Haftanın Özeti: En kolay görünen yol gerçekçi değil

0
328

Haftanın Özeti’ne, ülkemizden gelişmelerle başlayacağız. AKP’nin en güçlü rakibi olan İmamoğlu’yu saf dışı bırakma ve kriminalize etme saldırıları hız kesmeden devam ediyor. İBB’ye yönelik yeni baskı, gözaltı ve tutuklamalar itirafçı yaratmayı amaçlıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) soruşturmasında 29 Mayıs’ta 3 kişi daha ‘etkin pişmanlık’tan yararlanarak tahliye edildi. Daha önce İBB’ye bağlı Kültür AŞ Müdürü Murat Abbas, İBB Meclisi İştirakler ve Bağlı Kuruluşlar Komisyonu Başkanı Ertan Yıldız, Neva Organizasyon Şirketi sahibi Ahmet Çiçek, NYN Yapım ve Prodüksiyon şirketi sahibi Noyan Kırmızıgül, Gülaylar Group İcra Kurulu Üyesi Mehmet İlhan Gülay ve Beyaz İnşaat’ın sahibi Seyfi Beyaz ‘etkin pişmanlık’tan yararlanmıştı. Etkin pişmanlık İmamoğlu ve İBB yönetimi aleyhine ifade vermek anlamına geliyor.

CHP’ye yönelik tertipler İmamoğlu’nun yönetimi ele geçirdiği Kasım 2023 kurultayı aleyhine açılan davayla sürüyor. Kurultayın geçersiz sayılarak CHP’nin Kılıçdaroğlu’na teslim edilmesiyle sonuçlanacağı beklenen davada İmamoğlu-Özgür Özel ittifakının bir kısım CHP delegesini parayla satın aldığı iddia ediliyor. Bu yüzden medyada 3-4 Kasım 2023’te İmamoğlu ekibinin Kılıçdaroğlu’nu devirdiği CHP Kurultayının tartışılması hafta içinde yoğunlaştı. İktidar yandaşı medya İmamoğlu aleyhine kampanya yürütürken İmamoğlu yandaşı basın ise Kılıçdaroğlu aleyhine kampanya yürütüyor. Kılıçdaroğlu aleyhine kampanya yürütenler Kılıçdaroğlu’nun çıkıp Kurultay’da bir haksızlık olmadığını ifade etmemesini sorguluyorlar. Kimileri bunu hakaretler yoluyla sürdürüyor. Kılıçdaroğlu AB çevrelerine yakınlığıyla bilinen liberal gazeteci Nevşin Mengü aleyhine dava açtı.

CHP içindeki tarafların durumu karışıktır. İki taraf da el ele vererek CHP’yi yeni-liberal sağ çizgiye biraz daha çektiler. İmamoğlu tarafının daha kurultay öncesinden ve özellikle cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Altılı Masa üyelerinden Meral Akşener ile birlikte Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığı için çalıştığı biliniyordu. İmamoğlu’nun belediye olanaklarını şahsi iktidar için kullandığı da biliniyordu. Dolayısıyla kurultayda bir kısım delegenin satın alınmış olduğu iddiasına kimse şaşırmadı. Bir zaman ateşli İmamoğlu yanlısı gazetecilerden İsmail Saymaz Kılıçdaroğlu ve çevresinin kurultayın şaibeli olduğuna inandığını açıkladı. Diğer yandan Kılıçdaroğlu da CHP başkanlarının kurultaylarda oy kullanacak delegeleri seçme yetkisine sahipti. Uzun süredir sağcılaştırılmış olan CHP’de durum ne yazık ki budur.

CHP’nin ev sahipliğiyle gerçekleştirilen Sosyalist Enternasyonal Konseyi’nin son gününde “Ekrem İmamoğlu’nun Haksız ve Hukuksuz Biçimde Tutuklanmasına İlişkin Karar” oy birliğiyle kabul edildi. Kararda, “Sosyalist Enternasyonal Konseyi, Ekrem İmamoğlu’nun derhal serbest bırakılması ve görevine iade edilmesine dönük en güçlü şekilde çağrı yapmaktadır.” denildi. Bununla birlikte, İmamoğlu’nun arkasında yer alan uluslararası güçler AKP iktidarına karşı sessiz kalmaya çalışıyorlar.

