Özetimizde ülke gündeminden başlayarak dünya gündemine doğru yol izleyeceğiz. Haftanın en önemli gündemlerinden biri Diyarbakır’da katledilen Narin Güran idi. Diyarbakır’da camiden çıktıktan sonra bir daha kendisinden haber alınmayan 8 yaşındaki Narin’in küçücük cansız bedeni 19 gün sonra bir çuvala sarılı halde yaşadığı bölgeye yakın bir dere içinde bulundu. Olayla ilgili soruşturmada önce ağabeyi gözaltına alındı, daha sonra serbest bırakıldı. Kısa bir süre sonra da amca Salih Güran, gözaltına alınıp mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ancak olayla ilgili soruşturma hala devam ediyor. Son olarak aile fertlerinin de içinde bulunduğu 24 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan sekiz kişi tutuklanırken, 4 kişi de adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.
Narin’in ailesinin Refah Partisi’ne yakın olması, cenazeye Hüda-Par’lıların katılması, DEM Parti’nin yaşanan bu vahşetle ilgili açıklamaları ve sonrasında sosyalist güçlerin de içinde bulunduğu eylemlerin gerçekleşmesi, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun “ailede bizim dostlarımız var, bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler” sözleri dikkatleri özellikle bu olay üzerine çekti. Oluşan çok güçlü kamuoyu ilgisi üzerine iktidar, cinayet hakkında yayın yasağı koydu. Ancak yasağın kendi aleyhine işlediğini gören iktidar daha sonra yayın yasağını kaldırdı ve cinayetin aydınlatılmasına yoğunlaştı.
TÜİK’in 2023 yılında yayınladığı rapora göre 25 bin 685 çocuk cinsel istismara uğradı. Son üç yılda ise toplam sayı 85 bin 314’tür. Öldürülen ve kaybolan çocuklarla ilgili TÜİK 2016 yılından bu yana veri yayınlamıyor. TÜİK’in son verilerine göre 2008-2016 arasında toplam 104 bin 531 çocuk çeşitli şekillerde kayboldu. Gerici tarikatlarda zorbalığa ve fiziksel şiddete maruz kalan çocukları ve iş cinayetlerinde hayatını kaybeden çocuk işçileri de eklediğimizde ortaya korkutucu bir sayının çıkacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Bütün bunlar gericiliğin, emek sömürüsünün, hırsızlığın ve talanın kabul gördüğü bir toplumun ürünüdür.
İktidarla muhalefeti karşı karşıya getiren ve iki haftadır devam eden bir diğer gündem konusu da teğmenlerin kılıçlı andı idi. Kara Harp Okulu’ndan mezun olan teğmenler “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözlerini kullanmış ve kılıçlarını çatarak yemin etmişlerdi. Bu görüntülere başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olmak üzere gerici ve faşist güçler tepki göstermişti. Yandaş basının hedef göstermesiyle yemin eden teğmenlere soruşturma açıldı. Teğmenlere soruşturma açılması, özellikle laik kesim tarafından tepkilere sebep oldu. Hafta içinde İzmir’de oynanan İzlanda-Türkiye maçı öncesinde bir grup seyirci “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan attı. Okulların açıldığı Pazartesi günü Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencileri, okullarının camından “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı attılar. İzmir’in işgalinin 102. yıldönümünde bir araya gelen kitle de “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” şeklinde slogan attılar. Türkiye’de AKP iktidarı ile birlikte gelişen bir gericilik olsa da bu gericiliğe karşı sosyalizme yönelik devrimci ve demokratik dinamikleri içinde barındıran aydınlanmacı ve vatansever bir kitlenin olduğu da ortadadır.
