Odak Dergisi, 1 Ekim 2025
Türkiye, emperyalizme bağımlı ve sömürülen bir ülkedir. Erdoğan’ın ABD ziyareti sürecinde yaşananlar, dünya kamuoyu önünde Trump’ın ve diğer ABD’li yetkililerin ülkemizi aşağılayıcı ifadeleri, Türkiye’nin egemen sınıflarının ve siyasi iktidarın Washington karşısındaki bağımlı konumunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Erdoğan’ın ABD ziyaretinden tarafların ne elde ettiği sorusu bu yargıya kuvvet kazandırmaktadır. Ortadoğu’da sömürge valisi gibi gezen ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Thomas Barrack, Erdoğan’ın ABD ziyareti günlerinde katıldığı bir toplantıda şu aşağılayıcı ifadeleri kullanmıştı: “Ona meşruiyet vereceğiz.”
Ülkemizde iktidarlar meşruiyetlerini halktan aldıklarını iddia ederlerken, ABD’nin Erdoğan’a meşruiyet vereceği ifadesi, emperyalist egemenliğin halkın iradesinden daha üstün olduğu anlamına geliyor. AKP iktidarı bu ifadeyi protesto etmedi.
Ziyaret sürecinde Erdoğan, Türkiye’den çok şey verdi. Mesela Rusya’dan çok daha ucuza alınan doğalgaz yerine ABD ile 20 yıl boyunca toplam 70 milyar metreküp dolayında sıvılaştırılmış gaz (LNG) anlaşması yapıldı. LNG’nin Rusya’dan alınan gaza kıyasla en az yüzde 25 daha pahalı olduğu biliniyor. Bu, karşılıklı yarara dayanan bir ticaretle değil, bağımlılık ve sömürü ile açıklanabilir. ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun, Erdoğan’ı kastederek liderlerin Trump’la sadece birkaç dakika görüşmek için yalvardıklarını söylemesi, ülkemizin aşağılanmasının bir resmi daha oldu. ABD emperyalizminin başı Trump bununla da yetinmedi. “Erdoğan seçim hilelerini iyi bilir” diyerek, Erdoğan’ın şaibeli seçimlerle başta kaldığı iddialarına destek vermiş oldu. Hükümet yetkilileri bu sözleri de protesto etmedi.
Erdoğan’ın görüşmesi sürecinde ABD’den 225 Boeing yolcu uçağı siparişi ve ABD’nin badem, ceviz, pirinç, otomobil, viski ve makyaj malzemesi gibi ihraç ürünlerine gümrüklerin sıfırlanması, Türkiye’nin bağımlı ve sömürülen bir ülke olduğunun bir başka fotoğrafıydı. Boeing, Uluslararası Af Örgütü tarafından Gazze’de soykırım yapan İsrail’e bomba sağlayan şirketler arasında gösteriliyor. Ayrıca ABD’nin Türkiye’yi nükleer enerjide de bağımlılaştırma yolunda olduğu ortaya çıktı.
AKP iktidarı, “Çok kaliteli yerli Kaan savaş uçağı yapıyoruz, şimdiden dünyaya satış bağlantıları yapıldı” şeklinde böbürlenirken, ABD tekellerinden yeni F-16 ve F-35 savaş uçakları alınması gündeme geldi. Bir süre sonra da Dışişleri Bakanı Fidan’dan, Kaan uçaklarının motorlarının ABD’den satın alınmak zorunda olduğunu, ABD yetkililerinin henüz buna izin vermediklerini öğrendik.
Türkiye’nin İsrail karşısında pratikte bir şey yapamaması da bu bağımlılık zincirinin bir parçasıdır. Suriye’de iktidarın Esad’a karşı İsrail’e yarayan savaşı, Batılı emperyalistler nezdinde onun en büyük meşruiyet kaynağı oldu. Halkın vicdanında Filistin halkıyla dayanışma güçlü olmasına rağmen devlet düzeyinde İsrail karşısında gerçek bir tutum sergilenememektedir. Çünkü Türkiye’nin emperyalist sistemle bütünleşmiş ekonomik ve askeri bağları, bağımsız bir politika geliştirmesine izin vermemektedir. Üstelik iktidar, Gazze’de Filistin yerine daha ziyade İsrail’e yardım etmektedir. Trump’ın Erdoğan’dan İsrail’e yeni hizmetler istediği de tahmin edilmektedir.
