İnan Kaloğulları
Türkiye’de 1 Mayıs bu yıl coşkuyla karşılandı. Emekçiler talepleriyle ve mücadeleci kimlikleriyle meydanlara aktı; gençliğin enerjisi alanlara yansıdı ve mücadeleci güçler toplumsal sorunları etkili şekilde öne çıkardı. 1 Mayıs, İstanbul’da yağışlı havada geçse de Türkiye genelinde umut yaratan bir iz bıraktı.
Taksim Meydanı, bu yıl sokaklara taşan toplumsal muhalefetin güçlü etkisiyle adeta abluka altına alındı. Taksim’de bulunacaklarını açıklayan çeşitli kurumların yöneticileri ve temsilcileri, bu ablukanın bir parçası olarak ev baskınlarıyla gözaltına alındı. Taksim’e çıkmak isteyenlere karşı yoğun polis şiddeti uygulandı; göstericiler zaman zaman yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Valilik, İstanbul genelinde 1 Mayıs gösterileri için 52.656 polisin görevlendirildiğini açıkladı.
Kadıköy’de düzenlenen 1 Mayıs mitingi coşkulu bir havada gerçekleşti. Yürüyüş iki koldan yapıldı. DİSK Haydarpaşa yönünden, KESK ise Söğütlüçeşme yönünden yürüdü. Devrimci ve sosyalist güçler ağırlıklı olarak Söğütlüçeşme güzergâhında kortej oluşturdular. DİSK’e bağlı, yaklaşık 39 bin üyeye sahip Birleşik Metal-İş Sendikası 1 Mayıs’a etkili bir katılım sağlarken; 171 bin üyeye sahip Genel-İş Sendikası ise toplu sözleşme süreçlerindeki emek karşıtı tutumu nedeniyle etkisiz ve heyecansız bir katılım gösterdi.
Mücadeleci güçlerin oluşturduğu kortejler, yağmura rağmen coşkulu ve disiplinli bir görünüme sahipti. Yürüyüş boyunca çeşitli noktalarda alternatif kürsüler kurularak konuşmalar yapıldı, müzikler eşliğinde halaylar çekildi. Kadıköy’deki mitingde emekçiler, gençler, kadınlar ve emekliler kürsüden yaptıkları konuşmalarla toplumsal sorunlara değinip taleplerini dile getirdiler.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DEM Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, HDK Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu ve Sebahat Tuncel miting başladığında sahneden katılımcıları selamladılar. Selahattin Demirtaş, Ekrem İmamoğlu ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’nın cezaevinden gönderdikleri mesajlar okundu. Tertip komitesinin hazırladığı miting konuşması hem Türkçe hem Kürtçe okundu. Sahnede yer alan Ruhi Su Dostlar Korosu, 1 Mayıs Marşı’nı hem Türkçe hem Kürtçe seslendirdi. Grup Munzur da 1 Mayıs sahnesinde yer aldı.
HDP’nin mitingin programının tertiplenmesinde baskın bir inisiyatif üstlendiği gözlemlendi. CHP’nin de benzer bir etkiye sahip olduğu görüldü. Bu durumun emekçileri sınıf kimliği açısından nasıl etkilediği özel olarak ele alınmalıdır. Çeşitli güçlerin bu konudaki rahatsızlıkları biliniyor. TKP, miting sonrası yaptığı açıklamada tertip komitesinin belirlenen sınırların dışına çıkarak HDP ve CHP’nin organizasyondaki baskın tutumunu eleştirdi.
Türk-İş ve bağlı sendikalar uzun bir aradan sonra bu yıl 1 Mayıs’ı İstanbul Kartal Meydanı’nda kutladı. Katılımın, Bursa, Gebze ve çevre illerden gelenlerle birlikte yaklaşık 50 bin kişiyi bulduğu açıklandı. Türk Metal Sendikası ve Petrol-İş Sendikası en yüksek katılımı sağlayan sendikalar olarak öne çıktı. İşçilerin taşıdığı pankart ve dövizlerdeki sloganların çoğunun sendika genel merkezleri tarafından hazırlanmış olduğu dikkat çekti. Petrol-İş Gebze Şubesi kortejinde ise özgün talepler içeren, elle yazılmış dövizler öne çıktı.
Alanda kısa süreli de olsa bir grup işçi, Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ı istifaya çağıran sloganlar attı. Kurulan sahne ile işçiler arasına insan boyunu aşan bariyerler konulması, sarı sendikacılığın emekçiler karşısında duyduğu tedirginliğin bir yansıması olarak değerlendirildi.
Özgür Özel’in de katıldığı mitingde, Ergün Atalay’ın iktidara yönelik eleştirel bir konuşma yapmaması dikkat çekti. İşçiler hem kürsüden hem alandan sık sık “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Direne direne kazanacağız” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganlarını attılar. Petrol-İş kortejinden zaman zaman “Faşizme karşı omuz omuza” sloganı yükseldi.
Kartal mitingine Vatan Partisi de katıldı. Kadıköy’de yer alan EMEP, Kartal’da da işçilerin arasında yer aldı. Buradaki mitingde işçiler; yaşanabilir ücret, vergide adalet ve kamu çerçeve protokolü gibi taleplerini ön plana çıkardı.
Ankara’da Tandoğan Meydanı 1 Mayıs’ın merkeziydi. Türk-İş, az sayıda işçiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. Kamu-Sen Kolej Meydanı’nda, Memur-Sen ise Anıtpark’ta toplandı. Sendikaların farklı noktalarda, iktidarı rahatsız etmeyecek şekilde gerçekleştirdiği bu kutlamalar, emekçilerin sokaklara çıkmasının önünde engel oluşturdu. Türk-İş’in Ankara’daki 1 Mayıs’ı basın açıklamasıyla geçiştirmesi işçilerin etkisini zayıflatan önemli bir olumsuzluktu.
