Haftanın Özeti: Hem Batılı emperyalistlerin hem de AKP’nin halleri hal değil

0
483

ABD bir IŞİD liderini daha Türkiye işgali altındaki Suriye topraklarında öldürdüğünü açıkladı. Mahir el Agal isimli IŞİD üst düzey liderinin bir İHA saldırısıyla öldürüldüğü belirtildi. ABD 3 Şubat 2022’de IŞİD liderlerinden Ebu İbrahim el Kureyşi’yi de İdlib’e yaptığı bir operasyonda öldürmüştü. Hatta IŞİD Halifesi Ebubekir Bağdadi de ABD askerleri tarafından 2019 Ekim ayında İdlib vilayetinde, Türkiye sınırına yaklaşık 7 kilometre mesafedeki Barişa köyünde öldürülmüştü. IŞİD liderlerinin güvenli mekan olarak Erdoğan iktidarının kontrolü altındaki bölgeleri seçmesi, iktidarın IŞİD’i kullandığı yolunda kuşkulara işaret ediyor. ABD işgal kuvvetlerinin Fırat’ın batısında Erdoğan iktidarının denetimindeki bölgelere kendisinin operasyon yapması, hem Erdoğan iktidarına güvenmediği hem de istihbaratı kimi zaman Erdoğan iktidarından almış olabileceği ihtimallerini akla getirmektedir.

İdlib’de askeri operasyonlar yapmakta olan ABD’nin durumuna biraz bakalım. ABD’de enflasyon yüzde 9,1 ile 1981 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıktı. ABD’nin son olarak Ukrayna’da Rusya’yla giriştiği mücadele onun asıl rakibi Çin’i rahatlatmaktan başka işe pek yaramadı. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılma kararı NATO’yu canlandırmak açısından olumlu bir gelişme sayılabilir fakat Ukrayna’da işler ABD ve Batılı güçler açısından iyi gitmiyor. İngiltere’de Boris Johnson’un başına gelenlerin ve İtalya’daki hükümet krizinin bu gelişmelerle ilgisi olduğunu sanıyoruz. Rusya’ya karşı yaptırımlar nedeniyle Almanya, Fransa ve İtalya‘nın yaşadığı ekonomik baskılara daha ne kadar dayanacakları belirsiz durumdadır. Hayat pahalılığı ve enflasyon Avrupa’da yükselmeye devam ediyor. Biden hakkındaki pedofil iddiaları ve oğlunun pisliklerinin tartışılması artan sıkıntıların ürünüdür. Putin’i devirmeyi istediler, kendileri ayakta durmakta zorlanıyor.

ABD’de hedefte olan Biden Ortadoğu’da İran’a karşı işbirlikçi Arap devletleriyle İsrail ittifakı yoluyla bölgede ABD egemenliğini kuvvetlendirmeye çalışıyor. Biden 13-16 Temmuz tarihlerindeki gezisine İsrail’den başladı. Erdoğan, Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de onun hemen ardından İran’ın başkenti Tahran’da buluşacaklar. Erdoğan’ın bu buluşmada Suriye’deki Tel Rıfat ve Münbiç bölgelerini işgal etmek için onay almaya çalışması bekleniyor. Suriye devleti ile Kürt güçler işgale karşı birlikte direnecekleri yolunda sözler söylediler fakat Rusya Erdoğan’a onay verirse hem işleri zorlaşır hem de Suriye daha çok gerginleşir. Erdoğan Ukrayna’nın Karadeniz üzerinden dünyaya tahıl ihracatının gerçekleşebilmesi için Rusya ve Ukrayna arasında bağ kurarak hem prestij kazandı hem de iktidarının olanaklarını artırdı.

Fakat İdlib’den gelen haberler yanında AKP’nin uluslararası kara para aklama gibi kirli ticari ilişkilerindeki isimlerden Sezgin Baran Korkmaz’ın Avusturya’dan ABD’ye iade edilmesi kararı da AKP açısından endişelendiricidir. ABD o sayede AKP aleyhine deliller toplamayı sürdürecektir. ABD güçlerinin İdlib’de IŞİD’e karşı yaptığı operasyonlar da AKP’nin Suriye’de ABD’yi terör destekçiliğiyle suçlamasını zorlaştırıyor.

