleştirmeye karar vermiş bunu sabırla uygulayan ve büyük ölçüde de amacına ulaşan bir kitle var. Hizmet gibi dertleri yok. Halkın olan her şeyi ulufe gibi aralarında pay ediyorlar. Yurtlar da bu ulufe kaynaklarından biri. 2021’de baş zebaninin resmi gazetede yayınlanan bir kararıyla özel yurtları bulunan vakıf ve derneklere beslenme ve barınma yardımı yapılması sağlandı. Ama o kadar doymazlar ki onca kendilerine ait yurtla yetinmiyorlar, devlet yurtlarını da onlar kontrol ediyorlar.

Ülkemizde eğitim sistemi hiç bir zaman çok iyi olmadı. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki çabalar kısa sürede “komünist yuvası” diyerek yine bu zebanilerce kapattırıldı. Fakat etkileri azalarak da olsa uzun süre devam etti. Bunlar iktidara gelene kadar çok eksikleri olsa da, eğitim bir kamu hizmetiydi. Bugünkü eğitimin durumu ne yazık ki Osmanlı Devleti’nin son dönemlerindeki eğitimi çağrıştırmaktadır.

1980 darbesiyle eğitimin kodları ciddi olarak değiştirilmeye başlanmışsa da, AKP iktidara gelmeden önce gelir seviyesi düşük ama başarılı öğrencilerin yararlanabileceği çeşitli okullar vardı. Bu okullar eğitimde fırsat eşitliği sağlanması yönünde önemli katkılar yapardı. Öğrenci başarısı, yazılı ya da yetenek sınavı ile ya da ikisi ile birlikte ölçülürdü. (Askeri liseleri, öğretmen liselerini sınavla yatılı öğrenci okutan okullara örnek gösterebiliriz). Bu okullar aynı zamanda öğrencileri ilgili mesleğin üst öğrenimine de hazırlardı. Bunun dışında birçok ilde parasız yatılı ortaokul ve liseler vardı. Bu okullar 1980 öncesi hatta 1980’den sonra da dezavantajlı kesimin okula kavuşması açısından oldukça kolaylaştırıcı oluyordu.

Yüksek öğrenim öğrencilerinin barınma ihtiyacını karşılamak için Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı yurtlar öğrencilerin önemli bir kesiminin barınma gereksinimini karşılıyordu. Yurt koşulları hiç iyi değildi. Özellikle 1980 darbesinden sonra yurt yönetimlerine askerler getirilmiş, yurtlarda baskı almış yürümüştü. Fakat bunca sıkıntıya rağmen parklarda yatmak zorunda kalan öğrenci kalabalıkları yoktu.

Yurtlar gibi üniversiteler de devletindi. İlk özel üniversite YÖK’ün kurucusu İhsan Doğramacı tarafından Ankara’da Bilkent Üniversitesi adıyla açıldı. Ardından yerden biter gibi özel üniversiteler çoğaldı. 1980 darbesinin sağladığı kolaylıkla dinci örgütlenmeler de vakıf ve dernek statüsüyle hızla yasal zemine kavuştu ve önceliği eğitime verdiler. (Bunların hem denetlenmesi yetkisi MEB’den alındı, hem de TCK 263. maddesi kaldırılarak yasadışı olanların cezalandırılması engellendi).

Yüksek Öğrenim sürecine ilk önce yurtlarla dahil oldular. İlim Yayma cemiyetleri, tarikat vakıfları yükseköğretim kurumlarının diplerinde, çoğu kamudan tahsis edilen arazilere yurt binaları diktiler. Devlet artan öğrenci sayısının gereksinimini karşılayacak yurtlar yapmak yerine dinci vakıflara kaynak aktarmayı tercih etti. SİT alanları dahil kamuya ait arazilerin ve taşınmazların 49 yıllığına bu mahluklar tahsis edilmesi için çeşitli mevzuatlar çıkardılar. Devlet yurtlarında yer bulamayan çocuklar bu yurtlara yönlendirildi. Özel okullar, özel dershaneler, özel yurtlar adı altında cemaatlere sağlanan kolaylıklar yetmedi, üniversiteye giriş sınavlarına kadar her türlü imkan bu gerici, çağdaşı oluşumların önüne serildi. Halkın bir kesiminde zamanla bu yapılanmalar özellikle tercih edilir oldu. Çünkü cemaat bağlantılı çocuklar sınav sorularına ve cevaplarına ulaşabiliyor, bu sayede hiç hak etmedikleri “başarılar” elde ediyordu. Yine cemaat bağlantılı bu çocuklar çok kolay işe yerleştiriliyordu, vs. İş o noktaya geldi ki dinci yapılanmalara şiddetle karşı çıkanlar içinden bile azımsanamayacak kesim çocuklarını bunlara teslim ettiler. Seçilen çocuklara verilen sorular sayesinde önce ordu, yargı, istihbarat gibi kurumlar; sonra tüm kurumlar cemaatlerce işgal edildi.

