Batılı emperyalistler, kendilerine yaranma mücadelesi veren iktidarı ve muhalefeti bu hafta da birbirine karşı kullandı. Bundan en çok muhalefet ve ülke zarar gördü.
Haftanın Özeti’ne dış gelişmelerle başlıyoruz. İsrail, ABD yardımıyla İran’a yeni bir saldırı için fırsat kollarken, İran da Çin’den hava savunma sistemleri ve savaş uçakları almaya çalışıyor. Bilindiği üzere, İsrail’in Haziran ayında İran’a düzenlediği saldırılar hedeflerine ulaşamadı; aksine, İran füzeleri İsrail’in Hayfa ve Tel Aviv kentlerinde önemli yıkımlara yol açtı, komuta merkezlerine, askeri üslere, Ar-Ge kuruluşlarına, havalimanlarına ve enerji tesislerine zarar verdi. Çin uçakları, 7-10 Mayıs’taki Hindistan-Pakistan çatışmasında Batılı ülkelerin uçaklarına açıkça üstün geldi.
Dünyanın en zengin insanı Elon Musk, “Amerika Partisi” adını taşıyan yeni bir siyasi hareket kurmaya hazırlanıyor. 2024 seçimlerinde Donald Trump’ın kampanyasını teknoloji ve medya üzerinden destekleyen Musk, Trump’ın yeniden başkan seçilmesinden sonra kısa süreliğine hükümette devlet harcamalarını rasyonelleştirme sorumluluğu ve Trump’a danışmanlık görevi aldı. Ancak daha sonra giderek sertleşen bir şekilde karşı karşıya geldiler. Önümüzdeki yıl yapılacak Kongre seçimlerinde Musk’ın partisinin Senato’daki dengeleri Demokratlar lehine değiştirebileceği düşünülüyor.
Gazze’de İsrail halkı katletmeye devam ederken, Netanyahu, baş destekçisi Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Hakkında soykırım suçlamasıyla tutuklama kararı çıkarılan Netanyahu’nun bu adımı dikkat çekti.
Hamas, İsrail askerlerine karşı başarılı bir saldırı gerçekleştirdi. Çatışmalar Husilerle de devam etti. İsrail, Husilere saldırırken; Husiler de Gazze ile dayanışma gerekçesiyle İsrail’e füzeler ateşledi.
Batılı emperyalistlerin tahakkümüne alternatif olarak kurulan BRICS, 17’nci zirvesini 10’u tam üye, 10’u partner statüsünde 20 ülkeyle gerçekleştirdi. Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrinde 6-7 Temmuz 2025 tarihlerinde düzenlenen zirveye Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Endonezya, BAE, Etiyopya, Mısır ve İran, cumhurbaşkanı, başbakan ve dışişleri bakanı düzeyinde katılırken; Rusya lideri Putin ve Çin Başbakanı Li Qiang video yoluyla iştirak etti. Şi Jinping zirveye katılmadı. Belarus, Bolivya, Kazakistan, Küba, Nijerya, Malezya, Tayland, Vietnam, Uganda ve Özbekistan partner ülke olarak yer aldı. Türkiye’yi temsil eden Hakan Fidan ise zirvede gözlemciydi. Batılı emperyalizmi dengelemeyi amaçlayan BRICS+ ülkeleri, dünya nüfusunun %55-56’sını ve dünya üretiminin %44’ünü oluşturuyor. Zirvede, İran’a yönelik İsrail ve ABD saldırıları kınandı, soruna diplomatik çözüm talep edildi. Suriye’nin toprak bütünlüğü, Lübnan’ın işgalinin sonlandırılması, Gazze ile Batı Şeria’yı birleştirecek, başkenti Doğu Kudüs olan ve BM’ye tam üye bir Filistin devleti kurulması gerektiği vurgulandı. BRICS, yapay zeka, iklim ve küresel sağlık sorunlarında insanlığın lehine tavsiyelerde bulundu. Hindistan’ın muhalefeti nedeniyle Doların egemenliğine karşı bir karar alınamadı. BRICS Bankası’na üye sayısı, Kolombiya ve Özbekistan’ın katılımıyla 11’e yükseldi.
Rusya, Ukrayna’da küçük adımlarla ilerlerken; ABD, Ukrayna’ya gelişmiş uzun menzilli füze sistemleri ve Patriot savunma sistemleri sağlayacağını açıkladı. Kremlin ise Ukrayna’dan doğrudan görüşme için tarih önerisi beklediğini duyurdu.
