HANGİSİNDEN ALIRDIK, 1., 2., 3. CUMHURİYET?

1
745

Ahmet Fazıl Tamer

En nihayet seçimlerin tarihi belli oldu. Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı da.

Seçim süreci ve sonuçları aynı zamanda bizim hangi cumhuriyete çıkacağımızı da belirleyecek.

1. Cumhuriyeti, cumhuriyetin kurucularının belirlediği kaba laikçi, Kürt ve sol düşmanı, elitist, batının demokrasi ve insan hakları değerlerine şeklen sahip çıkan ama özde reddeden, mücadele verdiği emperyalist güçlere karşı bağımsızlıkçı yanını hızla kaybeden, muhalefeti gerekirse katliam ve işkencelerle ile susturan, tonu dönemine göre değişse de otoriter, baskıcı, açık faşist ya da faşizan, en olgun ve net yüzünü 80’li ve 90’lı yıllarla gösteren bir rejim olarak değerlendiriyorum.

2. Cumhuriyet ise liberal burjuva kesimlerinin bir dönem hayalini kurdukları batı tarzı burjuva liberal/demokratik rejimin tersine Erdoğan’ın kademe kademe kurmayı başardığı 1.siyle aynı ölçüde baskıcı, otoriter, faşist/faşizan, Kürt ve sol düşmanı, şeriata yönelmiş bir şekilde dini referansları kullanan, 1. Cumhuriyet’in kurucularını ve savunanlarını “lanetleyip, zalim ve kafir” ilan ederek onları da düşmanlaştıran, 1. Cumhuriyet’ten ve onun şeklen olsa modernist yapısından fiilen ve fikren kopan ve bunu halka dayatan, batıda yükselen demokrasi ve insan hakları değerlerini hem özde hem de şeklen reddeden, açık diktatörlüğün, sürekli OHAL rejiminin kurumsal ve ideolojik temellerinin güçlü bir şekilde tahkim edildiği içinde bulunduğumuz rejimdir.

2. Cumhuriyet’te derini ve görüneniyle devletin tek hakimi Erdoğan ve çevresindeki azınlık bir kliktir. Erdoğan orduyu, polisi, yargı dahil devlet bürokrasisini tasfiye ederek kendine bağlı bir mekanizma yaratmış, 1. Cumhuriyeti bir zamanlar hayal edilmesi güç bir şekilde yıkmış, “Allah’ın lütuflarından” da faydalanarak 2.sini kurmuş ve egemeni olmuştur. Kılıçdaroğlu’nun hesabıyla (devletin yağmaya açık mevcut kaynaklarını saymazsak) en azından 418 milyar dolarlık bir servetin de sahibidir.

Eğer yapılırsa bu seçim 2. Cumhuriyet’in geri dönülmesi artık çok daha zor bir şekilde devamını mı sağlayacak, eski 1. Cumhuriyeti diriltmek, 80-90’lara dönmek isteyenleri mi kazandıracak, yoksa halkın dayatmasıyla daha özgürlükçü, ilerici kesimlere fırsatlar sunan bir 3.süne mi yol açacak sorularına yanıt olacaktır.

Görünen o ki normal bir seçimde Erdoğan ve müttefikleri kaybedecektir. Ama kayıptan bahsettiğimizde bunun basit bir hükümet kaybı, değişikliği olmadığını anlamamız ve ona göre değerlendirmemiz lazım. Kaybedilen bir devlettir, servettir, en azından 418 milyar dolardır, yolsuzlukların, yasa dışılıkların, diplomasız makamlara gelişin gizlenmesinin kaybıdır. Tarihte bunlar uğruna çıkan savaşlar, darbeler, yıkımlar bolca yer almaktadır. Kimse bu serveti, gücü ne özde ne de şeklen inandığı demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ilkeleri uğruna kolaylıkla feda etmez.

Arkasında olmadıklarına inanılması güç İYİ Parti/Meral Akşener hamleleri tutmadı. Ama her şeyi ya da bu kadar çok şeyi kaybetmektense seçimleri ertelemek, OHAL yasalarına ve oldubittilere dayanıp adil olmayan bir seçim süreci, ortamı yaratmak, mühürsüz zarflar benzeri oyuna son dakika kural değişiklikleri getirmek, kapatmayacak gibi gösterip HDP’yi kapatmak, suikastlar, Bursa-Amed maçındakinden çok daha geniş ölçekli provokasyonlar ve akla gelmeyecek oyunlarla karşılaşma olasılıkları çok güçlü.

Demokrasi ve hak mücadelesi veren bizler bu ilkelere sahip çıkmak, seçimlerin en azından zaten ola gelenden daha adaletsiz ve eşitsiz olmasına engel olmak için mücadele etmeliyiz. Şeklen reddetmeye henüz cesaret edemedikleri seçimlerin olabildiğince dürüst geçmesi için önlemler almalı, şeklen ret cesareti göstermeye yeltendiklerinde de sonuçlarının ağır olacağını gösterecek bir dinamizmi, örgütlülüğü hedeflemeliyiz.

Bütün bu söylenen risklere rağmen Erdoğan’ın kurduğu yeni cumhuriyetin ayakta durması o kadar kolay değil. Bu noktada da hedefimiz 1. Cumhuriyet’e dönüşü, devletin bu anlamda restorasyonunu, karanlık 90’lı yılların geri gelmesini engellemek olmalıdır. Erdoğan’ın cumhuriyetinin getirdiği yıkımdan, çürümüşlükten sonra halkın büyük çoğunluğunun talep ettiği adil/bağımsız yargıyı, yönetimde şeffaflığı, yolsuzlukla mücadeleyi, çoğulcu siyasi düzeni, söz-düşünce-örgütlenme-basın özgürlüğünü, özgür/bilimsel eğitimi, gerçek laikliği yeni dönemde belirleyici, etkin kılmamız, bu niteliğiyle yeni bir cumhuriyeti hedeflememiz gerekiyor.

Bu noktada güveneceğimiz güç tabii ki Millet ittifakında cisimleşen 2. Cumhuriyet karşıtı ama kimi önemli unsurlarıyla 1. Cumhuriyet özlemcisi muhalefet değildir. Sol, ilerici güçler için en büyük fırsat ve dayanak bugüne kadar olmadığı şekilde sol/sosyalist söylemlere farkında olarak ya da olmaksızın yaklaşan halk kitlelerinin kararlılığı, gücü, potansiyelidir.

Karşı karşıya olduğumuz büyük risklere rağmen halk sola yaklaştı. Eksik olan bizim onlara yaklaşmamız ve sonrasında olabildiğince bütünleşmemizdir. Tarihin bu anı bizlere büyük riskler getirdiği gibi, büyük olanaklar da sunuyor.

1 Yorum

Hamza Yalçın için bir cevap yazın İptal

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.