Ortadoğu’da ABD-İsrail ile AKP’nin bağlarının kuvvetlendiği bir hafta yaşadık. Ancak çok geçmeden birbirlerine düşecekler. Özetimize Türkiye’deki gelişmelerden başlayacağız.
Türkiye
Hakan Fidan, Erdoğan sonrası liderliğe hazırlanırken kendisini topun ağzında buldu. Sahte diploma iddiaları, eski MİT Başkanı ve şimdiki Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı da kapsıyor. Skandal, bir kamu görevlisinin kendi e-imzasının izinsiz şekilde kullanıldığını fark etmesiyle ortaya çıktı. Yapılan soruşturmada, bir çetenin yüzlerce e-imza ürettiği anlaşıldı. AKP’nin kutsallarından Osmanlı padişahı II. Abdülhamid’in torunu Kayıhan Osmanoğlu’nun diplomasının da iptal edilmesi, ülkede estirilen Abdülhamid hayranlığına bir darbe oldu. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan’ın akademik tahsilinin skandal çerçevesinde konu edilmesi ilgi çekiciydi. 18 yaşından bu yana çalışma hayatının içinde olan bu kişinin, 30 yılda altı fakülte, iki yüksek lisans, iki doktora ve sertifika programları sahibi görünmesi ile e-imza sahtekârlığı arasında bağ kuruldu. Hatırlanacağı gibi, Hakan Fidan’ın ismi Özgür Özel’in konuşmalarında “papucumun atanmışı” olarak geçmişti. Fidan’ın ismi, 15 Temmuz darbe duruşmasında tekrar gündeme getirildi.
Skandal, sistemin çürümüşlüğünü açığa çıkardı ve iktidar ile burjuva muhalefet arasındaki mücadeleyi dışa vurdu. Hakan Fidan’ın bir zamanlar Süleyman Soylu’nun eleştirildiği gibi görece rahat eleştirilmesi, AKP içindeki iktidar mücadeleleriyle de ilişkili olmalıdır. İktidar tarafında yer alan bazı kişiler hakkındaki yolsuzluk soruşturmaları, bir yandan da AKP’nin CHP belediyelerine yolsuzluk gerekçesiyle yaptığı saldırılara bir parça tarafsızlık görünümü kazandırmış oldu.
Genç seçmenler arasında CHP açık ara önde görünüyor. CHP’nin yaptırdığı ve hapisteki gazeteci Fatih Altaylı’nın haberleştirdiği bir ankete göre, 18-25 yaş arası genç seçmenler arasında CHP, AKP’ye 21 puan fark atıyor. Bu anket ne denli yanlı kabul edilirse edilsin, gençler arasında CHP’ye ilginin özellikle 19 Mart’ta başlayan eylemlerle arttığı gözle görülür durumda. Eylemlere katılan gençlerde sosyalist sola gözle görülür bir yakınlık gelişiyor ki en önemlisi de budur.
AKP-MHP ittifakı ile Kürt hareketi arasındaki çözüm süreci tartışması, havanda su dövmek şeklinde sürüyor. Bu tartışmalarda, bir kısım “tatlı su ulusalcısı”, her türlü hırsız, uğursuz ve vatan haininin cirit attığı meclisi adeta meleklerin gül bahçesiymiş gibi gösterirken, Kürt hareketinden insanları ve devrimcileri terörist ilan ediyor. “Teröristlere af çıkacak”, “teröristler meclise gelecek” diye halkı kışkırtıyorlar.
Çözüm süreci tartışmaları içinde, sosyal medyada Öcalan’ın TİP lideri Erkan Baş’a birlikte parti kurma önerisi götürdüğü söylentisi ortaya atıldı. DEM Parti İmralı Heyeti, haberi yalanladı. Öcalan ile görüşmelerin dışarı yansıtılmasında yalan haber de olabilir, ancak olmaması ihtimali de eşit derecede güçlü görünüyor. Kürt hareketinin, Türk halkına hitap eden sol partilere ihtiyacı var. DEM Parti, mevcut haliyle bir Kürt milliyetçi hareketi partisi konumundadır.
