Haftanın Özeti: Yaklaşan yerel seçimler önemli bir olanaktır

0
552

Haftalık özetimize dünyadaki gelişmelerle başlıyoruz. Bu hafta yankısı süren gelişmelerden biri Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti’den oluşan BRICS’in Ağustos ayında Güney Afrika’da yapılacak zirvesine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un katılma talebinde bulunduğu iddiaları oldu. Bu iddialara dair herhangi bir açıklama yapılmadığı gibi yalanlama gelmemesi de dikkat çekti.

Paris merkezli Opinion gazetesinin haberine göre, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’dan kendisini Johannesburg’da yapılacak BRICS zirvesine davet etmesini istediği öne sürüldü. Macron’un zirveye katılma isteğini “uygunsuz bir BRICS konuğu olur” diyerek eleştiren Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Macron’un talebine karşı olduklarını Güney Afrikalı yetkililere bildirdiklerini dile getirerek, “Görüşümüzün kabul edilmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlasını temsil etmesi ve küresel üretim ve ticaretteki payı nedeniyle önem taşıyan BRICS, ‘tek kutuplu dünyanın kabul edilemez’ olduğunu savunuyor. Katılımcı ülkeler arasında ticari, siyasi ve kültürel işbirliğini teşvik eden BRICS ülkelerinin Ağustos ayındaki zirvesinde bölgesel kalkınma bankalarının kurulması ve dolara karşı yeni bir rezerv para birimi oluşturulması üzerine kararlar alınması bekleniyor.

Ukrayna’da süren savaşın tüm yıkıcılığı sürüyor. Ukrayna’nın savaşta kaybettiği topraklar üzerinde kontrolü yeniden ele geçirmek için bir süre önce başlattığı karşı taarruzun nasıl bir sonuca ulaşacağı belirsizliğini korusa da savunma hatları güçlü olan, asker sayısı ve askeri teçhizat bakımından avantajlı durumdaki Rusya’ya geri adım attırılması çok zor görülüyor. Başta ABD ve diğer Batılı ülkeler ise, Ukrayna’nın mahvolması pahasına savaşı kışkırtmaya devam ediyor.

Suriye, Rusya, İran ve Türkiye arasında 2017’den bu yana Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen Suriye konulu görüşmelerin 20’ncisi yapıldı. Görüşmelerin ardından açıklanan bildiride, Suriye-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi için yapılan görüşmelerde yol haritası hazırlanmasına değinilerek, “Terörle mücadele bahanesiyle gayrimeşru öz yönetim girişimleri de dahil olmak üzere, sahada yeni gerçeklikler yaratmaya yönelik tüm girişimler reddedildi” ifadesine yer verildi.

Suriye gazetesi El Vatan’ın, Rusya’nın Astana görüşmelerinde Türkiye’nin Suriye’den çekilmesi için bir takvim sunacağı yönündeki iddiası gündem olurken, 4’lü toplantıda, ilk kez Suriye-Türkiye ilişkilerinin normalleştirilmesine yönelik yol haritasının ele alındığı bildirilmişti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, Suriye, Türkiye ve İran’ın Ankara ve Şam arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Rusya tarafından sunulan yol haritası konseptini “kabul ettiğini” söyledi. RIA’nın aktardığına göre Lavrentyev, “Tüm taraflar ilişkilerin normalleşmesi sürecinin ilerletilmesi için bir yol haritası konseptini genel olarak kabul etti ve düşüncelerini ve önerilerini dile getirdi. Şimdi bunların sistematik hale getirilmesi ve üzerinde mutabık kalınması gerekiyor” dedi.

Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kanat Tumyiş, gelinen aşamada Astana formatında amaca ulaşıldığını söyleyerek görüşmelere son verilmesi çağrısı yapsa da bir sonraki Türkiye, Rusya ve İran arasında üçlü zirvenin Rusya’da yapılacağı kaydedildi.

İçerideki gelişmelerle özetimize devam edelim.

AKP iktidarının genel seçimler yaklaşırken yılın başında artırmak zorunda kaldığı asgari ücret, üzerinden altı ay geçmeden enflasyonun etkisiyle eriyip gitti. Seçimlerin ardından iğneden ipliğe yapılan zamlar asgari ücretin alım gücünü iyice düşürmüştü. İktidar yerel seçimlere doğru asgari ücrete yeni bir ara artış yapmak zorunda kaldı. Yüzde 34 artış ile 11 bin 402 TL olan ve 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olacak asgari ücret faizlerin yükselmesi ile birlikte fırlayan dövizin karşısında şimdiden değersiz kaldı.

Merkez Bankası, 27 ay sonra aldığı faiz artırım kararından ise dolaylı olarak olumsuz etkilendi. Merkez Bankası’nın yüzde 8,5 olan politika faizini yüzde 15’e çıkarması Türk Lirası’nın döviz karşısında yeni bir değer kaybına daha neden oldu. Halkın geçim derdi ise katlanarak artmaya devam ediyor. Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) ise, Mayıs ayı için günlük harcama gereksinimini 335 lira, açlık sınırını 10 bin 75 lira, yoksulluk sınırı ise 34 bin 838 lira olarak açıklamıştı.