ABD, bir yandan 10 milyon dolar ödül vaadiyle ararken diğer yandan diğer yandan Esad iktidarına karşı gizlice koruduğu ve iktidara hazırladığı Colani’yi nihayet terörist listesinden resmen çıkardı. Suriye’de Colani liderliğindeki HTŞ ile Mazlum Abdi’nin temsil ettiği SDG’nin, ABD koordinasyonunda gerçekleştirdiği yeni buluşma anlaşmazlıkla sonuçlandı. HTŞ, Kürtlerin federatif veya özerk yönetimini tanımayacağını belirtti. ABD temsilcisi Barrack’ın “tek millet, tek halk, tek ordu, tek Suriye” önerisi dikkat çekti. Barrack, aynı zamanda Türkiye’deki gelişmeleri övdü ve Öcalan ile gurur duyduğunu söyledi. Süreç İran’a karşı Türk-Arap-Kürt ittifakı kurulması yolunda ilerliyor. Sürecin bir boyutu da Çin’in “Bir kuşak bir yol” projesine karşı ABD’nin Hindistan- Ortadoğu-Avrupa yolu projesinin inşasıdır. Hem Türk-Arap-Kürt ittifakı hem de Hindistan- Ortadoğu-Avrupa yolu ticaret yolu projesi İsrail’e merkezi bir rol vermektedir.
ABD’nin Suriye’de Colani’yi ön plana çıkarma yönündeki dikkat çeken tutum değişikliğinin, İsrail’in İran’a saldırıda başarısız olmasının etkisiyle bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. Bu durum, Türkiye egemenlerinin Batılı emperyalistler nezdindeki önemini artırdı. Hem Colani hem de AKP hükümetiyle İsrail yanlısı bir anlaşma olasılığı gündeme geliyor. AKP ile ABD arasındaki yakınlaşmada, Türkiye’nin İran, Kafkaslar, Orta Asya ve Afrika’da NATO planlarına alet edilmesi hedeflerinin de payı bulunuyor. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile SDG’nin anlaşmazlığa düşmesi, Kürt hareketinin Suriye’de İran ve Rusya’ya yanaşma ihtimalini akla getiriyor. Ancak bu ihtimal henüz güçlü değil.
Türkiye’den haberlere geçiyoruz.
Öcalan’ın 19 Haziran tarihli çağrısı, 9 Temmuz’da televizyonlarda yayınlandı. Çağrıda, Öcalan, PKK’nin ulusal devlet doğrultusundaki silahlı mücadelesine son verilmesi gerektiğini yineledi. Bugün, ilk silah bırakma töreni Süleymaniye’de gerçekleşti. Basın büyük ölçüde Öcalan’ın açıklamasını ve töreni tartışıyor. Erdoğan’ın cumartesi günü bu konuda açıklamalar yapması bekleniyor.
Hafta içinde CHP’ye yönelik operasyonlar devam etti. Adana ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanları gözaltına alındı ve tutuklandı. Adıyaman belediye başkanı serbest bırakıldı ancak görevden alındı CHP’nin umut bağladığı ABD, AB ve NATO’dan AKP’ye bir uyarı gelmedi. İngiltere İşçi Partisi hükümeti de ses çıkarmadı.
Hükümetin Kürt hareketiyle yürüttüğü ittifak süreci ile sürece ulusalcı tepkiler açısından anlamlı birkaç gelişmeye de değinelim:
– 2022’de Suriye’nin Pençe Kilit Operasyonu bölgesinde ölen bir askerin cenazesinin aranması çalışmasında, 12 askerin metan gazı zehirlenmesinden öldüğü haberi, ülkede ve ulusalcı çevrelerde tepki yarattı.
– Cumhuriyet’in kuruluşunu “kanlı 1923 darbesi” olarak tanımlayan AKP eski milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, bu kez Dersim katliamında çocukların ve bebeklerin öldürülmesini gündeme getirdi.
– Geçen yıl mezuniyet töreninde kılıç çatıp “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” mesajı verdikleri için ordudan atılan 5 subayın, Ankara Orduevi’ndeki bir düğün törenine alınmaması basında haber oldu.
– Ulusalcı yazar Nihat Genç, 6 Temmuz’da Kocatepe Camisi’ndeki törenin ardından toprağa verildi. Ulusalcı Veryansın Tv binlerce seveninin Genç’i uğurladığını belirtti.
