Haftanın Özeti: Dünya ve Ülkemiz Daha İstikrarsız Bir Durumda 

0
276

Türkiye

İktidar muhalefete yönelik saldırılarını sürdürürken CHP, İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlattığı mitingleri Beyoğlu’nda sürdürdü. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İstanbul Beyoğlu mitingindeki konuşmaları üzerine harekete geçti. Beyoğlu mitingi sırasında, İmamoğlu’na destek için Türkiye’ye gelen Avrupalı belediye başkanları alanda yer alarak dayanışma mesajı verdi. Avrupa’nın çeşitli kentlerinin belediye başkanları, İBB’yi ziyaret etti; Silivri’deki cezaevi ziyareti ise Adalet Bakanlığı tarafından reddedildi.

AKP-MHP çekişmesi Makina Kimya Endüstrisi AŞ. (MKE) eski Başkanı İsmet Sayhan’ın tutuklanmasıyla yeni bir boyuta ulaştı. MHP’ye yakın bir isim olarak bilinen Sayhan yabancı servisler hesabına çalışmak iddiasıyla tutuklandı. Bilindiği gibi savunma sanayisi adı verilen silah sanayisinin ekonomideki önemi günden güne artıyor. Türkiye silah ihracatında dünyada 11’inci sırada gösteriliyor. Türkiye’nin küresel silah ihracatındaki payı, henüz yüzde 1,7 olsa bile giderek artmaktadır. 1950 yılında kurulmuş olan MKE ise aslında silah sanayiinin en temel kurumudur. MKE; ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN gibi silah sanayisi kurumlarıyla birlikte çalışmaktadır. Bu kurumlarda çalışan kritik mühendisler son yıllarda meçhul şekilde öldükleri için tutuklanma önem kazanıyor. 2006 yılı sonrası yaşanan garip ölümlerin bir kısmını aşağıdaki şekilde özetledik:

5 Ağustos 2006. Hüseyin Başbilen. ASELSAN’ın milli tank projesinde görevli mühendisti. Kapıları kilitli, el freni çekik, kontak anahtarı da üzerinde olan aracında boğazı ve bilekleri kesilmiş halde bulundu. Aracın tavanında, yan kapılarında ve koltukta kan izi olmadığı halde dosyası intihar diye kapatıldı. 

17 Ocak 2007. Halim Ünsem Ünal. Elektrik mühendisiydi. Kafasına kurşun sıkarak intihar ettiği yolunda rapor tutuldu.  

26 Ocak 2007. Evrim Yançeken. ASELSAN’da çalışıyordu. Batıkent’teki oturduğu binanın 6. katından atlayarak intihar ettiği ileri sürüldü. 

7 Ekim 2007. Burhaneddin Volkan. ASELSAN’da çalışıyordu. Bando Okullar Komutanlığı’nda silahla intihar ettiği açıklandı.

10 Mayıs 2008. Zafer Oluk. ODTÜ’de dereceyle mezun olmuş elektrik-elektronik mühendisiydi. Askerde trafo tamiri sırasında öldüğü iddia edildi.

25 Ocak 2012. Mühendis Hakan Öksüz ise mikroelektronik güdüm ve elektro-optik grubu projelerinde çalışıyordu. Trafik kazasımdan öldüğü açıklandı. Kaza sonrası cüzdanı ve telefonu bulunamadı.

16 Ocak 2015. Erdem Uğur. ASELSAN mühendisiydi. F-16 savaş uçakları, İHA, tank ve savaş silahları gibi milli projelerde görev yapıyordu. Gazdan zehirlenerek intihar ettiği açıklandı. Ailesi ve yakınları intihara inanmadıklarını açıkladılar.

21 Kasım 2017. Kerem Parıldar ASELSAN’da elektronik yüksek mühendisiydi, yerli savunma sistemleri üzerinde çalışıyordu. Bir binanın 14. katından kendisini atarak hayatına son verdiği iddia edildi. 

6 Ocak 2025. Yusuf Serdar Yücel. Roketsan’da yazılım mühendisiydi. Ankara’daki evinde sodyum nitrat içerek öldüğü açıklandı. 

16 Mayıs 2025. Regaip Kurt. Havelsan’da siber güvenlik uzmanıydı. Ankara Yeni Mahalle’deki evinde ranzaya asılı şekilde bulundu. Ailesi psikolojik bir sorunu olmadığını belirtti. 

