SİNAN-KADİR-ALPASLAN YOLDAŞLARI ANARKEN

0
659

Selçuk Şahin Polat

Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoğan, Mustafa Yalçıner, Hacı Tonak, Metin Güngörmüş ve Ahmet Erdoğan’dan oluşan gerilla timi, 31 Mayıs’ta Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesi İnekli Köyü yakınlarında bir ihbar üzerine askeri birlikle çatışmaya girerler. Grup aslında Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın da katılacağı merkez gerilla grubudur. Fakat Deniz, Hüseyin ve Yusuf yakalandıkları için, dağdaki bu gerilla grubuna katılamazlar. Gerilla timi, girdikleri bu çatışmada Sinan, Kadir ve Alpaslan’ı kaybeder. Diğerleri de yakalanır.

Bu yazıyla, hem arkadaşlarımızı anmak, hem de onların mücadelesi istismar edilerek, toplumda bilinçli olarak yayılan ciddi dezenformasyonları deşifre etmek istiyorum. Çünkü halk düşmanı devlete karşı verilen mücadeleyi örtbas eden, dönemlerinde her türlü haksızlığı ve vahşeti unutup, bütün olumsuzlukları sağcı hükümetlerle eşitleyip aklayan anlayışlara karşı; gerçekleri bir kere daha, arkadaşlarımızı kaybettiğimiz bugün dile getirelim istedim.

1- Birinci çarpıtma; ‘Deniz kimseyi öldürmedi’ üzerinden hareket edip onu anan ama Mahir ve İbrahim’i görmezlikten gelen bir anlayış hâkim, kendine sol diyenler arasında.

Deniz, doğru kimseyi öldürmedi! Hatta diyebilirim ki devrimciler mecbur kalmadıkça hiçbir kimseyi öldürmez. Fakat birileri kendilerine haksızlık yapar veya öldürmek isterse, onlara karşı da tüm güçleriyle savaşırlar! İşte bu savaşta da birileri (örneğin devlete hizmet eden polis ve askerler) ölebilir. Bu devrimcilerin insan öldürmesi olarak algılanamaz! Bu, devrimcilerin kendilerini öldürmek için gelenlere karşı bir öz savunması ve haklı savaşları olarak bilinmelidir. Dolayısıyla insan öldürdü diye birlerini dışlayacak ve onu kabul edilmez kişi olarak ilan edecekseniz, siz önce, her gün, hatta her saat insanları açlıkla, işkenceyle, hakaretlerle, suikastlarla vb. araçlarla öldüren devlete karşı çıkın! Eğer Deniz-Hüseyin ve Yusuf, yakalanmayıp dağda arkadaşlarıyla buluşmuş olsalardı, onlar da Sinan ve arkadaşları gibi askerlerle çatışacak ve belki de ordu birliğine büyük zayiatlar verdireceklerdi. Bu durumda, Deniz-Hüseyin ve Yusuf, hala aynı şevk ve heyecanla anılacak mıydı? Hiç sanmıyorum! Eğer onları anacaksanız, görmek istediğiniz ve çarpıttığınız sonuçlardan değil, onların ideallerinden yola çıkarak bunu yapmalısınız.

Evet, Deniz ve arkadaşları; hem halkı tutuşturacak bir kıvılcım olmak, hem de üzerlerine gelen Türkiye Cumhuriyeti ordusuyla savaşmak için, THKO’nun programı doğrultusunda dağa çıkıp, gerilla savaşı vermek üzere örgütlenmişlerdi. Bunun Marxist açıdan o günkü koşullarda doğru veya yanlış olduğunu analiz etmek ayrı, bu gerçeği olduğu gibi kabul edip onları çarpıtmadan devrimci olarak anmak apayrı bir konudur. Deniz-Hüseyin ve Yusuf’u, ulusalcılık veya Atatürkçülük denen kalıba sığdırmadan, bu rejime karşı başkaldıran gençler olarak anmaktır doğru olan! Fakat ne acı ki sizin bu vahşi rejime karşı tek bir laf edecek cesaretiniz bile yok!

2- İkinci çarpıtma; Sinan ve arkadaşlarının eylemine ilişkin interneti açın bakın ve olayları incelemeye başlayın! Bu haberlerin çoğunda şu tespiti okuyacaksınız:

“Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilmesini önlemek için Malatya Kürecik’teki Amerikan radar üssüne baskın yapmaya Nurhak’a giden devrimciler, 31 Mayıs 1971’de çıkan çatışmada katledildi.”

Komünistlerin aklıyla alay eden ve halkın okumayan-araştırmayan kültüründen faydalanan bu insanlar, çocukların bile yapmayacağı gülünçlüklere imza atmışlardır:  Her şeyden önce Deniz ve Yusuf’un yakalandığı tarih 16 Mart 1971’dir. Hüseyin’in yakalandığı tarih de 23 Mart 1971. İdam kararının çıktığı tarih ise; 9.10.1971’dir.  İdam edildikleri tarih de 6 Mayıs 1972! Peki, Sinan ve arkadaşlarının çatıştığı tarih nedir: 31 Mayıs 1971. Bu tarihte, yani henüz idamın ve idam kararının ortada olmadığı bir zamanda (aylar öncesinde), Sinan ve arkadaşları, idamları önlemek için niye eylem yapsınlar ki? Olsa olsa onların kurtarılması için bir eylem planlaması içinde olabilirler! Bu, elbette ki mümkündür. Fakat onlar dağa arkadaşlarını kurtarmak için çıkmamışlardır. Zaten onlar gerilla savaşı için ordadırlar! Peki, neden haber yukarıdaki gibi servis edilmiş dersiniz? Bu çarpıtmayı yapanların amacı açıktır: Türk ordusuna karşı gerilla savaşı vermek için değil, sadece Deniz-Yusuf ve Hüseyin’i idamdan kurtarmak için dağa çıkmış devrimci gençlerdir onlar! Bu haberler sayesinde, Sinan Cemgil ve arkadaşları, sırf Deniz-Yusuf ve Hüseyin’i idamdan kurtarmak için eyleme giden gençler olarak tanıtılıyorlar. Halbuki onlar, Deniz-Yusuf ve Hüseyin’le önceden anlaşmış ve ona göre hazırlık yapıp gerilla savaşı vermek için gelmişlerdir oraya. Denizler ise arkadaşlarına katılmak için çıktıkları yolda, aksilikler nedeniyle yakalanmışlardır. Anlaşılıyor ki, Deniz-Yusuf ve Hüseyin’in, dağa, ordu ve devlet ile savaşmak için gittiklerinin lafını duymak istemeyenler bulunuyor. Tıpkı Mahir’i ve İbrahim’i yok farz ettikleri gibi onların (Denizlerin) ideallerini de görmemezlikten gelerek, kitlelerin bize dönük olan sempatisini ehlileştirmek istiyorlar! 

Genel anlamda geçmişteki mücadelemizle ve devrimci ilkelerle ilgili çarpıtmalar uzar da gider.

Ama şimdi biz burada, Sinan-Kadir-Alpaslan ve bu mücadeleye hayatlarını vererek katkı sunan tüm devrimciler saygıyla anıp, selamlamakla yetinelim. 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.