Cihat Özdemir
John Steinbeck, Bitmeyen Kavga eseriyle, özel olarak ABD’deki tarım işçilerini konu edinse de; geçinebilmek için topraklarından kopmak zorunda bırakılan, maliyetleri karşılayamadığından borçlanıp toprağını kaybeden insanların genel durumunu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Bu durumu iyi yansıtabilmesinin nedeni, kendisinin de genç yaşlarda tarım işçisi olarak çalışması ve o süreci iyi gözlemleyebilmesidir.
Bitmeyen Kavga, elma toplayan tarım işçilerinin yaptığı bir grevi anlatırken, hem işçilerin, hem patronların hem de komünistlerin olaylar karşısındaki davranışlarını sergileyerek insanların zaman zaman olumlu ve olumsuz psikoloji içerisine girebildiklerini ortaya koyuyor.
Yazar, kitaptaki karakterlere girdiği ilişkiler içerisinde yerinde kullandığı ifadeler ile kitaba akıcılık katarak, kitabı canlı kılmış. Kitapta temel karakterler olarak parti üyeleri; Jim, Mac, Dick, Harry ve işçi lideri London karşımıza çıkmaktadır. Deneyimli olan Mac, grevin başından sonuna kadar yöneten, yönlendiren kişi olsa da; yerinde yaptığı kritik müdahaleler ve bir amaç uğruna mücadele etmek için partiye katılan Jim’i boş karakter yapmaktadır.
Kitap, Jim Nolan’ın komünist bir partiye üye olmaya gidişiyle giriş yapar. Burada parti sorumlusu olan Harry Nilson ile karşılaşır. Üyeliğe başvuru sırasında “…Neden partimize katılmak istiyorsun?…” diye soran Harry’e “…tüm ailem bu düzenin kurbanı oldu…” ve “…Bir amaç uğruna çalışmak istiyorum…” diyerek kendisini net olarak ifade eder. Sonrasında partiye kabul edilir ve özlemini duyduğu örgütlü mücadeleye atılır. Harry Nilson, Jim’i alır ve partili olan arkadaşlarının olduğu eve götürür. Evde Mac, Joy ve Dick ile karşılaşıp tanışırlar. Ardından da kitabın sonuna kadar devam eden grev örgüsünün içinde kalır.
Grev örgütleyecekler bölgeye gitmeden önce Jim, ısrarla durumun-grevin sorgulamasını yapar. Bahçe sahipleri tüm talepleri kabul ettiğinde ne yapacaklarını sorunca, Mac, kabul edeceklerini sanmadığını, patronun adamlarının saldıracağını ve böylece kavganın da başlayacağını söyler ve ardından “…Ama şunu bilmezler; insanları birleştiren en güçlü bağ ortak kavgalarıdır…(sf. 39)”
Mac ve Jim, grev örgütlemek için bir bölgeye giderler. Sözü işçiler tarafından dinlenen London isimli işçi önderinin, doğum sancısı çeken kızının doğurmasına yardım eden Mac, orada bulunan işçilerde örgütlü bir davranış sergilemelerinin temelini atmak için işçileri seferber ederek, doğum esnasında bez olarak kullanılmak üzere, atlet, gömlek ve benzeri gibi eşyalarını vermelerini ister. İşçilerin kimisi üzerinden çıkarıp kimisi yedeğinde bulunan eşyaları hızlaca Mac’e verirler. Mac, doğum için gerekli miktarı kullandıktan sonra geri kalan eşyaların yakılmasını söyler. Bu durumu garipseyen ya da anlamlandıramayan Jim, “O kadar beze ihtiyacın yoktu. Niye London’a bunları yak dedin?” Diye sorunca, “…eşyasından bir parça veren herkes bu işin kendi işi olduğunu hissetti. O bebek için sorumluluk üstlendi hepsi. Bu bebek onların bebeği, çünkü kendilerinden bir parça gitti ona. O bezleri vermek bu olayla bağlarını koparmak anlamına gelecekti. Eğer bir insanı eylemin bir parçası yapmak istiyorsan, bu eylem için bir şeyler vermesini sağla… (sf. 72)” sözleri, belki de kitaptaki en çarpıcı, dikkat çekici ifadeler diyebiliriz.
London’un ve diğeri işçilerin güvenini kazanan Mac ve Jim, London’un da çalıştığı elma bahçesinde işçi olarak çalışmaya başlarlar. Ücretler düşürüldüğü için bir süre sonra grev hazırlığı yaparlar. Greve çıkmadan önce hem patronların neler yapabileceklerine hem de grev esnasında nelere ihtiyaç duyacaklarına dair deneyimli olan Mac önderliğinde, kalacak yer, iaşe, grev kırıcılarına ve patronlara karşı alınacak tedbirlere ilişkin plan program yaparlar.
Grev havası oluşmasına rağmen, işçiler bir türlü harekete geçemez. Ta ki yaşlı Dan’ın, elma toplarken ağaçtan düşüp yaralanmasına kadar. Zaten öfkeli olan işçiler, bu olay karşısında patlarlar. Lenin’in iktidarı şimdi aldık aldık, alamazsak bir daha alamayız mealindeki sözleri gibi, Mac’de işçilerin, patronlara karşı, hem çalışma koşulları hem de ücretlerin düşürülmesinden ortaya çıkan öfkelerinin tavan yaptığı zamanı, greve-eyleme geçme fırsatı olarak seçer ve grevi fiilen başlatır.