– 2016 askeri darbe girişimi sonrası yapılan soruşturmalarda, kurmay subayların %95’inin Fethullahçı olduğu ortaya çıktı. Bu durum, sosyalist solun bir dönem nasıl manipüle edildiğini de gösteriyor. O dönemde, Kürt hareketi etrafındaki sosyalist solda, Ergenekoncuların askeri darbe yapacağı propagandası hakimdi. Fethullahçı güçler ve AKP’nin yönlendirdiği bu propaganda özellikle liberal yazarlar aracılığıyla yürütülüyordu. Fethullahçıların sosyalist solu manipüle etmek için işbirliği yaptığı yazarların başında Ahmet Altan geliyordu. Bu yazarlar, ülkedeki en büyük tehdidin ulusalcılar olduğunu yazıp konuşuyordu. Ülkeyi Fethullahçıların ve AKP’nin değil, ulusalcıların inisiyatifindeki “derin devlet”in yönettiğini iddia ediyorlardı. Bu görüşler, Kürt hareketinin desteğiyle sola empoze ediliyordu. Soldaki eleştirel itirazlar ise aforoz ediliyordu.
Buradan mücadele haberlerine geçiyoruz.
Özetimize geride bıraktığımız hafta yaşanan hak ve özgürlük mücadeleleri ile devam ediyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi yaz sıcağına rağmen İstanbul Sancaktepe, Amasya ve Adana’da kitlesel mitingler yaptı. Ekrem İmamoğlu’nun savunulmasının ön planda tutulduğu mitinglerde özellikle İstanbul, İzmir ve Ankara’da sosyalist solunda sesi duyurulabiliyor.
Geride bıraktığımız hafta Cumartesi Anneleri’nin basın açıklamasına da devam edildi. Cumartesi Anneleri; “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle gerçekleştirdikleri eylemlerinin 1057. haftasını tekrardan Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdi. Bir araya gelen grup gözaltında kaybedilen Vedat Aydın’ın durumunu sordu.
Bu hafta hasta tutsakların sesini yükseltmek için eylemlere de devam edildi. İstanbul ve Ankara’da gerçekleşen basın açıklamasında; ağır hasta mahpuslar Ergin Aktaş ve Emin Gurban’ın durumlarına dikkat çekilerek, derhal serbest bırakılmaları talep edildi.
Emek Ve Demokrasi Güçleri çağrısı ile İzmir, İstanbul ve Ankara’da muhalefete yönelik operasyonlara karşı basın açıklaması gerçekleşti.
İşçi haberleriyle devam ediyoruz. İş cinayetleri çocuk, genç demeden can almaya devam ediyor. Ağır sömürü koşullarında, önlem alınmadan ve ucuz işçi olarak çalışan onlarca işçi her gün iş cinayetlerinde can veriyor. İSİG Meclisi’nin verilerine göre Haziran ayında en az 164 işçi iş cinayetlerinde katledildi.
Yüz binlerce emekçinin beklediği Kamu Çerçeve Protokolü, iktidarın 6 aydan fazladır beklentileri karşılayacak bir öneride bulunmaması nedeniyle imzalanmadı.
Sendikaları zorlayan ve sokağa iten İşçiler yine sendikalar tarafından oyalanarak kötü bir sözleşmeye razı edilmeye zorlanıyor. İşçiler talepleri için sendikaları eyleme çağırırken, Türk Harb-İş Sendikası üyeleri Kocaeli’nden Ankara’ya bir yürüyüş başlattılar.
Manisa Accell Bisiklet işyerinde çalışan Birleşik Metal-İş Sendikası üyeleri sefalet ücreti, kötü çalışma koşulları ve işten çıkarmalara karşı bugün greve başladılar.
Queen Tarım işçileri sendikaları BTO-Sen ile birlikte İzmir Dikili’de direnişlerine devam ediyor. İstanbul’da Danimarka Konsolosluğu önünde başlattıkları eylemlerini her hafta sürdürüyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde 364 işçinin işten atılması sonucu Belediye-İş Sendikası’na üye olan işçiler belediyenin Egemenlik binası önüne direniş çadırı kurdular. Çiğli Belediye’si işçileri Ankara’da CHP Genel Merkezi önünde işe dönme mücadelesini sürdürüyor.
Beşiktaş Belediyesi işçileri işlerine dönebilmek için belediye binası önündeki eylemlerine devam ediyor. Şişli’de direniş sürüyor.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üyeleri Ankara’ya yaptıkları yürüyüşün ardından çeşitli yerlerde öğretmenlerin taleplerini savunarak eylemlerini sürdürüyor.
Temel Conta işçileri 214 gündür sendikal haklarına ve toplu sözleşmeme haklarına sahip çıkarak grevlerini sürdürüyor.
İBB’ye bağlı Beltur’da işçilerin haksız şekilde işten atılmasıyla birlikte Dev Turizim-İş Sendikası çeşitli eylemler yaparak işçilerin sesini büyütmeye çalışıyor.