İsrail’in İran’daki nükleer fizikçilere karşı suikastleri düşünüldüğünde ölümlerin en azından bir kısmının İsrail ve Batılı servislerle ile ilişkili oldukları iddiaları akla uygun görünüyor. MHP’ye yakın bir ismin vatana ihanetle suçlanması normaldir. MHP’nin tarihi Batılı güçlere hizmet etmenin tarihidir. Batılı güçler eliyle iktidara getirilmiş olan AKP iktidarının MHP’yi vatana ihanetle suçlaması ise bize gerçekçi görünmedi. Tutuklama büyük olasılıkla aralarındaki iktidar mücadelesinin sonucudur ve bu mücadele önümüzdeki dönemde daha da keskinleşebilir. 

2025 YKS yerleştirme sonuçları açıklandı. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) verilerine göre sınava giren yaklaşık 2 milyon 560 bin adaydan yalnızca 785 bin 186’sı bir yükseköğretim programına yerleşebildi. Tercih yapan 1 milyon 412 bin adayın yüzde 55,6’sı üniversiteye kabul edilirken, yüz binlerce genç eğitim hakkından mahrum kaldı. Özellikle adayların sadece yüzde 42’sinin ilk üç tercihinden birine yerleşebilmesi, eğitimin temel bir hak olmaktan çıkarak rekabetçi ve elemeci bir yapıya dönüştüğünü gösteriyor. Eğitimde niteliksizleştirme devam ederken dincileşme politikaları pervasızlıkla sürdürülüyor.

Düzce’deki Turgut Özal Anadolu Lisesi, yeni eğitim-öğretim yılı öncesinde yayımladığı 18 maddelik okul kurallarıyla büyük tepki topladı. Kurallar arasında özellikle kız öğrencileri hedef alan ayrımcı uygulamalar dikkat çekti; serviste şoförün yanına oturamama, beden eğitimi dersinde tayt giyememe gibi kısıtlamalar getirildi. Öğrencilerden kız-erkek ilişkilerinde “seviyeli davranmaları” ve yanlış anlaşılmaya yol açabilecek durumlara dikkat etmeleri istendi. Kantinde kız-erkek sırasına özen gösterilmesi ve şaka veya çocukça davranışların sınırına dikkat edilmesi de kurallar arasında yer aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, söz konusu kurallar nedeniyle suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.

İşçi Direnişleri 

270 işçinin maaş ve tazminat haklarına el koyan ve işçileri işsiz bırakan Avane Cloud Kitchen firmasına karşı emekçilerin direnişi devam ediyor. İşçiler 30 Ağustos Cumartesi günü saat 14.00’da şirketin Kadıköy şubesi önünden seslerini duyuracaklar. 

DİSK Genel İş Sendikası yöneticileri Çiğli Belediyesi’nde işçilerin maaşları geç yatırıldığı için eylem yapan 6 işçi temsilcisini görevden alarak yeni bir skandala imza attı. İşçi temsilcileri Genel-İş’in İzmir’de bulunan merkez binası önünde eylem yaptı. 

Karşıyaka Belediyesi’nde, Kartal Belediyesi’nde, Şişli’de, Beşiktaş’ta, Şavşat Belediyesi’nde işçiler ücret alacakları, hakları ve gaspedilen işleri için direnmeyi ve mücadele etmeyi sürdürüyor. 

Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan Omsa Metal işçileri 52 gündür direniyor. 

Eker Süt fabrikasında Tek Gıda-İş Sendikası’nın örgütlenmesini engelemek için 8 işçinin işten atılmasıyla başlayan direniş 338 gündür devam ediyor.

TPI işçileri, Toros Tarım işçileri, Amasya Merzifon’da GM Teknik Cam Fabrikası işçileri, Peri Tekstil işçileri, Temel Conta işçileri, insanca yaşama hakları ve gaspedilen işçileri için direnmeye devam ediyor.

Hak ve Özgürlük Mücadeleleri

Geride bıraktığımız hafta Cumartesi Anneleri’nin basın açıklamasına devam edildi. Cumartesi Anneleri; “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle gerçekleştirdikleri eylemlerinin 1065. haftasında tekrardan Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Bir araya gelen grup 33 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Ertak için adalet talep etti. 

