Nadiye Karahan
Meclis’te bütçe görüşmeleri sürerken, dev ekranlarda büyüme rakamları parlatılıyor. Alkışlar yükseliyor, yüzler gülüyor. Sanki ülke sorunsuzmuş, sanki sokaklarda hayat güllük gülistanlıkmış gibi… Oysa Meclis salonundan bir adım dışarı çıkan herkes gerçeği biliyor. Bu büyüme vitrinden ibaret.
Halkın sorduğu soru çok net: Kim büyüyor? Market reyonlarında fiyatlara bakan mı, yoksa yalnızca sunumdaki grafikler mi?
Milyonlar işsiz. Genç işsizlik oranı yüzde 15’in üzerinde. TÜRK-İŞ’in açıkladığı yoksulluk sınırı 97 bin TL, açlık sınırı ise 29 bin TL’nin üzerine çıkmış.
Bu rakamlar Meclis’te konuşuluyor ama milyonlarca ailenin sofrasına uğramıyor. Çünkü sofraya gelirken eriyor, çünkü cebe giren para ciddiye alınacak kadar bile yaşamıyor.
Sokaklar ise başka bir rapor tutuyor. Yokluğun, umutsuzluğun, hayatta kalma mücadelesinin raporunu.
Bu raporun en kara sayfası ise gençlik!
Eğitim sistemi dökülüyor, iş kapıları sırayla kapanıyor. Böyle olunca da çetelerin, uyuşturucu tacirlerinin, yasa dışı yapıların kurduğu karanlık ekonominin içine çekilen genç sayısı artıyor. Devletin koruması gereken gençler, suç örgütlerinin av sahasına dönüşüyor.
Ve en çarpıcı çelişki şu: Eğitimin çöktüğünü, geleceğin karardığını haykıran gençler gözaltına alınıyor. Onları bu hale getiren politikalar değil, itiraz edenler cezalandırılıyor. Bugün bu ülkede suç olan gençliği yokluğa mahkûm etmek değil, buna ses çıkarmak…
Basın özgürlüğünde dünyanın en alt sıralarında oluşumuz bu düzenin sonucudur. Gerçeği yazan gazeteciler hedef alınırken, hesap vermesi gerekenler rahatça koltuklarında oturuyor. Ve her kriz döneminde aynı cümle tekrarlanıyor: “Sabredin.”
Oysa sabır, çaresizliğin adıdır. Halkın biriktirdiği şey sabır değil, öfkedir.
Bu ülkenin istediği şey lüks değil. Çocukların çetelere teslim edilmediği bir sokak, uyuşturucu pazarına çevrilmemiş bir mahalle, korkmadan konuşulabilen bir siyaset ve gerçeği yazmanın suç olmadığı bir ülke.
Bunlar bir iktidarın lütfu değil, bu halkın hakkıdır. Ve artık kimse fısıldamıyor.
Bu ülkede gerçekler yüksek sesle söyleniyor. Çünkü sessizlik, en çok kötü düzenlerin işine yarıyor.

























