Haftanın Özeti: Uyuşturucu ve Çeteleşmeye Karşı Mücadele Etmeliyiz

0
118

Türkiye’den Gelişmeler

CHP’nin halkımıza kan ağlatan uyuşturucu sorununu araştırmak üzere verdiği Meclis araştırma önergesinin AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesi, halkın bu mesele karşısında nasıl yalnız bırakıldığını bir kez daha gözler önüne serdi. Oylamanın ertesi günü, ünlülere yönelik “uyuşturucu kullanmak” iddiasıyla bir operasyon haberi medyaya yansıdı. İstanbul’da aralarında ünlülerin de bulunduğu 19 kişi hakkında işlem başlatıldı ve gerekçe olarak bu kişilerin “toplumda model alınan insanlar” olması gösterildi. Ancak, bu soruşturmanın uyuşturucu ticaretine nasıl göz yumulduğunu örtbas etmek amacı taşıdığı açıktır. Bugün Türkiye, uluslararası uyuşturucu ticaretinin önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Interpol tarafından aranan uyuşturucu baronlarının Türkiye’de sığınma ve vatandaşlık aldığı gerçeği, AKP hükümetinin bu konudaki yaklaşımına dair ciddi endişeler uyandırmaktadır.

AKP’nin bu yaklaşımı bununla sınırlı değil. Uyuşturucu ticareti, Gazi Mahallesi ve Gülsuyu gibi “sol eğilimli mahalleler” olarak bilinen bölgelere uzun süredir sistematik bir şekilde yayılmış durumda. Bu mahallelerde gençler çetelerin ağına düşerken, onları suç dünyasına sürükleyen uyuşturucu baronlarının on yıllardır devlet koruması altında olduğu iddia ediliyor. Gençleri zehirleyen ve suça iten bu sektör, 1990’lı yıllardan beri kayıt dışı ekonominin önemli bir parçası haline gelmiştir. Tek tek polisler arasında elbette dürüst görevliler olabilir; ancak bu derin yapılı sorunun sadece polis operasyonlarıyla çözülmesini beklemek gerçekçi değildir. Bu noktada, devrimci, demokrat ve yurtseverlere önemli sorumluluklar düşmektedir.

Avukat Serdar Öktem’in bir çete tarafından öldürülmesi, dikkatleri iktidar ortağı MHP üzerine çekti. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin davada kilit sanık olarak yargılanan MHP’li Avukat Serdar Öktem, Şişli’deki ofisinin önünde düzenlenen silahlı saldırı sonucu öldü. Öktem’in, Sinan Ateş cinayeti dosyası kapsamında bir süre tutuklu kaldığı ve davadaki pek çok isimle bağlantısı olduğu iddia ediliyordu. Saldırı sonrası başlatılan soruşturmada, saldırıyı gerçekleştirdiği öne sürülen beş şüpheli gözaltına alındı ve bağlantılı olduğu belirlenen yedi kişi daha yakalandı. Şüphelilerden ikisinin 18 yaşın altında olduğu bildirildi. “Daltonlar” adlı suç örgütünün saldırı talimatını verdiği iddiaları, olayın siyaset-mafya bağlantısına işaret ediyor.

AKP’nin kurucu isimlerinden eski İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık’ın, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklanması tartışma yarattı. Son dönemde iktidar politikalarına yönelik eleştirileriyle dikkat çeken Kocabıyık, sosyal medya paylaşımları ve bir röportajı gerekçe gösterilerek yargılandı ve tutuklandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, tutuklamayı eleştiren bir açıklama yaptı. Ancak, ne yazık ki CHP yönetiminin de benzer konularda farklı bir tutum içinde olduğu söylenemez. Mesela CHP’de sadece genel merkeze karşı olanların değil, onu açıktan desteklemeyenlerin bile zaman zaman hedef alındığı görülüyor.

CHP’nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin 60’ıncısı, Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğunun 200’üncü gününde Şişli’de düzenlendi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mitingde yaptığı konuşmada iktidara ve yargı süreçlerine sert eleştiriler yönelterek, vatandaşları demokrasi ve adalet mücadelesine destek olmaya çağırdı. CHP’nin bu tür eylemleri istikrarlı bir şekilde sürdürmesini, muhalefet açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.

