29 Ocak 1979’da katledilen Cemalettin Yalçın’ı bugün saat 15.00’da İstanbul Sanayi Mahallesi’nde bulunan mezarı başında bir kez daha andık.
Hareketimizin ilk şehidi Cemalettin Yalçın’ı ölümünün 46. yılında İstanbul Sanayi Mahallesi’nde, mezarı başında andık. Anma gösterimiz saat 15.00’da gerçekleşti.
Yapılan anma kısa bir giriş konuşmasının ardından saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşundan sonra Odak adına yapılan açıklamayı Havin Taş okudu. Açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Mücadele yolunda ölenlerin, mücadele içerisinde yaşatılması gerektiğine inanıyoruz. Andığımız, hatırladığımız her bir değerden öğreniyor; onlardan öğrendiklerimizi hayata geçirmeye çalışıyor; halkımızın mutluluğu, güzel ülkemizin kurtuluşu için durmaksızın mücadele veriyoruz.


Bugün burada, yaşamından ve kişiliğinden öğrendiğimiz, İstanbul Dev-Genç’in en önemli militanlarından, hareketimizin ilk kaybı Cemalettin Yalçın’ı bir kez daha anmak için bir araya geliyoruz. Cemalettin 21 Ağustos 1979 yılında İstanbul 4. Levent’te kadın ticareti yapan Arjantin isimli pavyonun kapatılması için yapılan bir eylemde ağır yaralanmıştı. O haliyle işkenceye alındı. Polis sorgusunda ifade vermediği ve tutanağı imzalamayı reddettiği yazıyordu. Ameliyata alınacağı söylenmişti. 29 Ağustos 1979’da ölüm haberi geldi, katledildiği açıktı.
Cemalettin devrimci arkadaşlık, militanlık ve işkencede direniş örneklerimizden oldu. Birçokları gibi gerisinde devrimci dürüstlük, fedakarlık, cesaret ve kararlılık örneği bıraktı. Mücadele sembolümüz haline geldi. Çıkarsız halk sevgisinin, güçlü dayanışma duygularının sahibiydi. Egemenlerin, faşist güçlerin devrimcileri, bu halkın en değerli evlatlarını hedef almaları boşuna değildir. Ülkemizde devrimciliğin, devrimcilerin katledilmesi bizce yurdumuzun ormanlarının yakılması, su kaynaklarının kurutulması, havasının kirletilmesi gibidir. Yani ihanettir.
Che Guevara, çocuklarına bıraktığı mektubunda bir devrimcinin en önemli özelliğini, “Dünyanın neresinde olursa olsun bir başkasına yapılmış haksızlığı kendisine karşı yapılmış gibi hissetme kabiliyeti” olarak tanımlar. Yitirdiğimiz, katledilen binlerce insanımızda, devrimcilerde de gerçekten böyle büyük bir kabiliyet olduğu açıktır. Onların yitimiyle kaybettiklerimiz sadece bedenleri değil, toplumsal vicdanımızdır da. Bugün onların ardından ülkemize dönüp baktığımızda karşılaştığımız gerçeklik, bu söylediğimizi doğrulayacaktır.
Ülkemizin müthiş fedakarlıkların üzerinde kurulduğu doğrudur. Dünyanın emperyalizme karşı ilk muzaffer kurtuluş savaşı, bu topraklarda verilmiştir. Bu uğurda yüz binlerce insanımızı feda ettik. Ancak öte taraftan ülkenin kuruluşundan itibaren sosyalist harekete ve devrimciliğe karşı düşmanlıkları da işte bugünkü gericiliğin, halk düşmanlığının güçlenmesine, iktidara gelmesine yol açmıştır. Tarihimizi bu açıdan değerlendirmemiz, gerçekliğimiz ile yüzleşmemiz geleceğimiz açısından gereklilik teşkil etmektedir.
Bir yandan Cemalettin’i, Cemalettinleri hatırladığımız, bir yandan da ülke tarihimizdeki kurtuluş mücadelemizi hatırlamamız; bu ikisi arasındaki bağı kurmamız bugünkü mücadelemize ışık tutacaktır. “Ya özgür vatan, ya ölüm” şiarıyla canını halkına feda etmiş insanlarımızın tanıtılması, onların amaçlarının ve hedeflerinin anlatılması büyük bir gerekliliktir. Onlardan öğrenmeliyiz.
Halkımızın kurtuluşu yolunda kahramanca mücadele eden devrimcileri sevgi ve saygıyla anıyoruz.”

Açıklamanın ardından Genç Direnişçi adına söz alan Berke Bozkurt, Cemalettin Yalçın’ın cesaretinin, kararlılığının ve yeni insan kişiliğinin Genç Direnişçi’nin temelini oluşturduğunu; mücadele yolunda yitirilen arkadaşlarımızın gençlik mücadelesine esin kaynağı olduğunu; onların anti-emperyalist, yurtsever mücadele ruhlarını esas aldıklarını ve bu anlayışın büyütülmesi için çabalayacaklarını aktardı.
Bozkurt’un konuşmasının ardından Cemalettin’in mücadele arkadaşları ve onu tanıyanlar konuştu. Cemalettin’in kişiliğine vurgu yapılan konuşmalarda, devrim yolunda yaşamını yitiren tüm değerlerin hepimizin ortak değerleri haline geldiğinin; Cemalettin’i anarken aslında tüm değerlerimizi andığımızın altı çizildi.
Anma gösterisi Devrimci Yol militanı Mustafa Özenç’in “O büyük gün geldiğinde” başlıklı şiirinin okunması ile son buldu.