Bu hafta hasta mahpusların sesini yükseltmek için eylemlere de devam edildi. İHD Hapishaneler Komisyonu’nun eylemlerinin 700. haftasında İstanbul, Ankara ve İzmir’de hasta tutsakların durumuna dikkat çekilerek, bütün hasta mahpusların serbest bırakılması talep edildi. Ayrıca İHD Hapishaneler Koordinasyon’u basın toplantısında ise, kuyu tipi hapishanelere karşı eylem yapan tutsakların isteklerinin yerine getirilmesi talep edildi. 

İzmir’de Gençlik Örgütleri ulaşım zamlarının geriye çekilmesi talebiyle ortak bildiri çalışması gerçekleştirdi. Bildiri dağıtımına Genç Direnişçi de katılım gösterdi.

Gençlik Haberleri  

Milyonlarca gencin geleceğini şekillendiren Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları açıklandı. Yukarıda haberlerde de verdiğimiz gibi bu yıl sınav ve yerleştirme süreci pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Özellikle bazı bölümlerde kontenjanların düşürülmesi öğrenciler arasında hayal kırıklığı yarattı. Tercihlerini istedikleri üniversitelerden yana yapan birçok aday, yerleşememe riskiyle karşı karşıya kaldı. 

İstanbul Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencisi olan Azerbaycan vatandaşı kadın hakları aktivisti Nanaxanim Babazade’nin, üniversitede yemek zammını protesto eylemine katılması gerekçe gösterilerek 21 Ağustos’ta gözaltına alınıp geri gönderme merkezine sevk edilmesi İstanbul Üniversitesi öğrencileri ve Nana İçin Özgürlük İnisiyatifi öncülüğünde protesto edildi. Nana’nın serbest bırakılması için basın açıklaması gerçekleştiren öğrenciler, “Nana’ya özgürlük, göçmenlere özgürlük”, “Nana serbest bırakılsın”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganları attı ve “Nana’yı göndermiyoruz”, “Nana serbest bırakılsın” dövizleri açtı.

Dünya

Avrupa emperyalistleri ve onların kuklası Zelensky’nin AKP iktidarından Ukrayna’ya garantör olması talebi haftanın çok önemli gündemlerinden biriydi. Zelensky bu konuda AKP iktidarıyla anlaşmış oldukları yolunda açıklama yaptı. Bilindiği gibi bu garantörlüğün Rusya ile karşı karşıya gelmemiz sonucu yaratması riski çok büyüktür. 

Rusya’nın Ukrayna’nın başkent Kiev’e düzenlediği füze saldırısında, Baykar’ın SİHA üretim tesisinin de vurulduğu bildirildi. Ukrayna’da Türk yapımı Bayraktar TB2 ve AKINCI SİHA’larının üretileceği fabrikanın inşaası son aşamalara gelmişti. Ancak bu füze saldırısıyla, fabrikanın tamamlanma sürecine darbe vurulduğu belirtildi. Saldırının ardından Baykar yetkilileri, fabrikanın ciddi şekilde hasar gördüğünü ve bu olaya rağmen üretim faaliyetlerinin sürdürülmesinin hedeflendiğini belirtti. Bu, son altı ayda fabrikaya yapılan dördüncü saldırı oldu. Baykar CEO’su Haluk Bayraktar, geçen yıl yaptığı açıklamada Ukrayna’daki fabrikanın 2025 Ağustos’ta açılacağını duyurmuştu.

ABD ve Rusya arasında yaşanan yakınlaşma, dünya gündeminde yer almayı sürdürüyorken Putin’in Çin ziyareti haftanın en önemli dış gelişmeleri arasında yer aldı. Ziyaret Trump’ın Rusya’yı ABD’ye karşı yedekleme çabasının henüz bir sonuç alamadığını gösterdi. Rusya ile Çin Batılı güçlere karşı adı konulmamış ittifakı devam ettirme kararlılığını dile getirdiler. 

İsrail, Gazze’yi tam işgal planını uygulamaya devam ederken, gelen bütün ateşkes tekliflerine kapıyı kapatıyor. İsrail, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasr Hastanesi’ne iki farklı hava saldırısı gerçekleştirdi. Saldırıda Reuters, El Cezire ve AP gibi medya kuruluşlarında çalışan en az 20 kişi öldü. Böylece 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde İsrail saldırıları sonucu hayatını kaybeden gazetecilerin sayısı 246’ya yükseldi. Elinden bir şey gelmeyen Birleşmiş Milletler (BM) saldırıyı kınamakla yetindi. Öte yandan ay başında Gazze’yi işgal planını onaylayan İsrail, iş makineleri ile kentte yıkımını sürdürüyor. Saldırılar ve abluka nedeniyle kıtlık yaşanan Gazze’de açlıktan hayatını kaybedenlerin sayısı 121’i çocuk olmak üzere 317’ye yükseldi.