İşçi Haberleri

Çocuk işçi ölümlerinin giderek yaygınlaştığı ülkemizde İSİG verilerine göre Eylül ayında en az 206 işçi çalışırken öldü. Son 1 yılda ise çocuk işçi cinayeti sayısı en az 80 çocuğa ulaştı.

Tokat’ta 1700 işçinin Çalıştığı Şık Makas isimli tekstil firmasında (Cross kot) işçiler maaşlarının 2.5 ay ödenmemesi üzerine 7 Ekim günü iş bıraktılar ve üye oldukları Öz İplik-İş’ten istifa ederek BİRTEK-SEN Sendikası’na geçtikleri için işten atıldılar. 800 işçi işten çıkartılırken Tokat Valiliği fabrika patronunun imdadına yetişerek hızlıca 3 günlük eylem yasağı getirdi. İşçiler baskılara ve yasaklara karşı direnişini sürdürüyor.

Tek Gıda-İş Sendikası’nda birçok grev ve direnişte öne çıkan isimler arasında yer alan Suat Karlıkaya ve Yunus Durdu sendikanın yönetim kurulu tarafından işten atıldı. Yeni yönetimin zorbalığına birçok insan tepki gösterdi.

Şişli Belediyesi işçileri işe dönme mücadelesini sürdürüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Süt Kuzusu projesinde kadro sözü verilmesine rağmen güvenlik soruşturmaları gerekçesiyle işe alınmayan belediye emekçilerin direniş devam ediyor. Buca Belediyesi işçileri söz verilmesine rağmen ücretlerinin ödenmemesi üzerine bu hafta yeniden iş bıraktı.

Sakarya Hendek’teki SAG Hidrolik fabrikasında işçilerin mücadelesi devam ediyor. Temel Conta grevi 301 gündür kararlılıkla devam ediyor. Ankara Sincan’da Tapeten Mensucat isimli işyerinde işçilerin başlattığı grevi 36 gündür sürüyor. Amasya Merzifon’da bulunan GM Teknik işçilerinin grevleri devam ediyor. TPI işçileri direnmeye devam ediyor. Gübretaş grevi sürüyor.

PTT çalışanları Beylikdüzü Kargo Dağıtım Merkezinde baskılara ve işten çıkartmalara karşı bu hafta eylem yaparak uyarıda bulundular.

Gençlik Haberleri

Üniversite öğrencilerinin KYK yurtlarındaki kapasite yetersizliği, yurt dışı kalan öğrenci sayısının artışı ve özel yurtlardaki yüksek ücretler uzun zamandır gündemde olan sorunlar arasında yer alıyor. Öğrenciler uzun süredir barınma krizi yaşarken iktidar bu krizi görmezden geliyor. Son olarak KYK yurtlarındaki barınma krizinin araştırılması için verilen önerge, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde cuma günlerine ders konulmamasıyla birlikte “fiili tatil” uygulamasına gidildi. Öğrenciler ve eğitim sendikaları, bu düzenlemenin dinî gerekçelerle hazırlandığını savunarak laiklik ilkesine aykırı olduğu yönünde tepki gösterdi. Öğrenciler, akademisyenlere ve çalışanlara sorulmadan alınan bu tepeden inme kararın, üniversiteleri iktidar ideolojisinin arka bahçesine çevirmeye yönelik olduğunu belirtti. Ayrıca, kararın tarikatların istek ve taleplerine göre şekillendirildiğine dikkat çekildi.

Özetimize geride bıraktığımız hafta yaşanan hak ve özgürlük mücadeleleri ile devam ediyoruz.

Geride bıraktığımız hafta Cumartesi Anneleri’nin basın açıklamasına devam edildi. Cumartesi Anneleri; “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle gerçekleştirdikleri eylemlerinin 1071. Haftasında tekrardan Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Bir araya gelen grup 31 yıl önce evinden gözaltına alınıp bir daha evine geri dönemeyen Turgut Yenisoy için adalet talep etti.