Eski Milli Savunma Bakanı ve 2023 yılında AKP Kayseri Milletvekili seçilen Hulusi Akar’ın eğitimin amacıyla ilgili yaptığı konuşma, dikkat çeken gündem konularından biri oldu. Laik eğitimi hedef alan Akar, eğitimin asıl amacının “bilgi” değil “Allah korkusu ve kuldan utanma” olduğunu belirtti. Her eğitim bir öğrenme sürecidir ve bu sürecin ürünü olan bilgi de eğitimin amaçları, koşulları ve gerçekleşme süreciyle doğrudan ilgili bir sonucudur. Bu anlamda tarafsız bir öğrenme ve bilgi yoktur. “Kuldan utanma” kuşkusuz çok değerli bir insan meziyetidir. Hulusi Akar’ın daha Harp Okulu’na girmeden bilinçli bir gerici olduğunu saklamış olması, orduda Cemaatçi kadrolaşma sürecinde Fethullahçılara ses çıkarmaması, 2016 darbe girişimi sırasında “esir alındığı” sürede yaşadıkları hakkında samimi bir açıklama yapmaması ve AKP’nin bütün suçlarına ortak olmuşluğu onun kuldan utanma yönü hakkında net fikirler vermektedir. Vicdansız insanları caydırmak için düşünülmüş olan Allah korkusunun da Hulusi Akar’a etki etmediği bellidir. Dolayısıyla Akar’ın eğitimden anladığının ahlaksızlığa açık olan dincilikten başka bir şey olmadığı ortadadır. Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya da bilim, hukuk, din ve ahlak anlayışında Hulusi Akar’dan geri kalmadı. AYM üyeliğine seçilen Metin Kıratlı için yapılan törende, AYM Başkanı Özkaya bir hukuk insanı gibi konuşmak yerine cami hocasıymış gibi Kuran’dan alıntılar yaptı. Törende Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’li Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da bulunuyordu. Yaşanılan bu olay, hukukun AKP iktidarı tarafından ne hale getirildiğinin önemli örneklerinden biri oldu. Teğmenlerin yemin töreni üzerine estirilen terör ile Hulusi Akar’ın ve AYM Başkanı Özkaya’nın açıklamaları birbirini tamamlamaktadır. Bu gericilik elbette halkta tepkiler yaratmaya devam edecektir.
Hafta içinde önemli direnişler de yaşandı. O direnişlerden bazıları şöyle:
Muğla ile Aydın illeri arasında bulunan Çörlen Yaylası’nda işletilmek istenen maden ocağına karşı yöre halkı ve çevre örgütleri eylem yaptı. Keşif yapılacak olan yere doğru yürüyen kitle, işletilmek istenen madene karşı olduklarını belirttiler. Adana’da Yaşar Kemal Parkı’nda yapılacak olan ağaç katliamına karşı TMMOB Adana İKK ve Adana Ekoloji Platformu basın açıklaması yaptı. Adanalıları mücadeleye çağıran platform, ağaç katliamına karşı birlikte örgütlenmenin önemli olduğunu duyurdu. Kayseri ve Nevşehir il sınırlarında Koza Altın şirketinin tank liçi ve maden atığı depolama tesisi proje toplantısı, bölge halkı tarafından engellendi. Halk, projenin çevreye ve tarıma zarar vereceğini belirtti. Kuzey Ormanları Savunması, İstanbul’un 7 ilçesini barındıran ve 210 milyon metrekarelik alanda yapılması planan 11 jeotermal (JES) kaynak sahasına karşı basın açıklaması yaptı. İhalenin yapılacağı bina önünde toplanan Kuzey Ormanları Savunması, bu talana karşı halkı örgütlenmeye çağırdı.
