EĞİTİM VE DAYANIŞMA HAREKETİMİZ TEMELİNDE KAPİTAL OKUMALARI

0
3949

Doğan BARAN-

Bir süredir devam ettirdiğimiz “birlikte öğrenme- birlikte gelişme” temelinde okuma çalışmalarımıza, son dönemde hedef olarak Karl Marks’ın “Kapital” adlı kitabını koymuştuk. Kapital’i dünyada tartışılır halde kılan bir çok ekonomik kriz meydana geldi son yıllarda. Hatta öyle ki bir-iki sene evveline kadar burjuva gazetelerde ve televizyon programlarında dahi, Kapital’in Avrupa’da en çok satan kitaplar listesinde olduğu yazılıyor- tartışılıyordu. Dünyadaki ekonomik krizlerden çıkabilmek için bu anlamda Marks’ın görüşleri tartışılıyordu. Burjuva ekonomistler bile “Acaba Marks haklı mı çıktı?” sorusunu dillendiriyorlardı.

Gerçekten de dünya ölçekli yaşanan krizler, bunalımlar, ülkelerin iflas bayrağını çekecek seviyeye gelmesi; kapitalizmin devamlı bir buhran içerisinde olduğunu bize gösterir halde. Muhakkak burada kapitalizmin “kağıttan kaplan” olmadığını; krizlerden daha da güçlenerek çıkabilecek yollar bulacağını hesaba katmak gerekliyse de, öte yandan bu zaman zarfında debelenerek içten içe daha da kötü hale geleceğini de biliyoruz. Burjuva ekonomi-politiği krizlere çare bulamıyor. Bulduğu iyileştirmeler ve çıkış yolları ise geçici; sistemin altını boşaltmaktan bir şeye yaramıyor aslında.

Bizlerin de bu anlamda önümüze hedef olarak “Kapital”i koymamız; burjuva ekonomi-politiğine karşı geliştirdiğimiz alternatifi öğrenebilmek ve kapitalizmi, kapitalizmin yasalarını öğrenmek isteğimizden kaynaklıdır. Daha öncesinde bir çok kitap okuduk bu şekilde. Okuma çalışmalarımızda ise metot olarak “birlikte öğrenme ve birlikte gelişme” şeklini temel alıyoruz. Yani yaptığımız çalışmalardan klasik anlamda “sunum” veya “karşındakine öğretme” yerine; hep beraber okuyoruz, hep beraber sorular çıkarıp tartışıyoruz. Çalışmalarımızda klasik öğretmen-öğrenci ilişkisi yerine; çalışmaya katılan arkadaşların hem öğrenci hem de öğretmen olabildiği yani karşılıklı öğrenme sürecine dahil olduğu bir metot geliştirmeye çalışıyoruz.

Ele aldığımız metot, bir yandan bireylerin entelektüel birikimini geliştirirken öte yandan da karşılıklı öğrenme sürecinde arkadaşlarımızın geleneksel eğitim anlayışını bir biçimiyle dönüştürmeyi hedefliyor. Çalışmalarımızın temelinde yeni insan ilişkilerini yaratabilme gayesi var. Ne yazık ki bugün solda temel anlayış tahakküm anlayışı. Yani sorgulamak, tartışmak yerine karşısındakine tahakküm ederek kendi doğrularını kabullendirme eğilimi hakim. Bunu biz dergimizde daha evvelden çıkan bir çok yazıda ve özellikle “Metot 1-2” adlı yazılarımızda tartıştık. Bu eğilim, yani “en doğrusu benim dediğim” eğilimi ne yazık ki gerek bireyler arasında gerekse de kurumlar arasında ilişkilerde geleneksel tarzdan kopmayıp, yanlış insan ilişkilerinin doğmasına sebep oluyor. Bu anlayışı daha da genelleştirirsek, solun halktan kopuk, halkı-kitleyi “nesne” boyutuna indirgeyen tarzı açığa çıkıyor.

