Yeni Zelanda Katliamı ve AKP Siyaseti

0
1749

Doğan Baran

15 Mart günü tüm haber kanalları ve programlar Yeni Zelanda’da bir camiye gerçekleştirilen saldırıyı veriyordu. Christchurch kentinde bulunan Nur Camisi’ne Cuma namazı sırasında düzenlenen saldırıda 50 müslüman ibadet halindeyken öldürülmüş, bir çoğu ise saldırıdan yaralı şekilde kurtulmuştu.

Kısa bir süre sonra saldırganın çektiği video ekranlara düştü. Facebook adlı sosyal medya platformu üzerinden canlı yayın yapılmıştı. Adeta bilgisayar oyunu görüntülerini andıran video şok etkisi yaratıyordu. Hemen sonra da saldırganın kaleme aldığı bildiri ortaya çıktı, o da insanlık düşmanı ifadelerle doluydu.

Katliam bir çok ülke tarafından hızla kınandı. Türkiye’de ise yapılan açıklamaların ardından ilk konuşmayı Erdoğan Galatasaray Üniversitesi’nde Prof. Dr. Beril Dedeoğlu’nun cenaze töreninde yaptı. Konuşma, katliamın AKP nezdinde nasıl “değerlendirilmesi” gerektiğini gösteriyordu. Erdoğan, katilin ülkemizi, milletimizi ve şahsını hedeflediğini söylemişti.

Yapılan bu değerlendirme üzerine SARAY MEDYASI da boş durmadı. Bir çok haberde ve köşe yazılarında katliamın ülkemiz bekasını sarsmayı amaçladığı vurgulanıyordu. Belki tam da seçimler öncesi böylesi bir yaygaranın koparılması, kötü gittiği belirtilen seçim çalışmalarına olumlu etki yaratabilirdi. Doğu-Batı, Hristiyan-Müslüman gibi ayrıştırmalar ve kutuplaştırmalar geliştirilerek AKP-MHP ittifakı lehinde hava oluşturulabilirdi. Eski AKP milletvekili Metin Külünk’de “Yeni Zelanda saldırısında hedef Erdoğan’dır” demişti.

Hamaset Siyaseti Tutmadı, Tutmayacak

Katliamın hemen ardından Yeni Zelanda’nın aldığı tutum AKP’nin beklentisini boşa düşürdü gibi. Erdoğan’ın “Bunlar İslamafobik” değerlendirmesinin aksine, katliam için düzenlenen protesto gösterilerinde göçmenler ve Müslümanlar ile tam bir dayanışma görüntüsü hakimdi. Dört buçuk milyonluk küçücük bir ülkede on binlerce insan sokağa çıktı. Christchurch kentinde elli binden fazla insanın katıldığı anma yürüyüşünde “Göçmenlerin hayatları değerlidir”, “Mülteciler buraya hoşgeldiniz” dövizleri taşınıyordu. Müslüman olmayan binlerce kadın, dayanışma amacıyla başörtüsü takıyordu. Kürsüden okunan duaları binlerce insan saygıyla dinledi. Daha sonra Yeni Zelanda yerlilerine ait olduğu bilinen Haka dansı yine aynı şekilde izlendi. Başbakan Jacinda Ardern de dayanışma amacıyla başörtüsü takmış, Müslüman aileler ile birlikte duruyordu. Katliam barışın, değerlere saygının, kardeşliğin ve dayanışmanın önemini bir kez daha kavratmıştı.

Yeni Zelanda’da işte böylesi bir hava gözlemlenebilirken Erdoğan ise 18 Mart günü Çanakkale’de Yeni Zelanda’ya şöyle sesleniyordu: “Dedeleriniz geldi, kimi ayaklarının üzerinde, kimi tabutta geri döndü. Aynı niyetle gelecekseniz bekleriz. Sizi de dedeleriniz gibi uğurlarız…”

Fakat artık hamaset siyaseti tutmuyor. Bunun en iyi örneği Yeni Zelanda’da gerçekleşen insanlık dışı katliama karşı AKP ve Erdoğan’ın tutumu. Toplum artık kin ve düşmanlık geliştirilerek yaratılan yanlış saflaşmalarda yer almak istemiyor. Bu tarza karşı duyulan öfke önümüzdeki süreçte kendisini daha da gösterecektir. Büyük acıların dahi siyasi emellere alet edilmeye çalışılması başka ne tepki doğurur ki?


CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.