Narin nezdinde kaybedilen çocuklar için yapılan eylemler haftaya damga vurdu. Hasta tutsaklarla dayanışma yürüten İHD İstanbul Şubesi, Metris R Tipi Hapishanesi’nde tutulan ağır hasta tutsak Abdulkadir Kuday’ın 40 kilonun altına düştüğünü ve yaşamının risk altında olduğunu belirtti ve Kuday’ın derhal serbest bırakılmasını istedi. Bugün hapishanelerde 2 bin hasta tutsak bulunduğu tahmin ediliyor. Yakınları kaybedilen aileler Cumartesi Anneleri adıyla eylemlerini sürdürdüler. Emine Şenyaşar’ın Meclis’teki adalet nöbeti bu hafta da sürdü. DEM Parti anadilde eğitim hakkı için eylemler yaptı. Sokak hayvanlarının katledilmesine karşı eylemler bu hafta da yurdun çeşitli yerlerinde sürdü. İşçi Gazetesi ve İşçi Birlikleri Sendikası, iki günlük İşçi Kampı gerçekleştirdi. Malatya’da kayısının düşük taban fiyatını protesto eden köylüler, Akçadağ Belediyesi önünde traktörleriyle eylem yaptı. 12 Eylül faşist askeri darbesinin yıldönümü dolayısıyla çeşitli merkezlerde protesto gösterileri gerçekleştirildi.
İşçi haberlerine geliyoruz. Çocuk işçi ölümleri iktidarın küçücük bedenleri sermayeye ucuz iş gücü kaynağı yaratmak uğruna her gün artıyor. İSİG verilerine göre bu yıl en az 66 çocuk iş cinayetlerinde katledildi. Öte yandan Ağustos ayında en az 179 işçi iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti.
Polonez işçileri üyesi oldukları Tek Gıda-İş Sendikası ile birlikte patron-devlet zorbalığına karşı günlerdir emek ve onur mücadelesi veriyor. İşçiler kararlılar ve fabrika önünden ayrılmıyorlar. Bağımsız Maden-İş Sendikası üyesi işçilerin Soma’da kendilerine köle muamele yapan AKP Milletvekilinin sahibi olduğu Fernas Madencilik şirketine karşı direnişi devam ediyor. İşçiler, iktidarın gücünü arkasına alarak zorbalıkta sınır tanımayan şirkete karşı bir eylem takvimi açıkladılar. Gaziantep’te bulunan Akcanlar tekstil firması işçilerinin direnişi kararlıca sürüyor. İşçilerin talebi insanca çalışma ve sendikalaşma hakkı elde etmek. Diğer yandan işçiler bugün aileleriyle birlikte fabrika önüne kalabalık bir yürüyüş gerçekleştirdiler. Yemek sepeti kuryeleri hafta içinde işten atılmalara ve çalışanlara dayatılan “uyumluluk” kurallarını protesto etmek için çeşitli eylemler gerçekleştirdiler. Ümraniye Büyük Cami inşaatında çalışan işçiler yaklaşık 3 aydır ödenmeyen maaşlarını almak için cami inşaatına çıkarak eylem yaptılar. Emeğin Gücü üyelerinin hakları için başlattıkları direniş, 3. gününde kazanımla sonuçlandı. Emekliler TÜİK’in enflasyon sepetinde domatesi 6 TL olarak göstermesi sonrası TÜİK binası önünde eylem yaparak binaya domates fırlattı.
Gebze’de bulunan Mersen Metal fabrikası işçilerinin grevi 148 gündür devam ediyor. Tuzla’da bulunan MKB Rondo fabrikası işçileri, işverene TİS maddelerini kabul ettirmek için başlattıkları direnişlerinin 17’nci günündeler. İstanbul Hadımköy’de bulunan Asplastik işçilerinin direnişi 12 gündür devam ediyor.
İskenderun’da çelik tozu geri dönüşüm fabrikası Befesa’da çalışan işçiler, TİS sürecinde taleplerinin karşılanması için 50 gündür direnişteler.
Karşıyaka Belediyesi işçileri, Şişli belediye işçileri işlerini geri almak için başlattıkları direnişlerini her türlü zorluğa rağmen sürdürüyor. Belediye işçileri kadrolu ve güvenceli çalışma talebiyle her hafta Kadıköy’de yaptıkları oturma eylemine devam ediyorlar.