Bu hafta hasta mahpusların sesini yükseltmek için eylemlere de devam edildi. İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Koordinasyonu çağrısıyla gerçekleşen basın açıklamasında; ağır hasta mahpus Kemal Gömi’nin durumuna dikkat çekerek, derhal serbest bırakılması talep edildi.

Hasta mahpuslara PTT üzerinden para göndermesi suç sayılıp tutuklanan Nimet Tanrıkulu için “örgüt üyeliği” suçlaması açıldı. İHD İstanbul Şubesi tarafından Tanrıkulu’nun duruşması için dayanışma çağrısı yapıldı.

Geride bıraktığımız hafta yurdumuzda Filistin halkı ile dayanışma eylemlerine de devam edildi. Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere çeşitli illerde yürüyüşler ve basın açıklamaları gerçekleşti.

Filistin halkı ile dayanışma eylemleri Avrupa’da da devam etti. İsrail’in Gazze’ye giden yardım gemilerine saldırmasının ardından tutuklu bulunan İsveç’li aktivistler için İsveç’in Göteborg kentinde eylem gerçekleşti.

Dünyadan Gelişmeler

Gazze’de sağlanan ateşkes haberi, derin endişelerle karışık bir iyimserlik yarattı. ABD Başkanı Donald Trump’ın önerdiği sözde barış planı çerçevesinde, İsrail ile Hamas arasında ilk aşama bir ateşkes anlaşması sağlandı. Anlaşmaya göre Hamas rehineleri serbest bırakacak, İsrail ise Gazze’deki askeri güçlerini belirlenen hatlara çekecek. Filistin’in yönetimini Filistinlilerden almayı ve ülkeyi sömürgeleştirmeyi amaçlayan anlaşmanın nereye kadar süreceği belirsizdir.

Bu gelişmenin ardından Türkiye, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan ve Mısır dışişleri bakanları ortak bir açıklama yaparak Hamas’ın olumlu yanıtını memnuniyetle karşıladıklarını ifade ettiler. Hamas’ın ateşkes kararını diğer direniş örgütleriyle birlikte aldığı biliniyor. İsrail ordusunun 8 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü saldırılarda hayatını kaybeden Filistinli sayısı resmi rakamlara göre 67 bini aştı. Ölenler arasında 20 binden fazla çocuk, 11 bine yakın kadın ve 5 bine yakın yaşlı bulunuyor. 1701 sağlık çalışanı ve 254 gazeteci hayatını kaybetti. Yaralı sayısı ise 170 bin olarak veriliyor.

Soykırıma tam destek veren Trump’ı, İsrail Başbakanı Netanyahu Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Trump ve Netanyahu’yu ateşkese zorlayan asıl gücün, Gazze’deki direniş ve uluslararası toplumdaki yoğun dayanışma olduğu görülüyor. İsrail, Gazze ablukasına meydan okumak amacıyla yola çıkan insani yardım gemilerine el koymaya devam ederken, uluslararası sularda gözaltına alınıp serbest bırakılan aktivistler, maruz kaldıkları kötü muameleyi anlattılar. Bu isimlerden biri de İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg’di. Aktivistler, asıl hikayenin kendi başlarına gelenler değil, Gazze halkının çektikleri olduğunu vurguladılar.

Türkiye solunun Filistin direnişine yaklaşımına dair bir diğer gelişme de 7 Ekim eylemleri oldu. Tüm dünyada düzenlenen ve Hamas, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi taraftarları ve sadece soykırım karşıtı ayrımı gözetmeksizin bir araya geldiği eylemlere karşılık, Türkiye solu bu eylemlere beklenen katılımı gene göstermedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem içeride Filistin halkını kurtarmış hem de Batı’ya Hamas’ı ikna etmiş pozları verirken, ABD yönetimi Türkiye üzerindeki baskıyı sürdürüyor. ABD Yüksek Mahkemesi, Halkbank’ın “kamu bankası olduğu ve Türkiye’de yargılanması gerektiği” yönündeki itirazını reddetti. Erdoğan, Trump’ın kendisine “Halkbank probleminin bittiğini” söylediğini iddia etse de, mahkeme kararı banka aleyhine sonuçlandı. Reuters haber ajansı, Erdoğan’ın Trump’la görüşmesi sırasında Halkbank davasının kapatılması için 100 milyon dolar civarında bir rüşvet teklif edildiğini iddia etti. ABD’nin bu davayı, Türkiye üzerinde yeni baskı aracı olarak kullanmaya devam edeceği düşünülüyor.