DİSK, KESK, TMMOB ve ATO’nun çağrısıyla Tandoğan’da yapılan mitinge DİSK’in katılımının zayıf olduğu görüldü. 283 bin üyeye sahip DİSK’in en büyük sendikası olan Genel-İş, belediyelerdeki kötü sözleşmeler ve işçiler aleyhine tutumları nedeniyle bu yıl itibarsız bir görüntü çizdi. Genel-İş’e üye işçilerin 1 Mayıs’a katılımı birçok yerde zayıf kaldı.
Ankara’da öne çıkan en önemli unsur, gençliğin 1 Mayıs’a güçlü katılımıydı. 19 Mart’tan itibaren sokaklara çıkan mücadeleci gençlik, kurdukları birlikler ve dayanışmalarla enerjilerini alana taşıdı.
İzmir’de 1 Mayıs coşkulu geçti. DİSK Basmane’de, KESK eski Borsa binası önünde, Türk-İş Alsancak Limanı’nda, TMMOB Cumhuriyet Meydanı’nda, TTB ve İzmir Barosu ise Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde toplanarak Gündoğdu Meydanı’na yürüdü. TÜRK-İŞ kortejinin önünde direnişteki Digel Tekstil ve Temel Conta işçileri yer aldı. Petrol-İş Aliağa Şubesi’ne bağlı TÜPRAŞ işçileri de “TÜPRAŞ işçisi direniyor” pankartıyla görünürlük sağladı. Birçok sendika güçlü katılım sağlayarak taleplerini öne çıkardı.
İzmir’de kürsüden gençlik adına yapılan konuşmada 19 Mart’tan sonra yükselen toplumsal tepkiye dikkat çekilerek “mesele yalnızca İmamoğlu meselesi değildir, bu bir halkın karşısına dikilen saray rejimi meselesidir” denildi. Değişimin sandıkla değil, mücadeleyle geleceği vurgulandı. İlkay Akkaya İzmir’de sahne aldı.
CHP’li belediyelerde yaşanan işçi kıyımlarının DİSK ve Genel-İş tarafından gündem yapılmaması, sendikaların toplu sözleşme süreçlerindeki kötü tutumları eleştirildi.
1 Mayıs gösterileri Türkiye genelinde çoğunlukla umut veren bir havada gerçekleşti. Gençliğin enerjisi alanlara etkili biçimde yansıdı. Gençler her yerde kürsüye çıkarak duygularını ve taleplerini dile getirdi. Gençliğin bu yılki varlığı 1 Mayıs’ın en dikkat çekici yanlarından biri oldu. Kendi içlerinde kurdukları birlikler, miting alanlarının havasını değiştirdi. Birçok genç, yarı zamanlı öğrenci-yarı zamanlı işçi konumunda olduğu için 1 Mayıs’a daha çok anlam yükledi. “İşçi gençlik el ele” vurgusu birçok yerde öne çıktı. Barınma sorunları ve yüksek kiralar da gençlerin dile getirdiği başlıca sorunlar arasında yer aldı.
Emekçiler, gençler ve toplumun farklı kesimleri arasında verilen birlik mesajları güçlüydü. “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganı bu yılın öne çıkan sloganlarından biri oldu. İktidara yakın duran sendikaların tabanında da birlikte hareket etme eğilimi gözlendi. Kartal’daki gibi ayrı mitingler yapılması, birçok işçi tarafından sorgulandı.
Asgari ücrete ara zam talebi sıkça dile getirildi. Vergide adalet bir diğer önemli talepti. İşçi ölümleri ve çocuk işçiliğini teşvik eden MESEM projesi mücadeleci güçlerin öne çıkardığı başlıca konulardan biri oldu. Emekliler de gösterilere önemli oranda katılım sağladı. Eğitimde gericilik konusu gündeme getirildi; Filistin’deki katliamlar lanetlendi.
Sarı sendikaların işçi karşıtı politikaları, yüz binlerce emekçinin 1 Mayıs’ta sokaklara çıkmasının önündeki en büyük engellerden biri oldu. Hava umut verici olsa da ağırlaşan hayat koşulları karşısında, işçilerin sınıf olarak daha güçlü bir varlık göstermesi bekleniyordu.
Taksim’de olmayı en önemli devrimci kriter olarak görmenin, mücadeleci güçler arasındaki iletişime zarar vereceği unutulmamalıdır. Dayanışma temelli ilişkilerin rekabetçi ve polemikçi kültüre kurban edilmesi üzücüdür. Sol içi ilişkileri zedelemeyi devrimci bir görev saymak, egemenlerden çok mücadeleci güçlere zarar verir. Devrimci güçler arasında kurulacak sağlıklı ilişkiler, işçilerin birliği kadar önemlidir.
Bu yıl 1 Mayıs, coşkusuyla ve enerjisiyle toplumun çeşitli kesimlerine umut veren bir etki yarattı.
Yazı sayesinde 1 Mayıs gösterileri hakkında daha ileri bilgiler edindim.
“ TKP, miting sonrası yaptığı açıklamada tertip komitesinin belirlenen sınırların dışına çıkarak HDP ve CHP’nin organizasyondaki baskın tutumunu eleştirdi.” TKP şikayet etmekte ne kadar haklı acaba? CHP ve HDP gibi gruplar Türkiye solundaki grupçuluktan güç alarak meydanlarda vb etkili hale geliyor.
Filistin’de katliam ve Suriye’deki Alevi katliamı 1 Mayıs’ta zayıf bir yer mi tuttu?