5 Ağustos’ta toplanan Yüksek Askerî Şûra’da, mevcut Genelkurmay Başkanı Metin Gürak’ın yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktaroğlu’nun getirilmesi dikkat çekti. Bayraktaroğlu, geçtiğimiz yıl Harbiye’de mezun öğrenciler arasında yapılan bir yemin töreninde cumhuriyete bağlılık yemini eden ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganı atan teğmenlerin ihraç kararında özel gayret göstermişti. Metin Gürak ise bu konuda istekli davranmamıştı. Tümen komutanlığı sırasında Binali Yıldırım’a yalakalık yaptığı video kaydına geçen Metin Tokel, YAŞ kararlarıyla Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı. Genelkurmay Başkanı Metin Gürak, görev süresi dolmadan kadrosuzluk gerekçesiyle emekli edildi. Sürpriz kararın arkasında, yeni süreç konusunda Gürak ile hükümet arasında anlaşmazlık olduğu ileri sürülüyor. Bilindiği gibi, Erdoğan orduya hâlâ güvenemiyor. Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizinden geçerken, Erdoğan ordunun iplerini sıkı sıkıya elde tutmak istiyor.
Mücadele Haberleri
Özetimize, geride bıraktığımız hafta yaşanan hak ve özgürlük mücadeleleri ile devam ediyoruz.
Geride bıraktığımız hafta, Cumartesi Anneleri’nin basın açıklamasına devam edildi. Cumartesi Anneleri, “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle gerçekleştirdikleri eylemlerinin 1962. haftasında yeniden Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Bir araya gelen grup, kendilerini polis olarak tanıtan şahıslar tarafından kaçırıldıktan sonra kemikleri bulunan Murat Aslan için adalet talep etti.
Bu hafta, hasta tutsakların sesini yükseltmek için eylemlere devam edildi. İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu’nun 697. basın açıklamasında; hasta mahkûm Resul Baltacı’nın durumuna dikkat çekilerek, derhal serbest bırakılması talep edildi.
Kadıköy’de, İsrail’in Gazze’deki ablukası ve derinleşen insanî kriz protesto edildi. Filistin Eylem Komitesi’nin çağrısıyla 3 Ağustos Cumartesi günü Kadıköy Süreyya Operası önünde başlayan eylem, yürüyüşle devam etti. Gazze’deki ablukanın ve insanî yardımların engellenmesinin bilinçli olarak yaratılmış bir kıtlığa dönüştürüldüğünün belirtildiği açıklamada, Türkiye’deki iktidarın İsrail ile sürdürdüğü diplomatik ve ticari ilişkiler de eleştirilerek, “İsrail’e tam ve mutlak ambargo uygulanmalıdır” çağrısında bulunuldu. Yürüyüşün ardından, Furkan Kılınç isimli bir katılımcı polis tarafından gözaltına alındı.
İşçi Haberleri
İş cinayetleri can almaya devam ediyor. İSİG Meclisi’nin paylaştığı son bilgilere göre, Temmuz ayında 9’u çocuk olmak üzere en az 204 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
Yüzbinlerce kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü, yine iktidarın ve sendikacıların emek düşmanı tutumuyla sonuçlandı. Taban ücretlere yapılan küçük artışın ardından; ilk 6 ay için %24’lük zam, birinci yılın ikinci altı ayı için %11’lik zam, ikinci yılın ilk altı ayı için %10’luk zam ve ikinci yılın ikinci altı ayı için %6’lık zam oranlarına imza atıldı. İşçiler, yapılan sözleşmenin bir “ihanet sözleşmesi” olduğunu söylüyor.
- İBB’ye bağlı Ağaç A.Ş. işçileri, kölece çalışma koşullarına ve ucuz işçiliğe karşı taleplerinin karşılanması için eylemlerini sürdürüyor.
- Hepsijet işçileri, baskı, mobbing ve kölece çalışmaya karşı eylemler yapmaya devam ediyor.
- Dersim Peri Tekstil’de, baskı ve hakaretlere itiraz ettikleri için işten atılan işçilerin direnişi BİRTEK-SEN öncülüğünde devam ediyor.
- Queen Tarım’da, BTO-SEN’in örgütlenmesine karşı baskıyı artıran, işçileri işten atan ve sendika düşmanlığını tırmandıran şirkete karşı direniş sürüyor.
- Temel Conta grevi 242 gündür kararlılıkla devam ediyor.