Hükümet, yeni tasfiye sürecinde hamlelerini yaparken aşması gereken birçok engel bulunuyor. AKP’nin halktan yana olan desteği, her geçen gün artan geçim sıkıntısı nedeniyle azalmaya devam ediyor ve yaratılmaya çalışılan baskı ortamının iktidarın aleyhine işlediği kamuoyu araştırmalarıyla gözlemleniyor. Ayrıca devletin kurumları içinde de İmamoğlu’na sempati duyan çevrelerin olduğu görülüyor. Erdoğan ise iktidarının devamlılığını sağlayacak yolları güçlendirmeye çalışıyor. İktidar okulların kapanacağı çok sayıda insanın tatile gideceği yaz döneminde muhalefetin yatışacağı hesabını yapıyor.

Kürt hareketi ile yeni çözüm süreci kapsamında yapılan görüşmeler devam ediyor. AKP-MHP iktidarı ile DEM Parti arasındaki görüşmelerin ardından infaz paketinin hukuksal anlamda ilk adım olacağı netleşmiş durumda. Siyasi tutsaklar, hasta ve yaşlı mahkûmlar ile “örgüt adına suç işlemiş” sayılanları kapsayan infaz paketi, 9 kanunda değişiklik öngören ve 30 maddeden oluşan kanun teklifi olarak AKP tarafından Meclis’e sunuldu.

Erdoğan, birkaç yıldır dile getirdiği yeni Anayasa değişikliği için ilk defa geçtiğimiz hafta CHP’ye çağrı yapmış ve “Gelin, el ele verelim.” demişti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, Erdoğan’ın çağrısına “Anayasa’yı tanımayan, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen Can Atalay’ı ve birçok suçsuz insanı cezaevinde tutan bir iktidarla anayasa yapılmaz.” yanıtını verdi. Kürt hareketi ise CHP’nin bu yaklaşımına karşı tepki gösteriyor. DEM Parti’nin Anayasa Komisyonu üyesi Meral Danış Beştaş, anayasa değişikliği tartışmalarında “bir kişi üzerinden” değerlendirmenin yanlış olduğunu söyleyerek, bu söylemin seçimi kaybetmek anlamına geldiğini ifade etti. Beştaş’ın açıklamalarından saatler sonra Erdoğan, Anayasa çalışmaları için bizzat 10 hukukçuyu görevlendirdiğini duyurdu. Kürt hareketi ile iktidar arasındaki görüşmeler olumlu ilerlese bile iktidarın Kürt seçmen üzerindeki durumu iyi görünmüyor. Kürt hareketiyle yakınlaşan AKP’nin milliyetçi seçmen üzerindeki etkisi ise gittikçe azalıyor. Süreç, İmamoğlu’nun lehine işlemeye devam ediyorken İmamoğlu’nun ve CHP’nin durumu da zora giriyor.

Yakın zamana kadar İmamoğlu ve CHP ile ittifak içindeki DEM Parti şimdilerde AKP ve Cumhur İttifakı ile yakın davranıyor. CHP’nin zarar görmesi bugünkü koşullarda onların yararına olabilir. Biz CHP’ye de DEM Parti’ye de güvenmiyoruz ancak ikisinin de zarar görmesinin aleyhimize olacağına inanıyoruz.

Özetimize işçi, öğrenci eylemleri ve demokratik mücadele haberleriyle devam ediyoruz.

Öncelikle bazı işçi eylemleri ile başlayalım: Türkiye’nin en büyük beş yüz şirketi arasında yer alan DYO Boya Fabrikası’nda Petrol-İş Sendikasına bağlı çalışan yaklaşık 600 işçi, patronun zam teklifini yetersiz bularak bugün greve başladı. İzmir merkezli Yaşar Holding’in ana firmalarından biri olan ve Kocaeli’nin Dilovası ile İzmir’in Çiğli ilçelerinde faaliyet gösteren DYO Boya Fabrikası işçileriyle toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı. İşçiler 8 gündür grevdeler.

Petrol-İş’in örgütlü olduğu, Amerikan sermayeli TPI Composites’te toplu iş sözleşmesi sürecinde patron, işçilerin yüzde 120 zam talebine karşılık yüzde 30 zam dayattı. İşçiler, düşük zam dayatmasına karşı 13 Mayıs’ta greve çıktı. TPI Composites’in sadece İzmir’deki iki fabrikasından 2023’te elde ettiği ciro 500 milyon dolardır. İşçiler, sefalet ücreti dayatmasına karşı 17 gündür grevdeler.

