Ceylin Berber – Havin Taş
Eğitim ve Dayanışma Hareketi olarak toplumsal problemlerimizin çözümüne yardımcı olmak, halkın karşılaştığı sorunları onlarla birlikte kavrayabilme ve aşabilmenin yollarını aramak; ihtiyaç duyduğumuz dayanışma, birlik, kardeşlik gibi gereklilikleri hep birlikte büyütebilmek amacıyla bulunduğumuz alanlarda, özellikle de emekçi mahallelerde çeşitli çalışmalar geliştiriyoruz. Her adımımızda bir yandan kendi geçmiş deneyimlerimizden, bir yandan ise dışımızdaki dost grupların yaptığı çalışmalardan öğrenmeye gayret ediyoruz. “Dayanışma ezilenlerin inceliğidir” şiarıyla büyütmeye çalıştığımız çalışmalarımızı topluma bir lütuf olarak değil, karşılıklı insanlaşabilmenin ve özgürleşebilmenin gerekliliği olarak görüyoruz.
Bu yazıda, geride bıraktığımız Temmuz ayında İzmir Bornova Atatürk Mahallesi’ndeki Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’ndeki çocuklarla dayanışma etkinliklerimizi aktaracağız. Bir ay süren etkinliklerde Eğitim ve Dayanışma Hareketi içerisindeki öğrenciler olarak Cemevi’nin bize sunduğu olanaklar yardımıyla ortaya koyduğumuz emeklerle anlamlı sonuçlar aldığımızın farkındayız. Öyle ki, düzenlediğimiz dört etkinliğin sonucunda ne biz çocuklardan kolayca ayrılabildik ne de çocuklar bizi bırakmak istedi… Onlarla kısa zamanda yeniden yan yana gelmenin planlarını yapıyor olsak da “duygusal” bir son hafta yaşadığımızı söyleyebiliriz.
Her etkinlikte çocuklarla bir araya geldik, birlikte hem eğlendik hem öğrendik. Her biri neşeyle, kahkahayla ve birlikte üretmenin coşkusuyla dolu geçen bu buluşmalar, bizler için yalnızca oyun saatleri değildi. Rekabetin değil dayanışmanın, bencilliğin değil paylaşmanın, tekliğin değil birliğin; alternatif bir yaşama kültürünün mümkün olduğunu gösteren somut adımlardı. Bu etkinlikler aracılığıyla bir yandan mahallede güçlü bir dayanışma ortamı inşa etmeye çalışırken, bir yandan da çocuklara birlikte eğlenebilecekleri güvenli ve keyifli alanlar açmayı hedefledik. Toplumun umutsuzluğun, karamsarlığın karanlığına sürüklenmeye çalışıldığı ülkemizde böylesi çalışmaların, küçücük bir alanda dahi olsa ne denli etkiler yarattığını görebiliyoruz.
Bir ay boyunca düzenlediğimiz her etkinlikte birlikte oyunlar oynadık, resimler çizdik, yüz boyamalar yaptık, hikayeler okuduk ve çocukların dünyasına uygun bir şekilde sohbetler ettik. Etkinliklerimizin amaçlarından biri de çocuklarla birlikte düşünmekti. Anlattığımız hikayelerde rekabetin insanı yalnızlaştırdığı ve aslında güçsüz bıraktığını; dayanışmanın ise daha mutlu ve güçlü olmanın koşullarını yarattığını aktarıyorduk. Bu doğrultuda, birlikte hareket etmenin ve paylaşmanın öne çıktığı bir etkinlik anlayışıyla ilerledik. Oynadığımız oyunlarda, “Kim kazandı?” sorusunun anlamını hep birlikte ortadan kaldırdık. Kazanan ya da kaybeden yoktu; birlikte oynadık, birlikte eğlendik ve birlikte kazandık. Çünkü biz çocuklarla eğlenceli saatler geçirmenin yanında onların aynı zamanda yaşam boyu taşıyabilecekleri bir değer olan dayanışma duygusunu içselleştirmelerini istedik.
Etkinliğimizin son gününde hep birlikte bir pankart hazırladık. Üzerinde, “Mahallemiz Dayanışmayla Güzelleşecek” yazıyordu. Bu pankart, tüm sürecin bir simgesi haline geldi. Bu cümleyi hep birlikte söyledik ve ardından çocuklar ellerini boyaya batırıp pankartın üzerine renk renk el izleri bıraktı. Her biri bu sözü sahiplenmenin, birlikte üretmenin ve güzelleştirmenin bir parçası oldu. Bu sadece bir pankart değil çocukların ortak emeği, neşesi ve imzasıydı.
Pankart boyama çalışmasının ardından etkinliğimiz çocukların en çok neşelendiği anlardan biriyle, su balonu savaşıyla sona erdi. Yaz sıcağında suyla serinlemenin, kahkahalarla koşturmanın coşkusu hepimizi sardı. Sadece suyla ıslanmadık, birlikte gülmenin, özgürce oynamanın ve bir arada olmanın verdiği güveni de hissettik. O anlar gösterdi ki çocuklar için ihtiyaç duydukları şey sadece oyun değil aynı zamanda birlikte oyun oynayabilecekleri, güvenli, içten ve onları önemseyen bir ortam.
Bu etkinlikleri düzenlememizin temelinde, çocukların yalnızca bireysel gelişimlerini değil, toplumsal gelişimlerini de gözeten bir bakış açısı vardı. Bugünün çocuklarının yarının toplumu olacağını bilerek; onları yalnız bırakmayan, onlarla birlikte düşünen, birlikte öğrenen, birlikte karar veren bir anlayışı mahalleye taşıdık. Uyuşturucu, çeteleşme, şiddet, akran zorbalığı, yalnızlık ve alt alta sıralanabilecek birçok tehdit, ancak güçlü toplumsal bağlarla aşılabilir. Biz, ortak sorunlarımızı aşabilmenin en temel koşullarından birisinin, güçlü bir dayanışma kurmaktan geçtiğini biliyoruz. Birbirimize ihtiyacımız var.
Bizler, okullarımızda, üniversitelerimizde, yaşamda öğrendiğimiz bilgilerin ve kazandığımız deneyimlerin esas olarak ezilen halka duyduğumuz sorumluluk gereği toplumun genel yararı doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu çalışmada çocukların yardımıyla öğrenme ve mücadele etmenin önemini daha iyi anladık. Ağustos ayında verdiğimiz aranın ardından yine aynı bölgede, Eylül ayının hemen başında yaza veda amacıyla bir etkinlik daha düzenlemeyi amaçlıyoruz. Ardından ise etkinliklerimizi çocuklarla ders dayanışması ve halk çalışmaları doğrultusunda geliştireceğiz. Biliyoruz ki dayanışmayla güzelleşen bir mahalle sadece çocukların değil, hepimizin yaşamını dönüştürür. Çocuklarımız için atılan her adım, geleceğimizin daha adil, daha eşit, daha özgür ve güvenli bir biçimde örgütlenebilmesine olanak yaratmaktadır.
Bu süreçte bizimle birlikte olan çocuklara ve velilere; ayrıca katkıları için Bornova Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’ne teşekkür ediyoruz.
Mahallemiz dayanışmayla güzelleşecek. Bu çabamızı HEP BİRLİKTE büyüteceğiz. Yaşasın dayanışma!