- Eker Süt’te, sendika düşmanlığına ve işten atmalara karşı direniş sürüyor.
- İnsanca yaşam talebiyle sendikalı olan ve işten atılan Digel Tekstil işçileri 204 gündür direniyor.
- TPI işçileri 88 gündür hakları için direniyor.
- Gübretaş grevi kararlılıkla devam ediyor.
- İzmir Karabağlar’da, Karşıyaka Belediyesi’nde işçiler, ödenmeyen ücretleri ve gaspedilen hakları için eylemlerini sürdürüyor. Beşiktaş Belediyesi’nde, Şişli’de, Dersim Belediyesi’nde, Altındağ’da, İzmir’de işten atılan işçiler, iş ve emekleri için direniyor.
Bu direnişlerin hem birbiriyle hem de toplumdaki genel direnişlerle bağının kurulması gerekiyor.
Gençlik Haberleri
Okul dönemi başlamadan, yaz aylarında kampüslerin boş olmasından yararlanılarak yürütülen soruşturmalar ve baskılar artarak devam ediyor.
Marmara Üniversitesi’nin eski kayyumu Erol Özvar, yeni dönemde YÖK Başkanı olarak göreve başladı.
19 Mart’ta gerçekleştirilen eylemlere katılan öğrencilere yönelik cezalandırmalar sürüyor. Ankara Üniversitesi’nden bir arkadaşımız, bu eylemlere katıldığı gerekçesiyle yurttan atılırken; Trakya Üniversitesi’nde okuyan bir öğrenci de aynı gerekçelerle yurttan çıkarıldı.
Bunun yanı sıra, devlet üniversitelerinde kontenjanlar daraltılırken vakıf üniversitelerinde kontenjanların artırılması dikkat çekiyor.
Öğrenciler, hukuksuz şekilde yargılanmalarına rağmen ülkeleri ve hakları için mücadele etmeye devam ediyor. Ankara’da gençlik örgütleri, “Akbelen’den Ankara’ya, direnişimiz büyüyor!” diyerek üniversite öğrencileriyle birlikte rant ve talan siyasetine karşı Akbelen’de direnen İkizköylülerin mücadelesini selamlamak için bir araya geldi.
Devrimci öğrenciler ve gençler, bulundukları yerlerde işçi direnişlerinin, çevre direnişlerinin yanında olmaya ve mahallelerdeki çalışmalarda yer almaya devam ediyor.
Dış Haberler
Kafkasya’da Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan egemenleri arasındaki ABD yanlısı trafik sonuçlandı ve Zengezur Koridoru’nun yüz yıllığına ABD’ye verildiği bildirildi. Koridor, kara ve demiryollarıyla Azerbaycan’ı Nahçıvan’a ve Türkiye’ye bağlıyor. Karar Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ni sınırlandırıyor, Rusya ve İran aleyhine etki yaratıyor. Türkiye egemenleri, ABD’ye inisiyatif veren bu sonuçtan kazançlı çıktıklarını iddia ediyor. Gerçekte ise ülkemizin Rusya, Çin ve İran ile ilişkileri bozuluyor.
Suriye’nin düşmanları, şimdi yakıp yıktıkları ülkenin imarını yaparak büyük kârlar edecekler. Colani hükûmeti bu çerçevede 14 milyar dolarlık bir ihale açıkladı. Oluşturulan konsorsiyuma Türkiye’den Cengiz Holding, Kalyon ve TAV İnşaat yer alacak. Geçen Mayıs ayında da Suriye Enerji Bakanlığı ile Türkiye’den Kalyon Holding ve Cengiz Holding, Katar’dan UCC ve ABD’den Power International şirketleri arasında 7 milyar dolar tutarında bir enerji anlaşması imzalanmıştı. Suriye pastasının 700 milyar doları bulduğu bildiriliyor.
Suriye durulmuyor. Dürzilerle HTŞ kuvvetleri arasındaki çatışmalara bu hafta Kürt güçlerle HTŞ arasındaki çatışmalar eklendi. Taraflar birbirlerini suçladı. HTŞ’nin SDG bölgesindeki Arap aşiretlerini kışkırttığı görülüyor. Kürt güçleri de Dürzilerle ve Alevilerle ittifak kurmaya çalışıyor. Bir taraf düpedüz IŞİD ve El Kaide artıklarından oluşurken, diğer tarafın arkasında da bölgenin en kanlı devleti İsrail bulunuyor. İsrail sınırındaki Dürziler, fiilî özerkliğe biraz daha yaklaştılar.
