Bundan 34 Yıl önce ülkemize bir deli gömleği giydirilerek bu güne kadar devam eden
bir karanlığa gömüldük. Bu karanlık hala devam ediyor. Bu karanlıkta;
– İşçinin sendikasızlaştırılıp, taşeronlaştırıldığı,
-Köylünün yoksullaştırıldığı,
-YÖK’ le üniversitelerin içinin boşaltıldığı,
– 1402 Sayılı yasa ile devlet memurlarının, öğretmenlerin, öğretim görevlilerinin,
sağlık çalışanlarının, devlet sanatçılarının işsizliğe mahkum edildiği,
– Güvenlik soruşturmaları ile insanların fişlendiği ve bütün bunların 1982 anayasası
ile de pekiştirilerek günümüze kadar taşındığı,
– Ve tabii ki binlerce devrimcinin işkence tezgahlarından geçirilerek sakat bırakıldığı,
cezaevlerine atılarak yaşamlarının çalındığı, çalınmaya devam edildiği,
– Yüzlerce devrimcinin sorgusuz sualsiz, gerekirse yaşı büyütülerek idam edildiği,
– Yüzlerce devrimcinin işkencehanelerde işkence edilerek öldürüldüğü,
– Yüzlerce devrimcinin gözaltına alınıp kaybedildiği,
– Yüzlerce insanın sokakta, evinde sorgusuz sualsiz infaz edildiği,
– Anaların yüreğinin yangın yerine çevrildiği.
Sayamayacağımız kadar çok insanlık suçunun işlendiği bir dönemden söz ediyoruz.
Diyarbakır, Metris, Mamak cezaevinden söz ediyoruz.
Bizler Mamak’ta, Metris’te, Diyarbakır’da faşizmin zulmü altında inim inim inlerken,
bedenlerimizi zulme karşı kalkan yatıp ölümlere yatarken, darağaçlarında, işkence
tezgahlarında ya da hain bir pusuda faşizmin saldırılarının hedefi olurken Devrime ve
Sosyalizme olan inancımızı hiç yitirmedik. Birde hesaplaşmayı ve hesap sormayı hiç
unutmadık. Tüm Dünyada kötülüklerin, katliamların, kıyımların, darbelerin, açlığın,
yoksulluğun, iş cinayetlerinin sorumlusu kapitalist, emperyalist sistemdir. Bunun için
darbelerin katliamların babası ABD emperyalizmiyle hesaplaşmayı hiç unutmadık.
Onları tarihin çöplüğüne atmak için, bir gün DENİZ olup Dolmabahçe’ye akma ümidimizi
hiç yitirmedik.
12 Eylülün darbeci generallerini halkın vicdanında mahkum ettik. Kendi mahkemelerinde
müebbet hapse mahkum edip, apoletlerini sökerek mahkeme kapısına bıraktık.
Elbette ki toplumun bütün kesimlerinde travma yaratan darbeci zihniyet iki faşist
generale indirgenemez. Ancak bu sonucun Türkiye Cumhuriyeti Tarihi açısında ve biz
Devrimciler açısında çok önemli bir kazanım olduğunun görülmesi gerekir. Bu sonuç
aslında bir başlangıçtır. Şimdi sıra darbeci generallerin işbirlikçilerinde, işkencecilerinde,
ispiyoncularında.
Katliamların sürdüğü, oluk oluk kanın aktığı, çocukların, kadınların öldürüldüğü ya
da köle pazarlarında satıldığı bu günlerde zulme , zorbalığa karşı durmak, DEMOKRASİYİ
savunmak, SOSYALİZM bayrağını daha da yükseklere çıkarmak bir görev
halini almıştır.
Bu görevin bilinciyle sorumluluğuyla Ortadoğu’da ki katliamlara dur demek için,
darbelere karşı demokrasi bayrağını yükseltmek için, açlığın, yoksulluğun, iş cinayetlerinin
sorumlusu emperyalist kapitalist sistemi yerle bir etmek için, köleliğe karşı
özgürlüğü savunmak için, halkların eşitliği, doğanın özgürlüğü için, kapitalizme karşı
SOSYALİZMİ savunmak için, kendimizle yüzleşmek için 12 EYLÜL UTANÇ MÜ-
ZESİNDE buluştuk.
TARİHE BAK ANLARSIN şiarı ile Ankara’da 5. sini, İstanbul’da 2. Sini açtığımız
müzemizde;
“ Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik” diyen MAHİR ÇAYAN’dan,
“Yaşasın Türkiye Halkın Bağımsızlığı! Yaşasın Marksizm- Leninizm’in Yüce İdeolojisi!
Yaşasın Türk ve Kürt Halkının Bağımsızlık Mücadelesi! Kahrolsun Emperyalizm
“ diyen DENİZ GEZMİŞ’ den
“ Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor. / Belki biz olmayacağız / Ama / Bu çelik
aldığı suyu unutmayacak (…) Hoşçakalın.” Diyen İBRAHİM KAYPAKKAYA’dan ve
tüm devrimcilerden bir şeyler bulacaksınız.
Tarihe Bak Anlarsın. Devrimcilerin kapatmadığı hiçbir hesap kapanmış sayılmaz. Biz
bu hesabı daha kapatmadık. Kaldığımız yerden devam ediyoruz.
ASLA AFFETMEYECEĞİZ !
UNUTMADIK !
UNUTMUYORUZ !
UNUTTURMAYACAĞIZ !
Devrimci 78 ‘liler Federasyonu