Patronlar, grevi başarısızlığa uğratmak için, öldürme, içeriden yıkıcı faaliyetler de dahil olmak üzere her türlü kirli yola başvururlar. Zaman ilerledikçe, grev esnasında yaşadıkları yoksunlukları artan işçilerde umutsuzluk, huzursuzluk baş gösterir. Bu durumu gören Jim, Mac’e grevi kazanıp kazanamayacaklarını sorduğunda, gidişattan umutsuz olan Mac hayır dese de “Yine de endişelenme Jim. Bir tohum ektik, elbette büyüyecek, bir gün patlak verecek. Günün birinde kazanacağız. Buna inanmalıyız…(sf. 187)” diyerek, en azından gelecek için umudunu koruduğunu, korumaya devam edeceğini ifade ediyor.
Bu arada patronlar boş durmayıp başka yerlerden grevi kırmak için, işçi getirdiler. Gelen işçiler arasında Mac ve Jim’in partiden arkadaşları olan Joy’da vardır. Joy, tren ile getirilen işçileri grevcilerin saflarına geçip patronlara karşı mücadele etmeleri yönünde, bir konuşma yaptığı sırada faşistlerce vurularak öldürülür.
Yılgın ve umutsuz olan bir kısım işçi, Joy’un öldürülmesinden sonra, grev kırıcıların tarafına geçerler. Buna karşın, faşistlerce öldürülen Joy’a sahip çıkan işçiler de grevcilere katılarak mücadeledeki kararlılıklarını gösterirler. Mac, işçilerin dikkatlerini greve verebilmeleri için üzerlerindeki olumuz havayı elinden geldiğince dağıtmaya çalışır. O itkiyle de, mücadeleye konsantre olan işçilerle birlikte grevi başarı ile sonuçlandırmayı umar. Buna, Joy’un cenazesinde arkadaşlığı, fedakarlığı ve kişisel çıkarları gözetmeden ortak amaçlar uğruna mücadele edenleri sahiplenmeyi ön plana çıkarıp bir konuşma yaparak başlar. Kısmen başarılı olur ve işçileri bir arada tutar.
Bir süre sonra, kampta yoksunluk çeken grevcilerin arasına, patronlar adam sokarak işçi önderi hakkında, şunu yiyor bunu yiyor diyerek grevcileri birbirine düşürmeye çalışırlar. Grevciler, davaya sıkı sıkı bağlı olmadıklarından, zaman zaman kavga çıkmasının önüne geçemezler. Mac, işçilerde biriken öfkeyi patronların üzerine yönlendirerek işçilerin arasında sorunların çıkmasını önlemek ve ilgilerini greve yoğunlaştırmak için çaba gösterir.
Grevcilerin kaldığı arazi, bölgedeki ilişkileri olan Al’ın babası Anderson’a aittir. Borcu nedeni ile bölgedeki patronlar tarafından arazisi ipotek edilmiş ve ödeme günü de yaklaşmıştır. Grev nedeni ile bölgedeki elmaların toplanmıyor oluşunu Anderson’a fırsat olarak sunan Mac, elmaları ücretsiz ve hızlıca toplayacaklarını, böylelikle elmaları yüksek fiyata satıp arazisini ipotekten kurtarabileceği önerisi ile gidince, durumu kendi çıkarına olduğunu görüp arazisinde kalmalarına izin verir. Fakat bir süre sonra, grevcileri arazisinde konaklattığından patronların adamları tarafından Anderson’un oğlu Al feci şekilde dövülür ve büfesi kullanılmaz hale getirilir. Ardından da Anderson’un ambarı yıkılır. Bu kötülükleri, grevcileri kamptan attırmak için yaparlar.
Al, uğradığı saldırı sonrasında iyileşmek için babasının evinde kalır. Mac ve Jim, hem geçmiş olsun demeye hem de dayanışma içinde olduklarını göstermeye giderler. Al’da, partiye katılarak doğrudan mücadele etmek istediğini söyler.
Patronların çok örgütlü olmaları, patronları, grevciler karşında ayakta tutar. Bu nedenle grevciler sorunlarını bir türlü çözemezler. Bu yaşananların üzerine bir de arkadaşları olan Doktor Burton akıbeti belirsiz bir biçimde ortadan kaybolunca işleri hepten zora girer. Çünkü Al’ın babası arazisinden kovmasa bile sağlıklı bir ortamda kalmadıkları gerekçesi ile devlet yetkilileri tarafından kampın dağıtabileceğini söyleyen “…Ormanlarda domuzlar gibi yaşıyoruz, ama iş grev yapmaya geldi mi birden bire toplumun sağlığı akıllarına geliveriyor nedense…(sf 149)” diyerek devletin ve patronların ikiyüzlülüklerini vurguluyor. Nihayetinde Anderson da grevcilere arazisini terk etmelerini söyler. Kampı toparlamak zorunda olan Mac, Jim ve London ne yapacaklarını düşünürler. Gecenin karanlığında beliren bağırtıları duyunca bulundukları çadırdan çıkıp ne olduğunu anlamaya çalışırlar. O arada bir genç doktorun bahçelerin orada yaralı vaziyette gördüğünü söyleyince, koşarak tarif edilen yere giderler. Ancak durumda bir gariplik olduğunu sezen Mac tam dikkatli olmalarını söylediği an da üzerlerine ateş edilir. Ah! sesleri arasında herkesin yere yatmasını söyler ve yaralanan olduğunu görür. Kavga her şeye rağmen devam ediyordu ve henüz son söz söylenmemişti!
*Bitmeyen Kavga: John Steinbeck – İlya Yay. İng. Çev.: Şebnem Duran