Mayıs seçimleri üzerine

0
303

Cuma Gürsoy

Ülkemiz bir seçimi daha geride bıraktı. Adil olmayan; haksız, hukuksuzca her türlü oyunun döndüğü bir seçimdi geride bıraktığımız.

Tüm yaşananların yanında, seçim sürecinden birkaç sonuç ve bazı dersler çıkartabiliriz:

İlkin, bu iktidara toplumdaki her iki kişiden birisi itiraz etti. İktidar, adaletsizlikle, her türlü hileyle, hukuksuzlukla da olsa “az bir oy farkıyla” seçimi kazandı. Sistemin ve hükümetin, “böl-parçala-yönet” metodu başarılı olabildi.

Muhalefetin ise bu iktidara karşı yeterince çalışmadığı ortada. Millet İttifakı’nda yalnızca Kemal Kılıçdaroğlu’nun, o da kişisel, çabası oldu. İttifakın diğer bileşenleri neredeyse hiçbir parti çalışması yapmadı.

Zaten birçoğunun tabanı da yoktu, olanlar da CHP’li belediyelerin olduğu yerlerde çalıştılar. CHP’nin tabanına oynadılar, her zaman olduğu gibi… İki yüzlülükleri, ihanetçileri de bu seçimde gördük çok şükür!

Tüm olumsuzluklara rağmen Kemal beyi ben başarılı buldum. Ayrıca hiç hak etmeyenler seçilebilecek yerlerden aday yapıldılar. Hiçbir tabanı olmayan ittifaktaki partiler, hak etmeyecekleri kontenjanları aldı. Bunlar seçmende karşılık bulmadı. CHP’nin görevi sanki sağcıları meclise taşımaktı. Ayrıca “utangaç” bir tavırla yüzünü sola dönmedi ama hep de soldan oy istedi.

Adaylığa gelince, sağcıları hep ön planda tuttular. Şu anda belediyeler de öyle değil mi? Oyu veren demokratlar, sandığa sahip çıkanlar solcular ama “işe, aşa” gelince görmezden gelinirler. Bu yaşananlardan hepimizin ders çıkartması lazım diye düşünüyorum.

Öte yandan seçimlere Emek ve Özgürlük Bloku da yeterince çalışmadı. Emek ve Özgürlük Bloku şahsen benim beklediğimden daha az oy aldı. Gördüğüm kadarıyla, kendi içlerinde ahenki, uyumu oluşturamadılar. Gereksiz tartışmaların içine girdiler. Alttan alttan da bu, seçmene olumsuz olarak yansıdı. Daha çok tribünlere oynandı gibi. Tabanın sesine kulak tıkandı. Hak etmeyenler aday gösterildi, diye düşünüyorum.

Sonuçta, yıllarca bu ülkeyi yöneten örgütlü kötülüğe karşı halk değişimden yana olduğunu bir kez daha kanıtladı. Her iki kişiden birisi, bu iktidara itiraz etti. Bu da umudun bitmediğini gösterdi.

Sosyalist Güç Birliği’nin de yeterli oy alamadığını görüyorum. Şaşırdım mı? Hayır! Ben prensip olarak kurulan her partinin seçimlere girmesini doğru bulurum ancak zaman, o zaman değildi. Yeterince dayanışma örgütlenemedi. Bazıları “küçük dağları ben yarattım” dercesine ortalıkta dolaşıyordu.

Peki ne yapmalıyız?

Sol-sosyalistler dayanışmayı en iyi bilenlerdir. Bunu her alanda, her zaman kanıtlamışızdır. Mahalle mahalle çalışmalar yaratmamız şart. Halka dokunmalıyız.

Uzun zamandır ihmal ettiğimiz sınıf örgütlenmesini gündemimize almalıyız. Ve de ciddi ciddi çalışmalıyız.

Ümitsizliğe, karamsarlığa düşmemeliyiz. Nerede kalmıştık, demeliyiz.

Bu örgütlü kötülüğü ancak örgütlü güçle yenebiliriz. Daha işimiz çok, enseyi karartmayacağız. Örgütlü dayanışmayı yaygınlaştırmalıyız.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.