Haber-Yorum: Şevval Özdemir
2 Temmuz 1993’te Pir Sultan Abdal Derneğinin düzenlediği Alevi etkinliğinde Sivas Madımak Oteli’ne yapılan saldırı sonucunda 33 insan, 33 can canice katledildi. Aralarında Nesimi Çimen, Hasret Gültekin gibi değerli sanatçıların olmasının yanı sıra, katledilen 2 insan ise otel çalışanıydı. Görülen dava sonucunda idam kararı verilen 23 kişinin cezası, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildi.
Üzerinden 32 yıl geçen bu katliamın ardından, ’93 senesinden bugüne insanlığın adalet arayışı devam ediyor. Alevi toplumuna karşı olan bu baskı alttan alta sürerken, Aleviler bu baskıya karşı direnmekte kararlılık gösteriyor. Cihatçı örgütler, bugün Suriye’de Alevi katliamlarına oldukça zalim bir şekilde devam ediyor. 27 Şubat 2025 tarihinde, Madımak Davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan 23 kişiden 17 kişinin tahliye kararı verildi. Bu karar sonucunda Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri 33 Can, 33 Gün adı altında 33 günlük bir nöbete başladı. 3 Nisan 2025 tarihinde son bulan nöbet vesilesiyle çoğunluğu Alevi olan yurttaşlar Bornova Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde buluştu.
Etkinlik sırasında özellikle katledilen canların söylediği türküler yakıldı, çerağ uyandırıldı ve basın açıklaması yapıldı. Bunların yanı sıra, son zamanlarda yurttaşlarımızın karşılaştığı adaletsizliğe, haksızlığa karşı da imza toplandı.



Basın açıklamasında, “Bu zihniyet bugün sadece Sivas davasında değil, memleketin her köşesinde kendini dayatıyor. Halkın iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarına kayyum atanıyor. Belediye başkanları, muhtarlar, meclis üyeleri, milletvekilleri, parti başkanları tek tek ve toplu halde hapishanelere dolduruluyor. Bu durumu protesto etmek isteyen halka sokaklarda zulmediliyor, gençler gözaltına alınıp tutuklanıyor. Bu zihniyet ülkeyi hızla karanlığa sürüklüyor. Bu zihniyet, bilime, bilim insanına, sanata, sanatçıya savaş açıyor. Bu zihniyet, dağlarımızı, taşlarımızı bir avuç sermayeye peşkeş çekiyor, bu zihniyet, eğitim sistemini bilimden ve akıldan uzaklaştırıyor. Bu zihniyet, katili, tacizciyi, tecavüzcüyü koruyup, hakkını arayanı, demokratik tepkisini göstereni cezalandırıyor. Kısacası bu zihniyet, ülkemizi ve halkımızı içinden çıkılmaz derin krizlere sürüklüyor” ifadeleri dikkat çekti.
Basın açıklamasında bahsedildiği gibi; katiller, tecavüzcüler dışarıda elini kolunu sallayarak gezerken, ülkenin dört bir yanında bir çok gencimiz sadece haklarını aradıkları için bugün gözaltında ya da cezaevinde. Yapılan bu haksızlıklar, adaletsizlikler karşısında sesimizi çıkarmakta ısrarcı davranıyoruz. Sola ve azınlıklara karşı kurulan bu baskılar bizi yıldıramayacak diyip; katledilen, tutuklanan yurttaşlarımız için direniyoruz. Sokakta, kampüste, her yerde, “Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz” sloganlarını haykırmaya devam ediyoruz ve bu düzen değişene kadar devam edeceğiz.
“Saraylar, saltanatlar çöker
Kan susar bir gün, zulüm biter
Menekşeler de açılır üstümüzde, leylaklar da güler
Bugünlerden geriye bir yarına gidenler kalır,
bir de yarın için direnenler…”