Türkiye
Özetimize Türkiye’den basın özgürlüğüne saldırı haberleriyle başlıyoruz. Tele1’e atanan kayyum heyeti, kanalı yenileme adı altında bambaşka bir yayın sistemine geçti. Böylece Tele1’e yıllarca emek veren gazetecilerin alın teri ve kanalı bağışlarıyla geliştiren izleyicilerin katkıları ayaklar altında çiğnenmiş oldu. 9 Ocak 2017’de kurulan Tele1’e, 24 Ekim’de başında daha önce Yeni Şafak’ta yazarlık da yapmış İbrahim Paşalı’nın bulunduğu, bir kayyum heyet atanmıştı. 14 Kasım’da kurulan Tele2 video kanalı eski yayın çizgisinde devam ediyor.
Kayyum atanmasının ardından Tele1’den ayrılarak Tele2’yi başlatan gazeteciler, muhalif kanallar arasındaki Sözcü TV’nin ve Yılmaz Özdil’in kendileriyle dayanışmadan kaçındığını belirttiler. Sözcü TV’nin, Tele1’in uğradığı saldırıdan kaçınmak amacıyla bir kısım çalışanını işten çıkardığı, yönetim değişikliği yoluyla muhalefet çizgisinde yumuşamaya gittiği iddia edildi. Sözcü ve Korkusuz gazeteleri ile Sözcü TV’yi kapsayan Sözcü Medya Grubu Başkanlığı’na Yılmaz Özdil’in getirildiği iddia edildi ancak Özdil bu iddiaları reddetti. Sözcü gazetesi köşe yazarı İpek Özbey Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni, Güney Öztürk ise Sözcü TV Genel Müdürü oldu. Sözcü TV 1 Mart 2023’te yayın hayatına başlamıştı. Hem Tele2 hem de Sözcü TV kendi çizgilerinde yayına devam ediyor.
Gazeteci Enver Aysever’in perşembe günü gözaltına alınması ilginç bir gelişme oldu. Enver Aysever, Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu’nun basına yansıyan anti-komünist ifadelerini eleştirmesinin ardından gözaltına alındı. Aysever, sözlerinin çarpıtıldığını ifade ediyor. Ne yazık ki Aysever tutuklandı. Hasan İmamoğlu’nun komünizm karşıtlığı, Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen sol çevreleri sarsacak denli güçlüydü. Enver Aysever’in sağcılığı güçlü bir şekilde eleştiren sözlerinin tepki alması doğaldır ancak Aysever’in gözaltına alınması ve tutuklanmasının İmamoğlu ailesinin sağcı yanını vurgulamak amacı taşıyor olması da mümkündür. Ekrem İmamoğlu solda sanıldığının aksine, sağcı bir insandır.
Kürt ulusal hareketine yakın solda, Öcalan’a övgü kampanyası hafta boyunca sürdürüldü. Bu övgüler, Bianet, Yeni Yaşam, ANF Haber, Siyasi Haber gibi Kürt milliyetçi hareketinden beslenen yayın organlarında yayınlandı. Ayşe Düzkan, Ender Öndeş, Ertuğrul Kürkçü, Oğuzhan Kayserilioğlu, Mehmet Yılmazer, Veysi Sarısözen ve Hakan Öztürk gibi yazarların yazdığı Yeni Yaşam Gazetesi, Öcalan hakkında bir söyleşi yayınlamıştı. ANF Haber ajansının yayınladığı bir metinde ise EHP lideri Hakan Öztürk’ün, Kürt milliyetçi hareketini enternasyonalizmin öncüsü gördüğü yolunda övgüler yağdırdığı görüldü.
Emperyalizmle ve oligarşiyle iş birliğine açık milliyetçi bir hareketin Türkiye soluna yön vermesine itiraz eden ve Türkiye solunun bağımsızlığını savunanlar ise her zamanki gibi şovenizmle suçlanıyor. Bu tartışmalar içinde, pratikte bir şey yapmadan kenarda durup da sosyal medyada Öcalan’ı suçlayanlara da çok rastlanıyor. Türkiye soluna emek vermiş insanların Kürt ulusal hareketine devrimci eleştiriden uzak tutumlarını ise üzüntüyle karşılıyor, sosyalist hareketin bağımsız temelde birliğine hizmet eden ve pratikte sorumluluk alan görüşleri ise önemli görüyoruz.
