Cumhurbaşkanlığı Seçimleri

1
1840

Kürt ulusal hareketi ise zaten sadece kendi milliyetçi kazanımlarıyla ilgili. Onlar Türkiye solunu kendi peşlerinde sürüklemek için hala Kürt sorununun çözümü yolunda atılan her adımın Türkiye’de demokrasiye ve devrime hizmet edeceğini iddia ediyorlar. Kürt ulusal hareketinin mücadeleleri ve uluslararası elverişli koşullar sayesinde çözüm yolunda adımlar atıldı. Fakat Türkiye ne yazık ki giderek daha anti-demokratik bir ülke oluyor. Aynı zamanda Türkiye solu da kendisine güvensiz ve yer yer Kürt ulusal hareketinin eklentisi haline geliyor.

114291

Devleti temsil etmek üzere üç aday çıktı. İçlerinden birini seçmemiz bekleniyor. Dördüncü bir aday bile yok. Çünkü aday olmak için 20 milletvekilinin imzası gerekiyor.

Seçimlerde ”devleti kimin temsil edeceği umrumuzda değil” diyebilmek zor. Çünkü hem oraya kimin geleceği yarını belirleyici etki yapabiliyor hem de seçimler kitlelerle ilişki için elverişli ortam sağlıyor.

Adaylardan Erdoğan’ın kim olduğu belli. Erdoğan cumhurbaşkanı seçilip saltanatını katmerli bir şekilde sürdürmek istiyor. Cumhurbaşkanı seçilirse rejimi din istismarına dayanan kişi diktatörlüğü haline getirecek. Bir yanda din ticareti diğer yanda rezil sömürü ve yolsuzluklar; dış politikada mezhepçilik, ABD ve İsrail’e teslimiyet sürecek. Ortadoğu’daki dinci çeteler desteklenecek. İçeride dincilik sokak gücü haline gelecek.

Diğer yanda CHP-MHP ittifakıyla Erdoğan’a karşı ortaya sürülmüş Ekmeleddin İhsanoğlu adında yedi sülalesi işbirlikçi bir insan var. İttifakın öncülüğünü Cemaat ve biraz da İstanbul sermayesi yapıyor. Erdoğan tarafından tasfiye edilmek istenen Cemaat, Erdoğan tehlikesini sürekli büyütüyor ki, halk korksun ve daha kolay maniple edilebilsin. CHP’nin korkak yöneticileri Cemaat’in ve İstanbul sermayesinin güdümüne girmiş durumda. Kılıçdaroğlu yönetimi her fırsatta demokratik mücadelenin kazanımlarını Cemaat’in ve MHP’in hizmetine sunuyor. Seçimlerde CHP’nin yeni ittifakı ise Cemaat’in kirli işlerini yürütmesiyle ünlü BBP oldu.

Selahattin Demirtaş üçüncü aday. Demirtaş Kürt ulusal hareketinin ve onun etrafında seyreden sol güçlerin adayı. Demirtaş iki adayla kıyaslanamayacak denli temiz bir isme sahip. Zaza kimliği dolayısıyla hem Zaza kesimlerinin Sünni kesimden gelmesiyle Kürt halkının diğer geleneksel kesimlerinin, Alevilere hoş gelecek söylemleriyle onların bir kısmının da desteğini alabilecek bir isim. AKP’nin kurucularından ve Erdoğan’ın yardımcılarından Dengi Mir Fırat bile Demirtaş’ı destekleyeceğini söyledi.Demirtaş aynı zamanda davranışları ve konuşmalarıyla hem Türkiye liberallerine hem de Türkiye solunun birçok kesimine sempatik gelen bir isim. Demirtaş, zaman zaman yükselttiği sol söylemiyle CHP’nin iyice sağa kaymasını kullanarak CHP’ye oy veren sol kesimlerden destek almaya çalışıyor

Demirtaş’ın seçimleri kazanmasına olanak yok. Amacı da bu değil zaten. Onu ileri süren Kürt ulusal hareketi hem Kürtlerin ve Zazaların içindeki gücünü koruyup artırmak hem de solu, Alevileri ve etnik azınlıkları yedeklemek istiyor. Demirtaş Türkiye soluna yakın milliyetçi ve liberal bir insan. Amacı daTürkiye soluna hizmet etmek değil onu Kürt ulusal hareketine yedeklemek. Kürt ulusal hareketinin böyle bir potansiyeli var. Bu seçimlerde HDP adı altında Kürt ulusal hareketi çevresinde toplanan sosyalist grupların yanında başka bazı sol gruplar ve geniş bir örgütsüz sol kesim Demirtaş’ın adaylığını destekliyor.