TPI’da grevde olan işçilere işveren yeni bir teklifte bulunarak zam oranını yüzde 70’e yükseltti. İşçiler haklı taleplerinin karşılanması için kararlılıkla direniyor.
Yapı Yol-İş Sendikası üyesi işçilerin San Pasifico Latin Katolik Kilisesinin tadilatını yaparken alacaklarının 2 yıldan fazladır gaspedilmesine karşı başlattıkları direniş 6 gündür sürüyor.
Eker Süt’te 7 işçinin işten atılmasına karşı fabrika önünde başlayan direniş kararlılıkla devam ediyor.
Son olarak da bazı gençlik haberlerini vereceğiz.
İzmir’de Gençlik Örgütleri Suruç Katliamı’nın 10. yılında “Suruç Katliamı’nın 10. yılında arkadaşlarımızın hesabını soracağız” başlıklı bildiri dağıtımı gerçekleştirdi.
Türkiye’de eğitim sistemi yine değişiyor. Birkaç yılda bir değişen ve gelen bakanların keyfi uygulamalarına sahne olan eğitim sisteminde bu kez 2012 yılında getirilen 4+4+4 modeli kaldırılıyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, uzun süredir tartışma konusu olan sistemin değiştirileceğini duyurdu. Yeni modelin çalışmalarının sürdüğünü belirten Bakan Tekin, “Daha esnek ve çağın ihtiyaçlarına uygun bir yapı hedefliyoruz” dedi. Yetkililer detayları henüz netleşmeyen bu yeni sistemin, ilkokuldan liseye geçişte daha dengeli bir yapı sunacağını ve öğrencilerin gelişimsel ihtiyaçlarına daha duyarlı olacağı iddia ediyorlar. Eğitim sisteminin düzelmesinin yolu dincilerin ve ve sömürücülerin çıkarlarının değil halkın çıkarlarının esas alınmasından geçmektedir.
İzmir’de meydana gelen şiddetli orman yangınlarından etkilenen halka yardım göndermek isteyen İstanbul’daki üniversite öğrencilerine, valilik tarafından izin verilmedi. Ardından bazı öğrencilere, Terörle Mücadele (TEM) ekipleri tarafından “teröre yardım yapıp yapmadıkları” soruldu. Öğrenciler ise bu duruma tepki göstererek bir araya geldi ve ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de, polislerin ve bazı esnafların saldırısı sonucu sokak ortasında linç edilerek katledilen Ali İsmail Korkmaz’ın aramızdan ayrılışının üzerinden 12 yıl geçti. Henüz 19 yaşında bir üniversite öğrencisiyken öldürülen Ali İsmail, 10 Temmuz 2013’te yaşamını yitirmişti. Aradan geçen yıllara rağmen unutulmayan Korkmaz, adına kurulan Ali İsmail Korkmaz Vakfı tarafından düzenlenen anma programıyla bir kez daha anılacak.
Özetimizi burada toparlıyoruz. İktidar, ülkeyi Batılı emperyalistlere daha çok peşkeş çekerek, emperyalizme yaranmada bir kez daha öne geçti. Batılı emperyalistlere yaslanmaya çalışan muhalefet, bunun zararını görmeye devam ediyor. Suriye ve İran’daki gelişmelerin ardından emperyalizmin gözdesi olan AKP, muhalefete karşı saldırılarını serbestçe yürütme olanağı buluyor. ABD, Suriye’de dönemsel çıkarları gereği Colani’yi tercih etmiş görünüyor. Erdoğan’ın Türkiye’yi NATO’dan uzaklaştırdığını söyleyerek Batılı güçlere yaranmaya çalışan CHP, bir kez daha yüzüstü bırakıldı. Benzer bir durum, Kürt hareketinin de başına geliyor. Önümüzdeki dönemde ABD bu güçleri birbirine karşı kullanmayı sürdürecektir. Taraflar kendi grupsal çıkarları doğrultusunda emperyalizme yaklaştıkça kaybeden daima halk olmaktadır. PKK ile barışma süreci bütün risklerine rağmen yararlı sonuçlar doğurabilir. Kürt halkının ulusal demokratik özgürlüklerinin tanınması mücadelenin lehinedir. Dahası, CHP’nin önayak olduğu gösteriler, Türkiye’de önemli bir direniş havasının gelişmesine katkı sağladı. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi, esas emperyalizmin güdümünden bağımsızlaştıkça gelişecektir. Halkımız, kendi kendisini kurtaracak potansiyele sahiptir. Bu yöndeki öncü bilinç ve irade, anti-emperyalist Türkiye solunda mevcuttur.