6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın katledilmelerinin üzerinden tam 53 yıl geçti. Onları katleden faşizm yıllar boyunca halkın büyük bir kesimi tarafından lanetlenirken, 3 Fidan ezilen halkın gönlüne taht kurdu. Onların isimleri yeni doğmuş çocuklara verildi. Mücadeleleri onları sahiplenen devrimciler tarafından büyütülmeye çalışıldı.
6 Mayıs’ın 53. yıldönümünde liseli arkadaşlarımıza çeşitli sorular yönelttik. İlkin soruları, ardından ise onların cevaplarını aşağıda sırasıyla yanıtlıyoruz. İyi okumalar dileriz…
Odak’ın soruları:
1) 19 Mart’tan sonra gerçekleşen AKP karşıtı gösterilerde öğrenciler; Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin resimleri ve sloganları ile alanlara akın etti. Onların verdiği mücadelenin günümüzdeki karşılığı sizce nedir?
2) Deniz Gezmiş’te cisimleşen yurtseverlik duygusu sizce günümüz gençliğinde anti-emperyalist yurtsever bir gençlik hareketi yaratmaya olanak sağlar mı?
3) 68 kuşağı devrimcilerinin gösterdiği dayanışma örnekleri günümüzde sosyalist mücadeleye birlik-beraberlik açısından nasıl etki ediyor? Bu dayanışma sosyalist solda ortak bir koordinasyonu doğurabilir mi?
4) Gençliğin sorunları şuanda bütün ülkenin gündeminde, yurt sorunu, gelecek kaygısı, dinci-gerici müfredat, güvencesiz yaşam ve daha onlarcası… Sizce bu sorunların üstesinden birlikte nasıl gelebiliriz?
Mehmet’in cevapları:
1) Bu kadar eski olsa da karakterleri değiştirip aynı oyunu oynuyoruz. Hem biz hem bizden öncekiler yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz ve düşmanımız, temsilcileri değişse de hep aynı.
2) Aslında çevremize bakarsak bir sürü Deniz var. Hakları ve ülkesi için ölen veya ölümden beter muamelelere maruz kalan gençler vardı Saraçhane eylemlerinde. Eğer polisler daha ileri giderse veya herhangi bir ölüm yaşanırsa bu tür bir sembol, bir idol oluşabilir bence.
3) Kesinlikle. Bunu Saraçhane eylemlerinde gördük. Azınlıkların yanında Göktürk bayrağı açanlar da dahildi bu protestoya. Örgüt içi tartışmalar yaşanabiliyor ancak ortak amaçta buluştuğumuzda harika işler çıkarıyoruz.
4) Sesimizi duyurmamız lazım. Eğer gerçekleşen her şey karşısında susmaya devam edersek baskıyı arttıracaklar. Öbür türlü de arttırabilirler, ama karşı durursak kazanma şansımız olur en azından. Acılar gelip geçici ve biz aslında çok güçlüyüz.
Ali Sadık’ın cevapları:
1) Açıkçası 68 kuşağındaki devrimcilerin faaliyetleri günümüzde bile gençliğe umut ve bir direniş simgesi oluyor ve olmaya devam edecek gibi görünüyor. Araştıran ve okuyan gençler Türkiye’de de böyle kişilerin olduğunu ve haksızlıklara ses çıkardığını bilerek kendilerini daha da haklı hissediyor, mücadelesini daha gururla yapıyor.
2) Fark ediyoruz ki Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının o dönemindeki çabaları çok değerliydi, fakat günümüzde böyle büyük ve çaplı faaliyet planlanması ve tekrar yurtsever hareket yaratması olanağı daha düşük gibi geliyor. O dönemden bile baskıcı AKP rejimi, gençleri bölüp, umursamayıp en küçük karşıt fikirde tutsak ettiği, darp ettiği, linç ettiği için; gençler, bu korku imparatorluğuna boyun eğiyordu. İmamoğlu hapse atılana kadar tabii.
3) Pek tabii sağlanabilir. Fakat oldukça güç olduğunu belirtmek lazım. En basit örnek olarak bir yanda Apo’ya küfür eden sloganları atan büyük bir genç kesim, diğer bir yandan ise “biji serok Apo!” sloganları atan yine çoğunluğu genç-orta yaştan oluşan bir kesim var, bu kitleleri ortak bir şekilde örgütlemek imkansıza yakın olacaktır. Fakat eski devrimci önderleri örnek alarak ortak bir yol bulunmaya ve bu yoldan yürüyüp mücadeleyi güçlendirmeye çalışılması oldukça mantıklı olacaktır. Ama dediğim gibi bu kadar uç iki kesimi birlikte çalıştırmak, oldukça imkansızdır.