İşçi-Gençlik-Genel Demokratik Mücadele
Eğitim-Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi Aralık 2024’den bu yana uyarılan Ankara Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu’nda ek ders ücretlerindeki yolsuzluk ve haksızlığa dikkat çekti. Mobbingi de kabul etmeyeceklerini bildiren eğitim emekçileri soruşturmaların düzgünce sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın ve TİP’in MESEM’lerde sömürülen gençlere sahip çıkmak için yaptığı ses getirici eylemlerden sonra gençlik birçok üniversitede MESEM sömürüsüne dikkat çekmek için eylemler yaptı. Şimdi ülke çapında çalışırken ölen küçük çocuklar daha çok gündem oluşturuyor. Sosyalist hareketin MESEM gibi önemli bir konuyu hep birlikte ele alışı, konunun toplumda çok daha fazla şekilde tartışılmasına yol açıyor.
İzmir’de İşçi Emekçi Birliği açlığa, yoksulluğa, sefalet ücretlerine karşı bir araya geldi. 7 Aralık Pazar günü saat 12.30’da yürüyüş ile başlayan eylem, MESS görüşmelerini, asgari ücreti ve emekçilerin maruz kaldıkları sefalet ücretlerini gündemine aldı. Coşkulu eylem müzik ve halaylar eşliğinde sürdü.
HepsiJET’de arabalı kuryelerin iş bırakma eyleminden sonra işten çıkarılan işçiler olmasına rağmen direnen emekçiler kazandı. Müdürler tarafından tehdit edilen kuryeler pazar günleri izin, çalışma koşullarının iyileştirilmesi sözü ile müdürler ile ilgili düzenlemeler ve işten atılan işçilerin işe geri alımı gibi kazanımlar elde etti. Zafer direnen emekçilerin oluyor!
İzmir Büyükşehir Belediyesi işçileri işe iade kararı verilmesine rağmen geri gelmeyen arkadaşları, ödenmeyen sosyal haklar, eksik maaşlar ve havuza alınan işçiler için yarım gün iş bırakma eylemi yaparak ardından düzenli iş bırakma eylemlerine başladılar. Genel-İş İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şube ile birlikte işçiler baskılara rağmen 5 gündür direniyorlar.
Emekliler Meclisi 7 yıldır hakları için direnen Şişli Belediye emekçilerini ziyaret etti. 2277 gündür direnen Kakil Yazar ve Turan Aktaş’a dayanışmalarını sloganlar ile gösterdiler. Emekçiler Dayanışması da yüzlerce, binlerce gündür direnen bu onurlu insanları ziyaret etmeye, onları yalnız bırakmamaya özen gösteriyor.
Tezkoop İş üyesi öğretmenler, Özel İtalyan Lisesi’nde yerli öğretmenler ile İtalyan öğretmenlerin arasındaki maaş farkı uçurumuna karşı basın açıklaması gerçekleştirdi. Aynı işi yapan İtalyan öğretmenlere 300 bin lira, yerli emekçilere ise yalnızca 60 bin lira ödeniyor.
Hanzade Sera emekçileri 4 ay içinde ödenmesi taahhüt edilen ücretlerin ödenmemesi neticesinde Bursa’da mücadele etmeye başladıklarını duyurdu. Emekçiler Tarım-Sen öncülüğüde hakları olan tazminatlarını almak için bir arada olacaklarını duyurdu.
Sivas Divriği’de 18 gündür direnen maden işçileri yürüyüş gerçekleştirdi. Kapanacak maden sahalarına ve işten çıkartmalara karşı Dev Maden-Sen üyesi işçiler Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü.
Özel Okmeydanı Hastanesi işçileri hastane nöbetlerine devam ederken hastaneden malzeme tahliye etmek iddiası ileri sürülerek direnen emekçiler hastane binasından çıkarıldı. Duruma tepki gösteren sağlık emekçileri mücadeleden vazgeçmeyeceklerini vurguladılar.
Acıbadem Beyazsaray Apartmanı şantiyesinde çalışan, Kahraman Beton İnşaat tarafından işten atılan ve buna karşı mücadele eden emekçiler direnmek isterlerken polis tarafından gözaltına alındı. Yapı Yol-İş üyesi işçiler gözaltının ardından Grup Elit sahibi tarafından da tehdit edildiklerini duyurdu. Baskılara boyun eğmeyeceklerini ve bir arada olmaya devam edeceklerini duyurdular.
