Ülkemizde yoksulluğun derinden hissedildiği şu günlerde, iktidar ile Kürt hareketi arasındaki yeni çözüm süreci çerçevesinde muhalefet üzerindeki baskılar gündemin önemli bir bölümünü oluşturdu. Diğer yandan, Ortadoğu’da emperyalistlerin halkları birbirine düşürme yönündeki çabalarının arttığı bir haftayı geride bıraktık. Haftanın Özeti’ne ülkemizdeki gelişmelerle başlıyoruz.
AKP-MHP ittifakı ile Kürt hareketi arasındaki yeni çözüm sürecinde önemli gelişmeler yaşandı. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın video mesajının ardından, örgüte mensup ilk grup, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Süleymaniye kentine bağlı kırsaldaki Casene Mağarası’nda tören düzenledi. Casena Mağarası, Kürt ulusal liderlerinden Şeyh Mahmut Berzenci’nin 1923’te İngilizlere karşı mücadelede sığınak olarak kullandığı ve 1960’lı yıllarda Irak hükümetine karşı direnişte de kullanılan, Kürt ulusal hareketi açısından sembolik öneme sahip bir mekândır. Törende, örgütün “silahları kendi iradeleriyle bıraktığına” ilişkin Türkçe ve Kürtçe bildiriler okundu.
AKP ve MHP savunucuları, Kürt ulusal hareketiyle girilen yeni sürecin amacının ABD ve İsrail’in Türkiye’yi karıştırma çabalarının önüne geçmek olduğunu iddia ediyor. Ancak AKP iktidarı, 14 yıl boyunca uğraşarak Suriye’nin yıkılmasını sağladı ve bu süreçte Suriye’de, İran’da ve Lübnan’da halkların birbirine düşürülmesinin yolunu açmış oldu. İsrail, Suriye’de iktidardaki HTŞ’nin baskı, saldırı ve katliamlarını kullanarak Alevileri, Dürzileri, Kürtleri ve laik Arapları kendi egemenliğinde örgütlemeye çalışıyor. İsrail’in hedefi, Kürtlerin elinde tuttuğu bölgeyle kendi sınırları arasında “Davut Koridoru” adını verdikleri bir alan açmaktır.
2011 öncesinde Esad rejimini, sonraki yıllarda ve özellikle 2024’te ise İran hükümetini aldatan AKP iktidarı, şimdi de halkımıza barış vaatleriyle gerçekleri örtbas etmeye çalışıyor. Bu süreçte atılan adımların, barış ve demokrasi özlemini istismar ederek hem ABD’nin gözüne girmek hem de Kürt ulusal hareketine yaslanarak iktidarını sürdürmek amaçlı olduğu görülüyor. AKP söyleminde geçen “Türk–Kürt–Arap ittifakı” ise içinde Colani’nin ve Amerikancı Arap egemenlerinin yer aldığı mezhepçi bir ittifaktır. AKP-MHP ittifakının başlattığı bu sürece tepki olarak hafta içinde MHP’nin bazı yerel örgütlerinde istifalar yaşandı. Muhalif çevrelerde Bahçeli’nin erken seçim isteyerek hükümeti düşürme ihtimali tartışılmaya başlandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevi önünde yaptığı basın açıklamasında, CHP’ye yönelik soruşturmaları yürüten Cahit Cihad Sarı’ya yönelik olarak “Beyaz Toros’u koymuş oraya, sen kimi tehdit ediyorsun?” ifadelerini kullandı. Bu açıklamanın ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Özel hakkında “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” ve “tehdit” suçlamalarıyla soruşturma başlattı. Bu, Özel hakkında bir ay içinde açılan üçüncü soruşturma oldu. Yargı, yalnızca devrimci güçlere değil, iktidarın karşısında duran tüm demokratik muhalefet odaklarına karşı baskısını artırıyor. CHP’ye yönelik hukuki ve siyasi saldırılar, toplumun geniş kesimlerinde büyüyen adalet arayışını bastırmaya yöneliktir. Muhalefetin zayıf tepkisi ve kitlelerin örgütsüzlüğü, iktidarın saldırılarını daha da yoğunlaştırmaktadır.
