Ümit Güler Yazdı: ÜNİVERSİTE: 14 AKP: 0

0
2059

Ümit GÜLER

7 Haziran seçimlerinin ardından tüm ötekilere karşı açtığı savaşı daha da büyüten AKP, 30 Kasım seçimlerinin ardından ise geri kazandığı özgüven ile cüretkarlığını, kinini ve öfkesini bileyip öyle döndü sahalara. Bizler haklı çıktıkça, bizler aklandıkça, öfkesini ve saldırganlığını arttırmaktan geri durmuyor AKP. Yalanlarına kanmayınca bizler, halkların da kanmaması için çıktığımızda sahalara, çok sert oynuyorlar, çok biçare.

AKP, Kürdistan’da kaybettiği oyları ve etkinliğini geri kazanabilmek ve oradaki iradeyi kırabilmek, oradaki yaşamı teslim alabilmek çaresizliğiyle Kürt halkına karşı açtığı savaşı bugüne kadar olan en vahşi düzeye taşıdı. Günlerce, haftalarca süren sokağa çıkma yasaklarıyla başlattığı saldırıları, işkencelerle, katliamlarla devam ettiriyor AKP. Sokağa çıkma yasaklarının getirildiği ilçelere, mahallelere ne su ne gıda ne de sağlık hizmetleri ulaştırılabiliyor. Bahçesindeki kuyudan su çekmek için evinden çıkan kadın öldürülüyor. Sokağın başında duran çöpte yiyecek bir şeyler arayan yaşlı biri öldürül- üyor. Yemek yedikleri sırada eve isabet eden tank mermisiyle bütün bir aile katlediliyor. Cumhuriyet gazetesinin dün yayınladığı bir haber var. (http://www.cumhuriyet.com.tr/ haber/turkiye/466458/AKP_nin_Sur_daki_milyarlik_rant_projesi_ortaya_cikti.html) Diyarbakır’da, çatışmaların en yoğun yaşandığı ilçe olan Sur ’da büyük bir rantsal dönüşüm planı olduğu ortaya çıktı. Sadece bunlar bile Kürdistan’daki yasağın sokağa çıkma yasağı değil; yaşamak yasağı olduğunu anlamamıza yetiyor.

Hal böyleyken bu coğrafyanın onurlu, cesur, duyarlı insanları, eğitimcileri, akademisyenleri, Avrupa’dan Amerika’ya kadar bir ağ kurup, sayıları iki bini aşan duyarlı akademisyene ulaşıp, Türkiye’de ve Kürdistan’da AKP eliyle sürdürülen savaş ortamına ve ölümlere tepkilerini dile getirmek için katliamların, saldırıların ve sokağa çıkma yasaklarının son bulmasını istedikleri, barışı defalarca kez vurguladıkları ortak bir bildiri yayınlıyorlar. Gericiliğin, akabinde AKP’nin de çarpmaktan usanmadığı, yenilmekten bıkmadığı bilim, aydınlık, üniversite sahası bu hamlesiyle de AKP’nin tüm öfkesini üzerine çekti. İlk olarak Recep Tayyip Erdoğan, fahri doktora hediyelerinden almış olabileceği bir özgüven ile bildirinin altında imzası bulunan akademisyenlere ‘Akademisyen müsveddeleri’ hakaretinde bulunarak, bu onurlu duruşlarının cezasız kalmayacağını söyleyerek rutin tehditlerine yenilerini ekledi.

Yandaş medya, emniyet müdürleri, savcılar, ‘Ak’ akademisyenler, köşk muhtarları ve platonik yandaşlar Erdoğan’ın hakaret ve tehditlerinden çıkarmaları gereken mesajı ve emri almıştı. Çok geniş çaplı bir karalama kampanyası ile tavrını barışın yanında tutan akademisyenlere karşı hakaretlerle başlayan söylemler, fiziki ve ölüm tehditlerine dönüştü. Artık insanları ölmesin, artık barış gelsin dedikleri ülkenin vatan hainleri ilan edildiler. Bu hakaret ve tehditlerin hemen ardından birçok üniversitede savaş karşıtı akademisyenlere soruşturmalar açıldı. İlk olarak ‘Barış İçin Akademisyenler’ inisiyatifi tarafından yayınlanan ‘Suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiride imzası bulunduğu için üniversite yönetimi tarafından görevden uzaklaştırılan ve hakkında soruşturma başlatılan Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Latife Akyüz hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca, yakalama kararı çıkartıldı. Bu hukuksuzluğun burada bitmeyeceği belliydi ve hemen ardından Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı da aynı bildiriye imza attığı için Yrd. Doç. Dr. Hülya Doğan hakkında, ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamasıyla soruşturma başlattı. Doğan, Bartın Üniversitesi’ndeki bölüm başkanlığı görevinden de alındı. ‘Suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiri de bir çok üniversiteden imzası bulunan her akademisyen soruşturmalarla karşı karşıya kaldı. Kocaeli Üniversitesi rektörü Sadettin Hülagü’nün , “Söz konusu devletin birliğiyse akademik özgürlük diye bir şey olmaz.” Açıklamasının ardından Kocaeli Üniversitesi’nde 21 akademisyene soruşturma açıldı ve 21 bir akademisyenin 12’si sabah saatlerinde terörle mücadele polislerinin evlerine yaptığı operasyonlarla gözaltına alındı. Soruşturmaların büyük çoğunluğunun sonuçsuz kaldığı gibi gözaltına alınan akademisyenler de serbest kaldılar. Bu soruşturmaların, gözaltıların sonuçsuz kalacağını elbette gerici savaş takımı da biliyor. Burjuva hukukunun bile, gerici hukukun bile bugün yapılan hukuksuzlukların üzerini örtmeye hukuksuzlukları yetmiyor. Bütün bu soruşturmaların, gözaltıların nihai sebebi barıştan yana olan yüreklere korku salmaktır. Bunu başaramadıkları gibi, akademisyenlere olan desteğin de önüne geçemediler. Bir yandan imzacı akademisyen sayısı artarken bir yandan da sanatçılar, edebiyatçılar, avukatlar, doktorlar, öğretmenler, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, öğrenciler, devrimciler sonuna kadar bu akademisyenlerin yanında olduklarını açıkladılar.

Bu linç kampanyası, bu saldırılar, AKP’nin 14 senedir bir türlü ele geçiremediği üniversiteyi, bilimi, aydınlığı itibarsızlaştırma amacına, gericiliğe hizmet ediyor. Diz çöktüremediği, boyun eğdiremediği üniversiteleri, teslim alamadığı akademisyenleri ve öğrencileri akademiyi toplumda değersizleştirerek yok etmek istiyor AKP. Üniversite karanlığa boyun eğmeyecek, bir türlü anlamıyor.

Gericilik insanlığın hiçbir zaman seçimi olmadı. AKP bu ülkenin seçimi değil çaresizliğidir. Açlığın, yoksulluğun kullanılmışlığıdır AKP. Yolsuzluğun, hırsızlığın aynasıdır. İnsanlık hep gelişmeye, ilerlemeye odaklı oldu. Ateşi biz bulduk biz yakarız. Hayır sandığımız şer, şer bildiğimiz hayır çıkmadı bizim. AKP, AKP’dir. Sigara sağlığa zararlıdır. Ahmet Davutoğlu Başbakandır. Osmanlı’da kukla gösterileri çok yaygındı. Tanzimat ilan edilene kadar padişahların soytarıları vardı. Mussolini İtalya’nın devlet başkanıydı. Hitler Almanya Cumhurbaşkanıydı. Erdoğan, “Gönlümde başkanlık yatıyor.” dedi.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.