Gençlik haberleri
İzmir’de Ege ve Bornova KYK yurtlarında kalan kız öğrenciler, son dönemde devreye sokulan “23.00’ten sonra yurda giriş yapmayan öğrencilerin ailelerine bilgilendirme mesajı gönderilmesi” uygulamasına tepki gösterdi. Öğrenciler, bu uygulamanın hem özel hayata müdahale niteliği taşıdığını hem de kadın öğrenciler üzerinde baskı kurduğunu belirterek yurt yönetimlerini protesto etti.
Güvenlik adı altında sadece kadın öğrencilere yapılan bu uygulama aslında kadınları toplumdan uzaklaştırmak isteyen gerici bir iktidar politikasıdır. Kadınların yaşam alanlarını kısıtlamak isteyen bu sistem kanunen yetişkin olmuş bireyleri aileleriyle tehdit ederek kadınları toplumda pasif hale getirmek istiyor. Bu durum karşısında sessiz kalmayan öğrenciler ise bu uygulamanın geri çekilmesini talep ediyor.
TBMM Genel Sekreterliği MESEM aracılığıyla staj yapmaya gelen kız öğrencilere yönelik taciz soruşturmasının tamamlandığını açıkladı. Öğrencileri sosyal medya aracılığıyla rahatsız eden 5 personelin 3’ü görevden uzaklaştırılırken diğer 2’sine ise disiplin cezası uygulandı. Bu durumun gündeme gelmesiyle 7 yıl önce de TBMM’de benzer durumun yaşandığı ortaya çıktı. 16 yaşında staj yapmaya gelen kız öğrencinin 52 yaşındaki memurun tacizine 4 ay boyunca maruz kaldığı öğrenildi.
Özetimize geride bıraktığımız hafta yaşanan hak ve özgürlük mücadeleleri ile devam ediyoruz
Geride bıraktığımız hafta Cumartesi Anneleri’nin basın açıklamasına devam edildi. Cumartesi Anneleri; “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle gerçekleştirdikleri eylemlerinin 1080’inci haftasında tekrardan Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Bir araya gelen grup, 32 yıl önce Urfa’nın Siverek ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini sordu.
Bu hafta hasta tutsakların sesini yükseltmek için eylemlere de devam edildi. Ankara, İzmir ve İstanbul’da gerçekleşen basın açıklamasında; ağır hasta mahpuslar Mehmet Emin Vural ve Mehmet Sait Yıldırım’ın durumlarına dikkat çekilerek derhal serbest bırakılmaları talep edildi.
Kuyu Tipleri Kapatılsın İnsiyatifi bileşeni olan gruplar 19-22 Aralık Hapishaneler Katliamı’nın 25. yılında Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda düzenlenecek etkinlik için bildiri dağıtımı gerçekleştirildi.
Dış Haberler
HTŞ dincilerinin Suriye’deki zaferinin yıldönümü kutlandı. Hatırlanacağı gibi, Suriye’de anti-emperyalist ve laik Esad iktidarı 8 Aralık’ta düştü ve yerine ABD, İsrail ve AKP iktidarı eliyle HTŞ çeteleri başa getirildi. Birkaç bin kişilik HTŞ çetesi önüne hiçbir engel çıkmadan İdlib’den Şam’a yürüdü. Türk halkının vergileriyle finanse edilen ve on binlerce silahlı insandan oluşan Suriye Milli Ordusu isimli çeteler kenara çekildi ve görünmez oldu. Suriye ordusu içten çökertilmişti. HTŞ’nin başa getirilmesi konusunda ABD, İsrail, Türkiye ve Rusya yetkilileri arasında anlaşma olduğu düşünülüyor. ABD tarafından 10 milyon dolar ödülle aranan katil Colani, Devlet Başkanı Ahmet El Şara olarak anılmaya başlandı. Batılı emperyalistler Suriye’ye ağır ekonomik yaptırımları kaldırdı, Aleviler ve Dürziler kitlesel katliama uğradı. İsrail, Suriye’nin güneyindeki işgalini genişletti.