Gazze’de soykırım yürüten Netanyahu, Gazze’yi tümüyle Filistinlilerden arındırmaya karar verdi. İsrail Genelkurmay Başkanı bu kararı doğru bulmadığını açıklayınca, Netanyahu ailesi tarafından “darbeci” ilan edildi ve istifaya çağrıldı. İsrail aynı zamanda Hizbullah’ın silahsızlaştırılmasını Lübnan hükûmetine kabul ettirdi. Hizbullah direneceklerini belirtti. İsrail ve ABD, Irak’taki İran yanlısı Haşdi Şabi kuvvetlerinin de tasfiyesini istiyor. ABD ve Batılı emperyalistler bu konularda İsrail’in arkasında duruyor.
Trump’ın yeni gümrük tarifeleri, AB ülkeleri üzerindeki sömürü ve baskıyı artırıyor. Amerika’daki imalatı canlandıracağı, istihdam yaratacağı, ülkenin ticaret açığını azaltacağı ve ulusal borcun hafiflemesini sağlayacağı ileri sürülen kapsamlı yeni gümrük tarifeleri, 7 Ağustos’ta yürürlüğe girdi. 90’dan fazla ülkeyi kapsayan gümrük tarifelerinin oranları belirlenirken, söz konusu ülkelerden Rusya ve Çin ile ticaretini sürdürenlere daha yüksek bir tarife uygulandığı görülüyor.
Avrupa Birliği (AB %15 gümrük vergisi uygulamayı kabul ettiği bir çerçeve anlaşma imzaladı. AB ülkelerinin gümrük vergileri konusunda Trump’ın şartlarına boyun eğdiği yorumlarının yapıldığı bu anlaşmaya biraz değinelim:
Trump’ın gümrük tarifelerine önce misilleme uyarısında bulunan AB sonra teslim olup Amerikan mallarına tüm vergileri kaldırdı, 750 milyar dolarlık enerji ve silah alımı, 600 milyar dolarlık yatırım sözü verdi. Karşılığında da %30 yerine %15’lik bir ABD gümrük vergisini bir teselli olarak kabul etmek zorunda kaldı. AB çelik ve alüminyumu ABD’ye satıldığında %50 gümrük vergisine tabi olmaya devam edecek.
ABD’nin bir önceki başkanı Biden yönetimi, Ukrayna’daki savaşla Rusya ile karşı karşıya getirdiği ve Çin ile arasını açtığı AB ülkelerinin ekonomilerini zora sokmuştu. Bu ticaret anlaşması ile AB’nin ABD’ye olan bağımlılığı artmıştır. 27 Temmuz’da varılan anlaşmayı Trump yönetimi büyük bir zafer olarak kutladı. Fransa Başbakanı François Bayrou, bunu Avrupa için “kara bir gün” olarak nitelendirdi. ABD boyunduruğu Avrupa gençliği ve aydınlarının direnişiyle karşılaşacaktır.
Trump, dünyanın en büyük üçüncü enerji ithalatçısı olan Hindistan’ın Rus petrolü alımını kesmediği için uygulanan toplam gümrük vergisini %50’ye yükseltti. Hindistan yönetimi, 27 Ağustos’ta yürürlüğe girecek yeni uygulamayı “adaletsiz, haksız ve mantıksız” olarak nitelendirdi ve ulusal çıkarlarını koruma sözü verdi. %40 gibi yüksek tarifelerle karşı karşıya kalacak olan Güneydoğu Asya ülkeleri Laos ve Myanmar’ın ekonomilerinin olumsuz etkilenmesi bekleniyor. İki ülkenin de Çin ile ilişkileri nedeniyle hedef alındığı açık. Brezilya da %50 gümrük vergisiyle karşı karşıya. Lula, bu gümrük vergilerine karşı ülkesinin bağımsızlığını koruyacaklarını belirtti.
