70’li yıllarda yükselen anti-faşist devrimci mücadelenin önemli isimlerinden Müslüm Çakıcı, bundan 45 yıl önce, 19 Haziran 1980’de İstanbul Çeliktepe’de kurulan hain bir pusuyla katledildi.
Müslüm Çakıcı mücadeleye lise öğrencisiyken, Sanayi Mahallesi’ndeki Tüm Emekçiler Derneği’nde örgütlenerek katılmıştı. Mahir Çayan’ın liderliğindeki THKP-C’nin görüşlerini esas alarak örgütlenen ve THKP-C’nin birliğini savunmasıyla öne çıkan, kamuoyunda “Üçüncü Yol” olarak adlandırılan grubun önemli militanları içerisinde yer aldı. Devrimci gençliğin mücadelesinin hızla yükseldiği bu dönemde, mücadeleyi işçi sınıfının ve yoksul halkın sorunlarıyla birleştirmeyi esas alıyordu. Cesareti ve ataklığı ile mücadelede öne çıkan Müslüm Çakıcı, halkın dostluğunu, faşist güçlerin ise düşmanlığını kazanıyordu.
Yükselen devrimci mücadelenin en önemli yanı, büyük fedakârlıkların, cesaretin, direncin anti-emperyalist bir yurtseverlik ile, yoğun bir halk sevgisi ile harmanlanıyor oluşuydu. Devrimciler, ezilenlerin mücadelesini büyütmek adına canını hiçe sayan bu güçlerini büyük umutlarından, büyük hayallerinden alıyorlardı. İşte Müslüm Çakıcı da devrimciliğin bu en güzel yanına hiç düşünmeden ortak olanlardandı.
O, anti-faşist ve anti-emperyalist mücadelenin gerekliliklerine uygun davrandı. 12 Eylül’e yaklaşılırken faşistlerle girilen çatışmaların birinde yaralı olarak kurtulmuş, polis tarafından gözaltına alınmış ancak kısa bir süre sonra serbest bırakılmıştı. Bu ilginç durumun sebebi kısa süre sonra ortaya çıktı. Arkadaşımız, evinin yolunda iken faşist güçlerce katledildi.
Devrimci hareketimiz, fedakarlığın, coşkunun, mücadele azminin, direnişçiliğin onlardan öğrenileceği liderlere ve militanlara sahiptir. Bu, bizim Direnişçilerin gurur kaynağıdır. Bugün içerisinde bulunduğumuz süreçte bu gerçekliği kavramalı, mücadelemizi ileriye taşımak için çabalarımızı daha da artırmalıyız.
Müslüm Çakıcı nezdinde yitirdiğimiz değerlerimizi bir kez daha anıyoruz.
Kahrolsun faşizm, yaşasın direniş!