Türkiye’den İşçi Demokrasisi Partisi (İDP) isimli grup, “Suriye’de Esad’sız bir yıl” başlıklı bir bildiri yayımlayarak Esad’ın devriliş süreci ve ardından yaşanan gelişmeleri “özgürlük ve onur mücadelesi” olarak nitelendirdi. Bildiride Esad diktatör, Şara ise burjuva hükümetin temsilcisi ilan ediliyor! Türkiye ve dünya sosyalist hareketi içerisinde yalnızca İDP ile sınırlanmayacak çeşitli grupların emperyalizmin doğrudan planlarına hizmet edecek söylemler geliştirmesi dikkat çekicidir. Orta Doğu’da “Arap Baharı” olarak adlandırılan müdahalenin “devrim” ve “ilerici halk hareketi” olarak nitelendirilmesi de buna benzerdi. Sosyalist hareketin bir kısmı ne yazık ki emperyalist propagandadan çok fazla etkileniyor ve anti emperyalist refleksleri günden güne zayıflıyor.
Türkiye’deki Suriyelilerden 560 bininin Suriye’ye döndüğü iddia edildi. Dönenlerin bir kısmının yeniden Türkiye’ye döndükleri de ileri sürülüyor. İsrail hafta içinde Suriye’yi yeniden bombaladı. Suriye, İsrail’in istediğini yapabildiği, iradesizleştirilmiş bir ülkedir ve Suriye’de yaşananların Lübnan’da, İran’da ve Türkiye’de yaşanmasından endişe edilmektedir.
Putin’in 5-6 Aralık’taki Hindistan (Yeni Delhi) ziyareti haftanın en önemli gelişmeleri arasındaydı. İki ülkenin Sovyetler Birliği döneminden bu yana güçlü bağları var. Özellikle Ukrayna savaşından bu yana aradaki ticaret hacmi arttı ve 68 milyar doları aştı. Bu rakamın 2030 yılına kadar 100 milyar dolara çıkması hedefleniyor. ABD Hindistan’ı tehdit etse de Hindistan, Rusya ile ekonomik iş birliğine devam ediyor. Hindistan, 2024 ham petrol ithalatının yüzde 36’sını Rusya’dan yaptı. Hindistan, ABD, Fransa ve İsrail’in yanı sıra Rusya’dan da önemli ölçüde (yüzde 36) silah alıyor. Bu ihracat petrol ve silah üzerinde yoğunlaşıyor. Putin’in ziyareti ardından Hindistan’ın Rusya’dan SU-57 savaş uçakları, S-500 füze savunma sistemi satın alması; S-400 füze savunma sisteminin genişletilmesi ve elindeki Rus savaş uçaklarının modernize edilmesi söz konusu. Rusya, Hindistan’a silah teknolojisi desteği de vaat ediyor. İki ülke de BRICS+, Şanghay ve G20 üyesidir. Aradaki ilişki, her iki ülke için de hem ABD’yi hem de Çin’i dengelemeye hizmet ediyor.
ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi açıklandı. Önümüzdeki döneme ilişkin iç ve dış politikaların belirlendiği belge, dünyayı Çin’e ve İran’a karşı bir kutuplaşma temelinde yeniden örgütlemeyi amaçlıyor. ABD, çok kutuplu dünyada en güçlü ülke olmayı amaçlıyor. Bu amaçla Avrupa ülkeleriyle ilişkilerin yeniden düzenlenmesi yolundaki çabaların süreceği görülüyor. Avrupa ve NATO ülkeleriyle birlikte sürdürülen liberal demokrasi iddiası terk ediliyor. NATO’nun Rusya’ya karşı genişletilmesi politikalarından vazgeçilmesi öngörülüyor. ABD, Trump’ın başa gelmesinden bu yana Kanada, Grönland, Panama Kanalı ve Meksika Körfezi tartışmalarında ifade edildiği gibi, kuzeyden güneye Amerika kıtasında ve Batı Yarımküresi’nde egemen olmayı amaçlıyor. Bu amaçla özellikle Güney Amerika’da iktidar değişikliklerine yoğunlaşacağı gözleniyor. Asya’da Rusya ile Hindistan’ı Çin’den koparmayı amaçlayan belgede, Rusya bir düşman olmaktan çıkarılıyor. Yeni strateji, Hindistan ile ittifak kurma amacını sürdürüyor. Çin çevresinde ABD ittifak güçlerinin silahlanması teşvik ediliyor. Belge, Ortadoğu’nun ve nüfusu İslam olan dünyanın İsrail egemenliğinde düzenlenmesi politikalarını tescil ediyor. Bu amaçla bölgede İsrail, Türkiye ve Suudi Arabistan ittifakı kurulmasının ve Kürtlerin bu ittifaka dahil edilmesinin amaçlandığı görülüyor. ABD, Ortadoğu enerji kaynaklarına kendi kullanımı için muhtaç değil; ancak bu kaynakların Çin tarafından kullanılmasını engellemek istiyor.