İngiltere, Japonya ve Güney Kore’nin de aralarında olduğu bazı ülkeler ise, düşük gümrük vergileri üzerinde Trump yönetimi ile anlaşmalara varmıştı. Türkiye’ye uygulanacak gümrükler %15 olarak açıklandı.
ABD’nin Hiroşima’ya attığı ilk atom bombasının 80. yıldönümünde düzenlenen törenlerde kurbanlar anıldı, nükleer silahsız bir gelecek çağrısı yinelendi. Ne yazık ki, nükleer silahsızlanma anlaşmalarının bir kenara itildiği, silahlanma yarışının hiç olmadığı kadar hız kazandığı günümüzde küresel savaş riski yakınlaşıyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) silahlanma ve uluslararası güvenlik durumuna dair son verileri, nükleer savaş endişesinin arttığını ortaya koyuyor.
İsrail’in İran’ın nükleer tesislerini hedef aldığı saldırılarından önce hazırlanan rapora göre, dünyada nükleer silaha sahip dokuz devletin neredeyse tamamı 2024 yılında mevcut silahlarını artırdı. Nükleer güçler ayrıca yeni silahlar geliştirerek yoğun modernizasyon programlarını sürdürdü.
ABD, Rusya, Birleşik Krallık, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve İsrail, dünyanın nükleer güçleri olarak sıralandı. Listenin başında Rusya ve ABD yer alıyor. İki ülke, dünyadaki tüm nükleer silahların %90’ına sahip. Rapora göre, en az 600 nükleer savaş başlığına sahip Çin’in nükleer cephaneliği, diğer tüm ülkelerden daha hızlı büyüyor. SIPRI uzmanları, nükleer silahsızlanma anlaşmalarının son yıllarda büyük ölçüde sekteye uğramasının, özellikle 2026’da sona erecek olan Yeni START Anlaşması’nın yerine yeni bir anlaşmanın gelip gelmeyeceğinin belirsizliği nedeniyle silahlanma yarışının süreceğine dikkat çekiyor.
Son haberimiz, İngiltere’deki yeni parti girişimi üzerine. Jeremy Corbyn ve Zarah Sultana’nın birlikte göründükleri yeni parti girişimini destekleyenlerin sayısının 600 bini aştığı açıklandı. Adı henüz kararlaştırılmayan yeni parti, iktidardaki İşçi Partisi’nin (Labour Party)’ tabanını kazanmak istiyor ve mesajlarını kemer sıkma politikalarına ve Gazze’deki katliama karşıtlık üzerinden veriyor. Parti aynı zamanda, faşist Nigel Farage’ın liderliğini yaptığı Reform UK adlı partiyi de hedef alıyor. Toplumda hoşnutsuzluk artarken Reform UK hızla gelişiyor.
Sonuç
ABD emperyalizmi ve İsrail, Suriye’de ve Lübnan’da elde ettikleri başarıları Ortadoğu’da genişletirken aynı zamanda Kafkasya’ya taşıyorlar. AKP iktidarı, Suriye’deki ulusalcı Esad yönetimini yıkarak ABD ve İsrail’e büyük bir inisiyatif kazandırdı. Ukrayna’da sıkıştırılan Rusya, gelişmelere etkin müdahale edemiyor. Çin ise gelişmeleri serinkanlı bir tutumla karşılamaya çalışıyor. ABD emperyalizmi, aynı zamanda yaşadığı ekonomik sorunların yükünü AB ülkelerine yıkıyor.
AB ülkelerindeki sol, genelde emperyalizmin çizgisinde olduğu için muhalefet faşist hareketler tarafından kolayca manipüle ediliyor. Bu nedenle anti-emperyalist nitelikli aktif sol önem kazanıyor. İngiltere ve Fransa’daki solun bu anlamda gelişme olanakları artmaktadır.
Ülkemizde halkın geçim zorlukları olağanüstü artmışken ve solun önemli bir kısmı anti-emperyalist yurtseverliğe sırt çevirmişken, şovenist güçler muhalefeti ve özellikle gençliğin yurtsever duygularını ele geçirmeye çalışıyor. Soldaki insanların önemli bir kısmının yılgınlığı kötü dönemlerin genel özelliğidir. Türkiye’de anti-emperyalist çizgideki solun gelişme olanakları her şeye rağmen artmaya devam ediyor.