Üniversite kayıtları sırasında kayıt bürolarının önü özel (tarikat) yurt standları ile panayır alanına dönüyor. Bugüne geldiğimizde değil cemaat yurtlarının sayısı, Kredi Yurtlar Kurumu yurtlarının sayısını bile tam olarak bilmiyoruz. Adı Kredi Yurtlar Kurumu olan ama cemaatlerin işlettiği yurtlar olduğu gibi, kapatılan yurtlar da var. Yani ne KYK yurtlarının sayısı ne de cemaat yurtlarının sayısını vatandaş olarak bilmiyoruz. Muhtemeldir ki devlet yönettiğini iddia edenlerin elinde de derli toplu bir istatistik yoktur. 11 Ocak 2022’de Cumhuriyet’te yer alan bir haberde “2006’da Türkiye genelinde 2 bin 735 yurt, bin 723 de vakıf ve derneklere ait yurt bulunuyordu. 2021’ye gelindiğinde ise özel yurtların sayısı 4 bin 406’ya vakıf ve derneklere ait yurtların sayısı ise 3 bin 331’e yükseldi” denmektedir. Cemaat yurdu olmayan özel yurt ihmal edilebilecek kadar az olduğuna göre biz yuvarlak hesapla 7700 vakıf ve camaat yurdu olduğunu söyleyebiliriz.

Cemaat evleri ise hepten muamma. Cemaatler tarafından kullanılan binlerce öğrenci evi var. Bunlar dışarıdan bakıldığı zaman 3-5 öğrenci bir araya gelmiş ev tutmuş gibi görünüyor. Bunların hiçbir kaydı yok. Paranın kokusunu çok seven vatandaş normalde öğrenciye ev vermezken, cemaat adını duyunca kapıları sonuna kadar açıyor. Buralarda dönen kirli ilişkiler yurtları aratmıyor. Buraların örgüt evi olarak kullanılması ve özellikle muta nikahı adı altında genç kızların örgüt içi fuhuş batağına sürüklenmesi araştırılması gereken trajik konulardan birisi.

Bu yıl 3 milyon üzerinde (başvuran aday sayısı 3 milyon 243.425) öğrenci Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) başvurdu. Sınav 18-19 Haziran’da yapıldı. İlk kez bu yıl yüksek öğretime girişte taban puan uygulanmayacak. Bir tane soru yapmış olan öğrenci bile üniversite kaydı yaptırabilecek. Yani milyonlar, bir gelecek umuduyla köyden bozma ilçeler de bile açılan altyapısız, hocasız, asistansız üzerinde “fakülte” ya da “yüksekokul” tabelası asılı, kulübe gibi binalara doluşacak. Barınma gereksinimlerini giderebilmek için cemaat yurtları ve cemaat evleri dışında pek seçenekleri olmayacak.

Şimdiye kadar Kur’an kursları ile ilgili olumsuz çok şey duyduk. Internet, kurslardaki cinsel istismar haberleri ile dolu. Birçok fail iktidarın korunması altında ya hiç ceza almadı ya da sembolik cezalarla kurtuldu. Artık skandallara cemaat yurtları da eklendi. Onca sansür, onca kısıtlama, yasak yaşananları gizlemeye yetmiyor. Çünkü lağım her yerden patlıyor.

Bu yıl yurtlarla ilgili en çok, peş peşe yaşanan ölüm olayları tüylerimizi diken diken etti. İlk önce ailesinden ve Elâzığ’da, kaldığı tarikat yurdunda gördüğü baskıdan bunalan ve bunları video kaydıyla bize duyurarak intihar eden Enes Kara’nın haberini duyduk. Ardından Antalya İlim ve Kültür Derneği’nin (Alim Derneği) 4 katlı öğrenci yurdunun yemekhanesinde, ruh hastası manyak aşçı İhsan Güney’in 18 yaşındaki Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul’un başını satırla keserek öldürmesine tanık olduk. Sonra 10 Haziran’da Twitter’da “Ölüm yurduna hoş geldiniz” diye başlayan twit dizisinde KYK Yurdu olup Menzilcilerin işlettiği Elmalılı Hamdi Yazır KYK yurdunda yaşanan intiharları okuduk. Okudukça gelen öğrenci ihbarlarından intiharların sadece Akdeniz Üniversitesi yurduyla sınırlı olmadığını da üzülerek öğrendik.