Kocaeli’nin Çayırova ilçesinde bulunan Portakal Plastik Fabrikası’nda 153 işçi, sefalet zammı dayatmasına karşı 24 gündür grevlerini sürdürüyor. Petrol-İş Sendikasında örgütlü olan işçiler, daha önce fabrikanın sendikaya girmesi için mücadele etmiş ve bu mücadeleyi kazanmışlardı. Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde patronun yüzde 52’lik teklifine karşılık, işçiler enflasyon ve geçim kaygısı sebebiyle yüzde 120 zam talep etti; ancak sonrasında bu oran yüzde 95’e kadar indi.

Kocaeli Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Alman menşeli Erlau Metal’de, sendikalaştıkları için işten atılan işçiler, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve patronun sıfır zam dayatmasına karşı Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlendi. Patronun yanıtı, sendikanın yetkisine itiraz etmek oldu. Sendika üyesi işçilerin tamamı işten çıkarıldı. Fabrika önünde direnişe başlayan işçiler, sendikal haklarının tanınmasını istiyor.

Öğrenci eylemleri ile devam ediyoruz.

Gezi Direnişi’nin 12. yılında öğrenciler kampüslerde, sokaklarda ve alanlardaydı. Gezi Direnişi’nin 12. yıl dönümünde Ankara Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nden öğrenciler, özel güvenlik birimleri (ÖGB) ve faşist grupların müdahalelerine rağmen etkinliklerini sürdürdü. Öğrenciler, “Gezi Şehitleri Ölümsüzdür” ve “Geziden Bugüne Gençlik Direnişte” sloganlarıyla Gezi’yi andı.

İstanbul Üniversitesi’nde Perşembe günü Haziran Direnişi anması kapsamında düzenlenen piknik etkinliğine faşist çeteler tarafından saldırı düzenlendi. Saldırıya karşı direnen öğrenciler, daha sonra ablukaya alındı ve 23 öğrenci işkenceyle gözaltına alındı. Gözaltına alınan öğrencilerin bugün görülecek duruşmasına destek amacıyla arkadaşları Çağlayan Adliyesi’ne çağrı yaptı.

Öte yandan, 24 Mart’tan bu yana Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve 14’ü ev hapsinde olan 17 Trakya Üniversitesi öğrencisi tahliye edildi. İstanbul’da ise hala tutuklu olan 50 öğrencinin duruşması bugün Silivri Adliyesinde görülecek. Öğrenciler arkadaşlarına destek olmak amacıyla “Buradayız ve vazgeçmiyoruz” diyerek bir araya geleceklerini bildirdiler.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) her yıl geleneksel olarak düzenlenen “Devrim Yürüyüşü”, bu yıl da öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleştirildi. Yürüyüşte, 19 Mart’ta Beyazıt’ta yıkılan korku barikatı ve 1968 öğrenci hareketi anıldı. Öğrenciler, “Faşizme ölüm, tek yol devrim” pankartı eşliğinde, Emperyalizme, kapitalizme, faşizme karşı sınıfsız, sömürüsüz, eşit ve özgür bir dünya için yürüdüler.

İzmir’de Gezi Direnişi’ni anmak amacıyla Gençlik Örgütleri bildiri ve pankart çalışması düzenledi ardından ise Genç Direnişçiler bir belgesel gösterimi ve söyleşi etkinliği düzenlediler.

Özetimize geçtiğimiz hafta yaşanan hak ve özgürlük mücadeleleri ile devam ediyoruz.

İktidarın İmamoğlu’na yönelik saldırıları sürüyor. Geçtiğimiz aylarda CHP’nin her çarşamba İstanbul’un bir ilçesinde ve her Pazar bir ilde miting çağrısı yapacağını duyurmasına karşılık, geçtiğimiz hafta CHP Esenler’de ve Bursa’da miting gerçekleştirdi. Polis miting alanına İmamoğlu resimlerinin sokulmasını engelledi. Sokaklarda ve caddelerde İmamoğlu posterleri kaldırılmış durumda. CHP iktidarın bu saldırısına karşılık başta İstanbul olmak üzere çeşitli illerde “Free İmamoğlu” yazılı pankartlar astı.