İktidar, emekçiler üzerindeki baskıyı artırarak sermaye sınıfının çıkarlarını korumaya devam ediyor. Meclis’te kabul edilen düzenlemeyle, turizm sektöründe çalışan işçilere haftalık izin “11 günde 1” olarak yasallaştırıldı. Sermaye sahipleri “esneklik” adı altında sömürüyü derinleştirirken, işçi sınıfının temel kazanımlarından olan “hafta tatili” gasp edilmek isteniyor. CHP milletvekili Ahmet Vehbi, izin gününün patronların inisiyatifine bırakılmasının karışıklık yaratabileceğini belirtirken, Turizm Bakanlığı’nın cevabı “Onu biz hallederiz” şeklinde oldu.
Eğitim alanında, yıllardır çöken sınav sistemi bir kez daha tartışma konusu oldu. Liselere Geçiş Sınavı’ndan (LGS) 719 öğrencinin tam puan alması, kamuoyunda şaibe iddialarını yeniden gündeme taşıdı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bu durumu “sistemdeki düzenlemeler ve öğrencilerin artan başarısı” ile açıkladı. Ancak sınav kitapçığının sınavdan önce sızdırıldığı iddiası üzerine 29 kişi hakkında soruşturma başlatıldı; Milli Eğitim Bakanlığı’ndan üst düzey bir bürokrat görevden alındı. Benzer sızdırma iddiaları geçmişte de dile getirilmişti.
Yargıya güveni azaltan örneklerden biri de Rabia Naz davasıydı. 11 yaşındaki Rabia Naz Vatan, 2018’de Giresun’un Eynesil ilçesindeki evinin önünde yaralı bulunmuş, hastanede hayatını kaybetmişti. Ölüm nedeni hâlâ netleşmedi. Önce intihar ya da kaza denildi, ardından soruşturma kapatıldı. Siyasi müdahaleler soruşturmayı engelledi. Konu, Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan’ın uzun süren adalet arayışı sayesinde kamuoyuna mal oldu. AKP’li eski milletvekili Nurettin Canikli’nin, Şaban Vatan tarafından “olayı örtbas etmekle” suçlandığı iddiası üzerine açılan davada, Şaban Vatan 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılarak cezaevine gönderildi. Bu olay, yargıya yapılan siyasi müdahalelere yönelik toplumsal tepkiyi artırdı.
Özetimize dış gelişmeler ile devam ediyoruz.
Suriye’de Colani liderliğindeki Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), Dürzi sivillerin yaşadığı Süveyda ve Dara’a bölgelerinde silahlı saldırılar gerçekleştirdi. The Guardian’a göre, 14–17 Temmuz arasında çıkan çatışmalarda en az 516 kişi hayatını kaybetti. HTŞ’nin Lazkiye’deki Alevilere yönelik katliamlarının ardından Dürzilere yönelik saldırıları, mezhepsel gerginlikleri derinleştiriyor. Bu gelişmelerin ardından İsrail ordusu, Şam’da Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı hedef alan hava saldırıları düzenledi.
Emperyalistlerin besleyip büyüttüğü HTŞ, etnik ve mezhepsel çatışmaları körükleyerek halklar arasındaki gerilimi tırmandırıyor. İsrail, Gazze’de olduğu gibi Suriye’ye yönelik saldırılarını da “güvenlik” bahanesiyle sürdürüyor. Hedef, Suriye’yi federasyona zorlamak, Kürtlerle doğrudan bir ittifak kurmak ve Suriye’ye el koymaktır.
Şam’a yönelik saldırılardan hemen önce Gazze’ye düzenlenen hava saldırısında bir hastane ve kilise hedef alınmış, en az üç kişi hayatını kaybetmiştir. Emperyalistler, bölgede kendi çıkarlarına yakın güçleri destekleyerek hegemonyalarını sağlamlaştırmak istiyor. Direniş güçlerine yönelik saldırılar hız kesmeden sürüyor. Etnik ve mezhep farkları üzerinden halklar birbirine kırdırılmaya çalışılıyor.