İktidarın kadın cinayetlerini önleyen bir politika ortaya koymaması kadına yönelik şiddet ve cinayetleri artırmaya neden oluyor. Son bir haftada sekiz kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun önceki ayki verilerine göre, 40 kadın cinayeti işlenmiş, 22 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştu. Öldürülen 40 kadından 7’si boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile; 1’i ekonomik bahane ile, 2’si boşanmaya sebep olduğu bahanesi ile, 1’i tokat attığı bahanesi ile, 1’i gürültü bahanesiyle öldürüldü. 28’inin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. 28 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça, ülkede bu konuda yediden yetmişe herkesi kapsayan bir eğitim seferberliği yapılmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam edecek.

Bu hafta da işçi direnişleri sürdü. Onlarca gelişmeden bir kaçına değineceğiz. Geçtiğimiz hafta Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde barometre ve valf üretimi yapan Pakkens fabrikasında işçilerin direnişi kazanımla sonuçlandı. Fabrikada Türk-İş’e bağlı Türk Metal Sendikası’nın yetki alması sonrası işveren sendikaya karşı çıkmış ve sendika üyesi bir işçiyi de işten çıkarmıştı. İşveren işçilerin direnişe başlamalarının ardından direnişi kırmak için 3 Temmuz’a kadar tüm fabrikayı zorunlu izne çıkardığını duyurmuş ancak işçiler direnişe devam etme kararı almışlardı. İşverenin 19 Haziran’da mahkemeye yaptığı itirazı geri çekmesiyle zorunlu izne çıkarılan ve yedi gündür fabrika önünde direnişi sürdüren işçiler halaylar ve sloganlarla kutlama yaptı.

Bir grev haberi de İsveç giyim mağazası H&M’den. Şirketin İspanya’daki mağazalarında 4 bin kadar çalışanı, maaş artışı talebiyle bir günlük greve gitti. İş bırakan H&M çalışanları, bugün kapalı olan İspanya’daki 100’den fazla mağazanın önünde eylem yaptı. Sendika aylardır süren müzakerelerde herhangi bir sonuç alınamadığı, şirket yönetiminin çalışanlarına uygun bir teklif sunmadığını belirtilerek, 26 Haziran’da yeniden grev yapacaklarını bildirdi.

Sırbistan Yüksek Mahkemesi, Sırbistan’da iki yıldır tutuklu olan devrimci Ecevit Piroğlu’nun Türkiye’ye iade edilip edilmemesi hakkında karar verdi. Türkiye’nin iade gerekçelerini yetersiz bulan Mahkeme “Ecevit Piroğlu Türkiye’ye iade edilemez” kararı verdi. Ecevit Piroğlu’na özgürlük talebi için Avrupa’da değişik kentlerde basın açıklamaları yapılmıştı.

Deprem felaketini umursamayan AKP iktidarının belediyeleri ranta dayalı imar planlarına kaldıkları yerden devam ediyor. Hatay’ın ikinci büyük ilçesi İskenderun’da 25 Mayıs 2023’te Meydan Mahallesi’nin imar planının hiçbir revize yapılmadan askıya çıkarıldığı ortaya çıktı. Depremden sonra ilan edilen yeniden inşa programı çerçevesinde rezerv alanlara TOKİ tarafından hızlıca yapılacak afet konutlarının, “sağlam zemin üzerine ve yatay mimari ilkesine göre en fazla 4 katlı” olacak şekilde inşa edileceği belirtilmiş olmasına rağmen zemin sıvılaşması yaşanan yerler arasında bulunan İskenderun Meydan Mahallesi’nin imar planına göre 12 kata kadar izin veriliyor.

Görüldüğü gibi iktidarın, egemen güçlerin yönetim anlayışında değişen bir şey yok. Tüm bu çürümüşlüğe karşın iktidar yerel seçim sürecini hızlıca başlattı. Partisinin MKYK toplantısında konuşan Erdoğan’ın, “Ankara ve İstanbul’u rahat alırız. Çalınmadık kapı bırakmayın. İktidarın yaptığı icraatları sıklıkla anlatın” dediği kaydedildi. İktidarın olası deprem felaketlerine karşı icraatları dün neyse yarın da aynı olacaktır.

Peki, sol hareket yerel seçim sürecine kendi içinde oluşturacağı bir koordinasyon ile katılma başarısı gösterebilecek mi? Sol hareket, 6 Şubat’ta yaşanan büyük deprem felaketi sonrasında güçlü bir deprem dayanışması oluşturmak yerine, grupla sınırlı dayanışma çalışmaları ve propagandaya kendini kaptırmıştı.

Kaçırılan fırsat şimdi değerlendirilmelidir. Yerel seçimler öncesinde deprem dayanışması gündeme getirilmeli ve depreme karşı önlemler alınması programa konulmalıdır. Depremlerin felakete dönüşmemesi için, yetkilileri harekete geçirmeye mecbur eden, halk dayanışmasını örgütlemeliyiz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.