CHP yönetiminin kapalı kapılar ardında Cemaat, İstanbul sermayesi ve MHP ile görüşerek Ekmeleddin İhsanoğlu’nu dayatması CHP kitlesinde tepki yarattı. CHP’nin tabanındaki geniş bir ilerici kesim sandığa gitmeyi istemiyor. Fakat Kılıçdaroğlu yönetimi Erdoğan’ın kazanması halinde kıyamet kopacağını ileri sürüyor ve bu yüzden halkın Ekmeleddin İhsanoğlu’na razı olmasını istiyorlar. Onları vebayla korkutarak sıtmaya razı etmeye çalışıyor. Halkın alternatifsizliğini biliyor ve onlara ”Tıpış tıpış gidecek ve İhsanoğlu’na oy vereceksiniz” diyor. İhsanoğlu AKP-Gülen İttifakının halkımıza dayattığı İkinci Cumhuriyet modelidir. O kazanırsa mevcut rejim pekişecek, CHP, MHP ile Cemaat’le ilişkisine devam edecektir. Bu da dinci yeni liberal rejimin kurumsallaşmasıdır.

Oysa dincilik Ortadoğu’da ve özellikle Türkiye’de düşüş halinde. Gezi direnişinde de görüldüğü gibi kitleler dinci diktatörlüğe karşı eyleme geçebiliyorlar. Zaten AKP ile Cemaat’in arası da dincliğin inişe geçmesi yüzünden bozuldu. Bütün mesele Erdoğan’ın kurmaya çalıştığı dikta rejimine karşı bir demokratik alternatif güç çıkarmakta. CHP yönetimi o gücü çıkarmaya cesaret edemez.Tam tersine, Gezi’yi ve demokratik direnişleri Cemaat’e ve MHP’ye peşkeş çekme peşinde. CHP içinde mücadele eden dürüst ve namuslu insanların söz hakkı yok.

Kürt ulusal hareketi ise zaten sadece kendi milliyetçi kazanımlarıyla ilgili. Onlar Türkiye solunu kendi peşlerinde sürüklemek için hala Kürt sorununun çözümü yolunda atılan her adımın Türkiye’de demokrasiye ve devrime hizmet edeceğini iddia ediyorlar. Kürt ulusal hareketinin mücadeleleri ve uluslararası elverişli koşullar sayesinde çözüm yolunda adımlar atıldı. Fakat Türkiye ne yazık ki giderek daha anti-demokratik bir ülke oluyor. Aynı zamanda Türkiye solu da kendisine güvensiz ve yer yer Kürt ulusal hareketinin eklentisi haline geliyor.

Türkiye solu bu seçimlerde büyük bir fırsatı kaçırdı. Eğer sosyalistler olarak birlik halinde aktif davranabilseydik bir yandan CHP içinden sola yakın bir kesim ile diğer yandan ise Kürt ulusal hareketi ve Alevi hareketiyle ittifak halinde ortak aday çıkarıp büyük bir insiyatif alabilirdik. Odak bu görüşteydi. Fakat bunu yapamadık. Türkiye solunun bir kısmı zaten Kürt ulusal hareketiyle davranmaya eğilimliydi. Başka bir kısım ise ortaya çıkan olanakları değerlendirmekte ilgisiz kaldı.

Hareket olarak çok yetersiz de olsa bir şeyler yapmaya çalıştık. Başarısız kalmış olsak bile İstanbul’da sol güçlerle bir platform oluşturmaya çalıştık. Amacımız sol gruplar olarak mesela mahallelere birlikte girmek, birlikte bazı etkinlikler yaparak seçimleri Türkiye solunun birlikte davranması yolunda değerlendirmekti. Ne yazık ki ilgi yaratamadık. AKP iktidarını teşhir etmek için ses getiren eylem yaptık. Seçimler dolayısıyla bazı mahallelerde halkla toplantılar yapıyoruz. Çalışmalarımıza devam ediyoruz.

1 Yorum

  1. ” Bir Yudum Suda Boğuldu İnsanlık ! ”

    **(!)**

    Kerbela gerçeğinin ruhu hortladı ve tarih geri döndü !

    Şahin KANBUR & ( 09 Ağustos 2014 )

    **(!)**

Şahin KANBUR için bir cevap yazın İptal

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.