Bu zamana kadar yazılarımızda ve tartışmalarımızda; devamlı bu anlayışın üzerine gidilmesi gerektiğinden söz ederken, bizim de henüz bu anlamda alternatif insan ilişkileri geliştiremediğimizi, hala çok eksikliklerimizin olduğunu ifade ettik. Yani “sol böyle ama biz böyle değiliz” diyemiyoruz. Dergimizin Kasım 2005 sayısında, Hamza Yalçın arkadaşımızın makalesinde (Gerçekliğimiz ile Yüzleşme Cesaretimiz) bu konuya ayrıntılı şekilde değinildi. Bir olguyu eleştirirken öncelikli olarak kendimizi bu anlamda gözden geçirmeyi daha uygun görüyoruz.

Bizler “devrimci yenilenme” temelinde alternatif insan ilişkileri geliştirilemediği sürece solun ülkede bir alternatif yaratamayacağını savunuyoruz. Che Guevara’nın özellikle “Sosyalizm ve İnsan” adlı kitabında dikkat çektiği yeni insan modelini önemsiyoruz. Devrimin “iktidarı ele geçirmek” gibi kaba bir bakış açısı yerine; iki insan arasındaki temel devrimci ilişkiden doğacağını düşünüyoruz. Yani iki insan arasında alçakgönüllülük, samimiyet, sorumluluk temelinde gelişen devrimci ilişkiden.

Eğitim çalışmalarımızda ise ele aldığımız tarz ile, yani karşılıklı öğrenme sürecine dayanan tarz ile, bu temelde insan ilişkileri geliştirmeye çalışıyoruz. Yani çalışmalarda var olan arkadaşların eğitim durumu, sosyal temeli, yaşı, birikimi vb… özellikleri ötesinde eşitler ilişkisi, karşılıklı öğrenme süreci yaratmaya çalışıyoruz. Böylece çalışmalardan gelişecek olan arkadaşlar da sevgi, saygı ve alçakgönüllülük temelinde insani özelliklerini geliştirebiliyorlar. Mesela kişinin sistem içerisinde eğitim anlayışından öğrendiği “sorgulamadan kabul etme” veya “karşısındakine öğretme” güdüleri bu şekilde zamanla aşılabiliyor. Kapital’deki görüşleri temelli bir şekildekavramışarkadaşlarımızın dahi yeni okuyan bir arkadaştan öğrenebileceği çok şeyi olduğu ortaya çıkabiliyor. Çalışmanın başlarında çekingen, konuşmaktan imtina eden arkadaşlarımız zamanla özgüvenli bir şekilde eğitim toplantılarımızda yönlendirici rol edinebiliyor.

Bu şekilde ele aldığımız çalışmalarımızda bu zamana kadar Marksist klasikler, romanlar, makaleler dahil bir çok konu ve kitap işleyebildik. Bu dönemde Kapital adlı kitabı ele aldığımızı söylemiştik. Kapital kitabını şimdilik İstanbul’da, yurt dışında ve internet üzerinden çeşitli ülke ve arkadaşların katılımıilegerçekleştirebiliyoruz. İstanbul’da öğrenci gençlikten ve işçilerden arkadaşların oluşturduğu grubumuz halen bir ekip olarak çalışmayı sürdürüyor. Her hafta seçtiğimiz bir kişi çalışmanın başkanlığını üstlenirken, diğer arkadaşlar da bölümü okuyup, sorular hazırlayıp çalışmaya dahil oluyor. Bir yandan Marksist ekonomi-politiği kavrarken, öte yandan da kitabı güncel somut durumlar ile bağdaştırmaya çalışıyoruz. Bu zamana kadar kitapta 4. Kısım’a kadar gelebildik. Kitabı grup olarak okumanın çokca yararını görebiliyoruz. Anlayamadığımız yerleri daha iyi anlayabiliyoruz. Farklı arkadaşların örnekleri ile kitabı kafamızda daha kolay oturtabiliyoruz. Zamanla kitabın çeşitli kısımlarını, aynı metot ile çeşitli ekonomistler, aydınlarla da bir araya gelerek tartışmak istiyoruz. Çalışmamız bu şekilde daha da genişleyecektir.