4) Genç olarak bizlerin birçok silahı var, gelişmekte olan bir ülke olduğumuzdan nüfusun çoğunluğunu biz oluşturuyoruz. Dolayısıyla yapacağımız toplu boykotlar, eylemler ve çıkaracağımız sesler çok büyük etkiler bırakabilir. Geçtiğimiz günlerde liselilerin yaptığı oturma eylemi bile ne kadar ses getirdi, bunu sadece oturarak başardık. Fakat liseli biri olarak değinmek isterim ki arkamızda bizi kollayacak ve koordine olmamızda yardımcı olacak birilerinin olması eylemlerin yoğunluğunu ve işlevselliğini büyük ölçüde arttırıyor. Basit bir örnek vermek gerekirse bizim okulumuzun mezunlarından avukatlar olsun, savcılar olsun bizim arkamızda olunca mücadelemize olan inancımız daha da artıyor. Bu yüzden bizden önceki nesillerde mücadele etmiş kişilerle birleşip daha da büyük bir topluluk, mücadele, direniş hattı oluşturmak ve örgütlenmek dayanışmaya daha büyük katkı sağlayacaktır.
Elif’in cevapları:
1) 68 kuşağının mücadelesi bugün hâlâ yolumuzu aydınlatıyor. Onlar, ezilen halklar için ayağa kalkmanın, umudu örgütlemenin sembolü. Bugün onların adını anmak, geçmişten ilhamla bugünü dönüştürmeye niyet etmek demek.
2) Deniz Gezmiş’in zamanında olduğu gibi anti-emperyalist bir hareket bugünün gençliğinde de filizlenebilir. Yeter ki birlikte öğrenmeye, düşünmeye ve cesur olmaya devam edelim. Koşullar zor ama umut hâlâ bizde.
3) O dönemin dayanışması bize hâlâ çok şey öğretiyor. Fikir farklılıklarımız olabilir ama aynı derdi taşıyoruz. O yüzden birlikte yol almak, bugünün sosyalist gençleri için de mümkün ve gerekli.
4) Kalacak yerden umuda kadar her şeyi dayanışmayla kurabiliriz. Birlikte örgütlenmek, sözümüzü ortaklaştırmak, mahallelerde, okullarda, her yerde birbirimize omuz vermek en büyük gücümüz olur.
Çiğdem’in cevapları:
1) Denizin ve arkadaşlarının o zamanlarda ki mücadelesi şimdi birçok devrimci gencin idealine ışık tutuyor. Bugünün Türkiye’si için kendi fikrimce mücadeleyi ilelebet devam ettirmemiz gerektiğini ve bir noktada elde etsek bile her zaman çok daha iyisi için mücadeleye devam etmemiz gerektiğini gösteriyor. Aynı zamanda şöyle söyleyebilirim, onların mücadelesi şu anki devrimci, sosyalist gençler için bir yol gösteriyor, başlarından geçenlerle bu ülke için yapabileceklerin bir sınırı olmadığını ortaya koyduğunu düşünüyorum. Bugünün Türkiye’si için her ne kadar ümitsiz insan varsa, bizden önceki neslin bize bıraktığı mücadele anlayışı ve ateşi kesinlikle sembolize etmiş durumdalar.
2) Öncelikle gençliğin çok daha bilgi birikimine, tarihini iyice öğrenip geleceği için en doğru kararı verebilmesine olanak sağlamak gerekiyor. Bunu da gençleri daha politikleştirerek, belli organizasyonlar ya da seminer tarzı oturumlarla destekleyebileceğimizi düşünüyorum. Varsayalım ki, fazlasıyla bilinçli siyasetle içli dışlı bir gençliğimiz var, bu seferde örgütlenerek eylemlere katkı sağlayabiliriz. Bu eylemlerde de bize ışık tutan insanların ideolojilerini yeniliklerle ve nesle uygun biçimde şekillendirerek yeni olanaklar sağlayabiliriz.
3) Kesinlikle sağlanabilir. Kaldı ki son olan 19 Mart olaylarından sonra insanların gerçekten ülkenin geleceğini kurtarabilmek için görüş farklılığını tamamen ekarte ederek tek bir dert için orada olduklarını düşünüyorum. Bizzat kendim gelmiş olduğum için bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum ki, Altaylardan Tuna’ya dinleyen de vardı alanda, Çav Bella söyleyen de. Elini bozkurt yapan da vardı, sol yumruğunu kaldıran da.
4) Kesinlikle çok çok daha fazla sosyalleşerek, bunu da bence üniversiteli, liseli gençlerle sürekli olarak bir araya gelerek sağlayabiliriz. Ülkede örgütlenmek isteyen birçok insan var fakat ne yapacağını bilemiyorlar, bunları halledip onları da kazanabilmek için bence yalnızca siyaset değil de sosyal konuları, sanatı, hayatı ve daha birçok şeyi de ele alarak bazı etkinlikler düzenleyerek kalabalıklaşabiliriz. Kalabalıklaştıkça eminim ki bu ülke için en hayırlısının ya da şartlara uygun olan en makul durumu belirleyebilir, buna uygun hareket edebiliriz.
Utku’nun cevapları:
1) 68 kuşağındaki Deniz, Mahir ve İbrahim gibi devrimci gençlerin zamanında yapmış olduğu anti-emperyalist eylemler günümüz gençlerinin kendi özgürlük mücadelelerinin ve günümüz anti-emperyalist eylemlerinin temeli niteliğindedir. Ben şahsen bir Türk genci olarak herhangi bir eylemde halen daha Deniz Gezmiş, Mahir Çayan adına slogan atarken içim huzur doluyor. Ve bu kişilerin isimleri ve yaptıkları biz gençlerle gelecek nesillere aktarılacak.
2) Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yapmış olduğu devrim ve özgürlük çabaları gerçekten çok büyük bir birlik beraberlik gösterisidir. Günümüz gençliğinin bu tarz bir eylemde bulunması özellikle hükümetin son zamanda halkın varlığını hiçe sayması ve hiç bir hak, hukuk gözetmeden hareket etmesi nedeniyle mümkündür. Ancak büyük bir örgütlenme için halkın özellikle gençlerin bilinçli ve özverili hareket etmesi gerekiyor. Ama tabii ki Türk gençlerinin istediği sürece başaramayacağı şey neredeyse yoktur.
3) 68 kuşağındaki devrimci gençlerin kendi aralarında fikir ayrılıklarına düşseler de yine tek bir doğrultuda birlik olmayı başarmış ve beraber mücadele etmişlerdir. Günümüz gençleri bana kalırsa kendi aralarında fikir ayrılıklarına düşmeye daha yatkın, işte bu yüzden birlik ve beraberliğin sağlanması için gençlerin bilinçli ve özverili hareket etmeleri gerekiyor.
4) Günümüzde gençler özellikle sosyal ve ekonomik bir çok sorunla karşı karşıya kalıyorlar. Bu durumun engellenmesi için gençlerin ODAK Dergisi gibi toplulukların çatısı altında toplanarak kendi aralarında bu ihtiyaçları karşılamaya çalışmalılardır. Bu tarz topluluklar gençlerin sosyal açıdan çevre edinmesi, deneyim kazanması gibi birçok olumlu etken sağlayacaktır.
Son olarak bana bu söyleşiye katılma imkanı tanındığı ve gençlere verdiği değerden dolayı ODAK Dergisi’ne sevgi ve minnetlerimi iletiyor, kendimi açık bir biçimde ifade edebildiğimi umarak herkese adil bir dünya diliyorum.
Elif A.’nın cevapları:
1) Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya gibi devrimci önderler; mücadeleleri ile bugünlere ışık tutmuştur. 19 Mart siyasi darbesi sonrasındaki protestolar bu kahramanlardan bağımsız düşünülemez. 19 Mart sonrası protestoların yurtsever temeli, bu figürlerin ülkemizde yeşerttiği yurtsever sol tarihsel bilinçle ilişkilidir. Türkiye tarihin de devrimci mücadele, Türkiye halklarına büyük bir direniş pratiği kazandırmış, toplumsal hafızada bir devrimci eylem miti yaratmıştır. Dolayısıyla 68 kuşağının mücadelesi ve öğrenci hareketleri, bugün sokakta verilen kolektif direnişlerin bilinçaltına büyük bir yer tutmaktadır.
2) Deniz Gezmiş ortaya koyduğu halkçı ve yurtsever sosyalist anlayışla Türkiye’nin tam bağımsızlık mücadelesinde çok büyük role sahip bir devrimci figürdür. Toplumsal bellekte bıraktığı anti-emperyalist rol, AKP hükümetinin emperyalist politikaları ve kapitalist-sömürgeci işbirlikçileri ile mücadele noktasında bizlere ışık tutmaktadır. Aynı zamanda z kuşağı içinde birçok kesim tarafından da rol model olarak görülmektedir. Ancak gençliğin böyle yurtsever bir hat yaratabilmesi için özgürlükçü ve demokratik mücadelelerinin yanına anti-emperyalist ve anti-kapitalist bir politik bir bilinç de eklemelilerdir.
3) İbrahim Kaypakkaya, Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş, teorik farklılıklarının yanında pratik olarak birbirleri için mücadele etmiş devrimcilerdir. Bugünün sosyalistleri de yurtseverlik, anti-emperyalizm ve sosyalizm temelinde uzlaşan ve işçi sınıfına eklemlenen bir politik hat ile daha fazla kazanım elde edebileceklerdir.
4) Ekonomik ve sosyal problemler Türkiye gençliğini karanlık bir sürece götürmektedir. Gençler gelecek kaygısı, barınma problemi, geçinme sıkıntıları, temel hak ve özgürlükler gibi birçok konuda problemler yaşamaktadır. Gençliğin yaşam alanının giderek daraldığı bu günlerde örgütlü mücadelenin değerini tekrar anlamaktayız. Tarihte bütün mücadeleler ve devrimler örgütlü ve kolektif mücadeleler sayesinde başarıya ulaşmıştır. Örgütlü bir gençlik ve emekçi sınıfı yaratılmadan maalesef bir kazanıma ulaşmak mümkün değildir. Evrensel faktörler içinde kişilerin çevresi ile temaslarıyla yaratacağı politik bilinç ve dayanışma içgüdüsü tek çözüm yoludur.
Devrimci gençler hem okullarını hem de ülkeye, halka, insanlığa sorumlulukla devrimci mücadeleyi birlikte yürütebilmelidir.