ABD eski Başkanı Donald Trump, Ukrayna’ya daha fazla silah tedarik edileceğini duyurdu. Bu silahlar arasında Ukrayna’nın acilen talep ettiği Patriot hava savunma sistemleri de yer alıyor. Bu silahların finansmanı Avrupa ülkeleri tarafından karşılanacak. Trump, Putin’in barış anlaşması imzalamaması hâlinde 50 gün içinde Rusya’ya yönelik yaptırımların ağırlaştırılacağını açıkladı.
Dünya genelinde devrimci mücadelelerin ve anti-emperyalist barış hareketlerinin zayıflığı, NATO ile Rusya arasındaki mücadelede NATO ülkelerini silahlanmaya; Rusya’yı ise sınırlarını genişletmeye itiyor. Polonya, Romanya ve Baltık ülkeleri, NATO’nun Rusya’yı kuşatma stratejisine aktif olarak katılıyor. Şimdi NATO, Rusya’yı Kafkaslarda sıkıştırma peşinde. AKP iktidarının Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’ı Rusya’ya karşı kışkırtması Moskova’nın tepkisini çekiyor.
Fransa Dışişleri Bakanı, İran’ın nükleer programındaki “şeffaflıktan uzak” tutumu nedeniyle Avrupa Birliği’nin yeni yaptırımlar uygulamaya hazır olduğunu açıkladı. İran, bu tehdidin siyasi baskı aracı olduğunu belirterek adil ve dengeli bir anlaşma için müzakerelere açık olduğunu ifade etti.
Özetimize geride bıraktığımız hafta yaşanan hak ve özgürlük mücadeleleri ile devam ediyoruz.
Geride bıraktığımız hafta Cumartesi Anneleri’nin basın açıklamasına da devam edildi. Cumartesi Anneleri; “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle gerçekleştirdikleri eylemlerinin 1059.haftasını tekrardan Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdi. Bir araya gelen grup gözaltında kaybedilen Ramazan Kaya için adalet talep etti.
Bu hafta hasta tutsakların sesini yükseltmek için eylemlere de devam edildi. İstanbul, İzmir ve Ankara’da gerçekleşen basın açıklamasında; ağır hasta mahpuslar Emin Gurban, Perihan Sevda Erkılınç ve Mehmet Emin Vural’ın durumlarına dikkat çekilerek, derhal serbest bırakılmaları talep edildi.
Tutuklanan İHD Hapishane Koordinasyonu üyesi Hatice Onaran için İHD İstanbul Şubesi tarafından basın açıklaması gerçekleşti.
İşçi haberleriyle devam ediyoruz. Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi BİSAM’ın açlık ve yoksulluk sınırı rakamları milyonlarca emekçinin çaresizliğini yansıtıyor. Araştırmaya göre açlık sınırı 25 bin 811 lira olurken yoksulluk sınırı 89bin 282 TL’ye ulaştı.
Kamu işçilerinin yaklaşık 7 aydır imzalanmayan sözleşmesi iktidarın bugün küçük zam önerisiyle ilk 6 ay için yüzde 24’e ulaştı. 600 bin emekçiyi ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü sendikaların kötü tutumu nedeniyle işçilerin memnun kalacağı bir sözleşme olamayacaktır. Öte yandan kamu emekçileri sendikaları zorlayarak eylemeler yapmayı sürdürüyor. Dün bir çok sektörde iş yavaşlatma ve bir günlük iş bırakma eylemleri gerçekleştirildi. Kamu işçileri hakları için mücadeleye açık olsa da sendikalar işçilerin tepkileri önceki dönemlerde olduğu gibi iktidarın istediği çerçevede tutmayı sürdürüyor. Emekçiler ilk 6 ay için yüzde 50 zam ve en düşük taban ücretin 1800 TL olmasını istiyor.
Bu hafta emekçiler için can yakıcı gündemlerden biri turizm işçilerinin haftalık izin haklarının 6 günde bir yerine 10 günde 1 gün olacak şekilde değiştirilmesi oldu. Sessizce meclisten geçen bu düzenleme yüzbinlerce turizm emekçisinin çalışma hayatına ciddi zararlar verecek, işçilerin tatil, mesai hakları gibi hakları gaspedilecek ve kölelik koşullarında çalışmaya zorlanacaklar. Bu düzenleme diğer sektörler için de kölece çalışmanın önünü açacak bir risk taşıyor.
