Beşiktaş Saldırısı ve Erdoğan’ın Dinci Diktatörlüğü

2
1909

11713871_749805391812042_5864858382092462313_oBeşiktaş’ta futbol karşılaşması çıkışı polise karşı yapılmış ama sivillerin de hayatını kaybettiği ve yaralandığı saldırı üzerinde yayın yasağı kondu. Şu ana kadar saldırıyı üstlenen olmadı (1). Bu yüzden saldırıyı IŞİD mi yoksa PKK mı yaptı bilemiyoruz. Saldırı devletin provokasyonu mu, onu da bilemiyoruz.

Erdoğan’ın dinci diktatörlüğünü kurmak için her türlü kötülüğü yapmaya hazır olduğunu ve her fırsatı değerlendirmeye çalıştığını iyi biliyoruz. ABD’ye hizmet etmek için işbaşına gelen ve amaçlarına ulaşmak için IŞiD ve El Nusra gibi gibi katliamcı çetelerle işbirliği yapan birinden her şey beklenir. Onun Suriye’de yaptıkları Türkiye’de yapacaklarının göstergesidir.

Bugünlerde anti-Amerikancı geçinen Erdoğan Türkiye’de, ABD emperyalizminin planlarını uygulasın diye iş başına getirildi. Amaç ABD’nin dünya imparatorluğu kurma hedefine hizmet edecek Ilımlı İslam Projesi’ni hayata geçirmekti. Erdoğan’a Proje içinde önemli bir mevki veriliyordu. ABD ve AB bu amaçla Erdoğan’ı alabildiğine desteklediler. O da aldığı desteğe güvenerek içeride bir yağma, terör ve hırsızlık düzeni kurdu. Suriye’yi ise kan gölüne çevirdi. Ne var ki Ilımlı İslam Projesi başarısızlığa uğradı. ABD ve AB’nin Erdoğan’a ihtiyacı kalmayınca Erdoğan da durumunu korumak için şantaja başladı hatta işi Rusya’ya yanaşmaya kadar götürdü. Artık Erdoğan ile ABD ve AB dost değiller. ABD ve AB ondan kurtulmak istiyor. Rusya ise ortaya çıkan durumdan yararlanmak istiyor.

Erdoğan içeride şovenizmi kullanarak kitle desteği sağlamak için Kürtlere savaş açtı. Kürtlerin binlerce gencini öldürdü ve şehirlerini başlarına yıktı. Her gün de Kürtlere saldırı düzenliyor. Kürtler ise Erdoğan’ın ABD ve AB ile arasının bozulmasından yararlanmaya çalışıyorlar.

Türkiye hızla bir saflaşmaya gidiyor. Bu süreçte yapılacak en kötü tercih Erdoğan’ın yanında ya da ona karşı tarafsız kalmaktır. Erdoğan emperyalizme karşı mücadele etmiyor, onun ABD ve AB ile giriştiği saltanat mücadelesi bizim mücadelemiz değildir. Erdoğan’ı İslamiyet adına beğenen Kürtler, Türkler, Araplar da onu vatanseverlik adına beğenen Türkler de büyük yanılgı içindeler.

IŞİD’in, El Kaide’nin, zalimlerin ve hırsızların dini savunulamaz. Erdoğan’ın Kürtlerle Türklük adına savaşı da saltanat savaşıdır. Bu savaşta Türklere ve halklarımıza onun kölesi ve “kıçının kılı” olmak düşüyor.

Sivil insanların hayatlarını tehlikeye atan bombalama eylemleri kimden gelirse gelsin  şiddetle kınıyoruz.

Ülkemiz hızla bir iç savaşa doğru giderken biz sosyalistler, emekçiler, kadınlar, gençler, Türk ve Kürt yurtseverleri, özgürlükten ve laiklikten yana güçler özgür bir ülke kurmak için örgütlenmeli, birleşmeli ve mücadele etmeliyiz.

