YEREL SEÇİMLER YAKLAŞIRKEN

0
1615

Seçimlerde bu kez de hile yapılacağı biliniyor. Çünkü Erdoğan devletin olanaklarını kullansa bile başkaca büyük hileler yapmadığı taktirde seçimlerden yenilgiyle çıkacaktır. AKP ile MHP’nin toplam oyu yüzde 40 civarında görünüyor. Devlet olanaklarıyla yapılacak türlü hilelere rağmen seçilecek yerel yönetimlerin çalışabilmesi ise Erdoğan’ın iznine bağlı. Erdoğan onların kaynaklarını kesebildiği gibi seçilmiş belediye başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyım atayabiliyor. Durum böyleyken yerel seçimlerde ne yapabiliriz? 

Pislikler daha seçmen listelerinin ortaya çıkmasıyla görülmeye başladı. Adalar’da AKP’ye seçim kazandıracak şekilde 500 hayali seçmen çıktı. İşte bir basın haberi:

“Seçmen listelerinin askıya çıkmasının ardından Üsküdar Bulgurlu’da AKP’li belediye meclis üyesi Süleyman Gedikoğlu’nun evinde 40 kişinin kaydedildiği ortaya çıkarken, aynı mahallede bir başka adreste ise tek bir dairede 64 kişinin olduğu tespit edildi.”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Faruk Gürer “Niğde’nin Ulukışla ilçesinde 24 Haziran seçimlerinden bu yana 1700 seçmen fazlalığı oluşmuş. Tabelasında 5 bin 800 yazılı ilçede seçmen sayısı 5 bin 900’a çıkmış.” diyor.

Güneydoğu’da seçmen kaydırmaları yaşandığını ve sahte seçmen kayıtları yapıldığını belirten HDP milletvekili Meral Danış Beştaş, yalnızca Şırnak Uludere’de 2018 genel seçimlerinde 5 bin 201 olan seçmen sayısının kısa sürede yüzde 40 artarak 7 bin 163’e çıktığını söylüyor. 

HDP Sözcüsü Saruhan Oluç da Şırnak, Siirt ve Şanlıurfa’da HDP ile AKP arasındaki oy farkını AKP lehine giderecek şekilde seçmen getirildiğini belirtiyor. (Cumhuriyet, 10 Ocak 2019). Seçmen kaydırması taktiğinin Türkiye genelinde kullanıldığı belirtiliyor. Kaybedilecek seçim bölgelerindeki seçmenler az bir farkla kazanılabilecek bölgelere kaydırılıyor. Bazı yıkık ve içinde kimsenin oturmadığı yerlerde on kişinin oturduğu görülüyor. 

AKP iktidara geldiğinden bu yana burjuva muhalefet, AKP’den seçimler yoluyla kurtulmaya çalışıyormuş gibi yaptı. Bu çalışma parlamento dışında bir halk hareketine dayanmadığı için her seferinde başarısızlığa uğrayan muhalefetin gelinen aşamada AKP’den gerçekten kurtulmak istediğinden bile kuşku duyuluyor. Çünkü son iki seçimde de görüldüğü gibi burjuva muhalefet, seçimlerde yaşanan çok kaba hileleri sorgulamaya bile cesaret edemiyor.

Seçimlerde ne yapılmalı?

Sistemi savunanlara göre Türkiye’de halk kendisini yönetecek olanları seçiyor ve seçilenler yasalar çerçevesinde çalışan demokratik bir sistem tarafından kontrol ediliyor. Bu iddia Batılı ülkelerde bile doğru değildir. Sermayenin iktidarda olduğu ülkelerde seçim sistemi daima sermaye egemenliğini sürdürmeye yarar. Aykırı durumlarda Şili’de yaşanmış olduğu gibi egemen güçler darbe yapar. Darbe teşebbüsleri başarısız kaldığında ise Venezuela’da yaşandığı gibi uluslararası sermaye güçleri birleşip ülkeyi kaosa sürüklerler. 

Türkiye’de az sayıda istisnai haller dışında seçimlerde halkın iradesi hep manipüle edildi. AKP iktidarı ile birlikte sistem kötü yönde öyle değişti ki insanlar artık geçmişe  bile rahmet okuyor. Dürüstlüğü ve ahlakı kuvvetlendireceği iddia edilen din, baştakiler tarafından öyle kötü kullanılıyor ki dürüstlük ve ahlak adına ne varsa ayaklar altına alınıyor. Sınavlar ve ihaleler hileli. Cumhurbaşkanının diplomasının gerçek olduğu dahi çok kuşkuluyken şans oyunları ve Milli Piyango’nun bile hileli olduğunu düşünmek için ciddi sebepler var. 

