“Özeleştiri Yapıyorum: Ben Haklıydım!”

0
1575

baydar

Bir Dönemin ”Hem Müslüman, Hem De Demokrat Olunur Kardeşim!” takımının baş savunucularından Oya Baydar, ”Özeleştiri” yapmış.

Ama ne özeleştiri!

Kendi pozisyonunun doğru olduğunu; ”Yetmez Ama Evet”çiliği, kökü çok derinlerde olan bir yenilgi psikolojisi içinde olan kesimlere anlatamayacağını, çünkü o kesimlerin kendilerini anlamayacağını söyleyen Baydar, sosyalist olduğunu ifade ettiği söyleşisinde, 2010 referandumunun demokratik ilerleyişe katkısı olacak düzenlemeler barındırdığını ifade ederek literatüre anlaşılması güç bir ”Özeleştiri” kavramı yerleştirmiş oldu.

Suça ortak olup, Erdoğan iktidarının mıhalif kim varsa hapse tıktığı dönemleri ”Demokrasi” diye tanımlayan bir kesimin bugün ”Aldatılmışız”ın bir adım önüne geçtiklerine şahit oluyoruz.

Onlarca insana zulm edilirken Erdoğan’ın savunuculuğunu yapan bu kesim, bu gün de mazlumları oynuyor ve mağdur edebiyatı yapmaya devam ediyor.

İşte onlardan birisi de Oya Baydar.

Belki de bugünü tanımlarken tek doğru tespiti Ergenekon sanıklarından bazılarının bugün Erdoğan’ın safında yer almaları konusunda yapan Baydar’ın cemaat gazetesinde yayınlanan söyleşisi şöyle:

AKP’nin gerçek yüzünü doğru değerlendirememişim


Oya Baydar, “AKP’nin gerçek yüzünü ve özünü doğru değerlendirmemiş, özellikle Erdoğan faktörünü hesaba katmamış olduğum içindir bu” dedi.


Cemaat’in gazetesi Yarına Bakış’a konuşan yazar Oya Baydar, 
“Bir özeleştiri yapmam gerekiyorsa, ki gerekiyor; demokrasiyi ilerletebilecek o maddelere evet dediğim için değil, AKP’nin gerçek yüzünü ve özünü doğru değerlendirmemiş, özellikle Erdoğan faktörünü hesaba katmamış olduğum içindir bu” dedi.


Oya Baydar’ın Yarına Bakış’tan Murat Tokay’a yaptığı açıklamaların ilgili bölümleri şöyle:
 


“(…) Gerek Ergenekon davaları sürecinde gerekse 2010 referandumunda “yetmez ama evet” diyerek AK Parti’ye destek vermiştiniz. Pişman mısınız?

Yetmez ama evet” meselesi başıma bela oldu, ulusalcı kesimlerde de siyasî değil, psikolojik bir hastalığa dönüştü. “Sol” mahalleye, ulusalcılara, demokrasiyi sadece kendileri için isteyen seçkincilere, istemezükçülüğü muhalefet sananlara yetmez ama evet’in anlamını anlatmak mümkün değil.


Neden?


Kökü çok derinlerde olan bir yenilmişlik duygusu içindeler ve bu yenilginin nedenleri üzerine düşünmek yerine, ağırlığını farklı düşünenlere yükleyerek rahatlıyorlar. Ben AKP’ye hiçbir zaman oy vermedim, parti olarak desteklemedim. Sosyalist kökenimden, dünya görüşümden, kültürel kodlarımızın farklılığından tutun da ateist olmama kadar, bu çizgi ve ideolojiyle kan uyuşmazlığım var.

BİR ÖZELEŞTİRİ YAPMAM GEREKİYORSA…


Eleştirilere yine de bir cevabınız vardır…


Bana doğru gelen bir düşünceyi, bir icraatı kimden geldiğine bakmadan, menşeini sormadan desteklerim. 1981 darbe anayasasının bazı antidemokratik maddelerinin değiştirilmesini halkoyuna sunan 2010 referandumunda evet oyu kullandım çünkü getirilen değişiklikler daha demokratikti, sivilleşmeye dönüktü, darbe anayasasında delikler açıyordu. Bugün de olsa, belki birkaçı hariç, o maddelere yine evet derim. Nitekim AKP bütün o demokratik özlü maddeleri geri aldı ve tümünü eskisinden beter hale getirdi. Bir özeleştiri yapmam gerekiyorsa, ki gerekiyor; demokrasiyi ilerletebilecek o maddelere evet dediğim için değil, AKP’nin gerçek yüzünü ve özünü doğru değerlendirmemiş, özellikle Erdoğan faktörünü hesaba katmamış olduğum içindir bu. Şimdi, Müslüman demokrat olunabileceğini ama siyasal İslam’ın özü itibarıyla demokrasiyle, özgür sivil toplumla bağdaşmadığını düşünüyorum.


DERİN DEVLET ERDOĞAN’I TESLİM ALDI


Doğu Perinçek, en mutlu zamanlarını yaşıyor. Veli Küçük yeniden protokole girdi. Bu bize neyi gösterir?


Gladyo’nun, derin devlet çetelerinin Erdoğan’ı ve iktidarı teslim almış olduklarını gösterir. Bunda o davaları sürdüren, şimdi “paralel” denilen yapıya bağımlı yargının payını da unutmamalıyız. O davalardaki hukuk dışı uygulamaların yargıya güveni sıfırlaması olmasaydı, Gladyocu katiller, darbeci paşalar şimdi mağdur kahramanlar olarak aramızda gezemezlerdi. 


(…) “Cemaatin başına gelenler…”


Cemaat’e dönük operasyonlar iktidarın kendisine muhalif gördüğü bütün kesimleri yok etme, kaynaklarını kurutma kararlılığının bir parçası. Aynı zamanda da, devlete ve orduya tek başına hakim olarak öngördüğü rejim değişikliğini gerçekleştirme operasyonu. Ancak Cemaat’in başına gelenlerden daha vahimi Kürt hareketine karşı uygulandı, uygulanıyor; bunu da unutmayın.”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.