İnternet üzerinden yürüttüğümüz çalışmada, önceden tartışılarak hazırlanan ve her aşamada gözden geçirilmeye hazır bir plan çerçevesinde, her hafta sırasıyla konuları işliyoruz. Bölüm sonlarında ise sorular çıkartarak, cevaplar vermeye çalışıyoruz. Arkadaşlar birbirlerinin cevaplarını inceleyip birbirlerinin görüşlerinden yararlanarak kendi eksikliklerini tamamlıyorlar. Sekiz ayrı bölüme ayırdığımız kitabın her bölmünün, pratikle bağlantı kurarak sonlandırılmasına önem veriyoruz.

Kapital çalışmalarımızı zamanla genişletip, farklı gruplar kurmayı hedefliyoruz. Çalışmamızın temel hedefi belirttiğimiz gibi grup çalışmalarında yeni insan ilişkisini açığa çıkarabilmek. Zamanla bu çalışma çeşitli aydınlar, yüzü sola dönük insanlar, ekonomistler, çeşitli sol gruplar ile daha da ilerleyecektir. Çeşitli sol gruplar ile de bu temelde ortak tartışma ve çalışmanın yolları aranarak çalışma ilerletilebilir. Kapital okumalarımızın asıl amaçlarından birisi de, dışımızdaki sol güçler ile birlikte düşünüp, ortak bir kavrayış oluşturabilmek, birlikte öğrenmenin yollarını aramaktır. Zaten bu temelde çeşitli görüşmeler de yapılmaktadır.

Toplumda geliştirmeye çalıştığımız Eğitim ve Dayanışma Hareketi, toplumda kalıcı ilişkiler yaratmanın yollarını aramalıdır. Kısa sürede güçlenmenin yolları yerine, uzun soluklu ve sağlam bir devrimci hareket oluşturmak, yeni insan ilişkileri ile toplumda kalıcı ilişkiler yaratabilmek daha anlamlıdır. Temelsiz ve geçici güçlenmeler, kuru kalabalık; ne yazık ki solun toplumda alternatif yaratmasına engel oluyor. Bunun yerine alçakgönüllü, sorumlu ve fedakar kadrolar ile oluşturulmuş bir siyasi hareket, toplumda kök salabilen bir siyasi hareket, daha anlamlı olanıdır. Toplumu nesne olarak değil, mücadelenin öznesi olarak işin içine sokmak gerekir.

Önümüze koyduğumuz birkaç hedefimiz var. Eğitim ve Dayanışma Hareketimizi gerçekleştirebilmek istiyoruz. Eğitim kurultayı, Kapital okumaları ve öğrenci yurdu projelerimizi daha da geliştirecek ve uygulayabileceğiz. Kapital okumaları işin en küçük birimidir aslında. Bunun dışında eğitim kurultayı hedefimiz ile solun hata ve eksikliklerini tartışarak alternatif bir hareket yaratabilmenin yollarını arayacağız. Dışımızdaki sol güçler ile böyle bir tartışma ortamı yaratabilmek ve bunu daha da ileriye taşımak gayet anlamlı olur. Öğrenci yurdu ise ciddi bir eksiklik ve ihtiyaç. Üniversite gençliği ya olanaksız devlet yurtlarına ya da Cemaat’in yurtlarına gitmeye zorlanmış halde. Başka alternatifleri yok. Öyle bir yurt düşünün ki gerçekten bilimin, eğitimin tartışıldığı; öğrencilerin birbirlerine hem derslerinde hem de yaşamlarında yardımcı olabildikleri bir barınma ortamı kurabilelim. Çeşitli seminerler, tartışma ortamları düzenleyebilelim. Gençliğin bağımsız ve bilimsel düşünebilmesinin, üretebilmesinin önünü açsın. Böyle bir projeye hem ihtiyaç vardır hem de çok dikkat çekecektir.

Tüm bu hedeflerimizi gerçekleştirecek birikime ve olanağa sahibiz. Kapital çalışmalarımızı da bu şekilde ele alıyoruz. Bu hem hareketimizin hem de solun ve muhalefetin gelişmesine hizmet edecektir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.