mühendisyenn (@muhendisyenn) adlı Twitter kullanıcısının tweetlerine bakarak neler olmuş bakalım. Bu arada belirtelim ki bu paylaşımdan sonra çeşitli gazetelerde konu ile ilgili haberler yapıldı, İsmail Saymaz bir tartışma programında konuyu dile getirdi. Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ Akdeniz Üniversitesi’ne gitti, Mecliste muhalefet partileri tarafından araştırma önergeleri verildi. Ancak bunlar yapıldıktan sonra üniversite “soruşturma komisyonu kurulduğunu, intiharların araştırıldığını”,  KYK Genel Müdürlüğü ise tüm kameraların aktif olduğunu, olayların adli yarıya intikal ettirildiğini açıkladı. Bugün ise yaşananlar çoktan unutuldu, ölenler öldükleriyle kaldı. İntiharlar bir yandan devam ediyor. Ölüm yuvaları ise yeni kurbanlarını karşılamaya hazırlanıyor.

Biz yine de Akdeniz Üniversitesi’nden yaşanan olaya biraz detaylı bakalım ve  mühendisyen adlı siteden öğrendiklerimizi paylaşalım. Haber şöyle başlıyor: “Ölüm yurduna hoş geldiniz…”  Habere göre 9 Haziran’da, Akdeniz Üniversitesi içinde bulunan Elmalılı Hamdi Yazır KYK yurdunda Muhammed Kaya ismini öğrenci yüksekten düşerek hayatını kaybetmiş. Muhammed Kaya’nın ölümüyle ilgili habere yayın yasağı getirilmiş. 11 Mayıs’ta aynı yurtta bir erkek öğrenci intihar etmiş. 20 Mayıs’ta bir öğrenci daha intihar etmiş. Yani 40 günde 3 intihar ve açıklama yok. Yurtta kamera yok. Öğrencilere ait 30 adet laptop çalınmış. Öğrencilerin ısrarına rağmen kamera takılmamış. Paylaşımı yapan kişi “Edindiğim bilgilere göre on’dan fazla intihar varmış” diyor.

Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olup, daha önce yurtta kalmış olan, kaçmak zorunda kaldığını söyleyen bir öğrenci “yurt içinde cemaatlerin çalıştığını, güvenlikçilerden aşçılardan temizlikçilere kadar herkesin Menzilci olduğunu, temizlikçilerin yurt yöneticilerine ayar verdiğini, zorla namaz kıldırdığını, Kur’an okuma ve dinleme etkinlikleri yaptıklarını, odalarını kendilerine temizlettiklerini ve burada yazamayacağım bir çok şeyi daha ifade etmiş. Bir sohbette “İntihar günah ama bize karşı gelmek daha büyük günah, bize teslim olun, ruhunuzu bize verin, tüm günahlarınızın kefaretini ödeyelim” dediklerini yazmış. Yazılanlarda aklın, mantığın alamayacağı uygulamalar olduğu gibi, ifade etmekten bile utanılacak ifadeler de var. Öğrenci yazdıklarında tecavüz iddialarında da bulunuyor.

20 Mayıs’taki intiharla ilgili yazan öğrenci, intihar eden öğrencinin; o gece kendisinin ders çalıştığı yerin bir üst katından, yani 7. kattan atladığını ama kendisinin hiç ses duymadığını, gece olayın çok sessiz bir şekilde halledilip üstünün kapatıldığını yazmış. Bu öğrenci Bezmialem yurdunda da kamera olmadığını yazıyor. Gelen başka bir mesajda ilk intiharın olduğu gün Tıp Fakültesinden yabancı uyruklu bir öğrencinin evinde ölü bulunduğunu, bu olayın da soruşturmaya dahil edildiğini duyduğunu yazmış. Bahsedilen kişi Suriye uyruklu Ali Hassun.

Başka intiharlar var mı diye baktığımızda; hemen karşımıza çıkanlardan bazıları. İl il intiharlar araştırılsa çok daha fazlası çıkacaktır.

Daha dört gün önce, 8 Temmuz 2022’de üniversite öğrencisi Aykut Uğur, Trabzon Sürmene’de denize atlayarak intihar etti. Siirtli olan genç Sürmene denizcilik ve su ürünleri bölümünde son sınıf öğrencisiydi.

25 Mayıs 2022

Necmettin Erbakan Üni. Bilgisayar Müh. 3.sınıf öğrencisi H.Ç. kaldığı Tahir Büyükkörükçü Erkek Öğrenci Yurdu’nun bahçesinde ölü bulundu.

11 Mayıs 2022

Üniversite öğrencisi Yusuf, Karadeniz’e atlayarak intihar etti! Arkasında bir de veda notu bıraktı

21 Nisan 2022

Beydağı Kız Öğrenci Yurdunda kalan, İnönü Üniversitesi öğrencisi 20 yaşındaki genç kız, gece kaldığı öğrenci yurdu binasının 7’nci katından düşerek hayatını kaybetti.