Not (1): Bu metni yazmayı bitirdikten sonra öğrendik ki eylemi TAK üstlenmiş. Gene de eylemi kimin yaptığının belli olmadığı durumunu bilerek muhafaza ettik. Çünkü sıradan insanların can güvenliğini gözetmeyenler bu noktada birbirine benziyorlar. Bizim için daha fazla üzüntü veren bir husus ise eylemi yapan TAK adlı örgütün ilkel milliyetçi bildirilerinde “Türk halkı TAK’ın direk hedefi değildir” deniyor olmasıdır. Yani “Türk halkı ister istemez hedefimizdir”, denmiş oluyor. Bildiriyi yazanların Türk halkının hükümete karşı çıkması gerektiğini ifade ederken samimi olduklarına inanmıyoruz. Bu tür eylemler Türk halkını sadece Erdoğan’ın ve şovenistlerin safına iter. Dolayısıyla mesaj, Türk halkına değil hükümetedir. Masum insanların ölmesinin tek sorumlusu AKP hükümeti değildir. Bu sonucun olabileceğini gayet iyi bilenler de doğrudan sorumludurlar. Kürt yurtseverlerini TAK adlı örgütün ilkel, milliyetçi eylemlerine karşı çıkmaya çağırıyoruz.

ODAK DERGİSİ

11.12.2016

2 YORUMLAR

  1. BÜTÜN İNSANLARIN BU DÜNYALIK HALİNİN EĞER NEDENİ DİN’SE, BUNUN GERÇEK BİR SONUCU VAR VE BU DA BİLİM’DİR!

    Eğer Türkiye’de doğru, tam ve hakikat bir demokrasi ve gerçek hukuk olsaydı bir yanımız mağraların, diğer yanımız gökdelenlerin içinde hayvanca yaşamak durumunda ve zorunda olmazdık ve kalmazdık.

    Şahin Kanbur

  2. SEVGİNİN RENGİ YOK

    Sevginin rengi yok.
    Hiç bir sevgide gök kuşağı anlatılmaz.
    Aşkı gösteren ayna yok.
    Hiç bir yürekte ayna kurulmaz.
    Kavgayı ölçer dara yok.
    Hiç bir davada zaferi gösteren turnusol bir din görül(n!)mez…

    Sevdanın dili yok.
    Hiç bir yürekte ateşin, külleri yanmaz.
    Her yangının içinde saklı duran, bir zemherinin kokusu var.
    Her bahara vuran ölümüne kuşanmış bir emek yatar orada…

    Deliler girdabından süren bu serüvenden sığrılıp da gelen ruhumu okşarsa ılgıt – ılgıt esen bu yel,
    Yelelilerin, o atlarıyla kuşandığı,
    Bir kuş misali uçup gittiği, sonsuzluğa doğru kanat çırparak,
    Her an kadimin göç ettiği o zamanın,
    Bu dem mekanında sırla saklı saran ve duran,
    Bu hakikatin eşiğine yüz süren efkarındadır ki
    Bülbül konan gül dalı duldası olsun sana bu kalbim.
    Bu yürekte atan, yeni bir daha aşk vurgunu yemiş bu emekte,
    Bu yer ve bu gök yeniden kalsın, bu gam’a yük yüklesin kendini,
    Bu ağrıdan, bu sızıdan ve sancıdan ağır, ağır süzülsün efkar
    Yürüsün insan ve kalksın bu kervan,
    Bütün bu karanlık koyaklardan…

    Sevginin rengi yok…
    Bu aşk’ın ışığı vursun yürek yüzüne,
    O kahpe ruhunda senin duran
    Bu kirin, zehrin ve nefretin var bana,
    En yüksek gururunun,
    En dipte kalan o mahsen yerine.
    BİR DAHA VURSUN ÇARKINI BU FELEK…

    Şahin Kanbur

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.