Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden Mihri Belli (16 Ağustos 2011) ve Reşat Fuat Baraner’i (13 Ağustos 1968) İstanbul Feriköy’de bulunan mezarlarında ziyaret ettik.
Mihri Belli ve Sevim Belli’nin mezarı başında gerçekleştirilen anmada, önce Reşat Fuat Baraner ve Mihri Belli’nin yaşamı üzerine konuşmalar yapıldı. Ardından bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Etkinlikte Odak’ın açıklaması okundu. Açıklama şöyleydi:
“Yoldaşlık Örneği İki Büyük Önder: Reşat Fuat ve Mihri Belli
Türkiye devrimci hareketinin liderlerinden Reşat Fuat ve Mihri Belli’nin ölüm yıldönümleri birbirine yakındır. Reşat Fuat 12 Ağustos’ta (1968) Mihri Belli ise 16 Ağustos 2011 yılında yaşamlarını yitirdiler. Devrimci hareketimizin en eski liderlerinden Şefik Hüsnü’yü anmaksızın bu iki büyük devrimcinin adlarını anmak olanaksızdır.
Devrimci hareketin tarihinde Mahir-Hüseyin-Ulaş, Deniz-Yusuf-İnan neyse daha önceki süreçten Şefik Hüsnü-Reşat Fuat-Mihri Belli devrimci arkadaşlığı odur.
Bu üç devrimcinin üçü de Batılı ülkelerde yüksek tahsil yaptılar. Üçü de anti-emperyalist yurtseverdi. Bütün varlıklarıyla işçi sınıfının özgürlüğü mücadelesine katıldılar ve devrimci mücadelede sonuna kadar başları dik yürüdüler.
1915 yılında İstanbul Silivri’de doğan Mihri Belli’nin babası Urfalı Mahmut Hayrettin Bey, emperyalist güçlere karşı verilen kurtuluş savaşı sırasında Trakya direnişini örgütleyen direnişçiler arasındaydı. Çocukluğu ve ilk gençliğinde anti-emperyalist, yurtsever ve direnişçi değerler ile yetişen Mihri Belli, Marksist düşünceyle 1936 yılında eğitim için gittiği Amerika’da tanıştı. Orada gençlik ve işçi hareketleri içinde yer aldı, Missisipi’de siyahi emekçiler arasında çalışmalar yürüttü.
1940 yılında ülkeye dönen Mihri Belli, Şefik Hüsnü liderliğindeki o dönem illegal olan TKP ile temas kurdu. 1942 yılında TKP’nin Merkez Komite üyeliğine seçildi. 1943 yılında İlerici Gençler Birliği’nin kurulmasına önderlik etti. TKP, Mihri Belli’nin militan yapısı sayesinde ses getiren eylemler organize etti. Birçok defa hapse girdi.

Hapisten çıkan Mihri Belli, Yunan İç Savaşı’na gerilla olarak katıldı. Buradaki çatışmalarda iki defa yaralandı. Tedavisi Bulgaristan ve Sovyetler Birliği’nde yapıldı.
TKP’ye karşı yapılan 1951 tevkifatında tutuklanan Mihri Belli, kaldığı Sansaryan Han’da yoğun baskı ve işkencelere maruz kaldı. Direnişçi kimliğini burada da korudu. Sonraları mücadele ve hayat arkadaşı olacak Sevim Belli ile burada tanışmıştı.
Hapislik sürecinden sonra yeniden pratik mücadeleye atıldı. 60’lı yıllarda geliştirdiği “Milli Demokratik Devrim” tezleriyle 68 Kuşağı olarak bilinen devrimci kuşağın ortaya çıkmasına öncülük etti. 12 Mart sonrasında yeniden yurt dışına çıkmak zorunda kalan Belli, ABD emperyalizmine karşı Katyuşa füzeleriyle anti-emperyalist eylem girişimi iddiasıyla Suriye devleti tarafından yakalanıp hapsedildiler.
