Colombia Üniversitesi’nde profesör olan Amerikalı ekonomist Jeffrey David Sachs, Junge Welt’e verdiği mülakatta Ukrayna savaşını ve dünya durumunu değerlendirdi.
Junge Welt’ten Dieter Reinisch’e konuşan Sachs, “Çok kutuplu bir dünyaya ihtiyacımız var” dedi.
Sachs, “Ukrayna’da Barışa Giden Yol” başlıklı konferansa katılmak için Avusturya’nın başkenti Viyana’da idi. Dieter Reinisch’ın sorduğu sorulara yanıt veren Sachs, müzakere ile barışın mümkün olduğunu, buna da en çok Ukrayna’nın ihtiyacı olduğunu belirtti.
“Barış için hangi adımların atılması gerekiyor?” sorusuna yanıt veren Sachs, öncelikle NATO’nun Ukrayna ve Gürcistan’a genişlemesinin ABD’nin pervasızca davranışının sonucu olduğunu görmek gerektiğini ifade etti. Ukrayna’nın Minsk anlaşmasını uygulamamasının da hata olduğunu değerlendiren Sachs, barış anlaşmasının bir parçası olarak Rusya’nın Ukrayna’dan ordusunu çekmesi gerektiğini ve NATO’nun Avrupa’nın güvenlik mimarisini şekillendirmemesi gerektiğini, (Rusya ve Ukrayna da dahil olmak üzere) AGİT’in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) bu anlamda canlandırılması gerektiğini vurguladı.
Sachs, barış konusunda Çin, Brezilya ve son olarak Endonezya’nın girişimlerinin yanlış olmadığını, bunların AB’nin yanlış yolda olduğunu bir kez daha kanıtladığını söyleyerek, “Brüksel, ABD neoconlarının oyuncağı haline gelerek tamamen yoldan çıktı” ifadesinin kullandı. ABD’li ekonomist, Batılı olmayan dünyanın ABD’nin hegemonyasını reddettiğini de ekledi.
Sachs ayrıca Ukrayna’da kalıcı barışın, Ukrayna’nın tarafsız olması, Rusya’nın birliklerini çekmesi, NATO’nun Ukrayna’yı silahlandırmasına son vermesi ve Ukrayna’nın tarafsızlığını kabul etmesi ile mümkün hale geleceğini belirtti. Kırım meselesinin ise referandum ile çözülmesi gerektiğini ekleyerek Rusya’ya karşı yaptırımların da sonlandırılması gerekliliğinin altını çizdi.
Batı’nın savaşa milat olarak Şubat 2022’yi göstermesi propagandasına karşı Sachs, savaşın 2014’te Viktor Yanukoviç’in devrilmesi ve bu sürecin AB-ABD tarafından desteklenmesi ile başladığını belirtti. ABD’nin Maidan darbesi ile ilgili de defalarca yalan söylediğini ekledi.
Sachs ayrıca savaşın başından beri engellenebilir olduğunu da ifade etti. Ayrıca geçtiğimiz aylarda Kuzey Akım 2 boru hattına yönelik düzenlenen saldırının da aslında ABD’nin işi olduğunu vurguladı. Bu boru hattının parçalanmasının ABD’nin işine geldiğini, zaten Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski’nin de sabotajdan sonra sosyal medya hesabı üzerinden ABD’ye teşekkür ettiğini hatırlattı.
Ekonomist, Rusya’ya yapılan yaptırımların pek olumsuz etki yaratmayacağını çünkü ticaretinin çoğunu Doğu’ya ve Asya’ya kaydırdığını, aksine Avrupa’nın sert darbe aldığını ve küresel resesyona girdiğini vurguladı.
SSCB’nin çöküşünden sonra ABD’nin Rusya’ya ekonomik yardım yapmamasını bir hata olarak vurgulayan Sachs, “Rusya’ya yardım önerilerim 1991 ile 1993 yılları arasında Beyaz Saray tarafından reddedilerek Rusya’nın ekonomik çöküşü daha da arttı. Bu, Batı’nın ciddi bir hatasıydı. O zamanlar bunu hep vurguladım” dedi.
Sachs, Rus kültürünü iptal etme fikrinin “aptalca” olduğunu vurgulayarak, bunun sadece politikada değil, sanatta da kendisini gösterdiğini belirterek, “Örneğin bazı konser salonlarında Tchaikovsky ve Rachmaninoff artık çalınmıyor. Bu çok üzücü, aptalca ve verimsiz” dedi.
Sachs son olarak sorunun çok kutuplu bir dünya ile çözüme ulaşacağını belirterek, “Hegemonyaya ihtiyacımız yok” dedi. “ABD dünyaya liderlik etme fikrini rafa kaldırmalı. Bu, dünya nüfusunun sadece yüzde 4,1’ine sahip bir ülke için çok saçma bir fikir. Hiçbir ülke dünyayı ‘yönetemeyecek’. Kültürler ve bölgeler arasında işbirliğine ihtiyacımız var” ifadelerini kullanan Sachs, sürdürülebilir kalkınmanın ihtiyaç olduğunu, savaşın bunu engellediğini aktardı.
