Silivri’de tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu İngiliz The Guardian gazetesi için bir yazı kaleme aldı. Yazıda AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eski Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e ve emperyalistler tarafından devrilen Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a benzetti.
Yazısında İmamoğlu, AKP’nin CHP’yi kapatamadığını, bunu yapamayınca da yükselen CHP liderliğini onun 2023 kongresini iptal ederek ortadan kaldırmayı hedeflediğini belirtti. Yargıçların seçilmişlerin yerine kayyımları atadığı bir sistemin “demokrasi” olmadığını ifade eden İmamoğlu, “otoriter bir rejim kurmak için” Cumhuriyetin kurumlarının içini boşaltan Erdoğan’ın “itaatkar ve içi boş” bir muhalefet yaramaya çalıştığını belirtti.
Erdoğan’ı Mübarek ve Esad’a benzetti
İmamoğlu İngiliz The Guardian’a yazdığı yazıda Erdoğan’ı Batılı emperyalistler tarafından devrilen Esad’a ve Mısır eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e benzetti. İmamoğlu’nun yazısının ilgili kısmı şöyle oldu:
“Hiçbir gerçek rakibin hayatta kalamayacağı şekilde kuralları yeniden yazarak, Mısır’da Hüsnü Mübarek veya Suriye’de Esadlar’ın tarzında iktidarı güvence altına almayı amaçlıyor.”
İmamoğlu yazısına, “Demokratlar her yerde bir araya gelip direnmedikçe, bunlar muhtemelen yarın başka yerlerde de kopyalanacak kasıtlı yöntemler” diye de ekledi.
Demokratik geçiş yol haritası
19 Mart’taki operasyonun ardından milyonlarca kişinin katıldığı protestoların “Erdoğan’ın kalesi sayılan yerlerde bile” gerçekleştiğini kaydeden İmamoğlu, bu direnişin “Türkiye’nin 150 yıllık parlamenter demokrasi geleneğini” yansıttığını kaydettiği yazısında “Ancak tek başına direniş yeterli değil” ifadesini kullandı.
İmamoğlu bu nedenle CHP’nin “esnek ve kapsayıcı bir ittifak kurmak için kapsamlı bir demokratik geçiş yol haritası” hazırladığını belirtti.
“Türkiyenin değişen jeopolitik ortamdaki rolünü yeniden tanımlamak”
Söz konusu yol haritasınıysa “seçimleri kazanmak, ekonomiyi istikrara kavuşturmak, yargı bağımsızlığını yeniden tesis etmek, yolsuzluk ve organize suçla mücadele etmek, sosyal hakları genişletmek, kurumlara güveni yeniden tesis etmek ve Türkiye’nin değişen jeopolitik ortamdaki rolünü yeniden tanımlamak” olarak tanımladı.
İmamoğlu Türkiye’nin “otokrasiye sürüklenmesi”nin sonuçlarınınsa sınırların “çok ötesine” yansıyacağını ifade etti:
“Türkiye’nin demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesi sadece Türkiye’ye ait değil. Demokrasinin evrensel bir proje olduğunu kanıtlayan bir ulus, otokrasiye doğru daha da sürüklenirse, sonuçları sınırlarının çok ötesine yansıyacaktır