Hafta boyunca gençler de alanlardaydı. Narin Güran’ın ölümünün ardından 8 Eylül’de Kadıköy ve Taksim’de basın açıklaması gerçekleştirildi. Taksim’de gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından 7 kişi polis tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınan genç kadınlar, gözaltı sırasında polis tarafından şiddete maruz kaldıklarını belirttiler. 10 Eylül’de Narin için Kadıköy’de basın açıklaması yapmak isteyen gençlerin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Polis ve gençler arasında çıkan arbedede 6 kişi gözaltına alındı.
Hatay’da Mustafa Kemal Üniversitesi, eğitimin yüz yüze yapılıyor olmasına rağmen online eğitimi gerekçe göstererek öğrencilere yurt tahsis etmedi. Bu karara karşı öğrenciler direnişe geçti ve yurt başvuruları kabul edildi.
Özetimize dünyada yaşanan önemli gelişmelerle devam ediyoruz.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı Arap Birliği toplantısında Suriyeli heyet tarafından protesto edildi. 13 yıl sonra Arap Birliği Toplantısı’na katılan Hakan Fidan’ın konuşması sırasında Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad öncülüğündeki Suriye heyeti salonu terk etti. Bilindiği gibi Suriye AKP iktidarının dinci emelleri doğrultusunda işgal altında tutuluyor. İktidar Suriye kökenli dinci gericilerden ÖSO ve Suriye Milli Ordusu adlarıyla çeteler kurdu ve onları besliyor. Ayrıca İdlib’in El Nusra çeteleri tarafından işgal altında tutulmasını da destekliyor. Bunun yanında AKP’nin Irak ve Libya’daki askeri faaliyetleri de Arap halkları arasında tepkiler yaratıyor. Görünen o ki AKP’nin Suriye ile ilişkileri normalleştirme talebi pek de istediği şekilde gelişmeyecek.
İşgalci İsrail, geçtiğimiz hafta Batı Şeria’da Türk asıllı ABD vatandaşı insan hakları aktivisti Ayşenur Ezgi Eygi’yi başından vurarak katletti. İsrail yaptığı açıklamada, Ayşenur’u “yanlışla öldürdüğünü” itiraf ederken; katledilen Ayşenur için Batı Şeria’da cenaze töreni düzenlendi. Yüzlerce kişinin katıldığı cenaze daha sonra Türkiye’ye gönderildi. Ayşenur’un ailesi de Filistin ile dayanışma içinde olduklarını açıklarken, ABD Ayşenur’un katilleri için soruşturma başlatılmasını talep etti. Ayşenur’un katledilmesi İşgalci İsrail’in sivil halka saldırılarını bir kez daha gözler önüne serdi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in muhtemel Türkiye ziyareti tartışılmaya devam ediliyor. Yıllardır Putin’in Türkiye’ye geleceği bildirildiği halde ziyaret bir türlü gerçekleşmedi. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, gerekli hazırlıklar tamamlandığında Putin’in Türkiye’ye ziyarette bulunacağını ve Erdoğan ile görüşeceğini belirtti. Rusya bu konuda güvenlik endişesi taşıdığını açıkça ifade etti ve Putin’in yolculuğuna Rus savaş uçaklarının nezaret etmesi ve kalacağı mekanların özellikle İngiliz devletiyle alakalı olmaması gibi güvenlik taleplerinde bulundu. Peskov ayrıca daha öncesinde Erdoğan ile Putin’in Rusya’da yapılacak olan BRICS zirvesinde bir araya gelebileceğini belirtti. Rusya, Batı karşısında Türkiye ile elini güçlendirmeye çalışırken AKP iktidarı da Rusya aracılığıyla Batılı güçlere karşı kendi rejimini koruma altına almaya çalışıyor. Rusya’nın ek güvenlik önlemleri talebi NATO güçlerinin ülkemiz içinde saldırı potansiyeline işaret ediyor.