Queen Tarım işçilerinin sendikal haklarını savunmak için başlattığı direniş devam ediyor. İşçilerin örgütlendiği BTO-SEN’i saf dışı etmek isteyen işyeri patronları işçileri işten atmaya devam ediyor. Bugüne kadar 7 öncü işçi işten çıkartıldı.
Queen Tarım işçileriyle dayanışmak için Kadıköy Migros mağazasında market amirileri ve güvenliğin fiziki saldırısına uğrayan Emekçiler Dayanışması gönülleriyle dayanışmak için saldırganlığın gerçekleştiği Migros mağazası önünde bu hafta bir eylem gerçekleştirildi. Saldırganlığın protesto edildiği eylemde Queen Flowers işçileriyle dayanışmanın önemi anlatıldı.
İBB bünyesinde bulunan Beltur’da 3 işçinin işten atılmasına karşı Dev Turizm-İş Sendikası öncülüğünde başlayan eylemler devam ediyor. İşçiler gerçekleştirdiği eylemlerde Beltur Genel Müdürü Hüseyin Çağlar’ın işçi duşamlığını teşhir ediyor.
Yapı Yol-İş Sendikası, Santa Maria Draperis Kilisesi’nde çalışan işçilerin alacaklarının iki yıldır ödenememesine karşı bu hafta Beyoğlu’nda düzenledikleri eylemde gözaltına alındılar. İşçiler haklarını almak için mücadele etmeyi sürdürüyor.
İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkan’ı Cemil Tugay’ın hedef göstermesinin ardından işten çıkartılan 368 işçi belediyenin Egemenlik binası önünde kurdukları direniş çadırında işlerini istemeyi sürdürüyor. İşçiler bu hafta belediye meclis toplantısına katılmak istedi fakat zor kullanılarak meclis toplantısının gerçekleştiği salona alınmadılar.
Anlara Altındağ Belediye’sinde işten atılan işçilerin belediye binası önündeki direnişi devam ediyor. Belediye Başkan’ı Veysel Tiryaki emek düşmanlığını sürdürerek polisi işçilerin üzerine sürmeye ve direnişi kırmaya devam ediyor. İşçiler direnmeye devam.
Çiğli Belediyesi işçisi kadınların Ankara’da CHP Genel Merkezi önündeki direnişi devam sürüyor.
Beşiktaş Belediyesi’nde, Şişli’de işten atılan işçiler işlerine dönmek için direnmeye devam ediyor.
Temel Conta işçileri ucuz işçiliğe karşı insanca bir ücret ve çalışma koşulları talebiyle sendikal haklarına sahip çıkarak 221 gündür direniyor.
Toros Tarım’da Petrol-İş Sendikası’na üye işçilerin direnişi 58 gündür devam ediyor.
Tek Gıda-İş sendikasına üye işçilerin sendikal örgütlenme nedeniyle işten atılmasıyla Eker Süt önünde başlayan direniş 297 gündür kararlılıkla devam ediyor.
Son olarak da bazı gençlik haberlerini vereceğiz.
Okulların yaz tatiline girmesiyle birlikte sosyalist örgütler, çocuklar ve gençlere yönelik atölyeler ve etkinlikler düzenlemeye başladı. Bu çalışmalar, özellikle emekçi mahallelerdeki çocukların gelişimini desteklemeyi toplumun karşı karşıya olduğu uyuşturucu, çeteleşme gibi sorunlara karşı dayanışmayı güçlendirmeyi amaçlıyor.
Eğitim ve Dayanışma Hareketi, bu doğrultuda yürüttüğü çalışmalar kapsamında İzmir ve İstanbul’da etkinlikler yapmaya başladı.
İzmir’de Genç Direnişçiler, Bornova Eğitim ve Dayanışma Hareketi olarak İzmir Bornova Atatürk Mahallesi’nde iki günlük bir çocuk etkinliği düzenledi. Tanışma oyunlarıyla başlayan etkinlikte çocuklara Bremen Mızıkacıları hikâyesi anlatıldı. Hikâyenin koreografik canlandırmasının ardından hep birlikte çeşitli oyunlar oynanarak keyifli vakit geçirildi.