İsrail’in saldırıları yalnızca Filistin ile sınırlı değil. Lübnan’da Hizbullah’a, Irak’ta Haşdi Şabi’ye karşı baskılar sürerken, bu güçlerin İran’la müttefik olmaları dikkat çekiyor. İsrail ayrıca Yemen’de ABD ve Batılı ülkelerle koordineli şekilde Husilere yönelik saldırılarda da başrol oynuyor. Yemen’in başkenti Sana’da İran destekli Husilere ait bir askeri tesisin hava saldırısıyla imha edildiğini açıkladı. Yapılan resmi açıklamada, söz konusu operasyonun Husilerin askeri kapasitesini zayıflatmaya yönelik olduğu vurgulandı. İşgalci İsrail, saldırının özellikle Husilere ait askeri altyapıların ve bölgedeki güvenliği tehdit eden unsurların hedef alındığını kaydetti. Açıklamada ayrıca, İsrail’in bölgedeki “düşmanca faaliyetlere” karşı kararlı bir tutum sergilemeye devam edeceği belirtildi. Öte yandan saldırıya ilişkin Husilerden de açıklama yapıldı. Husiler yaptığı açıklamada İsrail’in hava saldırılarında 4 kişinin öldüğünü ve 67 kişinin de  yaralandığını belirtti. Husiler, hava savunma sistemlerinin saldırı dalgası sırasında birçok saldırıyı etkisiz hale getirmeye yardımcı olduğunu da ekledi.

ABD’nin bölgede sergilediği pervasızlık yalnızca askeri alanda değil, diplomatik ilişkilerde de kendisini gösteriyor. Lübnan’da geçtiğimiz hafta yaşanan bir olay, Washington’un halklara yönelik aşağılayıcı tavrını açığa çıkardı. ABD’nin sömürge valisi rolündeki Türkiye büyükelçisi ve Lübnan özel temsilcisi Thomas Barrack’ın gazetecilere yönelik hakaret içeren sözleri kamuoyunda büyük tepki topladı. Büyükelçinin küçümseyici ve onur kırıcı tavrı, ABD’nin bölgede “barış” ve “demokrasi” adına yürüttüğü politikanın gerçekte nasıl bir dayatma ve aşağılama üzerine kurulu olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Bu olay, ABD’nin diplomatik dille dahi halkları küçük görmeye çalıştığının açık göstergesiydi. Olaya gelen tepkilerden sonra Barrack, kullandığı ifadelerden ötürü özür diledi.

Thomas Barack’ın Suriye’de Kürt yönetiminin otonomi doğrultusundaki taleplerine de daha açık  hale geldiği görülüyor.

Sonuç olarak ülkemizi Batılı emperyalistlerin inisiyatifinde karanlığa sürükleyen iktidarın kamuoyu desteği azalıyor ve ülkeyi yönetme olanakları zayıflıyor. Bu da ortağı MHP ile çatışmasına yol açıyor. ABD tarafından sömürülmeye ve ezilmeye ses çıkaramayan Avrupa ülkeleri Rusya ile savaşta Ukrayna yanında Türkiye’yi de kullanmaya çalışıyorlar. Rusya ile Ukrayna’nın savaşmasını artık ABD’den çok Avrupa istiyor. AKP iktidarı bir yandan yeni Osmanlılık demagojisi ile halkı kandırırken diğer yandan Batılı güçlerin Ortadoğu’da, Karadeniz’de ve Kafkasya’da sürdürdükleri politikalara destek olmaya devam ediyor. AKP Suriye’nin anahtarının İsrail’e teslim edilmesinin bir benzerini Kafkasya’da yapmaya çalışıyor. Bu süreç Türkiye’deki ekonomik, siyasal ve sosyal sistemin kırılganlığını olağanüstü artırıyor. Hayat devrimci ve yurtsever güçlerin bu gelişmeleri göğüsleyecek aktiflik düzeyine gelmesini bekliyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.