Hükümetin demokratik muhalefete ve devrimcilere yönelik baskıları devam ediyor. Grup Yorum’un YouTube ve Spotify gibi sosyal medya platformlarında yayınlanan şarkılarına erişim engeli getirildi. 2006-2024 yılları arasında 56 farklı kanalda yayımlanan, toplamda 205 milyon izlenmeye ulaşan 400’ü aşkın video, “milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle erişime engellendi.

Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında açılan dava neticesinde aralarında siyasetçi, gazeteci ve sanatçıların da bulunduğu 52 kişi gözaltına alınmış, 30 kişi tutuklanmıştı. Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde görülen ilk duruşmada, aralarında Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros’un da bulunduğu sekiz kişi tahliye edildi.

Bu hafta hasta tutsakların sesini yükseltmek için eylemlere de devam edildi. Özgürlük için Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi ve Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Marmara Bölgesi’ndeki cezaevlerinde bulunan hasta ve tahliyesi engellenen tutsaklara dair Şişhane Meydanı’nda açıklama yaptı. Açıklamada, “hasta mahpuslara özgürlük infaz yakmalara son” pankartı açıldı.

Geride bıraktığımız hafta Cumartesi Anneleri’nin basın açıklamasına da devam edildi. Cumartesi Anneleri “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle yaptıkları eylemlerinin 1052. haftasında tekrardan Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Açıklamada, 31 yıl önce bugün gözaltında kaybedilen Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için adalet talep edildi.

Gezi Direnişi esnasında ortaya çıkan “Duran Adam” eylemi, Gezi’nin 12. yıldönümünde tekrardan karşımıza çıktı. AKP iktidarını durarak protesto eden 18 kişi gözaltına alındı.

Dünyadan gelişmeler ile devam ediyoruz. ABD ve Batılı emperyalist güçlerin AKP iktidarı ile işbirliği içinde başa getirdiği Colani iktidarı iyi günlerini yaşamaya devam ediyor. Colani liderliğindeki HTŞ, AB ve ABD ile temaslarını “istikrar” ve “ülkenin yeniden inşası” adı altında artırdı. 12 yıldır kapalı olan ABD’nin Şam Büyükelçiliği yeniden açıldı. “Suriye Yeniden Kalkınma Planı” olarak önerilen ekonomik model, ülkenin kaynaklarının Batı’ya ve bölgedeki Suudi Arabistan, BAE ve Katar gibi sermaye merkezli Körfez ülkelerine tamamen teslim edilmesi üzerine kurgulanıyor. Suriye’ye yönelik ekonomik yaptırımlar kaldırılarak ülke uluslararası sermayenin yatırımlarına açık hale getiriliyor. Ülkedeki elektrik şebekesinin yeniden canlandırılması için 5000 megavatlık bir enerji projesi geliştirilmesi planlanıyor. Katar, Türk ve ABD’li şirketlerin ortak olduğu bir anlaşma imzalandı. On dört yıldır Suriye’yi yıkan güçler şimdi de ülkenin imarı adı altında kaynaklarını yağmalayarak zenginleşiyorlar.

Denklemin bir yanında ise HTŞ ile ilişkilerini bölgede ABD’nin çıkarları doğrultusunda korumaya çalışan Kürt hareketi bulunuyor. Kürt hareketi ile HTŞ arasındaki pazarlık devam ediyor. Cihatçı HTŞ hükümeti, ülkedeki tüm silahlı grupların Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı hareket edeceğini ilan etmiş ve bunun için 10 günlük bir süre tanımıştı. Ancak, bu karardan 10 Mart’ta HTŞ ile anlaşma sağlayan Kürt hareketi muaf tutuldu. Kürt hareketinin liderliğindeki SDG’nin Suriye ordusuna, askeri gücünü koruyarak monte edilmesi bekleniyor. Alevi katliamından sonra Dürzilerin silah bırakmaları da zor görünüyor. Lazkiye’de askeri üssünü koruyan Rusya bölgede bir yandan HTŞ İle ilişki geliştirirken diğer yandan da hem Alevileri hem de Dürzileri savunan biri söylem geliştiriyor.

İsrail’in soykırımcı saldırıları ise devam ediyor. İsrail hükümeti, Batı Şeria’da 22 yeni yerleşim birimi kuracağını açıkladı. Bu karar, Batı Şeria’daki Yahudi belediyelerinin Yesha Konseyi Başkanı Israel Ganz tarafından “1967’den bu yana alınan en önemli karar” olarak nitelendirildi. İsrail ordusunun 7 Ekim 2023’ten bu yana başlattığı saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 54.249’a, yaralıların sayısı ise 123.492’ye yükseldiği bildirildi. ABD hükümetinin önerdiği ateşkes henüz Hamas tarafından kabul edilmedi.