İstanbul’un Akpınar Mahallesi’nde, Akpınar Eğitim ve Dayanışma Hareketi tarafından iki günlük etkinlik gerçekleştirildi. İlk gün çocuklarla su savaşı yapılarak eğlenceli anlar yaşandı. İkinci gün ise “Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine” dizeleri eşliğinde bir duvar boyama etkinliği yapıldı ve dayanışmanın önemi üzerine sohbet edildi.
Öğrenci Kolektifleri, Artvin Hopa, Kemalpaşa ve Trakya bölgelerinde çocuklara yönelik yaz atölyeleri düzenledi. Bu atölyelerde yaratıcı yazarlık, eğlenceli bilim, kolaj, dans, spor, toplumsal cinsiyet eşitliği, İngilizce ve fotoğrafçılık gibi birçok alanda etkinlikler gerçekleştirildi.
Toplumsal Özgürlük Partisi ise “Zorbalık Yok, Dostluk Çok” sloganıyla ülkenin dört bir yanında çocuklara yönelik etkinlikler yapmaya başladı. Resim, müzik, bilim, felsefe, sinema ve daha birçok alanda atölye çalışmaları sürüyor.
Özetimizi burada toparlıyoruz.
Ülkemizde ve bölgemizdeki gelişmeler, emperyalistlerin İran’a yönelik saldırılarını derinleştireceğini gösteriyor. “Türk-Kürt-Arap ittifakı” söylemi üzerinden İran’a yönelik ekonomik ve siyasi yaptırımlar, ambargo altında yaşam mücadelesi veren İran halkını kışkırtmayı hedefleyen sahte demokrasi propagandası, emperyalistlerin İran’ı parçalama planının bir parçasıdır.
Kürt sorununa Amerikancı çözüm ne ülkeye ne de bölgeye özgürlük ve demokrasi getirmiştir. Bu yol önce Türkiye’de dinci rejimin kurulmasına, sonra Irak’ın yakılıp yıkılmasına ve ardından Suriye’nin mahvedilerek başına Colani’nin getirilmesine yol açtı. Colani iktidarının dinci saldırıları halklar arasındaki dostluğu İsrail’in lehine bozmaya hizmet ediyor. Esad’ın devrilmesi sonrasında Alevi ve Dürzi Araplar ve Kürtler ile Sünni Araplar arasında kutuplaşma derinleşiyor. Tehlike Türkiye’ye yaklaşıyor. İsrail, Kürtlerin uğradığı ayrımcılığı istismar ederek onları diğer halklarla karşı karşıya getiriyor ve kendine mahkum etmeye çalışıyor.
Başta Türkler ve Kürtler olmak üzere, Türkiye halkları olarak emperyalizmin böl-yönet politikalarına karşı çıkmamız gerekiyor. Bu politikaların boşa çıkarılmasının yolu, halklarımızın anti-emperyalist mücadelede ortak örgütlenmesidir. Kürt halkının ve diğer tüm halkların ulusal-demokratik hakları tanınmalıdır. Bu süreçte Türkiye’deki devrimci güçlerin anti-emperyalist ve birleşik bir mücadele hattı oluşturması büyük önem taşımaktadır. Sosyalist hareket, bu süreçte anti-emperyalist yurtseverliği kuşanarak, halklara kurtuluşun yolunun direnişten geçtiğini gösterebilir. Sürecin önümüze koyduğu çok önemli bir enternasyonalist görev de anti-emperyalist barış hareketidir.
daha düne kadar PKK’dan ümidiniz vardı.
ortak iş yapmaya çalışıyordunuz.
PKK nın yıllar önce Amerikan kuklası haline geldiğini ve bölgemiz için karşı devrimci olduğunu görmek istemediniz.
öncülük herşey olup bittikten sonra değil, hiç kimse görmeden gidişatı görebilmekle olur.
Siz öncü değil malumun ilamcısı durumdasınız.