Türkiye’nin milli geliri yıllık bazda yüksek rakamlarla ifade edilse de bu, emperyalist güçlerle bağımlı ekonomisi içinde ciddi bir borç yüküyle birlikte var olmaktadır. Türkiye her yıl milyarlarca dolar dış borç faizi ödemektedir. Türkiye’nin borç faizi ödemelerinin 2024 yılında toplam bütçe harcamaları içindeki payının %13,9 olduğu belirtildi. Bu oran 2022-2023 yılında yüzde 10 civarındaydı. Kişi başına düşen milli gelir, enflasyon ve döviz krizi nedeniyle halkın geçimine yansımamaktadır.
Türkiye’de üretim, özellikle imalat sanayi ve hizmetler sektörüne dayalıdır. Ancak yüksek katma değerli teknoloji üretimi sınırlı olduğu için ülke, emperyalist merkezlerden makine, teknoloji ve sermaye ithal etmek zorunda kalmaktadır. Bunun sonucu işçi sınıfına yansır: ücretler sürekli erir, enflasyonun altında kalır, güvencesiz çalışma yaygınlaşır. Avrupa’da asgari ücretliler tüm ücretlilerin en fazla yüzde 10’unu kapsarken, Türkiye’de asgari ve daha altında ücret alanların oranı yüzde 40’ın üstündedir. Nisan 2025 rakamlarına göre 31 ilde ev kiraları net asgari ücret civarındadır.
Barrack’ın Erdoğan’a meşruiyet vereceklerini söylemesi boşuna değildir. AKP iktidarı, ABD emperyalizminin hazırladığı bir hükümet darbesiyle iktidara geldi. İktidarı boyunca da ABD ve İsrail’e hizmet etti. Ülkemizin emperyalizme bağımlılığı ise AKP’den çok önce başlamıştır. Burjuva muhalefet de emperyalizme yaranmak için iktidarla yarışır. İmamoğlu’nun son olarak The Guardian adlı İngiliz gazetesi aracılığıyla gönderdiği mesajda Erdoğan’ı Esad’a benzetmesi, emperyalizme yaranma çabalarından biridir. O da gerçek meşruiyeti Batılı emperyalistlerde arıyor. Çok milliyetçi geçinen Bahçeli’nin ne denli NATO’cu olduğunu belirtmeye gerek görmüyoruz.
Türkiye ne yazık ki bağımsız bir ülke değildir; emperyalizmin ekonomik, siyasi ve askeri zincirleriyle kuşatılmış bir ülkedir. İktidar, her fırsatta “yerli ve milli” söylemlerle bu bağımlılığı gizlemeye çalışmaktadır. Ancak gerçek, Türkiye’nin iç ve dış politikasında, emperyalist sömürü ve egemenlikte, halkın sefaletinde, NATO üyeliğinde ve İsrail karşısındaki suskunlukta gizlidir. Türkiye’nin bağımlı ve sömürülen bir ülke olduğunu ifade edenleri “Kemalist” ve “milliyetçi” diye, üstelik de sol adına değersizleştirmeye çalışanlar, gerçekte adeta emperyalizme yeterince bağımlı olmadığımıza yanmaktadırlar.
Türkiye’nin emperyalizme bağımlılıktan kurtuluşu, iktidarların içi boş söylemleriyle değil, işçi sınıfının, gençliğin ve halkın örgütlü yurtsever mücadelesiyle mümkündür. Bu mücadelenin somut adımları ise açıktır: Türkiye’nin NATO’dan çıkması, emperyalistlere ait tüm askeri üslerin kapatılması, işbirlikçi tekellerin elindeki ekonomi ve finans kuruluşlarının emekçi halkın denetimine geçmesidir.
Demokrasi mücadelesi ve sınıf mücadelesi, anti-emperyalist ve sosyalist bir yurtsever perspektifle yürütülmelidir. Bu mücadele, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi olarak formüle edilmiştir.