Diğer yandan dünya çapında Filistin yanlısı eylemler devam ediyor. Avustralya’nın Melbourne kentinde Kara Kuvvetleri Uluslararası Kara Savunma Fuarı’nın gerçekleştirildiği Kongre ve Fuar Merkezi’nin önünde de savaş karşıtı bir eylem düzenlendi. Binlerce kişinin katıldığı bu eylemde Filistin ile dayanışma sloganları atıldı. Tam bu sırada polis eylemcilere saldırdı. Polis ve eylemciler arasında çıkan çatışmada 39 eylemci gözaltına alındı.
Rusya ve Batılı güçler arasında üç yıldır devam eden Ukrayna savaşında önemli gelişmeler yaşandı. Rusya Ukrayna’nın doğu yakasında yürüttüğü saldırılarında ilerlemeyi sürdürürken Ukrayna’nın işgal ettiği Kursk bölgesinde de karşı taarruza geçerek 10 köyü geri aldı. Ukrayna, dronlarla Rusya’nın başkenti Moskova’yı vurdu. İngiltere ve ABD yetkilileri bir araya gelerek Ukrayna’nın Rusya’ya uzun menzilli füzelerle saldırmasına izin verme konusunu görüştüler. Putin dahil çeşitli Rus yetkililer bu adımın karşılıksız bırakılmayacağını açıkladılar. Ukrayna’nın Rus topraklarını işgali Odak Dergisi’nin öngördüğü gibi Rusya’nın savaşma azmini artırdı. Bunu Kursk işgali sonrasında Rusya’da askere yazılmak isteyenlerin sayısının artmasıyla, Rusya’nın Donbas bölgesindeki artan ilerlemesiyle ve Kursk bölgesinde Ukrayna ordusunun uğradığı ağır kayıplarla gördük. Rusya içlerinin vurulması halkın Putin iktidarına desteğini ve ordunun savaş azmini artıracak ve Ukrayna’ya çok daha pahalıya mal olacaktır. Bu hafta içerisinde Rusya Baltık Denizi, Arktik Denizi, Hazar Denizi, Akdeniz ve Pasifik’te bir kısmı Çin ile birlikte dev askeri tatbikatlar yapıyor. Bu tatbikatlar daha büyük bir savaşın riskinin arttığına işaret ediyor.
Hafta içinde ABD Başkan adayları Kamala Harris ile Donald Trump televizyonda söz düellosu ettiler. Bu müsabakayı açık arayla Harris’in kazandığı belirtildi. Trump ise çıktıkları televizyonun taraflı davrandığını ve ayrıca Kamala Harris’in kulağına dışarıdan yardım alacağı şekilde iletişim cihazı yerleştirilmiş olduğunu iddia etti. Ukrayna savaşının NATO aleyhine gelişmesi Trump’ın işine yarayacaktır. ABD seçmenlerinin önüne getirilen biri faşist diğeri ise savaş yanlısı iki liderden arasındaki seçim tüm dünyanın geleceğini etkileyecektir.
Bu haftaki özetimizde Türkiye’deki gericileşmeye ve bu gericileşme karşısında, içinde ilerici dinamikler barındıran laik kesimin duyarlılığına ağırlık verdik. Narin Güran’ın akibeti hakkındaki kamuoyunun duyarlılığı hem cinayetin dikkatle soruşturulmasını sağladı hem de Türkiye’de çocukların durumlarına ilgiyi artırdı. Teğmenler töreni konusunda halktaki duyarlılık da iktidarı tepkileri hesaba katmak zorunda bıraktı. İktidar yanlış adım atarsa kendisi kaybeder. Yeter ki halkın duyarlılığı gelişsin ve halktaki birikim örgütlenmeye dönüştürülsün.
Özetimizi çocukların katledilmesine karşı Nazım Hikmet’in bir şiiri ile bitiyoruz…
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
dünyayı çocuklara verelim
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler.
Nazım Hikmet Ran