Türkiye’de Mahpus Olmak!

0
1498

15178293_1791733384408297_895913136146721224_nCeza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) ve Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkez (TCPS), “Türkiye’de Mahpus Olmak – 2” konulu konferans düzenledi.

Şişli’deki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Bomonti Kampüsü’nde gerçekleşenkonferansta, Cumhuriyet tarihi boyunca 50 bin civarında seyreden mahpus sayısının özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Türkiye’deki mahpus sayısının ilk defa 210 binin üzerine çıktığı söylendi. Bazı Avrupa ülkelerinde cezaların infazı alanında 10 yılı aşkın bir süredir hapsetmeye alternatif yöntemlerin tartışıldığı fakat Türkiye’de tersine bir yönelimin söz konusu olduğu belirtildi. İki gün sürmesi planlanan konferansın ilk günü “Hapishaneler ve Kamu”, “Hapishaneler ve Sivil Toplum”, “Hapishaneler ve Akademi” başlıklı konulara ayrıldı.

Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olmak üzere üç dilde açılışı yapılan konferansta açılış konuşmasını Işık Ergüden yaptı: “Faşizmin dışarıyı da hapishaneye çevirdi. Hapishane, kişinin mahreminin yok sayıldığı kişiliği aşağılayan, her an bir tecavüze uğruyor hissi verir. Hapishanede kişi kişiliksizleştirmeye, yok etmeye, benliği yok saymaya neden olur. Yani kişinin özneden çıkıp nesneye döndüğü bir yerdir hapishane.. Hapishane, propaganda aracı olan ‘ıslah alanı’ değil, işkencenin ve baskının bir aracıdır.Bu topraklarda hapishaneler düşünen, yazan, okuyan insanlarla doludur. Ayrıca hapishanenin tarihi bu ülkede direnişinin de tarihidir” dedi.

İzmir İnsan Hakları Derneği üyesi Gurbet Uçar ‘Hapishaneler ve Sivil Toplum’ ilk oturumunun moderatörlüğünü yaptı. Bu oturumda ‘Hapishanelerde Son Durum ve İnsan Hakları’ konusunu konuşan THİV İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe:’Hapishane toplumsal bir tecrittir, itaatkar, boyun eğici bir toplum için egemenlerin hapishanelere ihtiyaç duyar. Hapishaneler kişiyi imha etmek üzerine kuruludur ‘Daha iyi bir hapishane nasıl olur’ tartışmasının yerine ‘hapishaneyi nasıl ortadan kaldırmalı’ tartışmasını yürütmek gerektiğinin söyledi.

MAZLUMDER’den Avukat Kaya Kartal, avukat kimliklerini kullanarak hapishane ziyaretlerinde bulunduklarını ve kendilerine iletilen ihlal başvurularını raporladıklarını aktardı. Bu ziyaretler sırasında edindiği bazı gözlemleri anlatan Kartal, “Öyle mahpuslarla karşılaştık ki 10 yıldır hiç ziyaretçi gelmediğini söylüyor. Sevk sürgünleri sebebiyle aileler de ziyarete gidemiyor” dedi.

DARBE SONRASI MAHPUS SAYISI 215 BİNE YÜKSELDİ ŞUAN 194 BİN..

CİSST’in kurucularından İnsan Hakları Çalışanı Zafer Kıraç da bütün dünyada genel bakışın hapishaneleri azaltmak yönünde olduğunu belirterek, “15 Temmuz’dan sonra cezaevlerindeki mahpus sayısında 215 bini gördük. Sonra 30 bini tahliye oldu. Derneği kurduğumuz 2006’da bu sayı 56 bindi. Hapishaneler olmasın istiyoruz fakat madem var içeride hayat nasıl yürüyor diye bakmalı, şartları iyileştirmeye çalışmalıyız” diye konuştu. Cezaevlerinde 194 bin 640 mahpus olduğunu söyleyen Kıraç, bu kadar mahpusa 698 öğretmen, 262 sosyal çalışmacı, 280 psikolog, 240 sosyolog, 49 bin infaz koruma memuru, müdür düştüğünü söyleyerek bu sayının 194 bin mahpusa yetmeyeceğini söyledi.

Konferansın “Hapishaneler ve Akademi” oturumunun moderatörlüğünü ise İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Prof. Dr. Uğur Tekin yaptı. Oturumun ilk konuşmacısı CİSST ve TCPS’den Mustafa Eren, son yıllarda akademilerin hapishanelere yöneldiğini söyledi. Eren, hapishane ceza ve ceza infaz kurumlarına ilişkin tez çalışmalarının akademilerde yoğunlaştığını ve giderek artan bir ilgi olduğunu kaydetti. Eren, hapishanelerdeki hak ihlallerinin önüne geçebilmek için akademik faaliyetlerin önemine dikkat çekti. “Çocuk Ceza İnfaz Kurumlarında Akademik Çalışma için Öneriler” başlığında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Yard. Doç. Dr. Eylem Ümit Atılgan konuştu. “Cezaevleri saha araştırmacıları için açılmayı bekleyen bir sırlar alemi gibidir, cezaevinde mahkumlarla derin bir mülakat yapan araştırmacıların değişip, dönüşür. Çocuk cezaevlerinde 1 seneye yakın saha araştırması yaptığını söyleyen atılgan: ” Kapatılmayı kanıksamıştı çocuklar. Günün 8 saatini parmaklıklar ardında geçirdikten sonra çocuklar ve çalışanların ruh hallerini tahayyül edemiyorum” dedi.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.