Türkiye’de ekonomik durum günden güne kötüleşiyor. Sebze, meyve fiyatları son bir yılda yüzde yüzü aşkın arttı. Mesela İstanbul’da son bir yılda patatesin kilosu yüzde 400’den fazla artarak 2.5 liradan 11 liraya çıktı. Diğer sebze ve meyve ürünleri de genelde en az 2 katına çıkmış durumda. ENAG; 4 kişilik ailenin açlık sınırını 12 bin lira olarak açıkladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hal Müdürlüğü’nün 8 Temmuz fiyatlarına göre “Kuru soğanın kilosu 1.5 liradan 8.5 lira, patlıcanın kilosu 4 liradan 10 lira, mantarın kilosu 15 liradan 28 lira, capia biberin kilosu 10 liradan 25 lira, salatalığın kilosu 5 liradan 12 liraya fırladı. Maydanozun demeti ise 1 liradan 4 liraya yükseldi. Meyve açısından ise son bir yılda kilo fiyatı birinci kalite çilekte 15 liradan 50 lira, incirde 10 liradan 30 lira, üzümde 10 liradan 17 lira, limonda 5 liradan 12 liraya ulaştı. İthal ürünlerden ananasın kilosu da 16 liradan 40 liraya yükselirken muz 18 liradan 30 liraya çıktı”.

Türkiye’de orman yangınları, çevre yağması ve yolsuzluklar hız kesmiyor. Türkiye’nin en güzel deniz kıyıları özelleştirilerek betonlaştırılıyor. Bodrum Cennet Koyu bu anlamda Cengiz İnşaat’ın emrinde bulunuyor. Milletin a…ına koyduk diye övünen Cengiz İnşaat Bodrum’u betonlaştırıp satacak. Bunlar yurtsever ve çevreci insanların tepkisini topluyor.

Yap-işlet-devret yağmacı anlayışı ile özel şirketlere yaptırılan Çanakkale 1915 köprüsü halkın sırtından şirketi zenginleştirmeye devam etti. Bayramın arefe gününde bile ancak 14 bin 275 araç geçti. Garanti edilen araç sayısı ise 45 bindir. Geçmeyen her araç için şirkete 17,5 Euro ödeniyor.

Elektrikte özelleştirmenin cezasını bu hafta Datça çekti. Özel şirketin yatırım yapmayıp sırf kazanç sağlamakla yetindiği trafolar patlayıp orman yangını çıkardı. Yangın iki gün sürdü. Türkiye’nin ciğerleri İzmir-Çeşme ve Dersim’de de yandı.

Halk yoksulluktan ve gelecek endişesinden gitgide daha rahatsız olurken rejim genellikle halkın önüne İsveç, YPG, Yunanistan gibi uluslararası sorunları koyuyor. Bugünlerde oyalayıcı bir konu da 15 Temmuz edebiyatıdır. 15 Temmuz büyük kısmıyla iktidarın ürünü bir kalkışmadır. Gene bugünlerde lideri F. Gülen’in sağlık sorunlarıyla boğuştuğu Fethullahçılar burada oyuna getirildiler. AKP’nin yakın zamanlara kadar halkı korkuttuğu SADAT örgütünün dökülmekte olduğunu görüyoruz. Kurucu lideri Adnan Tanrıverdi SADAT’ı ayakta tutmak maksadıyla İslam Ülkeleri İçişleri Bakanlığı gibi saçmalıklar icat ediyor. İktidarın gücü tükenmiş olmamakla birlikte zorlukları çok artmaktadır. Sri Lanka’daki saray rejiminin başına gelenler AKP iktidarının da başına gelebilir. İşçi sınıfı, gençlik ve kadınlar Türkiye’de çok daha büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.

CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı ise doğru dürüst gelişemediği gibi aynı zamanda seçim başarısına kilitlenmiş durumdadır. Seçimlerde başarı şansları kuşkuludur. Onlar Batılı ülkelerin desteğini çok önemsiyorlar. Mehmet Altan gibi liberallerle yakınlaşan HDP de Batılı güçlerle çok ilgileniyor. Batılı güçlerin desteğinin daima çok yüksek bedeli olacağı bilinmektedir. Halk güçlerinin, sosyalist solun bunu aklında tutması gerekiyor.

Diğer yandan ise Türkiye’de devrimci bir çalışmanın başarılı sonuçlar alacağı çok elverişli bir dönemden geçiyoruz. Tam da bugünlerde sosyalist olarak tanınan Ufuk Uras isimli siyasetçinin Mahir Çayanların İsrail Başkonsolosu Elrom’u kaçırıp öldürerek aslında dünyadaki Nazi güçlerinin oyuncağı olduğu yolunda sosyal medya paylaşımı yapması Türkiye solunun bir sorununa ışık tuttu. Ufuk Uras’ın ÖDP’nin başına nasıl geldiği ve ardından da nasıl Kürt hareketi tarafından mebus seçtirildiği üzerinde düşünülmesi Türkiye solu olarak kendi kendimizi anlamamıza yardımcı olacaktır. Türkiye solu CHP’si ve HDP’si ile Avrupacı güçlerden bağımsız ve devrimci bir tutumla çalışabildiği taktirde Türkiye’nin gençliği, kadınları ve halk onu yalnız bırakmayacaktır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.