20 Nisan 2022

Antalya’da 10 gündür kendisinden haber alınamayan ve Manavgat ırmağında cansız bendeni bulunan Akdeniz Üniversitesi Manavgat Meslek Yüksek Okulu öğrencisi Fırat Çiftsüren’in cenazesi babasına teslim edildi.

16 Nisan 2022

Abdullah Sabri Efendi KYK Erkek Öğrenci yurdunda üniversite öğrencisi yüksekten beton zemine atlayarak canına kıydı.

7 Nisan 2022

Bahçeköy Kredi Yurtlar Kurumu Öğrenci Yurdu’ndan 1 Nisan Cuma günü saat 14.00 sıralarında ayrıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencisi Hamit Egemen’in (20) cesedi  yurdun yakınındaki ormanda bulundu.

8 Mart 2022

Serhat Kız Öğrenci Yurdunda kalan, Kafkas Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi Okul öncesi son sınıf öğrencisi genç kız ütü kablosuyla kendisini astı.

28 Şubat 2022

Urfa’nın Harran Üniversitesi Hemşirelik Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi Mehmet Ali Lale intihar etti. Lale’nin Harran Üniversitesi Osmanbey Kampüsü Göbeklitepe Yurdu’nun 6’ncı katında atlayarak intihar ettiği iddia edildi.

Aralık 2021

Mardin’deki KYK Yurdunda kalan bir kız öğrenci, kaldığı odasında intihar girişiminde bulundu.

Odasında deterjan içerek yaşamına son vermek isteyen kız öğrenciye ilk müdahale yurtta yapıldı. 

7 Aralık 2021

Önceki gün Bingöl’ün Simani Mahallesi’nde bulunan Pir Ali Kız Öğrenci Yurdu’nda kimliği belirlenemeyen bir erkeğin, yurdun üçüncü katına çıkarak kadın öğrencileri taciz etmesi üzerine öğrenciler, yurt bahçesinde toplanarak protesto eylemi gerçekleştirdi.

27 Şubat 2018

Olay, Fatma Zehra Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi yurdunda meydana geldi. İddiaya göre 11’inci sınıf öğrencisi F.B., arkadaşları etüt odasında olduğu sırada boynuna geçirdiği eşarbı ranzanın demirine bağlayarak kendini astı.

Yurtlar; tacizin, tecavüzün, ölümün kol gezdiği mekanlar olmuş. Bu yıl iki milyona yakın genç bu zebanilerin eline düşecek. Toplumun her kesimi örgütlü cehaletin, örgütlü ihanetin, örgütlü gericiliğin kıskacı altında ölüyor. Zaman susma zamanı değil. Başta gençler, aileleri ve duyarlı kesimlerin derhal, yüksek sesle tarikat yurtlarının kamulaştırılmasını (kamuya ait arazileri ve binaları kullanıyorlar, kamudan öğrenci başına para alıyorlar), liyakat olmayan tüm personelin işten el çektirilerek liyakat sahibi kişilerin atanmasını, Diyanetin ve tarikatların okullardan i uzaklaştırılmasını, protokollerin iptalini, tarikatların mallarının kamuya aktarılmasını talep etmesi gerek. Yoksa gençler ya gidiyor, ya ölüyor, ya fuhuş batağına saplanıyor, ya bu zebanilerin 2’nci 3’ncü eşi oluyor  ya da marketlerin ucuz işgücü oluyor.

Kamunun acil müdahelesi öğrencileri dinci zebanilerin elinden kurtarmak için çok önemlidir. Öte yandan yurt sorunu beslenme, barınma sorununun çok ötesinde bir sorundur. Sosyalist sol konuyu sisteme havale edemez. Sistemin derdi kapitalizme işgücü yetiştirmektir. Bu anlayış dünyayı bugünkü hale getirdi ve daha kötüsüne götürüyor. Yurt sorunu eğitim sorununun, gençliğin ve halkın geleceği sorununun bir parçasıdır. Sosyalist sol bir yandan kamu müdahelesi yolunda çalışırken diğer yandan bir öncü adım atarak alternatif bir öğrenci yurdu kurabilir: Soldaki bölünmeyi yeniden üretecek ve derinleştirecek şekilde tek tek örgütlerin çalışmasının değil, solun ortak çalışmasının ürünü bir öğrenci yurdu. Sosyalist sol bu çalışmayla bir yandan öğrenci yurtlarına örnek oluştururken aynı zamanda ülkemizin ilerici güçlerinin birleşmesinin de önünü açacaktır. Sosyalist sol bunu yapacak sevgi, umut ve bilinç potansiyeline sahiptir.


CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.