“Bıçak kemikte.
eti geçti
duydun mu
bıçak kemikte
duymadınsa duy artık
behey allahın kulu
bıçak kemikte
duy da silkin n’olursun
bu ne biçim uyku bu
bıçak kemikte
verilmemiş alınmış hep
yük vurulmuş dağlar gibi – insanlık bu mu
çalıyor sömürünün imdat çanları
kımılda da kurtar şu onurunu
bıçak kemikte
topraksa paylaşılmış kıyılarsa yağmalanmış
umut hacizde
ya bu neyin puştluğu bu
sana yokluk sana yasak sana dam
insan değil – hâşâ – bir yağmacı soyu bu
bıçak kemikte
üretensin yaratansın yürütensin dağları
bakma öyle kilit kilit duvar duvar
yetsin artık bu susku
bıçak kemikte
anasın boynun bükük babasın kolun kırık
oğullar kan içinde
kaldır artık başını
«kalsın benim dâvam dîvana kalsın» demiş ozan
o dîvan sensin artık
bıçak kemikte.”
Toplumcu gerçekçi şairlerimizden Hasan Hüseyin Korkmazgil 1927 yılında Sivas’ın Gürün ilçesinde doğmuştur. Babası demiryolu emekçisi idi. İlkokulu memleketinde ortaokulu ise, parasız yatılı sınavını kazandığı Niğde’de okudu.
Şair, Adana Erkek Lisesi ve ardından Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde eğitimini tamamladı. 1950 yılında Kahramanmaraş Göksun’da edebiyat öğretmenliğine başlayan Hasan Hüseyin, siyasi düşünceleri gerekçesiyle öğretmenlikten uzaklaştırıldı, hapis yattı. Mahkumiyetin ardından memleketinde arzuhalcilik, tabela ve portre ressamlığı ayrıca inşaat işçiliği yaptı.
1960’ta İstanbul’a, sonra Ankara’ya yerleşen Hasan Hüseyin, Akis ve Forum dergilerinde çalıştı. Kızılırmak adlı kitabı nedeniyle hakkında Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla hakkında yeniden dava açıldı.
İşçi direnişleri ve mücadele üzerine yazdığı dizelerde, gelecek güzel günlere olan umudu ve inancı yansıttı. Hasan Hüseyin’in ilk şiiri 1959’da Dost dergisinde çıktı. Bu yıllarda mizahi hikâyeleri de yayınlandı. Kavel (1963) adlı kitabı ile 1964 Yeditepe Şiir Armağanı’nı, Kızılkuğu (1971) ile TRT’nin 1970 Sanat Başarı Ödülü’nü, Filizkıran Fırtınası (1981) ile 1981 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü’nü ve Nevzat Üstün Şiir Ödülü’nü aldı.
26 Şubat 1984’te aramızdan ayrılan şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’i sevgi ve özlemle anıyoruz.