*Kaynak: China Academy-Alexandr Dugin
Çeviren: Eylül Kalkan
Suriye’deki durum gerçekte çok trajik. Bu aslında Washington’daki Beyaz Saray’daki küreselcilerin B planıydı. Küreselciler daha önce Gürcistan’da, Moldova’da, Ermenistan’da, Romanya’da, Suriye’de ve Orta Doğu’da- Rusya’nın stratejik çıkarlarının olduğu her yerde- gerilimi tırmandırarak, Rusya’nın bu stratejik yerlerdeki konumunu birbiri ardına zayıflatarak durumu kontrol etmek ve çatışmaların tırmanma sürecini uzatmak istiyorlardı.
Ancak Trump’ın zaferi ve Washington’da yeni bir yönetimin ortaya çıkması, Rusya’nın altını oymaya yönelik tüm planları hızlandırdı. Trump’ı başarısızlığa uğratmak ve tuzağa düşürmek için Washington’dakiler şimdi Rusya’nın bölgesel önemini azaltma çabalarına hız verdiler. Eğer Rusya kendi bölgesel çıkarlarını ve müttefiklerinin çıkarlarını güvence altına alamayacak kadar zayıf ve istikrarsız görünürse, bu Trump’a yanlış bir mesaj verebilir ve onu Rusya’yı ikincil bir bölgesel güç olarak görme gibi yanlış bir yola sürükleyebilir. Suriye’deki tüm durumun arkasındaki planın bu olduğuna inanıyorum.
Suriye zincirin en zayıf halkasıydı. Ve bu kez küreselciler ve İsrail, Esad’a karşı aynı anda saldırmak için Suriye’deki tüm kartlarını, tüm kozlarını ve tüm potansiyellerini ortaya koydular. Belki de yozlaşmış Suriye ordusunun Batı ile bazı gizli anlaşmaları vardı. Esad ailesinin bazı üyeleri de olabilir. Amaç Rusya’yı Suriye’den çıkarmak, Esad’ı devirmek, İranlıları sınır dışı etmek ve İsrail’i desteklemekti.
Şimdi, bu geçici hükümetteki küreselciler, Biden’ın son dönemi, Rusya ile ABD arasındaki ilişkilerin normalleşmesini önlemek için Rusya’ya verebilecekleri kadar zarar vermeye çalışıyorlar, El Kaide’nin, IŞİD’in, Kürtlerin düşmanca hareketlerini ve Suriye ordusundaki ve Esad hükümetindeki hainleri çağırarak Esad’ı devirdikleri için başarılı olduklarını söyleyebilirim. Küreselciler Arap Baharı’nı başlattığından beri on yıldan fazla bir süredir hazırlanıyordu. Tüm geleneksel liderleri devirmeyi hedeflediler ve bunu Tunus’ta ve daha sonra Mısır’da başardılar. Ayrıca Libya ve Irak’ta halen devam etmekte olan iç savaşları da kışkırttılar. Suriye, Rusya ve Çin her zaman onların listesinde olmuştur. Rusya ve Çin, Esad’ın laik rejimini kurtarmak, soykırımı önlemek, Suriye’deki etnik ve dini azınlığın yok edilmesini önlemek için Suriye’ye birlikte müdahale ettiler- Rusya askeri olarak, Çin ise daha çok ekonomik olarak-. Bunu 10 yılı aşkın bir süredir başarıyla gerçekleştirdik.
Ve şimdi nihayet, küreselcilerin düşman güçler arasındaki koordinasyonu galip geldi. Bunun büyük bir kayıp olduğunu söyleyebilirim. Varoluşsal bir kayıp değil, örneğin Ukrayna bizim için öyle, son nefesimize kadar Ukrayna’da savaşacağız. Suriye bu kadar öncelikli değil ama yine de çok kutuplu bir dünya ve Orta Doğu’daki stratejik konumumuz açısından çok önemliydi. Ve oradaki sivillere yönelik insani yardıma da zarar veriyor.
Bundan sonra ne olacağını hayal bile edemiyorum. Düşman fraksiyonlar arasında çatışmaların başlayacağı kesin. Suriye’nin sivil toplumu, Hıristiyanlar ve Şiiler gibi azınlıklar tehdit altında. Suriye’de korkunç şeyler olmaya devam ediyor. Ve bizim artık Suriye halkına yardım edecek gücümüz kalmadı. Elimizden gelen her şeyi yaptık. Darbeyi darbe olarak, acıyı acı olarak ve kaybı kayıp olarak kabul etmemiz gerekiyor. Bu varoluşun trajik bir yönüdür. Ancak hepimiz bu trajediden ders çıkarmalıyız. Bence küreselcilerin insan karşıtı gündemleri ve küresel hakimiyet arayışları karşısında kaçınılmaz yenilgileri bu tür olaylarla daha da hızlanacaktır.
Bence Rusya, Çin, Hindistan ve çok kutuplu dünyamızın diğer kutupları dünyamıza adalet ve gerçek demokrasiyi getirmek için daha fazla çaba sarf etmeli ve tüm azınlıkların radikal teröristlerin ideolojileri ve uygulamalarından kurtulmalarına yardımcı olmalıdır.
Orta Doğu için kısa vadede bir çıkış yolu göremiyorum. Durum kritik bir noktaya ulaşana kadar daha da kötüleşecek. Suriyeliler için, toplumlarını kurtarmaya çalıştık ama kaybettik. Bunun diğer cephelerde küreselcilere karşı mücadelemizi etkileyeceğini kabul etmeliyiz. Ancak Trump göreve gelene kadar Washington’la arasına mesafe koyabilirse, belki küreselcilerin gündemini bir ölçüde dengeleyebilir. Aynı zamanda Trump’ın İsrail’e ve İsrail’deki Netanyahu, Ben Gvir, Bezalel Smotrich gibi daha radikal çevrelere olan bağlılığı da durumu daha da zorlaştırabilir. Hiçbir şey kesin değil.
Şu anda dünya bir türbülansın, kanlı bir kaosun içinde ve bu sadece Orta Doğu için geçerli değil. Ülkeler, uluslar, etnik gruplar, dinler arasında Batı’nın yaptığından farklı, alternatif ilişkiler kurulmasına öncülük etmemiz gerekiyor. Batı insanlığa liderlik edemez. Çatışmalar yaratabilir, savaş başlatabilir ve yıkabilir ama inşa edemez. Hiçbir şey inşa edemezler ama yok etme güçleri muazzamdır.




