1974’teki af yasasından yararlanan Mihri Belli bu sayede tekrardan ülkeye döndü. Arkadaşları ile beraber Türkiye Emekçi Partisi’ni kurdu. TEP, programında yer alan Kürt sorunu ifadeleri nedeniyle kısa sürede kapatıldı. 1979 yılında İstanbul’da silahlı saldırıya uğradı ve ağır şekilde yaralandı. 80 darbesi sonrası yeniden yurt dışına çıkmak zorunda kalan Mihri Belli, 1992 yılına kadar İsveç’te kaldı ve ardından ülkeye dönüş yaptı.
Mihri Belli, 1988 yılında Hareketimizin kuruluşunda ve dergimiz Odak’ın çıkışında da önemli katkıda bulundu.
Şefik Hüsnü’nün ölümünden sonra mücadeleye Reşat Fuat ile Mihri Belli liderlik ettiler. Reşat Fuat’ın devrimcilik anlayışı hakkında sözü ise devrimci hareketimizin büyük önderlerinden Hikmet Kıvılcımlı’ya bırakıyoruz:
“İnançlı Arap Emir’i Tarık Bin Zeyyad, Septe Boğazını geçer geçmez bütün gemilerini yaktı. Çok ihtiyatlı kurnaz tilkilerden olsaydı, kıyı kayalıkları arasında gemicikler, kaçamak kayıklar saklardı, Avrupa’ya, Asya’ya kaçardı. Kaçardı ama, geçtiği “dar boğaza” adını bırakamazdı. Septe Boğazına “Cebel-i Tarık Boğazı” denemezdi. “BURJUVA SOSYALİZMİ” küçülmüşlerin kolay rütbesidir.
Şefik Hüsnü ve Reşat Fuat inanç boğazını geçince, kaçacak bir tek sal bırakmayan arkadaşlık er meydanının erleridirler. PROLETARYA SOSYALİSTİ’dirler. Onların arkadaşlarına başka bir ad gerekir.
Tarihimizde ömür boyu yalnız savaşın emrinde yaşamış insan geleneği eskidir. Yeniçeriler, çocuk yaşlarında ana kucağından, baba ocağından alındılar. Bir yol Hacı Bektaş Ocağına ayakbastılar mı artık savaştan ölüm var dönüm yoktu. Ölen şehit olur, kalan gazi olurdu. Yoldan ayrılan olmazdı. Bahtsız Yeniçeri atalarımız bu ölüm dirim arkadaşlığına “YOLDAŞLIK” demişler. Ne yazık ki bu derin anlamlı gelenekçil sözcük hak ettiği saygıyı ve ilgiyi görmüyor.
Reşat Fuat ve Şefik Hüsnü gelgeç varlıkları zamanında olduğu gibi, ebedi varlıklarında da yan yana ve baş başa, devrimci ve insancıl yolun iki ölmez jalonu, yol gösterici şaakulü olarak hayırla anılacaklardır. Devrimci için bundan büyük rütbe var mıdır?”
Bu insanlar biz direnişçiler açısından sosyalizme bağlılığın, anti emperyalist tutumun, cesaretin, kararlılığın, özverinin sembolleri oldular. Denizlere, Mahirlere, İbrahimlere ve günümüze uzanan devrimci gelenek bu önderlerin ve yoldaşlarının eseridir.
Faşizme Karşı Omuz Omuza!”


Okunan açıklamanın ardından Mihri Belli için şiirler okundu, türküler seslendirildi. Etkinliğe Hayrettin Belli, Atilla Sarp, Hale Kıyıcı, Mustafa Lütfü Kıyıcı gibi isimler de katılmıştı. Söz alan isimler, Mihri Belli’nin devrimci kişiliğine, direnişçi yönlerine dikkat çekerken onun sosyalist harekete kattığı büyük değerlerin de altı çizildi. Yapılan konuşmaların ardından etkinlik sonlandırıldı.