Bu durumda akla gelen ilk şey seçimlere katılmanın Erdoğan’ın demokrasicilik oyununa destek sağlamak olacağıdır. Bu düşünce haklıdır. Ne var ki halkın seçimleri boykot etmeye ikna edilmesi mümkün görünmüyor. Burjuva muhalefet korkuyor. Sol hareketler ise boykot yapacak güçte değiller. Bu yüzden halkı boykota çağırmadan çalışma yapmak daha doğru olacaktır. 

Yerel seçimlerde HDP Türkiye’nin batısında seçilme şansı bulunmayan yerlerde CHP adaylarını destekleme kararı aldığını söyledi. Kararı olumlu görüyoruz. CHP ise Erdoğan karşısında ayakta kalabilmek için kendi soluna daha çok kapanırken sağa daha çok açılıyor, yani sürekli daha çok sağa gidiyor. Erdoğan’a karşı adeta AKP’lileşme  yoluyla muhalefet etmeye çalışıyor. CHP’nin bu tutumunu çoğunluğu ilerici, demokrat ve yurtsever insanlardan oluşan CHP kitlesiyle tartışmamız gerekir. CHP yöneticileri AKP rejimine meydan okuyabilecek insanlar değil. Halk kendi başının çaresine bakmadığı sürece ne Erdoğan’dan ne de sömürü ve zulmü düzeninden kurtulabilir. 

Devrimci hareketler seçimleri, örgütlenmelerini ve halkla ilişkilerini geliştirecek ve muhalefetin birliğine katkıda bulunacak şekilde değerlendirmelidir. Seçimler toplumda özel duyarlılık yaratıyor. Ülke gerçekleri daha yoğun tartışılıyor. Bu ortamda devrimci örgütlülüğün önemini yurtsever ve adaletten yana insanlarla daha kolay tartışabiliriz. Politik duyarlılığın arttığı bu koşullarda ilişkilerimizi daha iyi harekete geçirebiliriz. Evler gezerek, toplantılara katılarak, sosyal medyadan yararlanarak vb yeni insanlarla bağlar kurabilir, mevcut bağlarımıza nitelik kazandırabiliriz. 

Yerel yönetimlere devrimci, demokrat, ilerici, yurtsever ve dürüst insanların seçilmesi elbette çok önemlidir. Bu anlamda muhalefetin sağlıklı temelde birliğine hizmet edebilecek sosyalist örgütler başta olmak üzere yukarıdaki vasıflara sahip bütün muhalif adayların kazanması için çalışabiliriz. Bu çalışmaların devrimci örgütlenmemize hizmet etmesini sağlamak çok önemlidir.

Örgütlenmek, Örgütlenmek,  Örgütlenmek 

Erdoğan iktidarı, yürüttüğü politikalar yüzünden kesinlikle içte ve dışta çok büyük sorunlarla karşılaşacaktır. Halk ne kadar susturulmuş görünürse görünsün, bugün küçük düzeyde süren direnişlerin yerini bir süre sonra büyük kitlesel olaylar alabilir. En önemli görev, direniş azmini ayakta tutacak şekilde örgütlenmektir. Evet, günümüzün görevi kolaya ve gösterişe kaçmadan devrimci örgütü, birliği, direnme azmini ayakta tutmak ve örgütlenmektir. Pratik gösterdi ki örgütlenme olmadığı taktirde Gezi kadar büyük direnişler bile halkın yararına sonuçlar yaratamayacaktır. İktidar devrimci örgütlenmeleri dağıttığı sürece halka daha kolay boyun erdireceğini, baskı ve sömürü düzenine itirazları daha kolay etkisizleştirebileceğini biliyor. Bu yüzden, denetleyeceğinden emin olmadığı bütün örgütlenmeleri dağıtmaya ve emekçilerin örgütlenmesine liderlik edecek gördüğü herkesi saf dışı etmeye çok önem veriyor. Ne kadar küçük olursa olsun, örgütlenme yolunda atılacak adımlar çok önemlidir. Bir tek devrimci grup çalışmasının bile önümüzdeki dönemde büyük önemi olacaktır. 

Erdoğan iktidarına karşı Türkiye Solu, HDP ve CHP’nin ve hatta tüm muhalif güçlerin birliği  yolundaki görüşlerimizin anlam kazandığı bir dönemdeyiz. Şimdi diktatörlüğe karşı mücadelede devrimci örgütlenme geliştirmek için koşullar aslında çok daha elverişli. Muhalefetin susturulmuş olması yüzeydeki görüntüdür. O suskunluğun altında büyük direniş potansiyeli yatıyor. Mücadele azmi ve irade yaşıyorsa gelecek bizimdir. 

Kahrolsun Teslimiyet Yaşasın Direniş!
Yaşasın Devrimci Örgütümüz!!
Faşizmi yeneceğiz! 

Odak Dergisi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.