Bu süreçte ABD içindeki iktidar çatışması kızışacaktır. ABD yönetimi Avrupa’da AfD, Reform UK gibi aşırı sağcı partileri destekliyor. Şimdi AB’nin birliği ve hatta NATO’nun geleceği daha belirsizleşiyor.
Avrupa’da Çin, emperyalist sistemle ekonomik yarışma yoluyla ayakta kalmak ve sosyalizmi ilerletmek iddiasındadır. Ancak Çin’in ekonomik yarışması dünyada ne yazık ki sosyalist bir etki yaratamadı. Çin, ya sınıf mücadelesini öne çıkarmak ya da kapitalist sistemle uzlaşma çizgisini ilan etmekle karşı karşıyadır.
Özetimizi Avrupa’daki anti-demokratik gidişe dikkat çekerek bitirmek istiyoruz. George Galloway İngiltere’de 7 kez milletvekili seçildi. Muhalif düşünceleri nedeniyle ana akım medyada yer bulamazken, sosyal medyada İngiltere’nin en çok dinlenen insanlarından biri oldu. Workers Party adlı örgütün başkanıydı. Emperyalizmi ve İsrail’i eleştirdiği için havalimanında gözaltına alındı. Galloway bu olayın sağlığına zarar verdiğini belirtti ve susturulmamak için sürgüne gittiğini açıkladı. Galloway, uğradığı baskıya karşı Shakespeare’in “Cesur insan bir kez ölür, korkaklar ise defalarca” sözünü hatırlattı.
Yunanistan’ın liberal sol Syriza hükümetinde bir ara bakanlık yapan Varufakis’in, 2024 yılında Filistin Kongresi’ne videoyla bile katılması yasaklanmıştı. Alman polisi, Varufakis’in video konferans yoluyla katılacağı Filistin Kongresi’ne baskın düzenledi ve aşırılıkla mücadele yasalarına dayanarak Varufakis’in konuşmasını yasakladı. Varufakis’in o sırada Gazze’de soykırım yürüten İsrail’e yönelik eleştirileri aşırılık sayılmıştı. İngiltere Terörle Mücadele Polisi, 17 Mayıs 2023’te Kit Klarenberg adlı gazeteciyi, The Grayzone isimli anti-emperyalist yayın organına yazı yazdığı gerekçesiyle Londra’nın Luton Havalimanı’nda alıkoydu, kelepçe taktı ve politik görüşleri hakkında sorguladı. Julian Assange, ABD’nin savaş suçlarını belgeleriyle teşhir ettiği için komplo kurularak yıllarca eziyet çektirilerek susturulmuştu. Komplo, basın özgürlüğü cenneti olarak bilinen İsveç’te kurulmuştu.
Galloway’ın aktardığı söz özellikle ülkemiz açısından önemlidir. Günümüz dünyasında ve ülkemizde cesaret, insan olarak var olabilmenin temel koşuludur.
Dünya düzeninin altüst olmasının hızlandığı günlerden geçiyoruz. Ülkemizde ve dünyada ifade özgürlüğü başta olmak üzere demokratik hak ve özgürlüklere karşı saldırılar devam etmektedir. Venezuela’yı hedefe koymuş olan ABD emperyalizminin Latin Amerika’daki saldırılarının yoğunlaşacağı görülmektedir. Elbette bu saldırılar, karşılığını direniş olarak bulacaktır. Batılı ülkelerde Filistin halkıyla dayanışma eylemleri, şimdiden Venezuela halkıyla dayanışmayı da kapsamaya başlamış bulunuyor. Batılı ülkelerde anti-emperyalist yöndeki bu gelişmenin devam etmesi güçlü bir olasılıktır. Anti-emperyalist uyanışın Türkiye’mizde de gelişmesinin olanakları artıyor. Emperyalizme karşı mücadele, sol güçleri ve halkı sağlıklı temelde birleştirir ve başarıya götürür.

