ABD Başkanı Trump, iktidara geldiğinde ABD’yi eski ekonomik gücüne ulaştırma sözü vermiş ve başta Çin olmak üzere ticaret yaptığı ülkelere yüksek gümrük vergileri koymuştu. Şimdi ise AB’ye yönelik yüzde 50 gümrük vergisi tehdidi, AB ile ABD arasındaki gerilimi artırmaya devam ediyor. Bu tehditlerin ortasında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Güneydoğu Asya turunun ilk durağı olan Vietnam’da 20 Airbus uçağı için bir anlaşma imzaladı. Macron ayrıca enerji, aşılar ve demiryolları alanlarındaki iş birliğini genişleterek 5,3 milyar euro’luk ticari anlaşmalara imza attı.

Ukrayna’da savaş sürüyor. Rusya hükumeti taraflar arasındaki barış görüşmelerine Vatikan’da değil İstanbul’da devam etmek istediğini belirtti. Trump hükumeti barıştan yana görünürken İngiltere ve AB savaşın sürmesini istiyor. ABD devlet cihazı da bu savaşta İngiltere ve AB ile paralel tutumda bulunuyor.

Bitirirken önce 2 Haziran’da kaybettiğimiz Ahmet Arif’i ve 3 Haziran’da kaybettiğimiz Nazım Hikmet’i anmak istiyoruz. Ahmet Arif bireysel sevgi ve özlemi; ülkeye, emekçilere, ezilenlere ve insanlığa sevgi ve bağlılığı; zulme karşı direnişi harmanladığı şiirleriyle devrimci kuşakların manevi dünyasını güçlü bir şekilde etkiledi. Ahmet Arif sol Kemalist çizgiden sosyalizme giden yolun açılmasına şiirleriyle katkıda bulundu. Ahmet Arif’in şiirleri halkın samimi dini inançlarını da devrimci mücadelenin karşısında değil yanında görür. 3 Haziran ise Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümüdür. İşçi sınıfının, devrimin, enternasyonalizmin büyük şairi Nazım Hikmet hayatını kurtarmak amacıyla yurt dışına çıktıktan 1 ay sonra vatandaşlıktan atılmıştı. Buna çok içerlenen ünlü şair “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından –hey gidi dünya– çıkarılmışım. Beni Türklükten, halkımın evlâdı olmaktan, milletime ölümsüz bağlı bulunmaktan kimse, hiçbir kuvvet çıkaramaz, ayıramaz” şeklinde açıklama yaptı. Nazım Hikmet sürgünde memleket hasretiyle öldü.

AKP ve Cumhur İttifakı İmamoğlu’nu tasfiye etmeye çalışırken muhalif burjuva basın İmamoğlu’nu AKP iktidarının karanlığından çıkışın tek yolu olarak lanse etmeye devam ediyor ve bilinç bulanıklığı içindeki insanları etkileyebiliyorlar. AKP’nin bir biçimde seçimleri kaybetmesiyle sosyalist hareketin otomatikman yükseleceği düşüncesi taşıyan bir kısım sosyalist güçler bu nedenle CHP ile AKP mücadelesine fazla anlam veriyorlar. Bu yanılgı AKP’ye on yıllar kazandırdı. Ne yazık ki yakın zamanda AKP’nin seçim yoluyla iktidarı teslim etmesini mümkün görmüyoruz. Ancak aradaki mücadele halk hareketinin gelişmesine olanak sağlıyor. Egemen güçlere karşı tepkisi artmış ama oradan oraya savrulmaya meyilli olan işçiler, aydınlar ve gençler anti-emperyalist ve anti-faşist bir zeminde devrimcilerle birlikte örgütlenebilirse, Türkiye halkı için gerçek bir umut ortaya çıkacaktır. Bilinç çarpıtılmasına uğramış olanlara en zor görünen bu yol gerçekte en mümkün olan yoldur. Sosyalist hareketin bu yolda birlikte hareket etmesi ve kendi özgücüne dayalı bağımsız bir siyasi hat oluşturmasını savunan güçlerin aktifleşmesi gerekiyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.