İsrail ve ABD’nin İran’a yönelik saldırı işaretleri hafta boyunca arttı. ABD’nin Katar’a ağır bombardıman uçakları yerleştirmesi ve İran’a yönelik artan tehditlere rağmen, İran’ın tavrını değiştirmediği gözlemleniyor. AKP iktidarının ve Öcalan ittifakının, İran’a yönelik bir saldırının başarısına umut bağladığı yönünde değerlendirmeler mevcut.

Suriye’de, 8 Aralık 2024’teki rejim değişikliği ve Baas yönetiminin sona ermesinin ardından, 5 Ekim 2025’te “halk meclisi seçimleri” adı altında tartışmalı bir seçim yapıldı. Kürt, Dürzi ve Alevi grupların katılmadığı, Suriye halkının da doğrudan katılmadığı seçimlerde, HTŞ kendi “halk meclisi” üyelerini seçti. 210 sandalyeli parlamentonun üçte ikisi “seçimle”, kalan 70 milletvekili ise geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara tarafından atanacak.

Çekya seçimleri, AB’nin savaş yanlısı çevrelerinin istediği gibi sonuçlanmadı. Seçimleri, AB’nin Ukrayna politikasına mesafeli olan eski Başbakan Andrej Babiš’in liderliğindeki ANO hareketi kazandı. ANO, oyların %35’ini alarak birinci oldu. Babiš’in en önemli farklı söylemi, Ukrayna konusunda AB’nin yürüttüğü aşırı savaşçı politikalara karşı çıkmasıdır.

ABD’nin Venezuela’ya yönelik saldırı işaretleri artıyor. Trump yönetimi, Venezuela çevresine askeri yığınak yaparken, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, ABD elçiliğine yönelik bir “sahte bayrak” saldırısı planlandığı iddiasında bulundu. ABD yönetimi, Venezuela’yı hedef göstermek için uyuşturucu kaçakçılığı iddialarını kullanıyor. Maduro’nun başına konan ödül 50 milyon dolara çıkarılmış durumda. Venezuela, artan işgal tehdidine karşı halk milislerini seferber etti.

Sonuç

Özetimizi iki temaya değinerek bitireceğiz.

Filistin Direnişinin yıldönümünde Türkiye solunun direnişe sırt çevirmesi üzerinde düşünülmelidir. Filistin halkı Marksistlerin içinde yer aldığı bütün yurtsever güçler olarak direnirken Türkiye solu direnişi adeta dincilerle sınırlı ve gayrı meşru görüyor. Bu tutum İsrail’in etkisi olmaksızın açıklanamaz. Türkiye solu anti-emperyalist geleneğine sırtını değil yüzünü dönmelidir.

On yıllardır gençlerimizi tüketen ve ailelere acı çektiren uyuşturucu ve çeteleşme sorunu, AKP döneminde daha da ağırlaşmıştır. Egemen güçler, eğitimli kesimleri bireycileştirip halka yabancılaştırırken, düşük gelirli ve sol eğilimli mahallelerde uyuşturucu, çeteleşme ve dejenerasyonu yaymıştır. Bu yolla hem kayıt dışı ekonomi beslenmekte hem de solun toplumsal etkisi kırılmaya çalışılmaktadır.

Uyuşturucu sorunu, sadece bireysel tercihler veya küçük suç örgütleriyle açıklanamayacak kadar sistemseldir. Bu sorunun en temel nedenlerinden biri, toplumdaki kolektif bilinç, örgütlenme ve dayanışma eksikliğidir. Devrimciler, demokratlar ve yurtseverler olarak, özellikle okullarda ve mahallelerde uyuşturucu ve çeteleşmeye karşı, gençliği bu beladan korumaya yönelik somut çalışmalar yapmalıyız. Çalışmalarımız, başta gençler ve kadınlar olmak üzere, halkın bilinçlenmesini ve örgütlü bir dayanışma ağı oluşturmasını sağlamaya yönelik olmalıdır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.